Çavuşesku'nun despotluğuna aniden "son komünist diktatörlük", "son Stalinist lider" gibi yakıştırmalarda bulunma tesadüfi değildir. Sosyalizmle ilişkisi olmayan Çavuşesku'nun düzeninin yıkılması için dış faktörler ve iç objektif koşullar verimli ve elverişli boyutlardaydılar. Fakat burjuvazi için Çavuşesku yıkılırken bile bir işe yarasaydı daha iyi olurdu. Çünkü sosyalist bir düzeni zorla yıkmak burjuvazinin kursağında kireçlenmiş bir hevesti. Bu heves bir zamanlar Sovyetler Birliği'ne karşı denenmiş ve faturası çok tuzluya malolmuştu. Çavuşesku'nun düşmesi Gorbaçov ve Batı emperyalizmi için ortak ve objektif bir çıkar özelliği kazandı. Onun en erken gitmesi Gorbaçov'u Sovyet iç politikasında daha güçlü konuma çıkarırdı. Zira Ligaçev ve tayfası için eski revizyonist kalıntılar halen birer ittifak merkezi, müttefik rolü görüyorlar. Batı emperyalistleri için de Romen rejiminin, ne de olsa sosyalist sanılıyor, zorla yıkılması o özlenen zaferin nihayet gerçekleşmesi sayılabilirdi.