Yer: Ayazağa, Sarıyer İstanbul
İşveren: Vadistanbul
Mimar: iki design group
İnşaat Alanı: 570.000 m²
Aydınlatma tasarım süreci cephe ve peyzaj alanları için Mayıs 2014’te başlayan ve Eylül 2017’te hizmete açılan Vadistanbul (2. etap AVM bölgesi) mimari projesi ikidesign group, tarafından tasarlandı.
İstanbul’un kuzey ormanlarında bulunan Vadistanbul üç farklı ada üzerinde konumlanmıştır.
Projenin yer aldığı vadinin merkezinde yer alan ve projeyi içerdiği fonksiyonlarla essiz bir konsepte dönüştüren ikinci etap projenin kalbi konumundadır. Bu ada üzerinde yüksek donatılı ofis alanları, alışveriş merkezi, cadde mağazaları, otel binası ve sosyal alanlar bulunuyor.
Projenin yer aldığı vadiden geçen dere aksı projedeki kavramsal yaklaşımında temelini
oluşturmaktadır.
9 bloğun bulunduğu bölgede cepheler birbiri ardına bir süreklilik arz ediyor, aynı zamanda
bloklar üzerindeki farklı kotlarda oluşan geri çekilmeler, terasları oluşturmakta.
Bu sayede birbirine komşu olan cephelerdeki akışkanlık hissiyatı da vurgulanmış oluyor.
Çevre yollardan ilk olarak algılanacak cepheler vadinin en yüksek kütlelerini oluştururken dere tarafında doğa ile iç içe bulanan daha düşük kotlu binalar sosyal alanlarında bulunduğu bölgeye hitap etmektedir dolayısı ile insan ölçeği ve doğa, görsel konfor, yön tanımları gibi kavramlar önem kazanmaktadır.
Vadi’de şehir / doğa ilişkisi kütle yerleşimlerine yön veriyor. Şehir ve insan ölçeği / hız / doğa-teknoloji ise ilişkisi cephe tiplerine yön vermekte.
Kütle yerleşimlerini birbirinden ayıran açıkhava alışveriş caddesinde ise, 760mt.uzunluğunda yaya dolaşım aksı bulunmakta. Bu orta aksın tanımı, kütleler arasındaki ilişkinin algılanması ve bina detay, karakterlerinin ortaya çıkarılması bakımından da değerlidir.
Tüm cephelerde akışkanlığın ve sürekliliğin sağlanmış olması gerekliliği mimarinin topoğrafyadan aldığı temel konseptine dayanmaktadır. Bu nedenle mimari teknik yaklaşım
ve cephe detayları tüm kütlelerde temelde aynıdır, bu yaklaşım akışkanlığı ve sürekliliği hissedilir şekilde arttırır.
Çalışmalarımız esnasında mimari aydınlatma konseptini aynı prensipleri koruyarak cephelerin farklılaştırabileceğimizi gördük. Cephelerin birbirinden farklılıklarını iki şekilde ortaya koyuyoruz.
1- Hitap ettikleri gözlemcilerin pozisyonları (mesafesi ve bakış açısı)
2- Bu pozisyonları ne hızda değiştirdikleri. Buna göre akışkanlık - akımın hızı
veya yavaşlığı burada gözlemcilerin mesafeleri ile ilişkilendirildiğinde 3 ana bölge ortaya çıkıyor.
A -vadi cephesine bakan gözlemciler orta mesafeden yavaş pozisyon değişikliği yapan ya da sabit gözlemciler olarak ele alınmıştır.
B- iç vadi cephesine bakan gözlemciler yakın mesafeden yavaş pozisyon değişikliği yapan ya da sabit gözlemciler olarak ele alınmıştır.
C -Şehir cephesine bakan gözlemciler uzak mesafelerden hızlı pozisyon değişikliği yapan grup olarak ele alınmıştır.
Bu prensipler doğrultusunda geliştirilen konsept, mevcut cephe tiplerinin grafik analizi ve bunların oluşturduğu perspektif algılar değerlendirilmiştir.
Cephe formları ve detayları üzerinde netleştirilen grafik çalışmaları ve bunun konsepte uygunluğu modelleme ve eskiz grafikler ile gözden geçirildi.
Tek tip ışık kaynağı ve detay ile iki farklı grafik elde ederek ve bu grafikleri kütlelerin geri çekilme hareketlerine ve yüksekliğine göre senaryolandırarak çevre bakış noktalarından algılanması amaçlanan vadi kompozisyonu tanımlanmış oluyordu.
Bu doğrultuda hazırlanan şartnameye göre numune organizasyonları yapılıp çeşitli üreticilerden ürünler tedarik edilerek cephe’de tekrarlanan mockup çalışmaları, bunlara ait rapor ve toplantılar sonrasında alınan kararlara göre prensipler netleştirilmiştir.
Bu aşamada üçüncü kişilerin yorumları ile projeye dahil olma amacı ile sahaya her türlü lineer armatür tipi gönderiliyor ve işvereni’de bilgilendirmek adına numunelerin kontrol edilerek değerlendirilmesi gerekiyordu. Süreç içerisinde gönderilen yanlış numunelere verilen yanlış teklifler dikkat dağıtabiliyor, beklentiyi farklı yöne çekebiliyordu.
Bu esnada gözden geçirilmesi gereken montaj prensipleri, kablo bağlantı, sürücü yerleşimleri ve kontrol prensipleri gibi arka plandaki işleyişi rayında tutmak için yapılan mockup ve öngörülere göre çalışılabilecek üretici grupları netleştirilerek ile iletişim başlatılmıştı.
İlerleyen süreçte cephelerde öngörülen geri çekilmelerdeki degrade ışık izleri ve dim kontrolü gereken üst kotlardaki lineer yerleşimler farklı teknik sebeplerden dolayı elektrik grubu tarafından yapılamayacağı belirtildi.
Bu aşamadan sonra konsepti ve detayı çözülmüş bir prensibi korumak adına lineer ürün tipinde değişikliğe gitmeden direkt enerji ile çalışan ve kontrol edilemeyecek bir armatürü geliştirmemiz gerekiyordu.
Belirli bölgelerde ışık seviyelerini kontrol altında tutabilmek gerektiğinde degrade hissiyatını sağlamak için ürün üzerinde filtreleme prensibi geliştirilmiştir.
Geliştirilen prensibin uygunluğunu test etmek amacı ile basit bir profil üzerinde farklı yoğunlukta ve ebatlarda delikler açılarak perfore bir yüzey oluşturulmuştur. Bu perfore L profil, cephe detayındaki armatür üzerine yerleştiğinde verdiği etki bizim istediğimiz degrade efekti karşıladığı görülmüştür.
Perfore yüzeylerin armatüre adapte edilmesi ve bunun montaj sırasında yerinde kolayca takılıp çıkarılmasını sağlayacak şekilde armatür üzerinde çalışıldı, üretici ile ürün kasası üzerinde gerekli geliştirmeler yapılırken, proje üzerinde de bu kapakların hangi bölgede ne tip kullanılacağının sistematiği oluşturularak saha ile koordinasyonu sağlandı.
Üretici ile yapılan toplantılar sonunda armatür modellemesi ve numune çalışmaları üzerinden ürün detayları sonlandırıldı.
Yerinde yapılacak son mockup çalışması ile gerekli taraflarında onayı alınarak şartname dosyası güncellendi ve projelendirme aşaması bir noktaya getirilmiş oldu.
Degrade kapaklar ile yapılan son mockup çalışması.
Dostları ilə paylaş: |