Gerçek şu ki, Firavun yeryüzünde (Mısır'da) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü; onlardan bir bölümünü güçten düşürüyor, erkek çocuklarını boğazlayıp kadınlarını diri bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardandı.
Edip Yüksel Meali
Firavun yeryüzünde despotça davrandı. Halkını sınıflara ayırıp onlardan bir grubu ezip sömürüyor, kızlarını yaşatıp oğullarını kesiyordu. O, bir bozguncu idi.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Çünkü Firavun, (Mısır) toprağında gerçekten azmış, halkını parça parça etmişti. Onlardan bir zümreyi güçsüz buluyor, bunların oğullarını boğazlıyor, kızlarını ise sağ bırakıyordu. Belli ki o bozgunculardandı.
Süleyman Ateş Meali
Fir'avn, orada ululandı (zorbalığa kalktı), halkını çeşitli gruplara böldü. Onlardan bir zümreyi (İsrail oğullarını) eziyor, oğullarını kesiyor, kadınlarını sağ bırakıyordu. Çünkü o, bozgunculardan idi. *
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Gerçek şu: Firavun o yerde egemenlik kurmuş ve ora halkını gruplara ayırmıştı. Onlardan bir topluluğu horlayıp eziyordu: Bu topluluğun erkek çocuklarını boğazlıyor, kadınlarına hayâsızca davranıyor/kadınların rahimlerini yokluyor/kadınlarını hayata salıyordu. O gerçekten fesadı yayanlardandı.
Yusuf Ali (English)
Truly Pharaoh elated himself in the land and broke up its people into sections,(3329) depressing a small group among them: their sons he slew, but he kept alive their females: for he was indeed a maker of mischief. *
M. Pickthall (English)
Lo! Pharaoh exalted himself in the earth and made its people castes. A tribe among them he suppressed, killing their sons and sparing their women. Lo! he was of those who work corruption.
Kasas Suresi 5
وَنُر۪يدُ
biz istiyorduk ki
اَنْ نَمُنَّ
lutfetmeyi
عَلَى الَّذ۪ينَ اسْتُضْعِفُوا
ezilenlere
فِي الْاَرْضِ
o yerde
وَنَجْعَلَهُمْ
ve onları kılmayı
اَئِمَّةً
önderler
وَنَجْعَلَهُمُ
ve onları kılmayı
الْوَارِث۪ينَۙ
mirasçılar
Türkçe Transcript (*)
Venurîdu en nemunne ‘alâ-lleżîne-stud’ifû fî-l-ardi venec’alehum e-immeten venec’alehumu-lvâriśîn(e)
Ali Bulaç Meali
Biz ise, yeryüzünde güçten düşürülenlere lütufta bulunmak, onları önderler yapmak ve mirasçılar kılmak istiyorduk.
Edip Yüksel Meali
Yeryüzünde güçsüzleştirilip ezilenlere lütfederek diledik ki onları önderler ve varisler yapalım.
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Biz ise istiyorduk ki, o yerde güçsüz düşürülenlere lütufta bulunalım, onları önderler yapalım, onlara (ötekilerin) yerini aldıralım.
Süleyman Ateş Meali
Biz de istiyorduk ki o yerde ezilenlere lutfedelim, onları önderler yapalım, onları (ötekilerin mülküne) mirasçı kılalım.
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Ve biz istiyoruz ki, yeryüzünde ezilip horlananlara bağışta bulunalım, onları önderler yapalım, onları mirasçılar haline getirelim.
Yusuf Ali (English)
And We wished to be Gracious to those who were being depressed on the land.(3330) To make them leaders (in Faith) and make them heirs, *
M. Pickthall (English)
And We desired to show favour unto those who were oppressed in the earth, and to make them examples and to make them the inheritors,