Kanal İstanbul Projesi için 5 güzergah üzerinde çalıştıklarını belirten Yıldırım, şöyle devam etti



Yüklə 99,79 Kb.
tarix01.08.2018
ölçüsü99,79 Kb.
#65836

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Kanal İstanbul Projesi için 5 güzergah üzerinde çalıştıklarını belirterek, "Hiçbir güzergahı bugüne kadar resmen açıklamış değiliz" dedi.

Yıldırım, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlığının bütçe görüşmelerinde Kanal İstanbul ile ilgili yaptığı açıklamanın bazı yanlış anlaşılmalara ve algılara sebep olduğunu ifade etti.

İstanbul'daki 3. Havalimanı ve Kanal İstanbul projeleri ile ilgili yaptığı açıklamaların birbirine karıştırıldığını kaydeden Yıldırım, 3. Havalimanı'nın yerinin belli olduğunu, yapımının hızla devam ettiğini söyledi.

Kanal İstanbul Projesi için 5 güzergah üzerinde çalıştıklarını belirten Yıldırım, şöyle devam etti:

"Hiçbir güzergahı bugüne kadar resmen açıklamış değiliz. Ancak çalışmalar esnasında bölgede bir takım tahminlerle spekülasyon oluşturuluyor. 'Kanal buradan geçiyor, burada yer alacaksanız, kazançlı çıkarsınız' gibilerden... Hatta bu, televizyon reklamlarına bile konu oluyor. Ben vatandaşlarımızın ileride hayal kırıklığı yaşamaması, mağdur olmaması için bir beyanatta bulundum. Diyoruz ki Kanal İstanbul ile ilgili güzergah çalışmaları kesinlik kazanmamıştır. Halen devam etmektedir; hem jeolojik etütler hem yeraltı su kaynakları hem doğal ve tarihi sit alanları bakımından devam etmektedir. Üniversiteler çalışma yapıyor. Bir de çevresindeki imar planlaması olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile TOKİ'nin çalışması var. Dolayısıyla bu çalışmalar tamamlanmadan, her yönüyle karşılaştırmalı bir değerlendirme olmadan belirli bir güzergah üzerine odaklanıp herhangi bir tasarrufta vatandaşlarımız bulunmasın, hayal kırıklığı yaşamasın."

AK PARTİ Kars Milletvekili Ahmet Arslan "Hep 'Anadolu köprüdür' deriz. Mutlulukla görüyoruz ki özellikle ulaştırma türlerinin entegrasyonu bakımından bu coğrafi konumdan yararlanmaya başladık" dedi. 



TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı bütçesi üzerinde görüşmeler devam ediyor. 

HDP Diyarbakır Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş, bütçe üzerinde yaptığı konuşmada, komisyonda bulunan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım'ın terörle mücadelenin yaşandığı bölgelere ilişkin açıklamaları olduğunu ileri sürerek, "Bölgede 'mahallekollar geliyor' diye bir açıklamanız oldu. Mahallekollar, sokakkollar binakollar... Gerçekten bunlarla şu anda içinde bulunduğumuz vahim durumun çözülebileceğine inanıyor musunuz?" diye sordu. 

Güvenliğin sadece silahlı unsurlarla sağlanamayacağını belirten Erdoğmuş, "Köprünün misyonu iki yakayı birbirine bağlamaktır. İnsanlarımız arasındaki köprüler yıkılıyor" değerlendirmesinde bulundu.  

CHP İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil de otoyol ve köprü kullanımlarıyla ilgili ilginç bir tespitte bulunduğunu belirterek, yabancı plakalı araçlardan köprü ve otoyol kullanım ücretlerinin tahsil edilmediğini, çıkışlarda gerekli denetimlerin yapılmadığını söyledi.

AK PARTİ Antalya Milletvekili İbrahim Aydın da iktidarın bölünmüş yollarla önemli bir hizmete imza attığına, bölünmüş yolların toplam yol ağının yüzde 37'sini oluşturduğuna işaret ederek, bu yolların, trafik kazalarının azalması, ticaretin ve turizmin gelişmesi gibi pek çok alanda yararları bulunduğunu anlattı.  

HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, İstanbul'un kuzey ormanlarının iktidar tarafından yarıldığını ve bölgede ciddi bir inşaat trafiği yaşandığını ileri sürdü. Büyük projelerin yapılacağı alanlarla ilgili bazı insanların önceden bilgi sahibi olduğunu ve o yerlerden haksız kazanç elde ettiklerini savunan Paylan, "Bu bilgi gizliliğini sağlamak, spekülasyonların önüne geçmek için ne yapmayı düşünüyorsunuz? Bilgi sızdıranlarla ilgili iç soruşturma yapıyor musunuz? Ya da birileri rant elde edecekse bunun vergisi olması gerekmiyor mu?" diye sordu. 

Kanal İstanbul Projesi'nin ekolojik sonuçları hakkında yeterli bilgi olmadığını savunan Paylan, "Kanal İstanbul yapılmamalı. Bütün ekolojik dengeyi bozabilir" dedi. 

Paylan, Yavuz Sultan Selim Köprüsü ismine de karşı olduklarını belirterek, "Yavuz Sultan Selim, Alevileri katletmiştir. Kılıçtan geçirmiştir. Bu kadar, Alevilerin toplumsal hafızasında karanlık yer edinmiş bir kişinin ismini köprüye vermenizi hata olarak görüyorum. Bu isim verilmemeli. Bunu yeniden değerlendirmenizi özellikle rica ediyorum" dedi.

AK PARTİ Kars Milletvekili Ahmet Arslan da "Hep 'Anadolu köprüdür' deriz. Mutlulukla görüyoruz ki özellikle ulaştırma türlerinin entegrasyonu bakımından bu coğrafi konumdan yararlanmaya başladık" diye konuştu. Ulaştırmada her alanda dengeli bir gelişme izlenmesi gerektiğine işaret eden Arslan, bakanlığın bu yönde çalışmalar yaptığını kaydetti. 

CHP Ankara Milletvekili Bülent Kuşoğlu ise bakanlığın yatırım bütçesine dikkati çekerek, bu bütçenin hangi felsefe ile yapıldığının ve hangi mantık ile harcandığının ayrıntılı olarak anlatılmasını istedi. 

AK PARTİ İzmir Milletvekili Hamza Dağ, iktidar milletvekillerinin, yapılan hizmetler konusunda saatlerce konuşabileceği önemli bir bakanlığın bütçesinin ele alındığını ifade etti.

Yüksek Hızlı Tren, havayolu ulaşımındaki gelişmeler, bölünmüş yollar gibi çok sayıda alanda gelişmeler yaşandığını belirten Dağ, Gezi Parkı olayları sırasında ve sonrasında belli çevrelerin, bakanlığın vatandaşa önemli faydalar getirecek dev projelerini eleştirdiklerini ve yapılmaması yönünde tavır sergilediklerini aktardı. Dağ, bakanlıkların bütçesi görüşülürken yolsuzluk, usulsüzlük kelimelerinin muhalefet tarafından kolayca sarf edildiğine işaret ederek, bu tabirler kullanılmadan, imalarda bulunulmadan önce kapsamlı araştırma yapılması gerektiğini söyledi. 

CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu'nun görüşmeler sürerken bakanlığın bütçe rakamlarına ilişkin attığı bir tweet mesajına ve altındaki yorumlara işaret eden Dağ, olumsuz imalarda bulunmanın, yanlış yönlendirmelerin yanlış sonuçlar doğurduğunu belirtti. 

Erdoğdu da söz alarak "Attığım tweet, söylediğim söz belli. Altındaki yorumlar ise bana ait değil" ifadesini kullandı.  

CHP İzmir Milletvekili Musa Çam, Ankara Garı'nda meydana gelen patlamada hayatını kaybeden Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı çalışanlarının adlarını sayarak ve onlara Allah'tan rahmet dileyerek sözlerine başladı. Patlamanın ardından geçen süreye dikkati çeken Çam, olayın henüz tam olarak aydınlatılamadığını belirtti. 

Statların isimlerinin değiştirildiğini ifade eden Çam, "Atatürk'ün, İsmet İnönü'nün ismi olan statların ismi, arena olarak değiştiriliyor. Şimdi Yavuz Sultan Selim Köprüsü. Hizmetler yapmış olabilir ama bu ülkenin bir kısmı da iyi bakmıyor. Bakmayabilirler de. Haklılar. Canları yanmış. Göz göre göre, bu kadar insanın gözüne elini sokup 'İlla ben buraya Yavuz Sultan Selim adını vereceğim' demenin kimseye faydası yok" değerlendirmesinde bulundu.

Yıldırım, Bakanlığının 2016 yılı bütçesinin görüşülmesi sırasında milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Yıldırım, bakanlıkların sayıları ve görev alanlarıyla ilgili dünyada çok farklı yapılanmalar ve örnekler bulunduğunu, hiçbir ülkede aynı olmadığını ifade ederek, "Bazen bizim bakanlıkla ilgili, bir ülkede 2, bazen de 3 bakanlık olabiliyor. Fakat aksi durumlar da var. Japonya'da bayındırlık, alt yapı, ulaştırma, turizm tek bakanlık olarak hizmet veriyor. Japonya da 127 milyon nüfusu olan bir ülke" diye konuştu.

Bakanlığın görev alanının geniş olduğuna dikkati çeken Yıldırım, şöyle devam etti:

"Şöyle bir artısı var, onu da görmek lazım. Bakanlıklar ile alt sektörler arasındaki koordinasyonun sağlanması aynı bakanlıkta olunca daha kolay oluyor. Mesela Karayolları daha önce Bakanlığımıza bağlı değildi, sonradan bağlandı. Bağlandıktan sonra bunu daha iyi gördük. Örneğin demiryolları, altyapı hizmetleri veya denizcilikle ilgili bir projeye karar verdiğimiz zaman, bu bir liman, bir balıkçı barınağı veya bir tersane...Bunun arka planı var. Arka planında demiryolu olacak, yol olacak. Dolayısıyla bunun eş zamanlı olarak planlanması gerekiyor. Farklı bakanlıklarda olunca bu koordinasyonu çok kolay sağlayamıyorsunuz. Buradaki değerlendirme ve zaman farklarından maalesef projelerde bir olumsuzluk yaşanabiliyor."

Kombine taşıma işinin gelişen ekonomilerde taşıma verimliliğini artırmak, maliyeti düşürmek açısından hayati öneme haiz olduğunu vurgulayan Yıldırım, Türkiye genelinde lojistik altyapı itibariyle resmen görevlendirilmiş bir bakanlık bulunmadığına işaret etti. 

Lojistik kavramının Türkiye'de yeni olduğunun altını çizen Yıldırım, "Fakat alınan bir kararla bu konuda Bakanlığımız pilot bakanlık olarak kabul edildi ve ilgili diğer bakanlıklarla gerekli koordinasyon yapılacak" dedi.

Öncelikle bir lojistik master plan hazırlığı başlattıklarını vurgulayan Yıldırım, "Ancak bu arada da devam eden projeler var. Olması gereken artık belirlenmiş projeler var. Bunları da dikkate alarak bu master plan çalışmalarını yürüteceğiz" şeklinde konuştu.

Yıldırım, Çandarlı limanının altyapısının büyük oranda tamamlandığını, üst yapı için de bir kez yap-işlet-devret modeliyle ihaleye çıkıldığını ancak şartlar operatörlere cazip gelmediği için teklif çıkmadığını söyledi. Yıldırım, "Sonra tekrar çıkıldı yine teklif gelmedi. Şimdi hazırlıklarımızı tamamlamak üzereyiz. Tekrar aynı durumu yaşamamak için şartları gözten geçiriyoruz" dedi.

Kamu-özel ortaklığında risklerin adil paylaşılması gerektiğini belirten Yıldırım, "Kamu ve işletmeci kendi yükünü alacak ve koyduğu finansmanın karşılığını görecek. Bu kararları verirken her iki tarafın beklentilerini de gözönünde bulundurarak karar vermek gerekiyor. Sadece kamu menfaatini çok abartarak ön planda tutunca proje uygulanabilir olmaktan çıkıyor" diye konuştu.

Yıldırım, demiryollarında yük taşımacılığına ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

"Gelişme var ama biz daha fazlasını başarmalıydık. Bizim yollarımızın sağlıklı bir işletmeciliğe hazır olmadığını söylememiz lazım. 50 yıldan fazla bakımsız yollar, önce yolları iyileştiriyoruz. O yüzden de trafiği durduruyoruz. Biraz taşımaların az artmasının sebebi de budur. Şu ana kadar 9 bin kilometrelik bir aksı yeniledik, geriye kaldı 3 bin kilometrelik yolumuz. Bunları da önümüzdeki bir iki yılda tamamlayacağız. Sinyal ve elektrik işi de bittikten sonra bu yıldan itibaren demiryollarını da özel işletmecilerin kullanımına açacağız, belirli bir bedel karşılığında burayı kullanabilecekler. Kademe kademe demiryolları altyapısının kullanım oranının önümüzdeki yıllarda oldukça artacağını söyleyebilirim."

Yıldırım, karayollarında başlangıç ödeneğiyle yıl sonu gerçekleşmesi arasında oluşan farkın genel yaşanılan bir durum olduğuna dikkati çekerek, "Bu fark diğer bakanlık birimlerinde kullanılamayan bütçelerde karşılanmaktadır. Eğer bu da kafi gelmezse diğer kurumlardan artan miktarlar toplanarak bu şekilde bu fark karşılanmaktadır" diye konuştu.

"Karayollarında niye böyle bir yöntemle çalışıyoruz?" diye soran Yıldırım, "Yatırım tavanı var. Bununla ihtiyaçlar arasında kıyaslama yaptığımızda ya bu yolları, ihtiyaçları 30 seneye yayacağız, o sürede yapacağız veya böyle bir yöntemle süreyi kısaltacağız. Eğer biz ödenek açmadan yol yapsaydık bizim bu süre içerisinde yapacağımız yolların azami miktarı 6 bin kilometre olurdu. Halbuki 18 bin 300 kilometre yol, bölünmüş yol yaptık" dedi

Türkiye'nin ana akslarını bölünmüş yol haline getirdiklerine dikkati çeken Yıldırım, burada herhangi bir farklı düşünceleri olmadığını, ülkenin altyapısını daha fazla ve kısa sürede geliştirelim düşüncesiyle yaptıkları bir çalışma olduğunu kaydetti.

Yıldırım, demiryolu ağırlıklı entegre taşıma sisteminin oluşmasına ilişkin şunları kaydetti:

"Biz 50, 60 yılın yanlışını düzeltmeye çalışıyoruz, işin esası bu. İstediğimiz oranda mı? İşte yolcuda 94'ten 88'e gerilemişiz, yükte de 2, 3 puan daha gerilemişiz. Hedefimiz yüzde 80'lere, 78'lere gerilemektir. Demiryollarına bundan sonra daha fazla yüklenmemiz lazım. Karayollarında kalan projeleri tamamlamakla birlikte demiryollarına daha fazla yüklenmemiz lazım, Bağlantıları iyi kurmamız lazım. Demiryolu-karayolu, demiryolu-denizyolu, karayolu-havayolu, demiryolu-havayolu bunlarla ilgili de bir ulaştıma ana plan çerçevesinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz."

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, İstanbul'a yapılacak 3. Havalimanının isminin 'Recep Tayyip Erdoğan' olacağı iddiaları üzerine, "Biz havalimanını yaparız, ondan sonra ne ad koyarlarsa koysunlar. Tayyip Bey meraklısı değil, çok da sevmiyor bu işleri. Öyle bir şey olacağını düşünmüyorum" dedi.

Bakan Yıldırım, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, bakanlık bütçesiyle ilgili milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.

Kamulaştırmaların ranta dönüşmesiyle ilgili soruya Yıldırım, gündeme gelen projeler üzerine bahis açıldığını söyledi. Bir yerde oluşacak ranttan devletin de hak sahibinin de pay alması gerektiğini dile getiren Yıldırım, bu konuda yasal hazırlığın, reformlar çerçevesinde olduğunu, bunun üzerinde çalışıldığını kaydetti.

Ana kamulaştırmalarla ilgili yaptıkları ödemeleri, hak sahibi, ada, parsel, miktar olarak internette yayınlayacaklarını ifade eden Yıldırım, "Vatandaşlar görsün en azından, kısa vadede böyle bir düşüncemiz var" dedi.

Yıldırım, bir proje açıklandığında buna karar verip, kazma vuruncaya kadar duyulmamasının mümkün olmadığını ifade ederek, bu ranttan kamunun gerekli payı alması durumunda bu ve buna benzer manüplasyonun önemli ölçüde önüne geçileceğinin düşünüldüğünü kaydetti.

İhalesi yapılacak 80 adet YHT setlerindeki yerlilik oranının yüzde 53 olacağını belirten Yıldırım, acil ihtiyaca binaen ilk 20 setin yurt dışından alınacağını, diğer 80 setin üretiminin Türkiye'deki fabrikalarda yapılacağını bildirdi.

Yıldırım, 2003'ten 2015 sonu itibarıyla YHT setleri dahil 15 milyar lira yolcu için, 16 milyar lira yük ve diğer alanlara yatırım yapıldığını anlatarak, demiryollarında son yıllarda yapılan yatırımlarda hızlı tren hatlarında hem yük hem de yolcu taşımacılığına yönelik karma işletmecilik modelinin benimsendiğini bildirdi.

YHT hatlarında yükte hafif pahada değerli kargo taşımacılığı düşünüldüğünü dile getiren Yıldırım, yani cevher ya da buğday gibi dökme yükler yerine katma değeri yüksek yüklerin taşınmasının öngörüldüğüne işaret etti.

CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu'ya 3. Havalimanı ile ilgili sorularına ilişkin ayrıntılı konuşmayı teklif eden Yıldırım, Erdoğdu'nun sorularına ilişkin cevap metnini yazılı olarak verdi.

3. Havalimanının yapıldığı yere Sayıştay üyelerini götürmesi gerektiğini bildiren Yıldırım, "Ondan sonra tespitlerini daha titiz yapacaklarına inanıyorum. Arkadaşlar gayet iyi niyetle yaptığımız işleri inceliyorlar, görevleri, bu işler nasıl güzel yapılıyır, yol göstermek. Bundan sonraki işlerde onlara dikkat edilmesi, işin mantığı bu. Bunu da yapıyorlar, tespitlerini rapora dönüştürüyorlar. Benim bi önerim oldu, bence rapora dönüştürmeden önce arkadaşları çağırın, karşılıklı tartışın" ifadesini kullandı.

Sayıştay üyelerinin raporlarını hazırlamadan önce yazılı olarak görüş istediklerinin söylenmesi üzerine Yıldırım, "Yazılı olmaz, bunu oturup, karşı karşıya konuşmak lazım. Koca projeyi iki yazışmayla anlatamazsınız, bunları konuşup, ikna oldu oldu, olmadı yine yazacağını yazsın. Bizim istediğimiz uygulayıcıların, biçim ve usul hataları yapma ihtimali her zaman vardır. Hiçbir şey masa başında planlandığı gibi sahada olmaz. Sahada öngörülemeyen birçok konuyla karşı karşıya kalıyorsunuz ve karar vermek zorundasınız. Her karar risk demektir, o kararı doğru da verebilirsiniz yanlış da verebilirsiniz ama burada kabul edilemeyecek şey kasıttır. Bile bile yanlış bir şeye karar vermektir, bunu hiçbirimiz kabul edemeyiz" dedi.

İstanbul Atatürk Havalimanı terminal işletmeciliği yapan TAV'ın hisse yapısında Fransızların hisse oranının yüzde 38 olduğunu bildiren Yıldırım, "Mevzuata göre hisse devrinde onay veya izin şartı yok" dedi.

Yıldırım, Türk Telekom'un 2005 sonu itibarıyla yüzde 55 hissesinin blok satışla özelleştiğini anımsatarak, yüzde 15'inin halka arz edildiğini, kalan kısmının Hazinenin mülkiyetinde olduğunu söyledi.

2005'ten 2016'ya kadar arsa alınması, bina alınması, yeni bina inşa edilmesi, büyük onarım ve bina yenilenmesi gibi gayrimenkul yatırımlarına toplam 758 milyon lira harcandığını vurgulayan Yıldırım, bakım onarımına işletme gideri olarak 410 milyon lira harcama yapıldığını, kullanılmayan, kullanılma ihtimali olmayan arsa ve gayrimenkul satışlarından da 305 milyon lira gelir elde edildiğini bildirdi.

Satın aldıklarının parasal miktarının, sattıklarından fazla olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Satabilir, Danıştay görüşü de var. Alsa da satsa da sonunda herşeyi bırakacak. Aslında bu özelleştirme mal varlıklarıyla yapılan özelleştirme. Fiyat ona göre belirlendi ve satış ona göre yapıldı. Danıştay, bunun sadece imtiyaz hakkının verilmesi şeklinde olabileceğini dolayısıyla alt yapı, üst yapı vs bütün şeylerin devlette kalmasına karar verdi. Bunun üzerine biz, firmaya, 'bu şartlar altında almaya gönül müsün' diye sorduk. 'Evet gönüllüyüm' dedi. Şerh koyduk, o da mahkeme kararıyla kaldırıldı. Şu anda şerh de yok. 2025 yılında elinde ne var ne yok terk edip gidecek."

İstanbul'a yapılan 3. Havalimanının isminin "Recep Tayyip Erdoğan" olacağı iddialarının sorulması üzerine Yıldırım, "Biz, havalimanını yaparız, ondan sonra ne ad koyarlarsa koysunlar, Tayyip Bey meraklısı değil, çok da sevmiyor bu işleri. Öyle bir şey olacağını düşünmüyorum, şahsi kanaatim budur" diye konuştu.


Havalimanları yaptıklarında ad konusunda çeşitli tartışmaların çıktığını dile getiren Yıldırım, bu tür anlaşmazlıklarda farklı bir isim koyarak orta yolu bulduklarını bildirdi.
İstanbul 3. Havalimanı tamamlandıktan sonra işletmenin başka bir şirkete devretme hakkının olduğunu anlatan Yıldırım, ancak izin prosedürü olduğunu kaydetti. Yıldırım, söz konusu havalimanının ilk etap yapım süresinin 42 ay olduğunu, diğer etap yatırımlarının yapım süresindeki gecikmelerde günlük 5 bin avro cezanın öngörüldüğünü kaydetti.

Otomatik Geçiş Sistemi'nde (OGS) cihazın pahalı olması nedeniyle yaygınlaşmadığını ifade eden Yıldırım, Kartlı Geçiş Sistemi'nde (KGS) ise bir aracın geçişinin 23 saniye sürmesi nedeniyle Hızlı Geçiş Sistemi'ne (HGS) geçildiğini anlattı.

Yıldırım, 5 lira etiket ücreti karşılığında alınan HGS'de abone sayısının 8 milyon, OGS'de ise abone sayısının 2 milyon olduğunu bildirdi.

HGS cezalarına ilişkin bildirimlerin geç yapıldığını vurgulayan Yıldırım, 2014 yılına ilişkin cezaların 2015'te bildirildiğini, geçilen mesafenin en uzak kısmının 10 katı ceza uygulamasının yapılan yasal düzenlemeyle değiştirildiğini anımsattı.

Her ihlalli geçişin SMS ile uyarılacağını kaydeden Yıldırım, "12 günlük süre var. Bu süre içinde ödemesini yaparsa ceza kaldırılıyor, yapmazsa mecburen ödeyecek. Ayrıca etiketlerden arızalı olanların değiştirmesini yapıyoruz. Sadece posta çeki hesabına göre geçiliyordu, eksi bakiyede kaçak yazılıyordu. Şimdi bankalarla anlaşma yapılıyor, eksi bakiyede de kaçak yazmayacak. Bu şekilde sistem, ıslah olmuş olacak" diye konuştu.

Görüşmelerin ardından, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve bağlı kuruluşların 2016 bütçeleri kabul edildi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, "Akaryakıt kaçakçılığıyla mücadelede ilgili kurumlarla birlikte kurduğumuz 'özel ekip' sayesinde 856 milyon lira değerinde vergi kaybı önlenmiştir" dedi.

Tüfenci, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda Bakanlığı ve Rekabet Kurumu bütçelerine ilişkin görüşmelerde sunum yaptı.

Bakanlık olarak tüm gümrük işlemleri açısından maliyetleri düşürmeyi, kırtasiyeciliği bertaraf etmeyi ve iş-işlem süresini azaltarak eşyanın bir an önce nihai varış noktasına ulaşmasını sağlamayı hedeflediklerini vurgulayan Tüfenkci, gümrükler aracılığıyla geçen yıl, Türkiye'nin merkezi yönetim vergi gelirlerinin yaklaşık yüzde 20’sine karşılık gelen 84 milyar 851 milyon lirayı tahsil ettiklerini söyledi.

Tüfenkci, 2015'te 69 bin 330 firmanın ihracat, 77 bin 77 firmanın ithalat işlemi yaparak toplamda 350 milyar dolarlık dış ticaret hacmi gerçekleştirdiğine işaret etti. Bakan Tüfenkci, bu miktardaki ticaret için toplam 5 milyon 845 bin 148 beyanname kullanıldığı bilgisini verdi. 

Tüfenkci, şöyle konuştu:

"2002 yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ürün sayımız 9 iken, 2015 yılında 31 üründe milyar doların üzerinde ihracat yaptık. 1 milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ülke sayısı 2002 yılında 8 iken 2015 yılında 32’ye çıkmıştır. 2002 yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat yapan 5 şehrimiz bulunmakta iken bugün 15 şehrimiz 1 milyar doların üzerinde ihracat yapmaktadır."

Gümrük kapılarını dış ticaret kapasitesine, ihtiyaç ve taleplere göre yenilediklerini, tam otomasyona kavuşturduklarını anlatan Tüfenkci, 2016 için belirlenen "Dijital Gümrük" temasıyla örtüşecek şekilde, Gürcistan’la gerçekleştirilen e-TIR Pilot Projesi'nin dış ticaret açısından önemli bir başlangıç olduğunu ifade etti. Tüfenkci, projeyle dünyada ilk defa TIR sisteminde gümrükler arası veri paylaşımının hayata geçirildiğine dikkati çekti.

2016 Eylem Planında yer aldığı üzere e-TIR Projeleri ile ulusal gümrük sistemleri ve diğer paydaşlar arasında güvenli veri değişimini sağlamayı ve eşyanın ülkeler arası düzenli, güvenli ve hızlı aktarımını mümkün kılmayı amaçlıyoruz.

İran-Türkiye e-TIR pilot projesinin ise gümrükten-iş dünyasına veri değişimini öngördüğünü dile getiren Tüfenkci, "Bu pi̇lot projelerden alacağımız sonuçlar tüm dünya i̇çi̇n örnek olacak" dedi.

Tüfenkci, yeni çalışmaları ve projelerinin temelinde, elektronik sistemleri esas alan ve sınır geçişlerini hızlandıran sistemler yer aldığına değinerek, "Tek Pencere Sistemi", "Konteyner ve Liman Takip Sistemi", "Yükümlü Kayıt ve Takip Sistemi", "Yatların Elektronik Ortamda Takibi", "Varış Öncesi Yolcu Bildirimi" ve "Tek Durak Projesi" gibi çalışmalara ilişkin bilgiler verdi.

Bakan Tüfenkci, 2002'de ihracat beyannamelerinin yüzde 35’inin işlemleri ilk yarım saatte tamamlanırken, 2015'te bu oranın yüzde 81’e ulaştığını bildirdi.

İhracat beyannamelerinin yüzde 64’ünün işlemlerinin artık ilk 1 dakikada tamamlandığına işaret eden Tüfenkci, 2002'de bir ihracat beyannamesinin işlemleri ortalama olarak 10 saatin üzerinde iken, 2015'te bu sürenin 3 saatin altına düştüğünü söyledi. Tüfenkci, ithalatta 2002'de işlem gören beyannamelerin yüzde 48’inin işlemleri ilk 8 saatte tamamlanmışken geçen yıl beyannamelerin yüzde 56’sının işlemlerinin ilk 8 saat içinde tamamlanarak eşyanın teslim edilebilir hale geldiğini belirtti.

Bakan Tüfenkci, Transit İşlemlerine Geçiş Sistemi'yle de TIR’ların Avrupa’ya gidiş-dönüş sürelerinde ortalama 3 günlük zaman tasarrufu sağlandığını kaydetti.

Bülent Tüfenkci, artan iç ve dış ticaret hacmini karşılamak, gümrük hizmetlerini çok daha hızlı ve etkin bir şekilde sürdürebilmek için ihtiyaç duyulan yerlerde yeni gümrük kapıları/müdürlükleri açtıklarını ve mevcut kapıları yenilediklerini dile getirdi.

Avrupa’nın en büyük gümrük kapılarından biri olan Kapıkule başta olmak üzere, Habur, Cilvegözü, İpsala, Nusaybin, Dilucu ve Çıldır/Aktaş Gümrük Kapıları modern tesislere kavuşturulduğunu anlatan Tüfenkci, Sarp, Hamzabeyli, Gürbulak, Kapıköy ve Dereköy Gümrük Kapıları yeniden inşa edileceğini söyledi. Yeniden inşa çalışmaları devam eden Halkalı Gümrük İdaresi, Esendere Gümrük Kapısı'nı bu yıl, Kapıköy Gümrük Kapısı'nı ise 2017 içinde hizmete almayı hedeflediklerini bildirdi.

Tüfenkçi, İstanbul trafiğini rahatlamak ve bir lojistik merkez olmasını sağlamak amacıyla Erenköy Gümrük Müdürlüğünü taşımayı planladıklarını belirtti.

Bakan Tüfenkci, Bakanlığın asli görevlerinden birisi olan kaçakçılıkla mücadelenin etkin ve kararlı bir şekilde devam ettiğini vurguladı.

Bu kapsamda Komuta Kontrol Merkezini yenileyerek çok daha etkin bir izleme sistemi haline getirdiklerine değinen Tüfenkci, merkezin takip ve müdahalesi ile bugüne kadar 44 olayda 35 milyon lira değerinde kaçak eşya yakalandığını söyledi.

Tüfenkci, şunları kaydetti:

"Akaryakıt kaçakçılığı ve usulsüzlük dolayısıyla 21 istasyon mühürlenmiştir. 2 bin 561 ton kaçak akaryakıt ve akaryakıt harici petrol ürünü ele geçirilmiştir. Akaryakıt kaçakçılığıyla mücadelede ilgili kurumlarla birlikte kurduğumuz 'özel ekip' sayesinde 856 milyon lira değerinde vergi kaybı önlenmiştir.

Ayrıca akaryakıt kaçakçılığıyla mücadele için özel bir veri tabanını bakanlık olarak hazırladık ve pilot uygulamasına başladık. Akaryakıt sektörü tarafından, akaryakıt kaçakçılığı ile mücadelede yürütülen etkin çalışmalar sonucu, yasal akaryakıt satışlarının yüzde 10 arttığı ifade edilmiş, bu alanda yapılan çalışmaların önemi ve katkıları vurgulanmıştır."

Bakan Tüfenkci, 2014'te 1 milyar 585 milyon lira değerinde kaçakçılık olayı ortaya çıkarıldığını, geçen yıl yürütülen etkin çalışmalarla bu rakamın yüzde 70 artışla 2 milyar 688 milyon liraya ulaştığını bildirdi.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, "Bakanlık olarak 5 yıllık piyasa gözetimi faaliyetlerimiz sonunda ürünleri güvensiz bulunan üretici/ithalatçılara yaklaşık 4,8 milyon lira idari para cezası, ayrıca güvensiz ürünlerin ilanı, toplatılması ve imhası cezası uyguladık" dedi.

Tüfenkci, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının ve kendisine bağlı kuruluşların 2016 yılı bütçesinin görüşmelerinde sunum yaptı.

Bakanlığın, ticari hayatın etkin şekilde işleyebilmesi için esnaf, sanatkar, şirket ve kooperatiflere yönelik hizmetlerle ilgili politikalar belirlediklerini ve politikaları paydaşlarıyla işbirliği içerisinde yürüttüklerini anlatan Tüfenkci, bu kapsamda Yeni Türk Ticaret Kanunu, Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun, Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun gibi temel yasal düzenlemeleri hayata geçirdiklerini söyledi. 

Tüfenkci, temel yasal düzenlemelerin yanında bilişim sistemlerini de ticaret hayatına entegre ettiklerini belirterek, bu çerçevede Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSİS), Hal Kayıt Sistemi, Esnaf ve Sanatkarlar Bilgi Sistemi, Tüketici Bilgi Sistemi ve Kooperatif Bilgi Sistemi gibi uygulamaları başlattıklarını ifade etti. 

Münfesih durumda oldukları anlaşılan 327 bin 399 şirket ve kooperatifin ticaret sicili kaydının silindiğini kaydeden Tüfenkci, "Gerçek ve tüzel kişilerle ilgili ticaret sicili kayıtları ile tescil ve ilan edilmesi gereken içeriklerin düzenli olarak depolanması, bunlara yönelik işlemlerin elektronik ortamda gerçekleştirilmesi, sunulması ve erişime açılması amacıyla MERSİS'i oluşturduk. Ülkemiz genelindeki toplam 238 ticaret sicili müdürlüğü bünyesinde yer alan ticaret sicili bilgileri sisteme aktarılmış ve ticaret sicil müdürlüklerinin tamamında MERSİS üzerinden elektronik ortamda hizmet verilmeye başlanmıştır" diye konuştu.

Tüfenkci, dünyada ilk kez anonim şirket ortaklarına elektronik ortamda genel kurula katılma imkanı getirdiklerine dikkati çekerek, "Elektronik Genel Kurul Sistemi kullanılarak bugüne kadar bin 110 genel kurul toplantısı yapılmış, 48 bin 752 kişi elektronik ortamda oy kullanmıştır. Yani, genel kurullara katılanların 4'te 3'ü bu sistemi tercih etmiştir. Bu toplantılara 48 farklı ülkeden ve 17 farklı şehrimizden katılım sağlanmıştır" değerlendirmesinde bulundu.

Lisanslı Depoculuk Sisteminin bakanlığın 2011 yılında ilk lisansı vermesi ve 20 bin ton depolama kapasitesi ile hububatta uygulamaya başlatıldığını dile getiren Tüfenkci, bugün depolama kapasitesinin 435 bin tona ulaştığını bildirdi. Geçen yıl kasım ayında dünyada ilk olarak zeytin konusunda faaliyet izni verdiklerini ve lisanslı depoculuk uygulamasını başlattıklarını vurgulayan Tüfenkci, lisanslı depoculuğa yönelik destek mekanizmalarıyla 4 milyon 902 bin lira kira desteği sağladıklarını söyledi.

Tüfenkci, sebze ve meyve ticaretini kayıt altına alacak Hal Kayıt Sistemini kurduklarını ve sisteme 2015 yılı itibarıyla 37 bin 385 gerçek, tüzel kişinin kayıt olduğunu bildirerek, bu kişilerce sisteme 128 milyon 440 bin 722 bildirim yapıldığını kaydetti. Sebze ve meyve ticaretindeki uyuşmazlıkların çözümünü hızlandırmak amacıyla hal hakem heyetlerini faaliyete geçirdiklerini anlatan Tüfenkci, vatandaşların tükettikleri sebze ve meyvelerin nerede ve ne zaman üretildiğini bilmelerine imkan sağlayacak "ürün künyesi"ni de uygulamaya koyduklarını ifade etti.

Tüfenkci, geçen yıl yürürlüğe giren 6585 sayılı Perakende Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'la perakende sektörünün uzun yıllardır beklenen yasasına kavuştuğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

"Kanunla üretici ve tedarikçilerden keyfi olarak alınan prim ve bedellerin önüne geçilmesi, kamuoyunda 'outlet' ve 'fabrika satış mağazası' olarak bilinen sürekli indirimli satışların kurala bağlanması, iş yeri açılış ve kapanış süreçlerinin kolaylaştırılması için Perakende Bilgi Sisteminin (PERBİS) kurulması, alışveriş merkezlerinde ortak kullanım alanlarının oluşturulması, esnaf ve sanatkar işletmeleri ile geleneksel ve kaybolmaya yüz tutmuş meslekleri icra edenlere yer tahsisi yapılmasına yönelik düzenlemeler yapılmıştır. Kanuna istinaden Alışveriş Merkezleri Hakkında Yönetmelik Taslağı'nı hazırlayarak Başbakanlığa gönderdik. Ayrıca, perakende ticarette uyulması gereken ilke ve kuralları düzenleyen Perakende Ticarette Uygulanacak İlke ve Kurallar Yönetmeliği Taslağı ile Perakendeciler Konseyi Yönetmelik Taslağını kamuoyu görüşüne açtık."

Elektronik ticaretin hukuki altyapısını oluşturduklarını belirten Tüfenkci, 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 1 Mayıs 2015'te yürürlüğe girdiğini hatırlattı. Kanuna dayanılarak Ticari İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelik ile Elektronik Ticarette Hizmet Sağlayıcı ve Aracı Hizmet Sağlayıcılar Hakkında Yönetmeliğin yürürlüğe konulduğunu anımsatan Tüfenkci, düzenlemelerle elektronik ticaretin yaygınlaştırılması, tüketicilerle elektronik ortamda işlem yapan diğer kişilerin korunması ve istenmeyen ticari elektronik iletilerin önüne geçilmesini hedeflediklerini söyledi.

Tüfenkci, cumhuriyet tarihinde ilk kez, esnaf ve sanatkarların değişim ve dönüşümü sağlanıp desteklenmesine yönelik "Esnaf ve Sanatkarlar Değişim, Dönüşüm, Destek (3D) Strateji Belgesi"ni hazırlayarak uygulamaya koyduklarını ifade etti. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun talimatlarıyla başlayan faizsiz kredi kullandırılması kapsamında, 2016 Ocak ayı sonuna kadar dağıtılan kredi miktarlarına ilişkin bilgi veren Tüfenkci, "Kaybolmaya yüz tutan mesleklerde faaliyet gösteren 120 esnaf ve sanatkarımıza 3,3 milyon lira, 3 yıllık ustalık belgesine sahip yeni girişimci 153 esnaf ve sanatkarımıza 6 milyon lira, 2015 Aralık ayında başlatılan 30 bin lira faizsiz kredi uygulaması kapsamında 5 bin 60 esnaf ve sanatkarımıza 146 milyon lira faizsiz kredi imkanı sağlandı. Uygulama başladığı günden bugüne kadar 5 bin 334 kişiye toplam 155 milyon liradan fazla faizsiz kredi verilmiştir" dedi. 

Tüfenkci, kredi kefalet kooperatifleri aracılığıyla kullandırılan Hazine destekli kredilerde 2002 yılında 5 bin lira olan kredi üst limitlerinin işletme kredileri için 150 bin lira, yatırım kredileri için ise 300 bin liraya çıkarıldığına dikkati çekerek, şunları aktardı:

"Kredilerden kooperatifler adına yapılan kesintiler 2002 yılında yüzde 9 iken 2015 yılında yüzde 3'e kadar indirilmiştir. Kredi faizleri ise yine aynı dönemde yüzde 47'den yüzde 4'e kadar düşürülerek kredi maliyetlerinde iyileştirmeler yapılmıştır. 2002 yılı sonu itibarıyla esnaf ve sanatkarın kullandığı kredi bakiyesi 154 milyon lirayken, bu değerler 31 Aralık 2015 itibarıyla yaklaşık 16,1 milyar liralık kredi bakiyesine ulaşmıştır. 2002 yılından bu yana esnaf ve sanatkarımıza kullandırılan toplam kredi miktarı 50 milyar liraya ulaşmıştır." 

Kooperatif ortaklarının borçlarını yapılandırıp, faizlerini sildiklerini belirten Tüfenkci, uygulamadan 30 bin 288 esnaf ve sanatkar ile bunların 57 bin 685 kefili olmak üzere toplam 87 bin 973 esnaf ve sanatkarın yararlandığını bildirdi. Birliklerin kullandıkları Destekleme Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) kaynaklı gecikmiş 1,3 milyar lira civarındaki kredi borçlarını yeniden yapılandırdıklarını anlatan Tüfenkci, bu miktarı 574 milyon liraya indirdiklerini kaydetti.

Her eğitim ve öğretim yılı öncesi çocukların kullanabileceği ürünlere ilişkin denetimler gerçekleştirdiklerini anlatan Tüfenkci, "Bakanlık olarak 5 yıllık piyasa gözetimi faaliyetlerimiz sonunda ürünleri güvensiz bulunan üretici/ithalatçılara yaklaşık 4,8 milyon lira idari para cezası, ayrıca güvensiz ürünlerin ilanı, toplatılması ve imhası cezası uygulanmıştır. 2015 yılında denetlenen ürün sayısında ciddi artış gerçekleşmiş ve 2,6 milyon ürün denetlenmiştir" değerlendirmesinde bulundu.

Tüfenkci, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'nın 2016 Mali Yılı Bütçesinin 1 milyar 52 milyon 766 bin lira olarak belirlendiğini de kaydetti.

Rekabet Kurumu Başkanı Ömer Torlak, geçen yıl yanlış, yanıltıcı bilgi/belge verilmesi ve Danıştay tarafından iptal edilen kararların yeniden değerlendirilmesi neticesinde teşebbüslere 18 milyon 550 bin 981 lira idari para cezası verildiğini belirtti.

Torlak, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Rekabet Kurumu bütçelerine ilişkin görüşmelerde sunum yaptı.

Kurumun geçen yılki çalışmalarına ilişkin bilgiler veren Torlak, söz konusu dönemde 304 nihai karar aldıklarını ifade etti. Torlak, bu kararların 158’inin birleşme-devralma-ortak girişim-özelleştirmeye, 35’inin menfi tespit-muafiyete, 89’unun da rekabet ihlallerine ilişkin olduğunu söyledi. Yargı kararı üzerine 6 kararın yeniden değerlendirildiği bilgisini veren Torlak, diğer hususlara ilişkin de 16 karar oluşturulduğunu kaydetti.

Torlak, 158 birleşme-devralma-ortak girişim-özelleştirme kararından 132’sinde izin verildiğini, 3’ünde koşullu izin verildiğini, 1’inde izin verilmediğini, 22’sinde ise kapsam dışı veya izne tabi olmayan işlem kategorisinde olduğu kanaatine varıldığını bildirdi.

Geçen yıl 22 konuda soruşturma açıldığını, 5 soruşturmanın tamamlandığını dile getiren Torlak, halihazırda yürütülen 22 soruşturma bulunduğunu ifade etti. 

Torlak, Rekabet Kurulunca geçen yıl yanlış, yanıltıcı bilgi/belge verilmesi ve Danıştay tarafından iptal edilen kararların yeniden değerlendirilmesi neticesinde teşebbüsler hakkında 18 milyon 550 bin 981 lira idari para cezasına hükmedildiğini belirtti.

Ömer Torlak, ayrıca rekabet savunuculuğu görevi çerçevesinde rekabet kültürünün oluşturulması ve yerleştirilmesi amacıyla kurum içi ve kurum dışı platformlarda çeşitli tanıtıcı ve bilgilendirici eğitim programları düzenlediklerini söyledi.

CHP İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel, KOBİ'lerin ve küçük esnafın AVM'ler karşısında büyük sıkıntılar yaşadığını, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının bu sıkıntıları giderecek önlemler geliştirmesi gerektiğini belirterek, "Siz eğer Ticaret Bakanlığıysanız, esnafımızı, AVM tasallutuna karşı korumak zorundasınız" dedi. 

AK PARTİ Isparta Milletvekili Süreyya Sadi Bilgiç başkanlığında toplanan Plan ve Bütçe Komisyonunda, 2016 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine Gümrük ve Ticaret Bakanlığı bütçesi üzerinde devam ediliyor.

AK PARTİ Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu, bütçe görüşmelerinde yaptığı konuşmada, lisanslı depoculuğa değindi. Bu uygulamanın en fazla fındıkta gerçekleştirilmesi gerektiğinin altını çizen Çaturoğlu, "Fındık bizim stratejik bir ürünümüzdür. 2023 yılı projeksiyonunda fındık ürününden 5 milyar dolar ihracat geliri sağlanması öngörülmektedir" ufadesini kullandı. Çaturoğlu, Bakanlığın daha etkin rol almasını ve lisanslı depoculuğun fındıkta etkin bir mekanizma haline getirilmesini de istedi. 

CHP İzmir Milletvekili Zekeriya Temizel de gümrüğün işlevi bakamından ekonomik güvenlik alanı olduğuna ve önemine işaret ederek, "Gümrük Bakanlığına neden tek başına bir işlev verilmez bunu anlamak mümkün değildir" dedi. Gümrük ve ticaret alanlarının birbirlerinden farklı özellikler içerdiğini belirten Temizel, "Bu iki bakanlığın birleştirilmesi biraz talihsizlik olmuştur" yorumunu yaptı. 

Temizel, KOBİ'lerin ve küçük ensafın AVM'lere karşı büyük sıkıntılar içinde olduğuna ve korunmaları gerektiğini aktararak, "Siz eğer Ticaret Bakanlığıysanız, esnafımızı, AVM tasallutuna karşı korumak zorundasınız" diye konuştu.  

HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan, Ermenistan ile ilişkilere değinerek, "23 yıldır Ermenistan ile sınır kapısı kapalı. Gerekçe Karabağ. Kapı açık olsaydı Ermenistan ticaretinin dörtte üçünü Türkiye ile yapıyor olacaktı. İnsanlar gelip, gidecekti. İlişkiler gelişecekti. Belki böylece Karabağ sorunu da çözülecekti. Her iki taraf da bu ilişkiyi geliştirebilirdi ve sorunlar çözülebilirdi" değerlendirmesinde bulundu. 

AVM'lerin sayısının çok arttığını belirten Paylan, semt kültürünün ve esnafın bu nedenle zarar gördüğünü söyledi. Paylan, "Yeni AVM ruhsatı verilmemesi gerekiyor. Şehir dışındaysa eyvallah ama şehir içinde zinhar verilmemeli. AVM etrafındaki esnafın da korunması gerekiyor. Onlar kent kültürünün taşıyıcıları" ifadelerini kullandı. 

MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, küçük esnafın finansman, mesleki belgeler gibi konularda kendilerine ilettikleri sıkıntıları olduğunu dile getirerek, bu sıkıntıların çözülmesi konusunda atılacak adımlara destek vereceklerini belirtti. Günal, "Bu AVM furyasında, küçük esnafın desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz" dedi. 

CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, gümrük ve ticaret alanında çalışan memur ve bürokratların çok büyük paraların söz konusu olduğu alanlarda denetimler yaptığına işaret ederek, yaşam standartlarının ve ihtiyaçlarının karşılanması konusuna özen gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Ciddi ve zorlu bir eğitimden geçerek göreve gelen, iyi niyet ve dürüstlük içinde hizmet veren bu kişilerin korunmasının önemli olduğunu aktaran Erdoğdu, "Ekonomi bürokratlarının durumu her gün daha kötüye gidiyor. Herkes ek zamlar alırken ekonomi bürokratları rutin zamlarla gidiyor. Özellikle uzman ve müfettişlerde bir başlangıç yapmazsanız ciddi bir nitelik sorunu ile karşı karşıya kalacaksınız. Devletin bütçesine çok yük getirmeyen bu özlük haklarını, harcırahları iyileştirmelisiniz" dedi. 

MHP Samsun Milletvekili Erhan Usta, gümrük ile iç ticaretin birleştirilmesinin ve bir bakanlık çatısı altında toplanmasının anlamsız olduğunu, bu yanlışın düzeltilmesi gerektiğini söyledi.

Aşırı tüketimin kısılması, kıt kaynakların üretim getirecek alanlara aktarılması gerektiğini savunan Usta, AVM'lerin artmasının ise tüketimi körüklediğini kaydetti. "Şehir içinde AVM, olacak iş değil" ifadesini kullanan Usta, küçük esnafa verdiği zararın ötesinde kent trafiğini olumsuz etkilediğini, ithal ürünlerin satışını artırdığını, kültürel yaşantıya zarar verdiğini de dile getirdi.  

CHP İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil, gümrük kapılarında hızlı geçiş için çalışmalar yürütüldüğüne işaret ederek, bunun yanında suistimalin önlenmesi ve güvenliğin sağlanması konusunda da eş zamanlı düzenlemeler olması gerektiğini vurguladı. 

CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının güvenilirlik açısından önemli bir konumda bulunduğunu, yanlış dış politika nedeniyle sınırları kevgire dönen ülkede gümrüklerin güvenliği ve güvenilirliği konusunda sorunların yaşanmasının da kaçılınmaz olduğunu savundu. 

Durmaz, AVM'lerin küçük esnafa verdiği zararların ötesinde kültürel yozlaşmaya da yol açtığını belirterek, müşteri satıcı arasındaki iyi ilişkileri ortadan kaldırdığını söyledi. AVM'nin toplumun kimyasını bozduğunu aktaran Durmaz, "Torunlarımızı, çocuklarımızı aradığımızda 'Annen sabah kahvaltı hazırlayacak. Siz de gelin' dediğimizde 'Babacım, dedecim biz AVM'ye gideceğiz program yaptık' denilerek yanıt alınıyorsa, farklı kültürel yozlaşmayı da beraberinde getiriyor" yorumunu yaptı.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, geçen yıl engellenen kaçak sigara kullanımı neticesinde 2,3 milyar lira değerinde kamu zararı önlendiğini bildirdi.

Tüfenkci, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, bakanlığı ve Rekabet Kurumu bütçelerine ilişkin görüşmelerde komisyon üyelerinin soru, görüş ve eleştirilerine yanıt verdi.

Bakanlık olarak insan unsurunu en aza indirip, birçok veriyi elektronik ortama taşıyarak işlemleri hızlandırmak ve denetlenebilir, şeffaf hale getirmek istediklerini vurgulayan Tüfenkci, şöyle konuştu:

"Tüm gümrük işlemlerinde kameraları zorunlu hale getiriyoruz. Böylece gümrük işlemlerini denetlenebilir hale getirmek istiyoruz. Bu konudaki düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. Amacımız teşebbüslerin ihraç ya da ithal ürünün gümrüğün hangi aşamasında olduğunu ofisindeki bilgisayardan görebilmesini sağlamak. Şu anda bakanlığımızdaki Komuta Kontrol Merkezi'nde 19 kapımızın bütün kontrollerini Ankara'dan da yapabiliyoruz. Böylelikle oradaki denetimlerimizi çift yönlü yapmış oluyoruz."

Lisanslı depoculuğa yönelik birtakım ikincil düzenlemelere ihtiyaç olduğuna işaret eden Tüfenkci, lisanslı depoların yeterli altyapıya sahip olup olmadıklarına incelemeler sonucunda karar verildiğini, kurucularında da belirli şartlar arandığını dile getirdi. Tüfenkci, bu depoların, depolardaki ürünlerin sigortalandığına, depo sahiplerinden teminat mektupları alındığına, Lisanslı Depoculuk Tazmin Fonu oluşturulduğuna değinerek, 2011'den bu yana söz konusu kapsama giren bir zarar oluşmadığını kaydetti.

Ürünün depoda çürüdüğü ya da ürün senedine karşılık malın teslim alınmadığı gibi bir şikayetle karşılaşmadıklarını belirten Bakan Tüfenkci, bu alanda ürün ihtisas borsaları gibi birtakım düzenlemelere ihtiyaç bulunduğunu, yıl içerisinde yasa tasarısını Meclise sevk edeceklerini bildirdi.

Bakan Tüfenkci, fındığın uygun şartlarda depolanabilmesi için 17 bin ton kapasiteli lisanslı deponun kurulmasına yönelik çalışmaların devam ettiğini ve yıl içerisinde tamamlanmasının hedeflendiğini söyledi.

Türkiye ve Suriye arasındaki gümrük kapılarına ilişkin sorulara karşılık Tüfenkci, şöyle konuştu:

"Suriye'de 2 kapı dışında diğer kapılarımız şu anda kapalı. Akçakale, Yayladağı, Karkamış kapısı kapalı. Öncüpınar kapımız açık. Orada da insani yardım boyutuyla işlemler yapılıyor. Suriye'den ithalatımız yasak ve ithalat işlemleri yapılmıyor. Sadece daha önce ihracat yapmış ama alacağı kalmış birtakım firmaların paralarını alamadıkları için sadece o firmalara mahsus alacakları kadar mal getirmeleri yönünde izin verildi. Bunun dışında bir ithalat ihracat işlemimiz yok. Sadece o kapıdan tırlar insani yardım olarak gitmekte ve sonra yüklerini Suriye plakalı taşıyıcılara devretmekte." 

Tüfenkci, dahilde işlemenin ihracat içerisindeki payının yüzde 40 seviyesinde olduğuna dikkati çekerek, bu rejimin düzenlenmesi, belge verilmesi ve kapanmasının Ekonomi Bakanlığı uhdesinde bulunduğunu belirtti. Tüfenkci, bu rejimin sağlıklı olması için gelen ihbarların gereğini yapma ve suistimalleri önleme konusunda gerekli gayretleri gösterdiklerini ifade etti.

Kaçak sigara konusunda yoğun denetimlerin devam ettiğini vurgulayan Tüfenkci, geçen yıl engellenen kaçak sigara kullanımı neticesinde 2,3 milyar lira değerinde kamu zararının önlendiğini bildirdi.

Tüfenkci, akaryakıt kaçakçılığıyla mücadele eylem planı kapsamında, tüm akaryakıt antrepolarının gizli borular olup olmadığı konusunda denetlendiğini ve herhangi bir usulsüzlüğe rastlanmadığını ifade etti. Bakanlık tarafından yapılan yaygın denetimler neticesinde akaryakıt kaçakçılığında trendin daha çok ÖTV suistimaline yöneldiğine dikkati çeken Tüfenkci, markersız ya da az markerlı kaçak akaryakıt satışının da özellikle kaçak akaryakıt satışı yapılan istasyonların mühürlenmesi şeklindeki mevzuat değişikliğiyle çok azaldığını kaydetti. 

Geçen yıl işlem yapılan konteyner sayısının 5 milyon 320 bin, taranan konteyner sayısının ise 500 bin olduğunu anımsatan Tüfenkci, yüzde 100 tarama hedefinin doğru bir hedef olmadığını, bunu risk analiz profilleriyle orantılı olarak azaltmaya çalıştıklarını anlattı. 

Tüfenkci, İhlas Finans'ın tasfiyesi konusundaki sorular üzerine, Türk Ticaret Kanunu'nda tasfiyenin azami süresine yönelik herhangi bir düzenleme bulunmadığını söyledi. Bakan Tüfenkci, tasfiye süresince İhlas Finans'ın bakanlık müfettişlerince sonuncusu 20 Mart 2014'te olmak üzere farklı tarihlerde 10 kez denetlendiğini ve sürecin yakından takip edildiğini bildirdi.

Rekabet Kurumu Başkanı Ömer Torlak da şirket bölünmesinin ABD mevzuatında yer alırken, Avrupa Birliği ve Türkiye'deki mevzuatta bu yönde bir düzenleme bulunmadığını söyledi. 

Hakim durum oluşumuna tespitler halinde bunun gereğinin yapıldığını ifade eden Torlak, telekomünikasyon ve bankacılık sektörüne yönelik kurum çalışmalarının zayıf olduğu değerlendirmelerinin isabetli olmadığını belirtti. Torlak, 2013'te 12 bankaya 1,1 milyar lira ceza uygulandığını, telekomünikasyon sektöründe de devam eden 2 soruşturma bulunduğunu dile getirdi.

AVM Yönetmelik Taslağı'na yönelik bakanlıkla kurum arasında görüş ayrılığı olduğuna ilişkin değerlendirmelere karşılık Torlak, piyasa ekonomisinde teşebbüslerin indirim yapma serbestiyetine herhangi bir halel gelmemek üzere taslağı genel anlamıyla olumlu bulduklarını kaydetti.



Mal ve hizmet fiyatlarındaki kısa süreli yüksek fiyat düşüşleri ve bunun küçük işletmelere yönelik yarattığı olumsuzluklara ilişkin eleştirilere karşılık Torlak, "dinamik fiyatlandırma" şeklinde bir uygulamanın zaman zaman tercih edilebildiğini söyledi. Torlak, bu yöntemin havayolu taşımacılığı başta olmak üzere birçok sektörde uygulandığını, halen tüketici elektroniği konusunda kapsamlı bir soruşturmayı sürdürdüklerini belirtti.

Görüşmelerin ardından Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Rekabet Kurumunun 2016 bütçeleri oylanarak kabul edildi.
Yüklə 99,79 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin