Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’in 2007 Görüşme Notları



Yüklə 0,94 Mb.
səhifə16/17
tarix23.01.2018
ölçüsü0,94 Mb.
#40268
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   17




Görüşme Notları: http://www.rojaciwan.com/haberresimleri/abudullah_ocalan~16.jpg

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın cesur ve akıllı biri olduğuna dikkat çeken Abdullah Öcalan, "Şimdi Abdullah Gül ve Erdoğan için ikinci Özal diyorlar. Bunlarda Özal'ın ne kişiliği, ne de cesareti olduğunu sanmıyorum. Yanılmış olmayı istiyorum ama ikinci Özal olamazlar" dedi. “AKP hükümetinin şunu bilmesi lazım ki, çatışmalar bütün devletlerin işine gelir, bir tek Türk devletinin, Türk ulusunun çıkarına değildir” diyen Öcalan, “Çözümsüzlük bugüne kadar bize onbeş yılı kaybettirdi. Bu çatışmalar da bize onbeş yıl daha kaybettirmesin” çağrısında bulundu.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, çarşamba günü görüşme olanağı buldu. Öcalan'ın görüşmede önemli mesajlar verdiği öğrenildi.

Edinilen bilgilere göre, ulus-devlet modelinin çözümsüzlük olduğunu vurgulayan Öcalan, "Daha önce de bunu tartışmıştım. Bu çizgimin doğru olduğunu biliyordum ve yaşanan gelişmeler doğruluğunu netleştirdi ve haklılığımı ispatlıyor" dedi. 

Latin Amerika'daki deneyimlere dikkat çeken Öcalan, şunları söyledi: "Daha önce savunmalarım da tam olarak verememiştim Latin Amerika'daki gelişmeler de ulus-devlet çözümlemelerimde ne kadar haklı olduğumu gösterdi. Bu durum kendime güvenimi daha da güçlendirdi. Bazı yazarlar da bu konuda tartışıyor, ulus devletin çözüm olmadığı artık görülüyor. Avrupa biraz bunu anladığı için ulus devlet anlayışını İki dünya savaşı sonrasında AB ile aşmaya çalışıyor. Gelişmesini buna borçlu. Burjuva liberalizmi buna sınırlı çözüm getiriyor. Marksın yüz elli yıllık çözümleri işte Rusya örneğinde yetmiş yıllık deneyimle sonlandı. Proletarya diktatörlüğü ile sosyalizmi kurabileceklerini düşündüler ama bugün geldikleri nokta kapitalizmin en düşkün halidir. Çin sosyalizmi bugün ABD kapitalizmini yaşatıyor, böyle bir sosyalizm anlayışını kabul etmiyorum. Ben bu temelde devletin çözüm olacağını düşünmüyorum. Avrupa Birliği liberal devlet anlayışı temelinde devlete karşı sivil toplumu geliştirerek bunu biraz aşmak istedi ama bu yeterli bir çözüm değil. Ben bütün bunları aşacak emeğe dayalı sosyalist bir çözümü tartışıyorum. Ancak bunu bireysel haklara dayandırmıyorum. Bana kimse birey sahtekârlığını yutturamaz, bireyin ne durumda olduğu ortada. Kominal haklar çerçevesinde tartışıyorum." 

BİR TIKANMA YAŞANIYOR 

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunda, 1921'lerde Mecliste Kürtlerin kendi kimliğiyle var olduklarını kaydeden Öcalan, "Cumhuriyetin ilk yıllarında ulus belirlemesi bu kadar katı değildi. O zaman İngilizlerin parmağıyla Kürtlerin isyanı başladı, 1930'larla beraber Hitler faşizminin de yükseldiği dönemlerdi, katı bir ulusçuluk anlayışına savruldu ve bu çözümsüzlüğü yarattı, derinleştirdi. Bugün de Kürtlere ilişkin bazı tartışmalar yürütüyorlar. Kürtleri, Ermenilerin ve Rumların durumuna düşüremezler. Anadolu'da kimse Kürtleri Ermenileştiremez, Rumlaştıramaz. Ancak Kürtler de durumu, Cezayir örneğinde olduğu gibi ele alamaz. Sömürge devlet gibi değerlendiremez" diye konuştu. "Bir tıkanma yaşanıyor" diyen Öcalan, "Aslında benim ne düşündüğüm merak ediliyor, tıkanıklık var, herkes biraz sıkışmış durumda, ne düşündüğümü bilmek istiyorlar" dedi. 

BUSH PKK’YE DÜŞMAN DESE NE OLACAK?

Bush-Erdoğan görüşmesine değinen Öcalan, şöyle devam etti: "Başbakan Erdoğan Bush'un bir tek sözcüğünün arkasına sığınıyor. Bush PKK'ye düşman dese ne olacak? Bu çözüm değildir. Ne yapacaklar? PKK'nin düşman olarak nitelenmesi Türk Devletinin yararına değildir. Çatışmaları derinleştirmeye çalışıyorlar ama AKP hükümetinin şunu bilmesi lazım ki, bu çatışma bütün devletlerin işine gelir, bir tek Türk devletinin, Türk ulusunun çıkarına değildir. Özal döneminde bazı adımlar atılmak istendiği biliniyor. Bu adam ya çok cesur ya bizimle oyun oynuyor diye düşünüyordum, yeterince değerlendiremedik, keşke Özal'ı daha fazla ciddiye alsaydım, o dönem bazı şeylere yön verebilseydim. Özal'ın cesaretine ve aklına çok güvenmiyordum, sıradan herhangi biri gibi değerlendirmiştim daha sonra cesur ve akıllı biri olduğunu gördüm. Söylediği adımları atabilir miydi, buna güç getirebilir miydi bilinmiyordu. Zaten Özal'ı yaşatmadılar. O dönem sadece Talabani arabulucu değildi, başkaları da arabulucu olarak gelip gidiyordu. Özal açılımlar getiriyordu, ön açıcı oluyordu hatta nasıl yapacağımızı tartışıyordu. Böyle-şöyle yaparsak daha iyi olur diyordu." 



BUNLARDA ÖZAL’IN CESARETİ YOK 

Özal ile Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan'ı kıyaslayan Öcalan, şu hususlara dikkat çekti: "Şimdi Abdullah Gül ve Erdoğan için ikinci Özal diyorlar. Bunlarda Özal’ın ne kişiliği ne de cesareti olduğunu sanmıyorum. Yanılmış olmayı istiyorum ama ikinci Özal olamazlar. Bunlar aslında Nakşilik ile biz Kürtlerin bir kısmını içimize aldık, diğerlerini de millet-ümmet anlayışıyla içimize alacağız. Kürt sorununu da bu şekilde çözmüş olacağız diye umuyorlar. Malezya örneği dedikleri ılımlı İslam projesi budur. Kürt işbirlikçilerine dayanıyorlar. Özellikle bu işbirlikçi kesimi ekonomik anlamda palazlandıracaklar. Bu da yoksul kesimle aralarında bir uçurum ve çatışma doğuracaktır. Kürtlerin bunu kabul edeceğini düşünmüyorum. Kürtler buna karşı bloke olacaktır. Kürt işbirlikçilerinin de karşısına dikilecektir. Ilımlı İslam, Mustafa Kemal'in cumhuriyetine de aykırıdır. ABD de bunları destekliyor, ılımlı İslam modelinden yana. Talabani ve Barzani bunun dışında değil. Bu politikalarda da İngiliz parmağı var. AKP Hükümetini uyarıyorum; ordu ile PKK'yi çatıştırıyor. Ordu da güç kazanmak için bu çatışmayı istiyor ama bu tehlikeli bir süreçtir, çözümsüzlüğü derinleştirir." 



BAHARA KADAR PKK’NİN SAYISI 10 BİNE ULAŞIR 

Genelkurmay’ın bile katılımları engelleyemediklerini söylediğine dikkat çeken Öcalan, şunları söyledi: "Önümüz Kış. Bahara kadar PKK'nin sayısı muhtemelen on bine ulaşır. Baharla birlikte ortaya çıkarlar. PKK günde bin kişi öldürse, onlar da günde bin Kürdü öldürse, yirmi otuz köyümüzü yaksa ne olur? Yine sorun çözülmez. PKK'yi bitiremezler bu şekilde, PKK gittikçe derinleşir, açılımları var, İran var, Suriye var, Irak var, halkın desteği var, bu destek artar. Çatışmalar çözümsüzlük getiriyor. Burada özellikle başta Hükümet olmak üzere herkese şunu hatırlatmak istiyorum; Özal dönemindeki çözümsüzlük bugüne kadar bize onbeş yılı kaybettirdi. Bu çatışmalar da bize onbeş yıl daha kaybettirmesin. On beş yıl sonra yine gelinecek nokta budur. Çatışmalar Türkiye dışında herkese kazandırır ama Türkiye'ye hiçbir şey kazandırmaz. Küresel sermaye çatışmaların durmasını istemez. Yüz milyon dolar faiz ödeniyor. Çatışmalar olmazsa Türkiye sakin ülke olur, bu kayıplar da olmaz. Gerillanın da askerlerin de ölmelerine çok üzülüyorum. Hükümetten bir ricam olacak, çatışmaları durdursunlar. Operasyonlar durursa zımnen de olsa bir mütareke ortamı doğar. Bu bile olumlu gelişmeler için yeterlidir. Bu durumda bir damla bile kan akmaz." 



TÜRKLERLE İLİŞKİ TANIMLANSIN 

Diyarbakır'da gerçekleştirilen Demokratik Toplum Kongresi'ne değinen Öcalan, "Demokratik Toplum Kongresi yapılmış bunun daimi olması bence de çok önemlidir. Kongre herkesi içine almalı. Yer alan delegelerin gerçekten içten, samimi, dürüst, demokrat olmalı. Kariyer, koltuk sevdalısı olmamalı, halka hesap verebilmelidir. Bu Kongre, iki şeyi hedeflemeli. Birincisi Kürtlerin Türkiye Ulusuyla, Türk Devletiyle hangi konularda, hangi noktalarda nasıl uzlaşacağını, bunun ilkelerini koyar. Bu ilkeleri halkla birlikte tartışarak belirlemek gerekir, halk ikna olmalıdır. Oluşturulan bu ilkeler, milletvekillerince Meclis'e götürülebilinir, orada tartışılır." dedi. 

Öcalan, şöyle devam etti: "Demokratik Toplum Kongresi'nde demokratik özerklik ilkesini belirlemişler. Daha önce buna demokratik konfederalizm, komünal demokrasi dedim, birileri isterse federalizm desin, verilen isim önemli değil, içerik önemlidir. Bunun ilkeleri olur, bu ilkeler üsten kararlaştırarak değil, halkla tartışarak belirlenmeli. Kürtlerin bulunduğu her alanda örgütlenmesidir, coğrafya ve sınırlarla uğraşmaz. Aslında 1921 Anayasası'nda Kürtler kendi kimlikleriyle yer aldı. Mustafa Kemal'in İzmit konuşmasında artık Kürtler için coğrafi temelde olmayan bir çeşit muhtariyet demişti, Mustafa Kemal belirtmişti, Konya Kürtleri ne olacak? İzmir Kürtleri var, İstanbul Kürtleri var. Bunlar kendi örgütlenmelerini yapar. İşte aleviler var, Süryaniler var, anlamlı halk toplulukları kendi delegelerini seçerek bu Kongreyi oluştururlar. Bu Kongre'de Türk ulusuyla nasıl birlikte yaşayacağımızı tartışır. Bu Kongre aynı zamanda Kürt halkının bir dizi temel sorunları var, feodalite, tarikatlar, ekonomik, dil vb. problemleri var. Buna ilişkin de çözümler üretir, çalışır. Kürtleri yediden yetmişe örgütler. Kürt halkının demokratikleşmesini sağlamayı hedefler ben bunu genelde Ortadoğu, özelde Kürtler için öneriyorum ama Türkiye'de de benzer örgütlenmelere gidilmeli. Kürtlerle Türkler ortak örgütlenmeler oluşturabilmeli." 



DEVLET YENİDEN YAPILANDIRILSIN 

Yeni Anayasa tartışmalarına da değinen Öcalan, bu konudaki önerisini şu şekilde aktardı: "Ayrıca yeni bir anayasa tartışması var buna ilişkin Demokratik Anayasa Kongresi de Türkiye için yapılabilir. Toplumsal anlamda Türkiye'nin demokratikleşmesine pek çok çevre inanıyor. Bu konuda bir olgunlaşma var. Demokratik ulus anlayışı temelinde bir anayasa sorunları çözer. Pek çok çevre buna hazır, işte Ufuk Uras var, tekrar ÖDP başına seçildi. EMEP var, Sosyalist demokratlar var, liberal demokratlar var, feministler var, aydınlar Türk-Kürt ayrımı yapmıyorum, bir araya gelmeli, DTP bu oluşumda yer almalı, güç vermeli, bir Kongre toplanabilmelidir. Bu Kongre anayasa yapılıncaya kadar sürebilir veya bileşenleri gerekli görürse daha sonra Kongre biçiminde, parti biçiminde ya da seçim ittifakları biçiminde devam edebilir. Bu Kongre ile cumhuriyetin demokratiklik ilkesi öne çıkar. Devletin demokratikleşmesi çerçevesinde bir anayasa oluşturur. Ayrıca, Kürtlerle devletin nasıl bir ilişki kuracağının anayasal çerçevesini belirler. Demokratik bir anayasanın ilkelerini, esaslarını tartışır, toplumsal anlamda önemli sonuçlar yaratacaktır. Kürtlerin de Türklerle nasıl yaşayacağını belirlemesi gerekir. Bu, cumhuriyetin demokratiklik ilkesinin öne çıkarılması demektir, ayrılık ya da başka anlam içermiyor. 

Demokratik Toplum Kongresi ve Demokratik Anayasa Kongresi birbiriyle ilişkililer ama aynı şey değiller. Demokratik Anayasa Kongresi ile hedeflenen Cumhuriyetin demokratikleşmesi, devletin yeniden yapılandırılmasıdır. Demokratik Toplum Kongresi, ayrılıkçılık temelinde değil ama Kürtlerin nasıl Türklerle yaşayacağını ve kendi temel kültürel özelliklerini nasıl yaşatacaklarını, nasıl yaşayacaklarını belirlemek içindir." 



20 YILDA ANCAK ANLADILAR

Milliyet gazetesinde yayınlanan "PKK'yla 24 yıl geçiren komutanlar" başlıklı yazı dizisine değinen Öcalan, şöyle konuştu: "Komutanların değerlendirmeleri oldu. İlk kez böyle bir şey oluyor. Buna niye ihtiyaç duydular? Aslında Özkök konuşmaz ama bir nevi benim söylediklerime cevap verdi. Herhalde konuşma zorunluluğu duydu. Özkök, ben söylediklerimin arkasındayım diyor. Kürt sorununda diyaloga kapalı değildi. Kıvrıkoğlu ile Özkök biraz farklıdır. Aytaç Yalman da benzer şeyler söylüyor. Asker bile Kürt sorununun bu biçimde çözülemeyeceğini anladı. Evren, Kürt dilini yasaklamak bir hataydı diyor, peki ama yirmi yıl önce sen yasaklamıştın. Yirmi yılda ancak anladılar. Aslında daha önce anlamalı hatta önlem almalıydılar. Serbest bırakılan askerlerle ilgili açıklamaları dinledim, çok kötüydü. Bunlar acımıyorlar. Gençler ölüyorlar. AKP ikiyüzlülük yapıyor." 

HEPİMİZ DEMOKRAT KÜRDÜZ

"DTP'liler köklü, çözümleyici, nitelikli politikalarla ortaya çıksınlar" diyen Öcalan, "Ben Bahçeli'yle el sıkışmalarına ilişkin görüşlerimi daha önce belirtmiştim. Bahçeli ne düşünüyor; onu anlamak lazım. ‘Burası Türk Meclisi'dir’ diyor, doğru düşünüyor. Siz buraya Kürt kimliğiyle giremezsiniz. Kürt gömleğini çıkardınız, Kürt şapkasını çıkardınız, öyle girdiniz, bu temelde yemin ettiniz. Siz ancak demokrat Türk şapkası takarak Meclis'e girebilirsiniz. Bu demek değildir, Kürt sorununu dile getirmeyecekler, Kürt sorununu demokrat Türk şapkasıyla dile getirebilirler. Hrant Dink'in cenazesinde ‘Hepimiz Ermeniyiz, Hepimiz Kürdüz, Hepimiz Türküz’ diye slogan atıyorlardı. Ben de diyorum ki, "Kürtler, hepimiz demokrat Türküz, Türkler, Hepimiz demokrat Kürdüz" diyebilmeli. Benim önerim budur. DTP, doğru siyasal duruş belirlemeli, yoksa AKP'nin bir kolu gibi durur." 

Öcalan, sözlerini şöyle tamamladı: ‘Qamışlo da legal bir gösteride halka ateş açılmış, ölen ve yaralananlar var, çok üzüldüm. Oradaki halkımıza selamlarımı ve başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Demokratik örgütlenmelerini geliştirip derinleştirsinler. 

Burada değişen bir şey yok. Koşullarım eskisi gibi devam ediyor. Cezaevinde gelen mektuplar var. Bu çalışmalarını devam ettirirler. Bütün kadınlara selamlarımı iletiyorum, cezaevindeki arkadaşlara ve dostlara selamlar. " 
















Türkiye iki merkezli olmalı


Yüklə 0,94 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   9   10   11   12   13   14   15   16   17




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin