Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla..
1. -Ey iman edenler!
Allah’ın ve onun Resûl’ünün önüne geçmeyin. Allah’tan sakının. Çünkü Allah, işitendir, görendir.
2. -Ey iman edenler!
Sesinizi, peygamberin sesi üzerine yükseltmeyin. Farkında olmadan çalışmalarınızın heba olmaması için, birbirinize bağıra çağıra konuştuğunuz gibi ona karşı bağırarak konuşmayın.
3. Allah’ın resûlü yanında, seslerinizi kısarak konuşanların kalblerini Allah, takva yönünden denemiştir. Onlar için bağışlanma ve büyük bir ödül vardır.
4. Sana odaların arkasından bağıranların çoğu aklını kullanmıyorlar.
5. Oysa sen onların yanına çıkıncaya kadar sabretselerdi, kendileri için daha hayırlı olurdu. Allah, bağışlayıcıdır, merhametlidir.
6. -Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse, cahillikle bir topluluğa kötülük etmemek için iyice araştırın, sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
7. Aranızda Allah’ın resûlünün bulunduğunu bilin. Bir çok işte size itaat etseydi, kötü durumlara düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve kalblerinizi onunla süslemiştir. Size küfrü, fasıklığı ve isyanı kötü göstermiştir. İşte, böyle olanlar, doğru yolda olanlar onlardır.
8. Allah’tan bir fazilet ve nimet sayesinde. Allah, alimdir, hakimdir.
9. Eğer müminlerden iki grup savaşa tutuşurlarsa, aralarını düzeltin. Eğer biri diğerine tecavüz ederse, Allah’ın emrine dönünceye kadar tecavüz edene karşı savaşın. Eğer dönerse, aralarını adaletle düzeltin ve adil davranın. Şüphesiz Allah, adaletli olanları sever.
10. Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki merhamet olunabilesiniz.
11. -Ey iman edenler!
Bir topluluk, diğer bir toplulukla alay etmesin. Alay edilenlerin, alay edenlerden daha hayırlı olması mümkündür. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesin. Belki de onlar, bunlardan daha hayırlıdır. Birbirinizde ayıplar aramayın. Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İman ettikten sonra fasık adını almak ne kötüdür. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalimler onlardır.
12. -Ey iman edenler!
Aşırı şüpheden kaçının, çünkü bir kısım şüphe günahtır. Birbirinizin gizlisini araştırmayın. Birbirinizi çekiştirmeyin. Biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? Bundan tiksindiniz değil mi? Allah’tan korkun, kuşkusuz Allah, tevbeleri kabul eden ve merhamet edendir.
13. -Ey insanlar! Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık. Sizi tanışasınız diye kollara ve kabilelere ayırdık. Allah, katında en şerefliniz, ondan en çok sakınanınızdır. Şüphesiz Allah, alimdir, haberdardır.
14. Bedeviler “iman ettik” dediler. De ki: -Siz iman etmediniz, fakat teslim olduk deyin! Çünkü iman, henüz kalblerinize girmedi. Eğer Allah’a ve Resûlüne itaat ederseniz, (Allah) amellerinizden hiç bir şey eksiltmez. Nitekim Allah, çok bağışlayan ve çok merhamet edendir.
15. Asıl müminler, Allah’a ve Resûlüne iman edip, hiç şüphe etmeyen ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenlerdir. İşte doğrular/sadıklar onlardır.
16. De ki:
-Dininizi Allah’a mı öğreteceksiniz? Allah, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Allah, herşeyi bilendir.
17. Müslüman oldular diye seni minnet altında tutmak istiyorlar. De ki:
Müslüman olmanız sebebiyle beni minnet altında bırakmayın, bilakis size doğru yolu gösterdiği için Allah sizi minnet altında tutar, eğer samimi iseniz.
18. Allah, şüphesiz göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah, yaptıklarınızı görmektedir.
50. KÂF SÛRESİ
(Risalet'in ilk yıllarında nazil olan bu sûre, ismini ilk ayetinde geçen KAF harfinden almıştır. 45 ayettir.)
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla..
1. Kâf, şerefli Kur’an’a and olsun,
2. Kendilerine içlerinden bir uyarıcının gelmesine şaşırdılar da, kafirler:
Bu, acayip bir şey, dediler.
3. Biz öldükten ve toprak olduktan sonra mı? Bu ne uzak bir ihtimal.
4. Yerin onlardan (cesetlerinden) ne eksilteceğini biliriz. Katımızda koruyup saklayan bir yazıt vardır.
5. Hayır onlar, kendilerine hak gelince yalanladılar. Çünkü onlar şaşkınlık içindedirler.
6. Üzerlerindeki göğe hiç bakmıyorlar mı? Onu nasıl bina ettik, nasıl donattık, onda bir çatlak da yoktur.
7. Ve yeryüzünü nasıl yayıp, üzerinde sabit dağlar yerleştirdik. Orada her çeşit güzel bitkiler yetiştirdik.
8. (Bize) yönelen bütün kullar için bir öğüt ve ibret olarak...
9. Gökten bereketli bir su indirdik de onunla bahçeler ve biçilecek ekinler bitirdik.
10. Birbiri üzerine kümelenmiş tomurcuklu, uzun boylu hurma ağaçları...
11. Kullara rızık olarak... O su ile ölü beldeye hayat verdik. İşte kabirden çıkış da böyledir.
12. Onlardan önce Nuh’un kavmi, Ress halkı ve Semûd da yalanlamıştı.
13. Âd, Firavun ve Lût’un kardeşleri de...
14. Eyke halkı, Tubba kavmi de... Hepsi de elçileri yalanladı ve tehdidim yerini buldu.
15. “İlk yaratış”ta güçsüz mü kaldık ki yeni bir yaratılıştan şüphe ediyorlar.
16. Andolsun ki insanı biz yarattık. Ona nefsinin ne fısıldadığını da biliriz. Biz ona şah damarından daha yakınız.
17. Sağ tarafta ve sol tarafta oturan iki alıcı kayıt yapmaktadır.
18. Hiç bir şey söylemez ki onu gözleyen, tesbit eden biri bulunmasın.
19. Ölüm sarhoşluğu gerçekten geldiğinde, ona denir ki:
-İşte senin kaçıp durduğun şey!
20. Sûr’a da üfürülecektir.
- İşte azap günü!
21. Her kişi yanında bir sevkedici ve şahit ile gelecektir.
22. -Sen, bundan gafil idin. Gözünden perdeyi kaldırdık. Artık bugün görüşün keskindir.
23. Yanındaki (sürücü):
-Bu, yanımdaki hazırdır, der.
24. -Cehenneme atın, her inatçı kafiri...
25. Hayra engel olan saldırgan, şüpheciyi...
26. Allah ile birlikte başka bir ilah edineni atın şiddetli azaba!..
27. Yanındaki der ki:
-Rabbimiz, ben onu azdırmadım. Ama o, uzak bir sapıklık içindeydi.
28. (Allah da) şöyle der:
-Benim yanımda çekişip durmayın, ben size daha önce azabımı bildirmiştim.
29. Katımda söz değiştirilmez. Ben kullarıma asla zulmedici değilim.
30. O gün, cehenneme:
-Doldun mu, deriz. O da:
-Daha var mı? der.
31. Cennet, korunmuş olanlara yakın olacak, uzak değil...
32. Yönelen ve korunan herkes, işte bu size vaat edilendir.
33. Görmediği halde Rahman’dan korkan ve ona teslim olmuş bir kalp ile gelen kimseler...
34. Oraya esenlikle girin, bugün sonsuzluk günüdür.
35. Orada istedikleri her şey onlarındır. Katımızda daha fazlası da vardır.
36. Onlardan önce nice kuşakları yıkıma uğrattık. Onlar, kendilerinden daha güçlü idiler ve ülkelerde dolaşıp durmuşlardı. Kaçıp kurtulacak bir yer var mı?
37. Şüphesiz bunda, kalbi olana veya kulak verene ve şahit olana bir ibret vardır.
38. Gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri altı günde yarattık. Hiç bir yorgunluk da duymadık.
39. Onların dediklerine karşı sabret. Güneş doğmadan önce ve batmadan önce Rabb’ini hamd ederek tesbih et!
40. Gecenin bir bölümünde de onu tesbih et, secdelerin ardından da...
41. Kulak ver, o gün yakın bir yerden seslenecek olanın çağrısına..
42. O gün korkunç haykırışı tam olarak duyacaklar. İşte o gün çıkış günüdür.
43. Şüphesiz biz, diriltiriz ve öldürürüz. Dönüş de bizedir.
44. O gün yer, onlara hızlı bir şekilde yarılacaktır. Bu, bizim için çok kolay olan bir toplamadır.
45. Onların söylediklerini biz daha iyi biliriz. Sen, onları zorlayacak değilsin. Bu sebeple tehdidimden korkanlara Kur’an ile öğüt ver.
51. ZÂRİYÂT SÛRESİ
Dostları ilə paylaş: |