Kaşgarli mahmut strahlenberg radloff r. Rahmeti arat osman nedim tuna



Yüklə 215,47 Kb.
səhifə2/8
tarix07.04.2018
ölçüsü215,47 Kb.
#46882
1   2   3   4   5   6   7   8


PHİLİPP JOHANN VON STRAHLENBERG


İsveçli bir subay olan Philipp Johann von Strahlenberg, 1709 yılında Ruslarla yapılan Poltova Savaşında esir düştükten sonra, kendisiyle aynı kaderi paylaşan yaklaşık bin kişiyle birlikte Batı Sibirya’ya sürülmüş, 1711 yılında Tobolsk’a varmıştır. Stahlenberg, Tobolsk’ta kaldığ süre boyunca Rusya ve Sibirya’da yaşayan toplulukların hayatlarını, ve bilhassa dillerini incelemiştir. Strahlenberg, on yılı aşan süre boyunca derlediği malzemeleri 1730 yılında Stockholm’de1 Das Nord und Ostliche Theil von Europa und Asia adıyla yayımlanan ünlü eseriyle bilim dünyasının istifadesine sunmuştur.

Strahlenberg’in bu eseri, Rusya tarihi, hayat şartları, Rusya halkları ve bu halkların dilleri hakkında oldukça değerli bilgiler vermektedir. Eserin 1-136. sayfaları arasında Ön söz (Einleitung) bulunmaktadır. Takip eden bölümde (s. 137-156) Kalmukça-Almanca bir sözlüğün yer aldığı Vocabularium Calmucko-Mungalicum bölümü yer almaktadır. Bundan sonra eser, 13 başlık (kapitel), ek, dizin, düzeltme ve resimler bölümlerinden oluşmuştur. Eserin 13. bölümünde Runik harfli Türk yazıtlarından söz etmiş ve Resimler bölümünde kimi çizimlere (Örn. Ekler: Resim 2) yer vermiştir. Bu bilgi Türkoloji açısından yeni bir çağın başlangıcı olmuştur. Strahlenberg’in eserinin en önemli kısımlarından biri de, kitabın en sonuna eklenen Batı Avrupa ve Sibirya’da kullanılan 32 dilin kelimelerini belli bir tasnif çerçevesinde verdiği Gentium Boreo-Orientalium Vulgo Tatarorum Harmonia Linguarum (buradan sonra Harmonia Linguarum) bölümüdür. Yazar, bu listedeki dillerin hepsini Tatar terimiyle değerlendirmiştir. Bu bölüm, sonradan ona Altay dilleri teorisinin kurucusu unvanını kazandıracaktır (Poppe 1968: 125)

Harmonia Linguarum’daki dil grupları ve bu gruplarda gösterilen diller şu şekildedir:

I. Grup: Fin-Macar Dilleri

II. Grup: Türk Dilleri

III. Grup: Samoyed Dilleri

IV. Grup: Moğol-Mançu Dilleri

V. Grup: Tunguz Dilleri

VI. Grup: Karadeniz, Hazar Çevresi Dilleri

Strahlenberg’in, yukarıda sıralanan gruplara dahil ettiği 32 dile ait 60 Almanca madde başı kelimeyi listede göstermeye çalışmıştır. Madde başı kelimelerin anılan her dildeki karşılıkları tam olarak verilememiştir. Liste bu anlamda mütekamil bir hâlde değildir. Ancak, yine de bir karşılaştırmalı sözlük tecrübesi olarak büyük bir öneme sahiptir. Türkoloji açısından bakıldığında, Strahlenberg’in bu tasnifinin de büyük bir önemi vardır. Bu listede Sibirya Tatarcası, Yakutça ve Çuvaşça kelimelere yer verilmiştir. Bilhassa Eski Batı Türkçesinin yegâne temsilcisi konumunda olan Çuvaşçanın bilim dünyası ile tanışması bu liste ile sağlanmıştır. Üstelik, kendisinden sonra yaklaşık iki asır boyunca kökeni hakkında tartışmaların sürdüğü Çuvaşça gibi farklı/ayrık bir lehçeyi oldukça sağlam bir gözlem neticesinde Türk dili grubu içerisinde değerlendirmesi oldukça önemlidir.


KAŞGARLI MAHMUT


XI. yüzyılda yaşayan Türk dil bilginidir. Divân-ı Lügati’t-Türk adlı eseriyle ünlüdür. Karahanlılar soyundandır. 1072 yılında yazmaya başladığı eserini 1074′te tamamlayarak Bağdat’ta Abbasî halifesi El-Muktedî Billah’a sunmuştu. Eserin el yazması tek kopyası Fatih Millet Kütüphanesi’nde 1910 yılında bulundu. 1915-1917 yıllarında öğretmen Kilisli Rifat Efendi’nin çevirisi üç, Besim Atalay’ın çevirisi ise beş cilt olarak basıldı. Karahanlılar döneminde yetişen ve ilk Türk dil bilgini olan Kaşgarlı Mahmut’un doğum tarihi, kesin olmamakla birlikte 1025 olarak biliniyor. Babası Barsaganlı bir bey idi. 1071-1077 arasında Bağdat’ta bulunan Mahmut, Türk kültürünün Araplara tanıtılmasında büyük rol oynadı.

İbn-i Fadlan, Gerdizi, Tahir Mervezî, Muhammed Avfî ve Beyhakî gibi kendi döneminin Türk hayat ve cemiyetleri üzerine eğilen ünlü alimleriyle birlikte Türk illerini adım adım dolaşan Kaşgarlı Mahmut, çalışmalarında Türkçe’yi resmi dil olarak kabul eden Karahanlı Devleti’nden de büyük destek gördü.Türkçe’nin serpilip gelişmeye başladığı o dönemde, Mahmut’la birlikte Balasagunlu Yusuf Has Hacib de Türk diline büyük hizmet etti. Bu iki Türk alimi, ortaya koydukları eserlerle, Türk dil birliğinin sağlanmasına önemli katkılarda bulundular.Aynı zamanda filolog, etnograf ve ilk Türk haritacısı olan Kaşgarlı Mahmut, Divân-ı Lügati’t-Türk adlı eserinde; yaşadığı devirdeki Türk illerinin ve boylarının kullandığı ağızları canlı olarak tespit etti.

Oğuz Türklerinin 24 boyu ile ilgili şemayı da verdiği eserinde, Türkçe’nin zenginliğini ve Arapça ile Farsça yanındaki değerini ispata çalışan Mahmut, ayrıca Türkçe’yi Araplara öğretmek gayesiyle Kitâbu Cevâhirü’n-Nahvi Lügâti’t-Türk adlı gramer kitabını yazdı.

Divân’ında Türk dilinin grameri yanında, Türk yer adları, Türk damgaları ve Türk topluluklarını da etraflı şekilde anlatan Kaşgarlı Mahmut, ömrünün sonlarına doğru tekrar memleketi Kaşgar’a dönerek, tahminen 1090′da burada vefat etti. Doğu Türkistan’da bulunan Kaşgar şehrine 35 kilometre uzaklıktaki Azak köyünde olan kabri, 1983 yılı Temmuz ayında bulundu. Türk illerini, obalarını ve bozkırlarını birer birer dolaşan ve Türk dili ve kültürüne ait topladığı malzemeyi titizlikle inceleyerek eserlerine alan Kaşgarlı Mahmut; Türk, Türkmen, Oğuz, Çiğil, Yağma ve Kırgız boylarının ağız ve lehçelerini karşılaştırmalı olarak işledi. Ona göre;Türk lehçelerinin en kolayı Oğuz lehçesi, en dürüst ve kullanışlısı Yağma ve Tuhsi şivesi, en edebisi ise Kaşgar Türkçesidir.

Divân-ı Lügati’t-Türk, bir önsözle sözlük kısmından meydana gelmiştir. Önsözde yazarTürk dilinin tarifini, lehçelerinin özelliklerini sayar ve dilbilgisi kurallarını, Arapça’dakilere kıyasla gösterip tespit eder. Ana dilinin Arapça’dan çok üstün olduğunu söyler ve örnekler verir. Bu arada, o bilgileri nasıl elde ettiğini, nasıl bütün memleketleri gezip dolaştığını da anlatır. İkinci, yani sözlük bölümü, Türkçe kelimelerin Arapça izahlarını kapsar. Bu nedenle, eser, Arapça yazılmış bir Türkçe sözlüktür. Ya da Türkçe’den Arapça’ya sözlüktür. Arapça dilbilgisindeki şekillerine göre sıralanmış 7500′den fazla kelime hakkında açıklama yapılmıştır.

Büyük bilgin bu açıklamaları yaparken kelimelerin nerelerde ve hangi anlamlarda kullanıldığını göstermiştir. Bu esere ve onu izleyen başka eserlere kadar yazılı edebiyat örneklerimiz bilinmediği için, daha önceki yüzyıllara ait sözlü edebiyat örneklerini Kaşgarî’nin kitabından öğrenmekteyiz. Sagu denilen ağıtlar, koşuk dediği koşmalar, sav dediği atasözleri ve nazım şekillerinden başka verdiği dersten örneklerine bakarak meselâ Alp Ertunga adındaki destanlaşmış kahramanın varlığını da yine Divân-ı Lügati’t-Türk’ten öğrenmiş bulunuyoruz. Bu sebeplerden dolayı Kaşgarlı Mahmut’un Divân-ı Lügati’t-Türk’ü hem dil, hem edebiyat, hem toplum ve sosyoloji tarihimiz bakımından çok önemli belgeleri toplayan bir kaynaktır.

Ancak bu kaynak eser 1910 yılına kadar bilinmiyordu. Gerçi Kâtip Çelebi’nin Keşfüzzünûn adlı bibliyografyasında Kaşgarlı Mahmut’tan da söz edilmiştir. Ama bu bilgi çok sınırlıdır. Vanizade Nazif Paşa’nın yakınlarından bir hanım, 1910 yılında İstanbul’daki Sahaflar Çarşısı’nda dolaşırken bu dev eseri tozlu raflarda bulmuş, satın almak istemiştir. Elindeki ganimetin kadrini ancak o zaman anlayan kitapçı, kitabın fiyatını 25 altına kadar yükseltmiş, hanım da kitabı alamamıştır. Ancak işi Maarif Nezareti’ne duyurmuştur. ‘Ne olduğu belirsiz bir kitaba avuç dolusu altın verilemeyeceği’ gerekçesiyle Maarif Nezareti, eseri satın almayı reddetmiştir.

Haber, kitap delisi merhum Ali Emiri Efendi’ye intikal etmiştir. Kitaplarını millete hediye ederek Fatih Millet Kütüphanesi’ni kurmuş ve ilk müdürlüğünü yapmış olan Ali Emirî Efendi, kitapçıyı getirtmiş, eseri inceledikten sonra adamı kütüphaneye kilitleyerek para tedarikine çıkmıştır. İşte böyle borç harç satın alınan Divân-ı Lügati’t-Türk, uzun zaman Ali Emiri Efendi’nin kıskanç titizliğiyle kütüphanede saklanmıştır. Ali Emirî Efendi, eserin basımına ancak Sadrazam Talat Paşa’nın ricası üzerine razı olmuştu. Eldeki yazma, Kaşgarlı Mahmut’un el yazısı olmamakla beraber ondan 192 yıl sonra Şam’lı Mehmet adında usta bir hattat tarafından yazılmış yer yüzündeki tek nüshadır. Kaşgarlı, eserini Araplara kabul ettirmek için iki yerde; Peygamberin iki hadisini zikreder ki, şunlardır:

‘Yüce Tanrı: Benim bir ordum vardır ki onlara Türk adını verdim. Onları doğuda birleştirdim. Bir millete kızarsam cezalandırmak görevini onlara veririm…’ buyurmuştur. ‘Yüce Tanrı: Türkçe öğreniniz, çünkü Türkçe’nin uzun bir saltanatı vardır…’ diye buyurur. Divanü Lügati’t-Türk dünyanın her yanında, Türkoloji ilmiyle uğraşan pek çok bilgin için paha biçilmez bir kaynak olmuştur. Üzerinde şimdiye kadar yerli, yabancı, uzmanlar çok çeşitli incelemeler yapmışlardır.


Yüklə 215,47 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin