Beytü’l-Hikme Kütüphanesi: Beytü’l-Hikme’nin tercüme merkezi ve kütüphane olma özelliği, zamanla genişleyerek daha çok pozitif ilimlerin araştırıldığı bir merkez ve eğitim kurumu haline gelmiştir. Ancak başkentin Mu’tasım tarafından Samarra’ya taşınması üzerine Beytü’l-Hikme, araştırma merkezi olma özelliğini kaybederek sadece kütüphane fonksiyonunu sürdürmüştür. X. yy.ın sonlarına kadar faaliyette bulunan kütüphaneden daha sonra haber alınamamıştır. İslam ilim dünyasına 500 yıldan fazla kaynaklık yapan bu merkez 1258’de Hülagu tarafından yakılıp yıkılmıştır.
İslam medeniyetini önemli merkezlerinden olan ve İslam dünyasının Batı’sında bulunan Endülüs’te de bir kısmı devletin bir kısmı da şahıslara ait olan çok sayıda kütüphane kurulmuştur. Devlet kütüphanelerinin en ünlüsü II. Hakem tarafından kurulan saray kütüphanesidir. O, Kayrevan, İskenderiyye, Şam ve Bağdat’a kitaptan anlayan kişileri göndererek, adı merkezlerdeki kitapçı dükkânlarını dolaşarak satın alınacak ya da istinsah edilecek kitapları tespit ediyorlardı. II. Hakem bunlardan haberdar olduktan sonra bu eserlerin orijinal nüshalarını ya da istinsah edilmiş olan kitapların kendi kütüphanesinde yer almasına özen gösteriyordu. Onun bu gayretleri sonucunda saray kütüphanesinde toplanan el yazması kitapların sayısı 400 000 çildi aşmıştı. Bunların isimlerini ihtiva eden katalog ise, her biri elli yapraktan oluşan tam 44 cildi buluyordu.
Endülüs’ün birçok şehri kitap çarşılarıyla da ünlü idi. Bunların en ünlüsü de Kurtuba çarşısıydı. Kitap çarşıları şahısların kendi özel kitaplık ve kütüphanelerini kurmayı kolaylaştırıyordu. Bu özel kütüphanelerden birisi de Kurtuba’da İbn Futays (ö. 402/1012) ait olup, saray kütüphanesinden sonra şehirdeki en büyük kütüphane idi.
İslam dünyasında kurulan çeşitli hanedanlar kütüphaneleriyle ünlüdürler.
Ağlebîler, mısır, Şam, Irak ve Horasan gibi kültür merkezlerinden temin ettikleri kitaplarla, ayrıca Sicilya’dan davet ettikleri Hıristiyan din adamlarına Grekçeden yaptırdıkları tercümelerle büyük bir kütüphane kurmuşlardır. Bu kütüphanede tıp, eczacılık, matematik, geometri, astronomi ve botanik alanlarında araştırma ve öğretim yapan bölümler de mevcuttu.
Hemdânîler, Musul’da özellikle felsefe ve astronomi alanlarında olmak üzere hemen her ilim dalındaki eserleriyle ünlü olan ve Dâru’l-İlim diye anılan müesseselerin ilki olduğu kabul edilen bir kütüphane açmışlardır.
Büveyhîler’den Muizziddevle’nin oğlu Habeşî’nin 15 bin ciltlik kütüphanesi vardı.
Samânîler’in hükümet merkezi olan Buhara’da İbn Sinâ’nın istifade ettiği, bir süre çalıştığı, her odasında ayrı bir ilme ait kitapların bulunduğu kütüphane de, İslam dünyasında meşhur kütüphaneler arasındadır.
Fatimîler’de kütüphaneye önem vererek, Aziz Billah’ın Kahire’de kitap sayısı 60 bin civarında olduğu söylenen ve raflara konularına göre yerleştirilen saray kütüphanesi İslam medeniyeti açısından çok önemlidir.
Kütüphanelerde büyüklüğüne ve genişliğine göre görevlilerin sayıları değişmekte idi. Bu kurumlarda görevli olarak;
Müdür durumunda Sâhib,
İdarî ve malî işleri yürüten Hâzin,
Okuyucuya aradığı kitabı raflarda bulma ve dolaptan alıp mütalaa salonuna getirme görevini yerine getiren Münâviller,
Temizlik hizmetlerini yürüten Ferrâşlar,
Kitapları ciltleyen Mücellidler,
Tercüme yapan Mütercimler,
Kitapları istinsah eden Müstensihler bulunurdu.
Klasik dönem İslam tarihindeki kütüphanelerin ortadan kalkışında ve içerdiği kitapların çok azının bize oluşmasında yangın, sel gibi felaketlerin, ihtilalların, isyanların, kanlı savaşların çok etkisi olmuştur. Bağdat, Mısır, Suriye, Endülüs, Buhara ve Nişabur kütüphaneleri savaş ve karışıklık dönemlerinde çok büyük zarar görmüşlerdir.
Dostları ilə paylaş: |