Memur-sen konfederasyonu 2007- 2008 toplu göRÜŞme talepleri



Yüklə 280,77 Kb.
səhifə5/6
tarix07.01.2019
ölçüsü280,77 Kb.
#91228
1   2   3   4   5   6

VIII. BÖLÜM

İSTİHDAM UYGULAMALARINA, ÇALIŞMA ŞARTLARI VE SÜRELERİNE, İZİNLERE, GÖREVDE YÜKSELME, HİZMETİÇİ EĞİTİM ve İNTİBAK UYGULAMALARINA İLİŞKİN TALEPLERİMİZ



1- Kamu çalışanlarının farklı türde istihdam edilmesi uygulamasından vazgeçilerek temel istihdam şeklinin kadrolu ve sürekli nitelikte memur statüsü olarak uygulanması,

2- Halen çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında tam veya kısmi zamanlı sözleşmeli statüde görev yapan kamu çalışanlarının kadrolu ve sürekli olarak istihdamlarının sağlanması,

3- Kadrolu ve sürekli olarak istihdamlarının sağlanmasına ilişkin süreç tamamlanıncaya kadar 657 sayılı Kanunun 4-B ve 4-C maddesi kapsamında istihdam edilenlerin memur statüsünde görev yapan kamu çalışanlarıyla aynı mali ve sosyal haklardan yararlanmasına yönelik düzenlemelerin hayata geçirilmesi,

4- Sözleşmeli statüde personel istihdamına ilişkin uygulamanın gerek unvan gerekse sayı yönüyle sınırlanması,

5- Sözleşmeli statüde görev yapan kamu çalışanlarının istihdamlarına esas sözleşmelerinde hukukun evrensel ilkelerine ve iş güvencesi ilkesine aykırı nitelikteki hükümlere yer verilmemesi,

6- 399 sayılı Kanuna tabi kamu çalışanları arasında yer aldıkları cetvel nedeniyle oluşan ücret dengesizliklerinin giderilmesi,

7- Kamu hizmet binalarında kamu çalışanlarının inançlarının gereği olan ibadetlerini ifa edebilecekleri birimlerin oluşturulması,

8- Kamu hizmet binalarının engelli kamu çalışanlarının çalışma şartlarını kolaylaştıracak şekilde düzenlenmesi,

9- Kamu çalışanlarına, görev ve sorumluluklarına uygun nitelikte bilişim ve iletişim araçları tahsis edilmesi,

10- Kamu kurum ve kuruluşlarının hizmet binalarının ve kamu çalışanlarının görev yaptıkları birimlerin, kişi başına düşen metrekare ve oksijen miktarı yönüyle genel geçer nitelikteki veriler dikkate alınarak inşa edilmesi,

11- Kamu çalışanlarının mesai geliş ve gidişlerinin takibine yönelik olarak çeşitli kurumlarca uygulanmakta olan, parmak izi tarama vb. yöntemlerin uygulanmasından vazgeçilmesi,

12- Haftalık ve günlük çalışma sürelerinde görev yapılan kurum ve sahip olunan unvana dayalı belirleme yapılmasına imkan verecek nitelikte esnek düzenleme yapılması,

13- İzin sürelerinin iş günü olarak belirlenmesi ve kullandırılması,

14- Özellikle 399 sayılı kanun kapsamında istihdam edilenlerin kullanamadıkları yıllık izinlerin bir sonraki yıla aktarılmasına imkan sağlanması,

15- Mazeret izinlerinin süresinin ülkemizin toplumsal değerlerine uygun olarak arttırılması ve kapsamın genişletilmesi,

16- Doğum sonrası aylıklı izin süresinin arttırılması,

17- Yurt dışına çıkış ve görev mahalli dışına çıkışlarda izin alınması uygulamasının sona erdirilmesi,

18- Görev süresine dayalı aylıksız izin öngörülen çalışma süresinin düşürülmesi ve görev süresiyle orantılı olarak kullanılabilecek izin süresinin arttırılması,

19- Fazla çalışma karşılığı izin hakkından yararlandırılmamak şeklindeki keyfi uygulamalara son verilmesi,

20- Mazeret iznine ilişkin takdir yetkisinin kullanımına ilişkin usul ve esasları belirleyen idari düzenleme yapılması,

21- Kamu görevlilerinin isnat ve iftiralara karşı korunması kapsamında kurumlara ve amirlere yüklenen sorumluluklarının yerine getirilmesi,

22- Hayati açıdan risk içeren görevleri yürüten kamu çalışanlarının yıllık izin sürelerinin arttırılması,

23- Meslek hastalığı risklerini en aza indirmeye dönük önleyici sağlık hizmetlerinin sunulması,

24- Kamu çalışanlarının, her yıl ücretsiz genel sağlık kontrolünden geçirilmesi,

25- Teftiş ve denetim uygulamalarında kamu çalışanlarını kişilik hakları ve mesleki onur yönüyle mağdur eden yaklaşımlara son verilmesi, aksi yönde tavır sergileyen denetim elemanları hakkında gerekli idari kovuşturmanın yapılması,

26- Kadro ve unvanlar itibariyle görev tanımlarının yapılması ve görev tanımlarının belirlenmesinde ilgili hizmet kolundaki sendikaların görüşlerinin alınması,

27- Görevde yükselme sınav ve uygulamalarının periyodik olarak gerçekleştirilmesi,

28- Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavı kapsamında atama yapılacak kadroların sayısının arttırılması,

29- Görevde yükselme yoluyla yapılacak atamalar için öngörülen görevde yükselme eğitimi uygulamasına son verilmesi ve görev başında eğitim uygulamasına geçilmesi,

30- Görevde yükselme kapsamında atanabilmek için öngörülen belirli süre görev yapmış olma şartının kaldırılması,

31- Hizmet içi eğitim imkanlarından tüm kamu çalışanlarının faydalanmasının sağlanması,

32- Hizmet içi eğitim faaliyetlerinin kapsamanın ve niteliğinin arttırılması,

33- Kamu çalışanlarına mahsus ön lisans ve lisans tamamlama programlarının açılması,

34- Yabancı dil eğitimi için üst düzey kamu çalışanlarına sağlanan mali yardımın kamu çalışanlarının bütününü kapsayacak şekilde yaygınlaştırılması,

35- İntibak uygulamasındaki emsal sınırlandırılmasının kaldırılması,

36- 657 sayılı Kanunun 64 üncü maddesi kapsamında iki yıla ilave bir kademe verilmesi uygulamasında söz konusu yörelerde zorunlu hizmet kapsamında görev yapıyor olma şartının kaldırılması,

II.KISIM

KONFEDERASYONUMUZA ÜYE SENDİKALARIN YETKİLİ OLDUĞU HİZMET KOLLARINA İLİŞKİN TALEPLERİMİZ
I. BÖLÜM

DİYANET VE VAKIF HİZMETLERİ
DİYANET VE VAKIF ÇALIŞANLARI SENDİKASI (DİYANET-SEN)

TALEPLERİ
1) DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI Teşkilat Yasası Çıkarılmalı

Bilindiği gibi Anayasa Mahkemesi’nce 1979 yılında 633 s DİB Teşkilat Yasası’nın birçok maddesi iptal edilmiştir. Bu iptallerin doğurduğu boşluk 28 yıldır maalesef doldurulamamıştır. Yani 1979 yılından beri Diyanet yönetmeliklerle idare edilmektedir.


Diyanet İşleri Başkanlığı Anayasamızda ifade edildiği gibi, milletimizi dini yönden aydınlatmak ve din hizmeti sunmak için vardır. İnanç yönünden ülkemizde birliği ve beraberliği temsil eden DİB olmazsa olmaz bir devlet kurumudur. Böyle bir kurumun yasasız bırakılması çok büyük bir eksikliktir. Hazırlanan ve Başbakanlığa sunulan yasa taslağı TBMM’ye sunulmayı beklemektedir.
Diyanet’in daha verimli ve etkili hizmet sunması, din görevlilerinin mali ve özlük haklarında iyileştirmelerin yapılabilmesi ve kurumdan kaçışların önüne geçilmesi için teşkilat yasasının bir an önce çıkarılmasını bekliyoruz.
2) TCK’ da Din Görevlilerine Yönelik Yasaklar Kaldırılmalı
a) Dini Nikah Yasağı:

Özellikle kadının haklarını ve onurunu korumak için öncelikle resmi nikah kıyılmalıdır. Resmi nikah olmadan dini nikah kıyılmamalıdır. Ancak, yıllardır var olan bu yasağa rağmen halkımız din görevlisini söz, nişan ve düğününe çağırıp dini nikah kıymasını istiyor. Çünkü, vatandaşlarımız yuva kurulurken bunun dini yönü eksik olmasın istiyor. Buna saygı duymak gerekir diye düşünüyoruz..


Din görevlisi bazen ihmal, bazen de güven gereği tarafların resmi evliliklerini sormuyor, soramıyor. Din görevlisi suç işlemiş oluyor. Yıllardır yaşanan bu sıkıntının yaşanmaması için Belediye memuruna, nüfus memuruna, hatta gemi kaptanına tanınan nikah kıyma yetkisinin bütün bunların yanında müftülere de tanınmasını istiyoruz.
b) Hükümetin İcraatlarını Eleştirme Yasağı:

TCK’nın 219. maddesi ile din görevlilerine hükümet icraatlarını eleştirme yasağı vardır. Hiçbir kamu görevlisine getirilmeyen bu yasağın din görevlilerine getirilmesi hukukun temel ilkelerinden olan ve Anayasamızın 10. maddesinde ifadesini bulan eşitlik ilkesine açık seçik bir şekilde aykırıdır. Bu maddenin yasa metninden tamamen çıkarılmasını istiyoruz.


3) Kur’an Eğitimine getirilen Yaş Engeli Kaldırılmalı
1999 yılında üçlü koalisyon (DSP, ANAP ve MHP) hükümeti döneminde 22.07.1999 tarih ve 4415/1 md ile 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Teşkilat Kanunu’na eklenen bir madde ile Kur’an Kursu’nda okumak için ilk öğretimi bitirme şartı, bunun dışındaki Kur’an eğitimi için de 5. sınıfı bitirme şartı getirildi. Söz konusu madde şöyledir:

“İlk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersleri dışında, Kur’an-ı Kerim ve mealini öğrenmek, hafızlık yapmak ve dini bilgiler almak isteyenlerden ilk öğretimi bitirenler için, Diyanet İşleri Başkanlığı’nca Kur’an Kursları açılır. Bu kurslardaki din eğitim ve öğretimi kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcilerinin talebine bağlıdır. Ayrıca İlköğretimin 5. sınıfını bitirenler için tatillerde ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın denetim ve gözetiminde yaz kursları açılır.”

Anayasamızda ve ülkemizin altına imza attığı uluslararası sözleşmelerle tanınan din ve vicdan özgürlüğünün önüne yasal engeller konulursa vatandaş yasadışı yollardan bu ihtiyacı karşılamak durumunda kalacaktır.

Din ve Kur’an eğitiminin ebeveynin isteği doğrultusunda yasal yollardan sağlanmasını ve bu anlamsız yasağın bir an önce kaldırılmasını istiyoruz.


4) Boş Kadrolar DoldurulmalıDIR

Son dört yılda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın ihtiyacı olan personel alımında ciddi artışlar oldu. Personel alımı yapılmış olmasına rağmen, 3 000 caminin kadrosu olduğu halde görevlisi yoktur.


Halkımızın ihtiyaç duyduğu ve inşa ettiği camiyi din görevlisiz bırakmak doğru değildir. Kadroların boş olmasının getirdiği sorunlar halkımız ve devletimiz için sıkıntı doğurmaktadır. Boş kadrolar nedeniyle sıkıntı yaşanmaması için boş kadrolar doldurulmalıdır.
5) Din Görevlilerine Resmi Tatillerde FAZLA Mesai Ücreti Ödenmeli

Fazla mesai bilindiği gibi haftalık çalışma saatini aşan kısma denir. Bir personelin fazla mesai alması için öncelikle bu çalışma saatini doldurması gerekir. İstisnalar haricinde haftalık çalışma saati 45 saattir. Ankara İlahiyat Fakültesi tarafından yapılan araştırmaya göre din görevlilerinin haftalık çalışma saati 45 saatin üstündedir. Üç aylar, kandiller ve Cuma günleri ile yaz aylarında bu mesai 50-55 saate ulaşmaktadır.



2006 Toplu Görüşmelerinde gündeme gelen ve resmi ve dini bayramlarda görev yapan personele mesai ücreti verilmesi kararı bugüne kadar maalesef uygulanmadı. Bu haksızlığın kısmen de olsa giderilmesi için hafta da bir gün için ve resmi ve dini bayram günleri için din görevlilerine mesai ücreti verilmelidir.

6) CAMİ LOJMANI (İmamevi) ihtiyacı karşılanmalı
cami hizmetleri mesai mefhumuna uymayan hizmetlerdendir. Cami görevlilerinin sabah namazı için sabah saat 04.00’ de yatsı namazı için ise gece 23.00’de görevinde olması zorunluluğu vardır. Bu vakitlerde görevde olmak ve cami hizmetini aksatmadan yerine getirmek ancak yakın bir yerde oturmakla mümkündür. Aksi halde cami hizmetlerinin aksatılmadan sağlıklı yürütülmesi mümkün değildir. Ayrıca bu saatlerde göreve gidilmesi ve eve dönülmesi can güvenliği açısından da ciddi tehlike taşımaktadır.

Bu nedenlerle cami lojmanı, cami hizmetinin mütemmimi, olmazsa olmazıdır. Bu gün yarısı köyde olmak üzere 32. 217 caminin lojmanı yoktur. Cami hizmetlerinin aksamadan sağlıklı yürütülmesi ve istenen verimin alınması için, din görevlilerine cami lojmanı temin edilmelidir.

7 )CAMİ AYDINLATMA GİDERLERİNE DE DİĞER RESMİ KURUMLARDA OLDUĞU GİBİ FAİZ UYGULANMAMALI

Bilindiği gibi, ibadethanelerin aydınlatma giderleri genel bütçeden ödenmektedir. Ancak; ödenmeyen camii aydınlatma giderlerine faiz yansıtıldığı görülmektedir. Elektrik kurumunun özelleşmesi durumunda görevlilerimiz daha fazla mağdur duruma düşecek, belki de camilerin elektriği kesilecektir.

Faturalar diğer resmi daireler gibi faizsiz olduğu, mabetlerden faizler alınmadığı takdirde bu faturalar kolaylıkla ödenebilecektir.

8) SÖZLEŞMELİ OLARAK ÇALIŞANLARIN SORUNLARI ÇÖZÜLMELİDİR

4-B statüsünde çalışan personelin özür durumu nedeniyle tayin, askerlik sonrası göreve dönme, ek ders ücreti alma ve becayiş hakkının tanınması yönünde talepleri karşılanmalıdır.



9) HİZMETLİLERE DE EK ZAM VERİLMELİ

Kurumdan kaçışı önlemek amacına yönelik yapılan bu iyileştirmeden kurum içinde bir kısım insanların yararlandırılmaması doğru olmamıştır. Adalet ve eşitlik ilkesine aykırılık teşkil eden bu ayrıma son verilmesi için DİB’de çalışan ve sayıları 1800 olan yardımcı hizmetler, teknik hizmetler, sağlık hizmetleri ve eğitim hizmetleri çalışanlarına da ek zammın yansıtılmasını istiyoruz.



10) Hastanelere Din Hizmeti Sunulmalı

Avrupa’da 20. yy. başından itibaren hastanelerde yatarak tedavi gören hastalara dini ihtiyaçlarını karşılamak, onlara moral vermek, ibadetlerini imkanlar ölçüsünde yerine getirmelerine yardımcı olmak ve yaşama dirençlerini desteklemek amacıyla din hizmeti sunulmaktadır. Ülkemizde ise 1995 yılının başlangıcında kısa süreli de olsa hastanelerde yatarak tedavi gören hastalara din hizmeti verilmiştir. Ancak yasal boşluk yüzünden hastanelerde din hizmeti uygulaması devam ettirilememiştir.

Hastanelerimizde Batı’daki uygulama ile paralel olarak din hizmeti uygulaması yeniden başlatılmalıdır. Çünkü, hastanede yatan hastalar manevi desteğe ve morale, yakın ilgiye ve manevi desteğe her zamankinden ve herkesten daha fazla muhtaçtırlar. AB sürecinde her alanda olduğu gibi bu alanda da AB’ye uyum sağlanmalı ve hastanelerimizde din hizmeti sunulmalıdır.

11) TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE 'din subayı' YENİDEN Alınmalı

Ölmeyi emretmek zor bir iştir. Askerin dini ve milli duygular takviye edilmeden bu başarılamaz. Ayrıca, şehitlik hem dini hem de askeri bir rütbedir. Muharip askerlere bu rütbenin şerefi ve ahirette kazanacakları anlatılmaz ve asker buna inandırılmazsa orduların harp gücü kesinlikle zayıflar.

Avrupa başta olmak üzere 47 ülkenin ordusunun incelendiği rapora göre, sadece bir kaç komünist ülke ve Türkiye'de din subaylığı birimi bulunmuyor. Oysa Avrupa ülkelerinin tamamı ve ABD'de ise Müslüman askerler için bile Müslüman subay bulunuyor.

AB sürecinde din konusunda gerekli din bilgisinin doğru ve yeterli sağlanması ve gerektiğinde dini danışmanlık hizmetlerinin sunulması için orduda var olan bu kadronun yeniden hizmet vermesi sağlanmalıdır.



12) DİYANET RADYO VE TV KURULMALI

Din hizmetleri toplumumuzda cami duvarlarının dışına pek çıkamamaktadır. Oysa camiye gelmese de dine ilgi ve ihtiyaç duyan, dini konularda aydınlanma isteğine sahip her kesimde çok insan vardır. Ayrıca, günümüzde dini mesajı geniş kitlelere ulaştırmak için radyo ve tv gibi çok büyük ve etkili iletişim araçları oluşmuştur. Ancak Diyanet İşleri Başkanlığımız çağımızın bu araçlarından maalesef mahrumdur.


Diyanet İşleri Başkanlığı’nın çağımızın en etkili kitle iletişim araçlarından Tv ve Radyo yayını imkanından yoksun bırakılması çok büyük bir eksikliktir. Küreselleşmenin hız kazandığı ve kitle iletişim araçlarının bilgiyi her alana yaydığı bir zamanda toplumu din konusunda aydınlatmak görevi olan Diyanet İşleri Başkanlığı özellikle basın yayın yolu ile hizmette maalesef halkın beklentilerine cevap verememektedir ve toplumun gerisinde kalmaktadır. Nitekim Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı (TESEV)’in anketine göre DİB’in medya yolu ile toplumu aydınlatma durumu sorusuna, DİB’in bunu yapamadığını söyleyenlerin oranı % 73’ lere varmaktadır.

Misyonerlerin radyo ve TV kanalları ile Hıristiyanlık propagandasını en etkili ve yaygın bir biçimde yaptığı bilinmektedir. DİB’in ise hala kuruluş yıllarındaki zihniyette hizmete devam etmeye çalışması, teknolojiden kitle iletişim araçlarından mahrum bırakılması bu topluma yapılacak en büyük kötülüktür.



13) DİYANET AKADEMİSİ AÇILMALI

Diyanet İşleri Başkanlığı’nda her yıl emeklilik, ölüm, kurum değiştirme vb nedenlerle yaklaşık 3 000 din görevlisi açığı oluşmaktadır. Yeni yapılan camilerle bu açık 4000’ leri bulmaktadır.

Başkanlık önü kapalı İmam Hatiplerden ve öğrencisiz bırakılan ilahiyatlardan ihtiyacı olan ve hizmette yeterli olan görevliyi bulmakta zorluk çekmektedir. Bu menfi durumun önüne geçilmesi ve istenen nitelikli görevlinin yeterli sayıda sağlanması için Diyanet Akademisi kurulmalıdır.

Din görevlisi olmak zor ve sorumluluğu ağır bir görev olduğu için göreve yeni başlayacak olan din görevlileri Diyanet Akademisi eğitimini almalıdır. Bu meyanda mevcut ihtisas kursları akademiye dönüştürülebilir düşüncesindeyiz.



14) KÖYDE GÖREV YAPANLARIN ÇOCUKLARININ EĞİTİMİ İÇİN YURT VE BURS DESTEĞİ

Köyde görev yapan kamu görevlilerinin çocuklarının ilköğretim ve lise seviyesinde eğitimleri çok zor hatta imkansız. Köyde görev yapan din görevlisi ve diğer kamu görevlilerinin çocukların eğitimi ya sağlanamıyor ya da bunun için şehir merkezinde ev tutuyor ve aile bölünüyor. Bu durumun bir çok yönden maddi ve manevi sıkıntılar doğurduğu aşikardır.

Köyde görev yapanların çocuklarına yurt ve burs temini suretiyle hem çocukların eğitimi sağlanmalı hem de ailenin bölünmesinin önüne geçilmelidir.

15) Kur’an Kursu Öğreticilerine Eğitim Yardımı Yapılmalı

Anayasa’nın 10. maddesinde ifadesini bulan eşitlik gereği Milli Eğitim’de çalışan eğitimcilere her yıl verilen eğitim yardımı Kur’ an Kursu Öğreticilerine de verilmelidir.



16) Ek Göstergeler Yükseltilmeli

18. 05. 1994 tarih ve 527 s KHK’ nin 3. maddesi ile 657 s Yasa’nın ek 1 sayılı cetveli ile belirlenen kıstasa göre hizmet sınıflarının ek göstergeleri şöyledir: Genel İdare hizmetleri 8000, Teknik hizmetler 3600, Sağlık hizmetleri 3600, Eğitim Öğretim hizmetleri 3000, Avukatlık hizmetleri 3000, Emniyet hizmetleri 7000, Mülki İdare Amirliği 7600, Din Hizmetleri ise 2200.dür.

Din görevlilerinin aleyhine olan bu durum düzeltilmeli ve din görevlilerinin ek göstergelerinin Eğitim sosyal hizmetler gibi 3600 veya öğretim hizmetleri gibi 3000 olması sağlanmalıdır.

17) İL –İLÇE İDARİ KURULLARINDA TÜM DAİRE AMİRLERİ YER ALMALI

1946 yıllarında çıkan İl idari Kurul Yasası’ndan kaynaklanan bir eşitsizlik söz konusudur. O zamanki yapıya göre çıkan yasada daha sonra oluşan idareler yer almıyor. Bu da il ve ilçelerde sıkıntıya yol açıyor. Gerekli yasal düzenleme ile bütün kurumların daire amirlerinin il ve ilçe idari kurullarında yer alması sağlanmalı.

18) VAKIF ÇALIŞANLARI EŞİT İMKANLARA KAVUŞTURULMALI

TBMM Adalet Komisyonu’nda bulunan Vakıflar Kanunu’nun 67. maddesi ile üst düzey yöneticilerle birlikte avukat, mimar mühendis ve sanat tarihçileri arasına diğer çalışanlar da alınarak eşit haklar sağlanmalıdır. Böylece vakıf çalışanlarının bir kısmına yeni Vakıflar Yasası ile getirilen iyileştirme ayrım yapılmadan tüm personele yaygınlaştırılmalıdır.

19) VEKİLLİKTE GEÇEN SÜRE HİZMETTEN SAYILMALIDIR

Önce vekil olarak görev yapıp, sonra kadroya geçenlerin vekillikte geçen sürelerinin hizmetten sayılması sağlanmalıdır.



II. BÖLÜM

YEREL YÖNETİM HİZMETLERİ

BELEDİYE VE ÖZEL İDARE ÇALIŞANLARI BİRLİĞİ SENDİKASI

(BEM-BİR-SEN)

TALEPLERİ

1- 4688 sayılı yasanın 30. maddesinde; yerel yönetimler hizmet kolunda sendikaların yetkili oldukları Belediye ve İl Özel İdarelerinde toplu pazarlık yapabilmesine ilişkin düzenleme yapılmalıdır. 30. Maddede belirtilen Kamu İşveren Kurulu olarak yerel yönetimlerde Belediye ve İl Özel İdarelerin yetkilendirilesi,

2- Belediyelerle imzalanan sosyal denge sözleşmeleri açısından sıkıntı oluşturan 657 sayılı Devlet Memurlar Kanunun memura ek ödeme sağlamayı kısıtlayıcı 146. maddesinin ikinci fıkrasının kanun metninden çıkarılması,

3- Belediye çalışanlarının aylıkları zamanında alabilmeleri için gerekli bağlayıcı tedbirlerin alınması ve Genelgelere uymayanlar hakkında derhal yasal işlem başlatılarak personelin mağduriyetine son verilmesi,

Bu amaçla, İller Bankasından gönderilen genel bütçe payının “ödenek tahsisli” olarak belediye çalışanlarının aylıklarına karşılık gönderilmesi gönderilen payın yetmemesi durumunda yetmeyen kısım kadar İller Bankasına borçlandırma yapılması, çalışanların birikmiş alacaklarının 6 ay içerinde ödenmesi,

4- Zabıta ve İtfaiye çalışanlarına, iş riski ve çalışma koşulları dikkate alınarak “özel hizmet tazminatı” ödenmesi,

5- Yerel yönetimlerde naklen geçişlerde (personel barajı, kadro yokluğu vb. gerekçeler gösterilerek) yaşanmakta olan sorunların giderilmesi, .

6- Norm Kadro uygulamasında gerekli değişiklik yapılarak İtfaiye, zabıta memurlarında yaşanan diğer bazı kadrolarda da var olan kademe–derece ilerlemesinin önündeki sınırlamanın kaldırılması, Öğrenim durumu ve hizmet süresi itibariyle yükselebileceği dereceye kadar yükselmesinin sağlanması,

7- Belediye ve İl Özel İdare Çalışanlarının ürettikleri hizmetlerden ücretsiz olarak yararlanmaları için gerekli düzenlemenin yapılması,

8- Belediyeler, İl Özel İdareleri ve Mahalli İdare Birliklerinde istihdam edilen 657 sayılı Kanuna tabi sözleşmeli ve vekil memur personellerin asaleten atanmalarını sağlanması, bu kadrolarda istihdam edilen personelin fazla çalışma, yıllık izin ve askerlik sonrası işe başlatılmama v.b. sorunlarının çözüme kavuşturulması,

9- Yerel yönetimlerde kullanılan ambulanslar ile itfaiye araçlarının kasko sigortası kapsamına alınmalıdır.

10- İl İdaresi Kanununda değişiklik yapılarak tüm kuruluş amirleri ve sendika yöneticilerinin il idaresi komisyonlarında görev almasını sağlanması,

11- 657 Devlet Memurları Kanununu 36. maddesinde değişiklik yapılarak yerel yönetimlerde (Belediye ve İl Özel İdareler) istidam edilen İletişim Fakülteleri Mezunlarının mağduriyetlerinin giderilmesi için gerekli düzenlemenin yapılması ve çağın gereği olarak kadro cetvelinde basın ve halkla ilişkiler kadrolarına yer verilmesi,

12- Belediyede görev yapan İktisat Müfettişleri Teftiş Kurulu Müdürlüğündeki diğer Müfettişlerle aynı yetki görev ve sorumluluğu yüklenmiş olmalarına rağmen diğer Müfettişlere verilen haklar iktisat Müfettişlerine verilmemektedir.

Bu nedenle iktisat Müfettişlerinin bu mağduriyetinin giderilmesi için 5473 sayılı kanunun 10.maddesine aşağıdaki fıkra hükmü ilave edilmelidir.

Mahalli idarelerdeki iktisat Müfettişi kadrolarında istihdam edilen Personel ile bu kadrodan emekli olan Personelin unvanları “müfettiş” olarak değiştirilir. Bu personelden halen çalışanlar kadroları ile birlikte ilgili mahalli idarenin teftiş kurulu başkanlığı/müdürlüğünde görevlendirilirler. Ünvanları bu şekilde değiştirilen personel, belediye müfettişlerine tanınan tüm haklardan yararlanır.”

13- Bilindiği gibi 5302 sayılı yasa ile il özel idareleri yeni bir yapılanma sürecine girmiştir. Bu yasayla görev yetki ve sorumluluk alanları ile birlikte idari yapıda ciddi değişiklik yapılmıştır. Bu idari yapının sorumlularını özlük hakları ile ilgili olarak aşağıda belirtilen sorunlar giderilmelidir.

a- 657 sayılı yasaya göre ek göstergeleri belirleyen I ve II sayılı cetvellerde il özel İdaresi genel sekreter yardımcılarının ek göstergeleri bulunmamaktadır. Bu eksiklik bir an önce (en az 3600 olarak belirlenerek) giderilmelidir. 5302 sayılı İl özel idaresi yasasında bazı değişiklikler (25, 35 ve 36. maddeleri) gerçekleştirilmelidir. Genel Sekreter ve genel sekreter Yardımcılarının İş güçlüğü, iş riski, teminde güçlük zammı ve mali sorumluluk zammı belirlenirken Büyükşehir ve diğer iller ayırımı yapılmamalı tüm illerde eşit olmalıdır. Çünkü, hizmet alanı bakımından fark varsa büyükşehir değil diğer iller aleyhine vardır. Büyükşehir olarak belirlenen illerde il özel idarelerinin görevlerinin bir kısmı büyükşehir belediyeleri tarafından yürütülmektedir. Özel hizmet tazminatı belirlenmesinde iller Büyükşehir belediyesi statüsünde olup olmama) yönüyle ayırım yapılmaması,

b- İl özel idare birim müdürlerinin bakanlık il müdürlerinin yararlandığı tüm özlük haklarından yararlandırılması,

14- Belediye ve il özel idarelerinde bulunan mali hizmetler uzmanlığı kadrolarına yapılacak atamalarda Maliye Bakanlığı’nın yayımlamış olduğu genelge ile belediye ve il özel idarelerinde istihdam olunan personelin bu kadrolara atanması engellenmiştir. Maliye Bakanlığı kendi kadrosundaki vezne memurunu dahi layik gördüğü bu kadrolara belediye ve il özel idarelerinde çalışan; konularında bilgili, yıllarca bu işi yapmış, eğitimlere katılmış, sertifika almış personeli layık görmemektedir. Bu yanlışlığın bir an önce düzeltilmesi ve belediye ve il özel idarelerinde çalışan personelden yeterlilikleri olanların bu kadrolara atanmasının sağlanması,

15- 5355 sayılı Mahalli İdare Birlikleri kanununun 18. maddesi gereği köye hizmet götürme birliklerinde çalıştırılan il özel idarelerindeki teknik personele kanun gereği ödenmesi gereken ek ücret ödenmemektedir. Bu ödemelerden, birlikte görev yaptıkları kaymakam, birlik müdürü ve il genel meclisi üyeleri faydalanırken asıl hizmeti gören teknik personel bu ödemelerden faydalanamamaktadır. Bu aksaklığın bir an evvel giderilerek teknik personelin hizmetlerinin karşılığı olan bu ücretin ödenmesi,

III. BÖLÜM


Yüklə 280,77 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin