Buna rağmen zıt millet modelleri arasında son derece ciddi
çatışmalar olduğunda bile belli temel varsayımlar savaşan
la rafları ortak bir millî söylem yoluyla bir araya getirmiştir.
Örneğin Fransa'da yukarda zikredilen cumhuriyetçi ve
monarşisi]erin her ikisi de Fransa'nın "doğal" ve (Alsace'ın
da dahil olduğu) tarihî toprakları fikrini kabul etmişlerdir.
Aynı şekilde kitlesel bir kamu eğitim sistemiyle millî ülkülerin
ve millî tarihîn, belli bir kısmı dışında (yani Katolik boyutu)
öğretilmesi gereğine dair gerçek bir ihtilaf sözkonusu değildi.
Yine Fransız diline duyulan bağlılık da genel bir nitelik ar-
zetmekteydi. Aynı şekilde, kimse Fransa'nın ve Fransızların
tekliğini sözkonusu etmedi; farklılıklar yalnızca bu benzer
sizliğin tarihsel içeriği, dolayısıyla bu deneyimden çıkartılacak
dersler konusunda patlak verdi.
Bu durum, rakip millet modellerinin ardında milleti, başka
herhangi bir kollektif kültürel kimlikle karşı karşıya getiren
niteliğin ne olduğuna dair belli bazı ortak inançlar bulun
duğunu akla getirmektedir. Bu inançlar, milletlerin teritoryal
olarak sınırlanmış nüfus birimleri oldukları ve kendi yurt
larının sahipleri olmaları gerektiği; mensuplarının ortak bir
kitle kültürünü, ortak tarihî mitleri ve anıları paylaştıkları;
mensuplarının belli bir ortak yasal sistem altında karşılıklı
hak ve görevleri bulunduğu ve; milletlerin fertlerinin bütün
ülkede hareket imkânı ile bağlantılı ortak bir işbölümü ve
üretim sistemine sahip oldukları fikrini içerir. Bunlar, bütün
milliyetçilerin hattâ milletlerin varlığının yolaçtığı müteakip
küresel bölünme ve çatışmalardan sürekli olarak sızlanan
eleştirmenlerinin bile büyük ölçüde kabul ettikleri varsayım
ve gereklerdir.
Bu ortak varsayımların mevcudiyeti millî kimliğin temel
özelliklerine dair aşağıdaki listeyi yapmayı mümkün kıb
maktadır;
1. Tarihî bir toprak/ülke, ya da yurt
Dostları ilə paylaş: