Medenî”; “şehirli, şehre ait, şehre özgü


Buna mukabil bir medeniyetin yıkılmaması için



Yüklə 0,95 Mb.
səhifə10/229
tarix07.01.2022
ölçüsü0,95 Mb.
#83153
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   229
Buna mukabil bir medeniyetin yıkılmaması için;

1. İnsan, ferdî veya toplumsal seviyede biyolojik içgüdülerine yenik düşmezse yani tükenmişlik sendromuna yakalanmazsa,

2. Ahlakî/dinî değerlerinden sapmazsa,

3. Kaynakları ölçülü kullanırsa,

4. Tedbirli olursa,

5. Beklenmedik bir olay karşısında toplumu yıkmazsa,

6. Gelen nesil devraldığı mirasa sahip çıkarsa medeniyet varlığını devam ettirebilir.
İSLAM MEDENİYETİNİN DOĞDUĞU ORTAM

İslam Medeniyetinin yayıldığı topraklar ve etkileşim içerisinde bulunduğu medeniyetler kuzey doğuda Sasanîler (İran), kuzey batıda Roma-Bizans ile Hindistan ve Çin’dir. İslam Medeniyetini daha iyi anlayabilmek ve mukayese edebilmek için söz konusu medeniyetlerin VI.-VIII. yüzyıllardaki siyasî, sosyal, ekonomik, dinî, kurumsal ve kültürel yapıları ile bilim ve sanat alanlarında kaydettikleri gelişmelerin üzerinde durulması gerekmektedir.



A. İRAN

İran, İslam’ın doğduğu sırada, sıkı bir merkezi yönetim yapısına sahip olan Sâsâni (224-652) hâkimiyetinde bulunuyordu. Yönetimin başında Araplar tarafından Kisra adı verilen hükümdar bulunuyordu. Kisra’nın en yakınında onun danışmanı olarak görev yapan baş vezir vardı. Baş vezirin yardımcıları adalet, maliye, hazine ve saray veziri gibi görevlilerdi.

Sasanilerde köy reisi, şehir ve yöre beyine dihkan, sınır bölgesi komutanlarına merzubân denirdi. Sasanilerde toplum; din adamları, askerler, bürokratlar ve halk olmaz üzere dört sınıftan oluşurdu. Kişinin sınıfını doğum belirliyordu. Toplum aile üzerine kurulmuş ve erkeklerin çok evliliği söz konusuydu.

Sasanilerin resmi dini Mecusîlik idi. Bu din, kurucusu Zerdüşt’e nispetle, tek tanrı açısından monoteist teolojiye sahip olan Zerdüştîlik adı verilen din ile eski İran inanç ve geleneklerinin karışımından meydana gelmişti. İran’da Zerdüştîlerin ateş yaktıkları ateşgâha ya da ateş tapınağına ateşgede denir. Mecusilikte ruh bedenden ayrıldıktan sonra ceset kirli sayıldığından, toprağı, suyu veya ateşi kirletmemek için cesetler açıkta bırakılarak etlerin vahşi hayvanlar tarafından yenildikten sonra kemiklerin gömülmesi âdeti yaygınlaşmıştı.

Sasanilerin ortaya çıktığı sırada İran’da yaygın olan diğer bir din Maniheizmdir. Daha sonra ışık ve karanlık veya iyilik ve kötülük şeklindeki birbirine zıt iki aslî prensibe dayanan bir gnostik düalizme anlayışına sahip olan Mani dini kabul edilmiştir. Gnostizm, ilahiyat, etik ve dini ayin biçimi açısından katı sınıflandırmaya sığmayan özellikler taşır.1 İslam döneminde maniheistlere zımmîlik statüsü tanınmıştır.

İran’da V. yy.’da Mezdekiyye (Mazdekiyye/Mazdek dini) ortaya çıkmıştır. Hareketin kurucusu Mazdek, insanlar arasındaki bütün kıskançlık ve anlaşmazlık sebeplerini ortadan kaldırmak amacıyla mülkte ve kadınlarda ortaklığı kabul eden bir sistem ortaya atmıştır. Ancak bu düşünce müstakil bir din olarak yayılmamış, Zerdüştlük çerçevesi içinde kalmıştır.

İslam’ın doğuşuna yakın sıralarda İran tahtında cömertliğiyle iştihar etmiş olan Enüşirvan/Nuşirevan (I. Husrev/531-579) bulunuyordu. Nuşirevan, 529’da Atina okulunun Bizans İmparatoru tarafından kapatılması üzerine İran’a iltica eden pek çok ilim adamına kucak açarak Cündişapur’da bir tıp okulu kurdu. Yunanca ve Süryaniceden Pehlecîveye tercümeler yaptırdı. Kelile ve Dimne, Sanskritceden Farsçaya tercüme edildi.

Nuşirevan İslam kaynaklarında adil bir hükümdar olarak tavsif edilmiştir. O daha sonra kurulacak olan Bağdat’ın 30 km güneyinde Partların/Sasanilerin kışlık başkenti olar Medain şehrinde yaptırdığı saray çok büyük ve gösterişli idi. Huşirevan’dan sonra Sasani tahtına VI. Hürmüz, ondan sonra da II. Hüsrev (Hüsrev Perviz 579/590) geçmiştir. Hz. Peygamber’in gençliği ve peygamberliği döneminrde İran hükümdarı olan bu şahıs, Hz. Peygamber’in mektubunu yırtan Kisradır. Döneminde Sasani İmparatorluğu en geniş sınırlarına ulaşmış, ancak iç savaş ve taht kavgaları baş göstermişti. Hüsrev Perviz Bizansla savaşarak 611 yılında Antakya, Şam ve Mısır’ı ele geçirerek 617’de Kadıköy’e kadar ulaşmıştır.2 Bizans İmparatoru Heralius 5 yıl sonra karşı saldırıya geçerek kaybettiği yerleri tekrar almış ve Mezopotamya’ya kadar ilerlemiştir. Bu yenilgiden dolayı Husrev’in otoritesi zayıflamış, 628’de başkentte meydana gelen bir ayaklanma ile oğlu II. Kubad tarafından öldürüldü. Hz. Peygamber’in son yıllarında Sasani tahtına çok kısa sürelerle pek çok hükümdar geçmiştir.

Bu dönemde İran’da dokumacılık, gümüş işlemeciliği, müzik, sanat ve mimarî gelişmiş, devlet savaş ganimetleri ve vergilerle büyük servet sahibi olmuştur. Hüsrev Perviz’in yakut ayaklı, altın bir tahtı vardı. Döneminde ticaret yaygınlaşmış, kişisel servetler büyümüş, ancak tüccar artan vergiler ve savaşlardan dolayı belirsizlik ortamından çok zarar görmüştür.

Sasanilerin son hükümdarı III. Yezdücerd’in (633-651) döneminde ilk İslam fetihleri başlamıştı. Kadisiye yenilgisi ile Sasani İmparatorluğunun çöküşü hızlanmış, Medain’in fethiyle ve Nihavend sonra III. Yezdücerd sürekli şehir değiştirerek ayakta kalmaya çalıştı. Ancak Merv’de yakalanarak (651) öldürülmüştür.



Yüklə 0,95 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   ...   229




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin