3.4. – Gürültü ve titreşime ilişkin konular
Büyük yakma tesislerindeki gürültünün ana kaynağı hareketli makineler, trafolar ve vanalardır. Türbinlerden, pompalama ve havalandırma işlemlerinden, emniyet vanalarından, soğutma sistemlerinden, yedek motorlardan kaynaklanan gürültünün yanı sıra gürültü etkisinin en aza indirilmesi konusunda göz önünde bulundurulacak başka işlemler de vardır. Bu işlemlerden bazıları, yakıtın, atıkların ve yan ürünlerin taşınması ve elleçlenmesidir (depolama alanındaki işlemler gibi).
Büyük yakma tesislerinde ortaya çıkan gürültülereilişkin sorunlar teknik olarak çözülebilmekle birlikte uygulama açısından bakılacak olunduğunda gürültüden korunmak için ayrılan para teknik imkânları sınırlamaktadır. Kaynaktan uzaklaşmak gürültüyü azalttığı için, hem yerleşim yeriboyutundahem de belirli bir endüstriyel alan içerisinde arazi planlaması yapılması gürültüye ilişkin sorunları çözmeye yönelik en iyi önlemdir. Binanın içerisinde de aynı çözüm uygulanır, diğer bir değişle yapılan düzenleme ile çalışma alanları çok gürültü çıkaran ekipmanlardanayrılmalıdır. Yetkililerin de teşvikiyle, makine üreticileri tarafından benimsenen genel hedef ekipmanlardan kaynaklanan seslerin azaltılmasıdır. Herhangi bir enerji santrali örnek alındığında gürültü kontrol teknolojisi temelde şu noktalara dayanır:
-
Akustik makine koruyucularıkullanımı,
-
Binayı kapatmadagürültüizolasyon etkilerine göre yapıların seçilmesi,
-
Giriş ve çıkış kanallarında ses emici kullanılması,
-
Duvar ve tavanlarda ses emici materyallerin kullanılması,
-
Titreşim yalıtıcıları ve esnek bağlantıların kullanılması,
-
Özenle detaylandırılmış bir tasarım kullanılması, bunlara örnek olarak açıklıklar sebebiyle ortaya çıkması muhtemel gürültü sızıntısını önlemek veya boru tesisatındaki basınçların en aza indirilmesi,
-
Personele kulakkoruyucularının verilmesi
Son yıllarda ses konusuna olan ilgi artmıştır ve bu durum da gürültüye ilişkin birçok düzenlemenin yapılmasına sebep olmuştur. Günümüzde, bir enerji santralinin planlanması esnasında en temel kararlar alınırken izin verilen gürültü seviyesi faktörü göz önünde bulundurulmalıdır.
Termik santrale ilişkin gürültü etki çalışması yapılırken ise bu faaliyetlerin çevre özellikleri (topografya, bitki örtüsü, arazi kullanımı vb.) göz önünde bulundurulmalıdır. Bu çalışmalar akustik gürültü kaynaklarının yerini, bu kaynakların birbiri ile bağlantılarını ve çevregürültü seviyelerinin haritalarını içermektedir. Pratikte ve bir örnek olarak, İspanyada bulunan tesislere ilişkin izinlerde farklı çevre koşulları ve zamanlar için bu alana yönelik olarak hazırlanmış olan mevcut mevzuatta belirlenen ve insanların da etkilenmesi gibi bir durumun söz konusu olduğu alanlarda da izleme planıyla tamamlanan sınır değerleri kullanılması verilebilir. Avrupa Parlamentosu ve Konseyinin 2002/49/EC sayılı, çevresel gürültü yönetimikonulu ve 25 Haziran 2002 tarihli Direktifi (Çevresel Gürültü Yönetimi Direktifi) gürültüye ilişkin ulusal mevzuata ve büyük yakma tesisine verilen izinde belirtilen gürültüye ilişkin konulara bir referans teşkil etmektedir.
Gürültü azaltımına yönelik temel önlemler kaynak, iletim ortamı üzerinde yapılan değişiklikler ve alıcıyı etkileyen değişikliklerden oluşmaktadır.
Arazi kullanımının planlanması, eskiden beri kullanılan ve en etkili koruyucu önlemlerden biridir.
Bu önlem, alıcı ile kaynak arasındaki mesafenin artması durumunda gürültü seviyesinin azalması ilkesine dayanmaktadır. Gürültü kaynağı ile arasında olan mesafe on kat artırıldığında gürültü20 dB oranında azalacaktır.
Bu önlem, şehir merkezlerine ve endüstriyel alanlara yakın yerlerde bulunan işletmelerde uygulanır. Tesisin tamamında bile çalışma alanları gürültüçıkaran ekipmanlardan ayrılmalıdır.
Diğer önlemler, gürültüye sebep olan kaynağa doğrudan müdahalede bulunulmasıyla ilişkilidir. Önlemlerden biri gürültü kaynağını kapalı bir yere yerleştirmek olabilir. Bunun yanı sıra mekanizmanın mevcut hedeflerinden biri ekipmanların kendi gürültülerini azaltmaktır.
Kaynaktan alıcıya doğru hareket etmek zorunda olan ses dalgalarının mesafelerini uzatarak, ses dalgalarının gideceği yolu değiştirmek için akustik bariyerler sıklıkla kullanılmaktadır. Özellikle duvarlarda ve tavanda gürültü emici materyallerin kullanımı, bina içerisindeki yansıma veya yankıların azaltılmasına yönelik etkili bir yöntemdir. Bir odada bulunan iç duvarlar tamamen yansıtma özelliğine sahip ise gürültü seviyeleri önemli ölçüde artabilir. Bazı durumlarda bina içerisine emici özelliğe sahip materyal eklenerek çevresel gürültü kirliliğinin kontrol edilmesinin sebebi de budur. Sesi etkilemeye yönelik ekipmana özel bir yöntem de ses emicilerinin kullanımıdır; ses emiciler genellikle kanal ya da borularda kullanılır.
Türkiye’de yürürlükte olan “Çevresel Gürültünün Değerlendirmesi ve Yönetimi” yönetmeliğinde, tüm tesis ve işletmelerin, Çevre Kanununa Alınması Gereken İzin ve Lisanslar Hakkındaki Yönetmelik Ek I ve Ek II’ye göre alınacak izin ve lisanslara esas teşkil edecek bir akustik rapor hazırlamaları gerekliliği belirtilmiştir. Belirlenen limit değerlerin sağlanamaması durumunda, tesislere gerekli önlemleri alma yükümlülüğü getirilmiştir. Ancak, yukarıda sözü edilen yönetmelikte yapılan değişiklikten sonra, 7/3/2008 tarihinden önce kurulmuş ve açılma ve çalışma ruhsatı almış tesisler ile, kurulduğu tarihe ve ruhsatı olup olmadığına bakılmaksızın hassas bölgelerden en az 500 m uzaklıkta yer alan tesisler, gürültü emisyonlarını değerlendirme gerekliliği, çevre izin veya lisans belgelerinde bu şekilde belirtilmesi halinde, yoktur. Bununla birlikte, Yetkili Otorite tarafından talep edilmesi durumunda, akustik rapor hazırlanması sözkonusu bu tesis ve işletmeler için de zorunlu olabilir.
3.5. – Zemin ve yeraltı sularının kirlenmesine ilişkin tehlikeler
Büyük yakma tesislerinin toprak ve yer altı suları üzerinde oldukça farklı etkileri bulunmaktadır. Toprak kalitesi, özellikle tesisin yakın çevresinde, içerisinde ağır metal içerebilentozunçökelmesisebebiyle bozulabilir (bu durum, linyit depoları bulunan ve yüksek asidik özelliği olan su kaçaklarıyla ve özellikle de ince tane boyutlarıyla ilişkilidir).
Büyük yakma tesisleri ayrıca asit birikimi sebebiyle toprağın kimyasal özelliklerinde değişikliğe de sebep olabilir, bu durum genel olarak SO2 ve NOx maddelerinin hidrojenasyonuna bağlıdır. Elverişsiz koşullarda, asit birikimi yer altı ve yüzey sularını da etkiler.
Toprağın ve yer altı sularının kirliliği yıl boyunca salınan toplam emisyona (kirlilik yükü) ve dağılımşartlarına bağlıdır. Bu sebeple de, tesisin boyutları büyüdükçe, kirleticilerin yok edilme seviyesi de artırılmalıdır.
Tesise yakın olan toprak ve özellikle de yer altı suları, depolamave atık su arıtımında yer alan aksamalardankaynaklanan kirlilik kaçaklarından, petrol ve petrol içeren sıvı sızıntılarından, petrol ve kömürün uygun olmayan koşullar altında depolanmasından, atık malzemenin uygun olmayan depolanmasından ve asidik maden suyu akıntılarından (sızıntı sularından) da etkilenmektedir.
Toprak ve yer altı suları üzerinde etki bırakan diğer faktörler ise, genel olarak cüruf, uçucu kül, baca gazı desülfirizasyonu, su arıtma işleminden kaynaklanan atık ve çamur atıklar ile atık sulardan oluşan atık depolaması işleminden kaynaklanmaktadır. Söz konusu atıkların miktarı uygulanan prosedüre bağlı olmakla birlikte düşük kaliteli kömür kullanıldığında artmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |