Milliyetçilik sosyolojisi



Yüklə 1,37 Mb.
Pdf görüntüsü
səhifə31/75
tarix04.01.2023
ölçüsü1,37 Mb.
#121965
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   75
5321-Milli Kimlik-Anthony D.Smith-Bahadir Sina Shener-1994-291s

tansiyel olarak bir "millet"i kuracağı bazı mensuplarınca far-
zedilen bir halk adına özerklik, birlik ve kimlik edinmek ve bunu 
sürdürmek için oluşturulan ideolojik bir hareket olarak ta­
nımlayacağım.
5
Aslında bu tanım, daha yaygın duygu ve 
özlemlere atıfla, hem milletin dil -ile- sembolizminden hem 
de ideolojisinden unsurları biraraya getirip, cisimleştir-
mektedir. 
Milliyetçiliğin ideolojisi ile başlamama izin verin. İdeolojinin 
veya "çekirdek doktrin"in merkezî önermelerini şöyle ta­
nımlamak mümkündür; 
1. Dünya, herbiri kendi bireyselliği, tarihi ve kaderi olan 
milletlere bölünmüştür. 
2. Millet, bütün siyasî ve toplumsal gücün kaynağıdır ve 
millete bağlılık bütün öteki sadakat bağlarının üstündedir. 
3. Şayet özgür olmak ve kendilerini gerçekleştirmek isti­
yorlarsa insanların bir milletle özdeşleşmeleri zorunludur 
4. Dünyada barış ve adalet hâkim olacaksa milletlerin özgür 
ve güvenlik içinde bulunmaları gerekir.

Milliyetçiliğin "çekirdek doktrin"ine dair bu formülasyonda 
devletten hiçbir biçimde sözetmemeye kasıtlı olarak özen 
gösterdim. Aslında bir anlamda 2 ye 4. önermelerde böyle 
bir atıf zımnen vardır. Ama milliyetçilik devletin değil milletin 
5 "Milliyetçilik'in tanımlanmasında karşılaşılan sorunlar hakkında daha tam bir 
değerlendirme için Deutsch'a (1966, bölüm 1), Rustow'a (1967, bölüm 1), A.D. 
Smith'e (1971, bölüm 7) ve Connor'a (1978) bakın. 
6 Bu önermeler A.D. Smith'den (1973a 2.1) uyarlanmış ve üzerlerinde bazı de­
ğişiklikler yapılmıştır. 
121 


ideolojisidir. Meselenin merkezine milleti koyar ve dünya tarifi 
ile kollektif eyleme dair reçeteleri sadece millet ve fertleriyle 
ilgilidir. Milletlerin yalnızca kendi hükümran devletlerine sahip 
olduklarında özgür olabilecekleri fikri ne zorunlu ne de ev­
renseldir. Daha sonraki (Rousseau, Herder, Achad Ha'am, 
Aurobindo gibi) kültürel milliyetçilerin yanısıra ilk milli­
yetçiler de ne genel olarak ne de kendilerinin tanımladığı 
emellere sahip millet için, bir devlete sahip olunması mese­
lesiyle özel olarak ilgilenmişti. Ayrıca her milliyetçi hareket 
de kendi milletinin bir devlete sahip olmasına öncelik tanımış 
değildir. Katalan, İskoç ve Flaman milliyetçilerinin çoğu 
çokuluslu bir devlette özerklik ve kültürel eşitlik meselesine 
(her ne kadar aralarında tam bağımsızlık isteyen milliyetçiler 
olmuşsa da) tam bağımsızlıktan daha fazla ilgi göstermişlerdir. 
"Her milletin kendi devletine sahip olması gerekir" genel geçer 
bir anlayış olmakla birlikte, milliyetçiliğin çekirdek doktri­
ninden çıkarsanacak bir zorunluluk değildir; ve bize milli­
yetçiliğin esasında kültürel bir doktrin olduğunu veya daha 
doğrusu odağında kültürel bir doktrin olan siyasî bir ideoloji 
olduğunu anlatır.
7
Bu kültürel doktrinin kendisi de yeni 
kavramların, dillerin ve sembollerin devreye sokulmasına 
bağlıdır. Milliyetçilik, söylediğim gibi, bir milletin özerklik, 
birlik, kimlik kazanmasına ve bunları idame ettirmesine yönelik 
ideolojik bir harekettir. Bu kavramların her biri, 17 ve 18. 
yüzyıllarda Avrupa'da ortaya çıkan yeni felsefî, tarihî ve 
antropolojik dil veya söylemlerden türetilir. Örneğin "kimlik" 
(ayniyet) kavramının düz bir şekilde "aynılık" olarak anla­
şılması sözkonusudur. Özel bir grubun mensupları, sadece 
grubun dışındakilerle farklılıkları bakımından benzerlik ar-
zederler. Grup mensupları benzer şekillerde giyinir, yerler, 
aynı dili konuşurlar; bütün bu bakımlardan, kendilerine 
7 "Millet/devlet" ayrımı için Connor'a (1972) ve Tivey'e (1980, giriş) bakın. 
122 


mensup olmayan, farklı biçimlerde giyinen, yiyen ve konuşan 
fertlerden farklılık gösterirler. Bu benzerlik-benzemezlik 
örüntüsü, millî "kimliğin" anlamlarından birisidir.

Ama yine 18. yüzyılda gelişen, diğerlerinin yanısıra Lord 
Shaftesbury'nin yazılarında görülen "millî deha" fikrinden 
doğmuş felsefî ve antropolojik bir düşünce daha vardır. Ör­
neğin Shaftesbury "Milletimizin (Britanya) yükselen deha­
s ı n d a n sözeder ve bunun "Sanatların asli mevki" olacağı 
kehanetinde bulunur.
9
Millî kimlik veya daha sık olarak millî 
karakter fikri 18. yüzyıl yazarlarında özellikle Montesquieu 
ile Rousseau'da da görülür. Aslında Rousseau'nun söylediği 
şudur; "izlememiz gereken ilk kural millî karaktere aittir; her 
halkın bir kişiliği vardır ya da olması gerekir; eğer bundan 
yoksunsa, ona bunu kazandırmak için işe koyulmamız ge­
rekir.
1 0 
Herder bu ilkeyi kültürel popülizminin köşe taşı durumuna 
getirmiştir. Herder için her milletin kendine özgü bir "deha"sı, 
düşünme, davranma ve iletişim tarzı vardır ve bizim bu biricik 
dehayı ve bu özgül kimliği, hasıraltı edildiği ya da yitirildiği 
her noktada yeniden keşfetmek için çalışmamız gerekmektedir; 
"Haydi işbaşına... bütün insanlar milletimizden, edebiyatı­
mızdan, dilimizden sözetsinler; onlar bizimdir, onlar bizizdir, 
bu kadarı da kafidir zaten".
1 1
Böylelikle yüzyılların yabancı 
katışıkları altında kalmış olan otantik kimliği ortaya çıkarmak 
için filoloji, tarih ve arkeoloji eliyle bir "kollektif kendi"nin 
yeniden keşfi, köklerin "etnik geçmiş"te aranması önem 
kazanır. 
Birlik kavramının da vazıh ve daha ezoterik (içrek) bir 
8 Akzin'e (1964, bölüm 3) bakın. 
9 Shaftesbury (1712, 397-8); aynı zamanda Macmillan'a (1986, bölüm 3) bakın. 
10 Rousseau (1915, II, 319, Projet Corse). 
11 Berlin'de zikredilmektedir (1976,182); karşılaştırın Barnard (1965). 

Yüklə 1,37 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   27   28   29   30   31   32   33   34   ...   75




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin