Montgomery vvatfın bk



Yüklə 1,31 Mb.
səhifə30/49
tarix30.12.2018
ölçüsü1,31 Mb.
#88232
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   49

KOMİSYON 513

KOMOR ADALARI

Hint Okyanusu'nun batısında İslâm Konferansı Teşkilâtı'na üye bir ülke.



1. Fizikî Ve Beşerî Coğrafya

II. Tarih Ve İslâmiyet

Doğu Afrika sahiliyle Madagaskar'ın ku­zeyinde ve Mozambik Boğazı'nın girişin­de yer alan dört adanın ortak adıdır. Nga-zidja.514 Anjouan 515 ve Moheli 516 bağımsız Komorlar Federal İs­lâm Cumhuriyeti'ni meydana getirirken Mayotte 517 halen özel bir statüyle Fransa'ya bağlıdır. Cumhuriyetin resmî adı, ülkede kullanılan iki resmî dil­den Arapça'da el-Cumhûriyyetü'1-Kumu-ri'l-ittihâdiyyeti'l-İslâmiyye, Fransızca'da ise Republique Federale Islamique des Comores'dur. Hint Okyanusu'nda seyahat eden Arap denizcileri tarafından bu takımadalar "Kumr adaları" veya "ay adaları" mânasında Cezâirü'l-kamer diye adlandı­rılmaktaydı. Diğer bir rivayette ise Karta­la yanardağından dolayı yerli dilde "ate­şin bulunduğu yer" anlamına gelmekte­dir. Komor adaları 1912-1974 yılları ara­sında Fransız sömürgesi olarak kaldı. Ba­ğımsızlık sonrası Afrika'nın en küçük devletlerinden biri olup üç adanın toplam yüzölçümü 1862 km2, nüfusu 614.000'dür (2002 tah.). Federal devletin başşeh­ri aynı zamanda Ngazidja'nın da merkezi olan Moroni (43.000) olup diğer adalar­dan Mvvali'nin merkezi Fomboni (12.700). Ndzuvvani'nin merkezi Mutsamudu'dur (26.500).


1. Fizikî Ve Beşerî Coğrafya

Volkanlar ülkesi olarak da bilinen Komor adalarını meydana getiren dört adanın en büyüğü olan Ngazidja'da volkanik fa­aliyet halen devam etmektedir. Bu ada­da bulunan ve aynı zamanda ülkenin en yüksek zirvesini oluşturan Kartala aktif volkanı(2361 m.) i 857-1952 yılları arasın­da on defa püskürmüştür. Diğer adalar­daki volkanlar ise aktif değildir. Kasım -nisan ayları arasında devam eden muson­ların ardından sıcak ve ılıman bir deniz ikliminin hüküm sürdüğü adalara çok yoğun yağmur düşmektedir. Sıcaklığın 23°C - 28°C arasında seyrettiği ülkede bit­ki örtüsü epeyce zengindir. Komorlar'da ziraata ağırlık verilir, yetiştirilen ürünler arasında İse tahıl başta gelmektedir. Özellikle parfüm üretimi için vanilya, ka­ranfil ve yasemin gibi bitkiler ülkeye bü­yük gelir sağlamaktadır. Hindistan cevizi, muz. avokado, kahve, kakao ve mango gi­bi tropikal meyveler yetiştirilmekte olup daha ziyade Fransa, Hollanda ve Ameri­ka Birleşik Devletleri'ne İhraç edilmekte­dir. Ülkede ihtiyaç duyulan ithalât malla­rından pirinç ve diğer gıda maddeleri, tekstil ve her türlü ulaşım araçları ile ya­pı malzemeleri genellikle Kenya, Kuveyt, Fransa ve Pakistan'dan satın alınmakta­dır. Adalara yurt dışından ulaşım daha çok hava yoluyla gerçekleşse de adalar arası taşımacılık deniz yoluyla yapılmaktadır.

Adaların ahalisi Arapça ve Sevâhilî dilleri­nin epeyce tesirinde kalan Bantu dil aile­sinden Komor dilini konuşmaktadır. Sevâ-hilî'nin yaygınlaşmasının sebebi XX. yüz­yıla kadar sultanların idarî işlerinde bu dili kullanmalarıdır. Komorlar'da Fran­sızca ve Arapça resmî dil kabul edilmiş­tir. Afrika'nın iç bölgelerinden gelen Ban-tular, Umanlı, Hadramutlu ve Şîrazlı Arap­lar, Endonezya'dan Malaylar, Madagas­karlı Malgaşlar ve Hindistanlı Gucerâtlar bu adalara değişik dönemlerde göç etti­ler. Arap kökenliler bütün ahali içinde en soylu sınıfı meydana getirmekte, bunla­ra Komor dilinde "ustaarabu" denilmek­tedir. Şehirlerin nüfusu fazla olmayıp ço­ğunluk köylerde ve küçük kasabalarda ya­şamaktadır. Halkın ekserisi tarım ve ba­lıkçılıkla uğraşmaktadır. Nüfusun % 99'u müslüman olup tamamı Şâfıî mezhebine bağlıdır. Komorlar Federal İslâm Cumhu­riyeti dünyanın fakir ülkeleri arasında yer aldığı için 518 Fransa, Kuveyt. Suu­di Arabistan, Uman, Birleşik Arap Emirlikleri gibi devletlerden yardım almakta­dır.

II. Tarih Ve İslâmiyet

X. yüzyıldan XV. yüzyıla kadar Kilve Sul­tanlığı ile Madagaskar arasında ulaşım Komorlar üzerinden gerçekleştiği için her iki devlet zaman zaman buraları idarele­rine aldılar. Pîrî Reis'in Kitâb-ı Bahriye'-sinde Komor adalarının konumu, Porte-kizliler'le münasebetleri, yerli ahali ve bir müslüman toplum olarak hayat tarzları, idarî yapıları, köle ticareti, bitki örtüsü, burada yaşayan canlılar gibi konularda ayrıntılı bilgilere rastlanmaktadır. Yerli­lerin Tinku. Portekizliler'in San Loranzo (Saint Laurent) adını verdikleri Madagas­kar adasına Arap coğrafyacıları Büyük Ko­mor demekteydiler. Buranın Madagaskar adını almasından sonra Hint Okyanusu'n-da seyahat edenler. Büyük Komor adını bu defa kuzeyindeki takımadaların en bü­yüğü olan Ngazidja için kullandılar.

İslâmiyet'in burada yayılış tarihi konu­sundaki rivayetler farklı olmakla birlikte yerliler arasındaki yaygın kanaate göre iki Komorlu Hz. Osman'ın halifeliği zama­nında Medine'ye giderek İslâm'ı öğrendi; bunlar dönüşlerinde tebliğde bulundular. Arap denizcilerinin de V11I. yüzyıldan iti­baren yoğun olarak uğradıkları bu adala­ra İslâm'ı yaydıklarında şüphe yoktur. İs­lâm dininin ilk defa Anjouan'dan yayılma­ya başladığı rivayeti yaygındır.

Büveyhîler'in İran'ın Şîraz şehrini 934 yılında ele geçirmeleri üzerine Sünnî Araplar'dan bir kısmı Doğu Afrika sahil­lerine ve Hint Okyanusu adalarına göç etti. Onlardan önce IX. yüzyılın başında Umanlı küçük bir İsmâilî topluluk buraya yerleşmişti. İran körfezi ve Güney Arabis­tan civarından göçler XVI. yüzyılın başına kadar aralıklarla devam etti. Şîrazlılar'-dan Ali b. îsâ 975'te Kilve Sultanlığfnı kurdu ve kısa zamanda Komor adaları dahil Doğu Afrika sahillerindeki birçok yerleşim merkezi onun yönetimine girdi. XI. yüzyılda Fâtımîler'in ileri gelenlerin­den birinin Mısır'ı terkederek ailesi ve hiz­metinde bulunanlarla birlikte Anjouan'a yerleştiği de bilinmektedir.

Komor adalarına erkekler genelde yal­nız geldikleri için yerli kadınlarla evlendi­ler, böylece melez nesiller ortaya çıktı. Henüz müslüman olmayan yerlilere "kâ­fir" (cafres), yeni nesle "makoas" denili­yordu. Şehirlerdeki ileri gelen aileler Arap soylu olup fazla melezleşmezken köyler­de yaşayanlar dışarıdan gelenlerle çabuk karıştılar. Adaları yerli kabilelerin "beca" dedikleri yaklaşık kırk reis idare ediyor­du. Bunlar müslüman olunca kendilerine "fani" denildi; yeni gelen Arap yöneticile­ri bunların kızlarıyla evlenerek siyasî güç kazandılar. Adalarda değişik dönemler­de sultanların "cumbe" unvanı verilen kız­ları da tahta çıkabiliyordu. Fransız işgali öncesinde Moheli adasının 1842-1878 yılları arasındaki hâkimi olan Cumbe Fat­ma bunlardandı.

Asırlar boyunca Kilve Sultanlığfnın ida­resinde bulunan Ngazidja adasına 1500 ve 1505 yıllarında Portekizliler çıktı. An­cak Şîraz'dan gelen yeni bir göç karşısın­da direnemeyip adayı terkettiler. 1530-1S50 yıllarında etkili olan Şîrazlılar kur­dukları idarî birimlere sultanlık adı verdi­ler. Kısa zamanda sayıları artan sultanlar arasında hepsinin üzerinde sözü geçene "sultan tîbe" denildi. 1557'de on ikisi Ngazidja'da olmak üzere adaların tama­mında yirmi civarında sultanlık varsa da 1620 yılında sayıları on beşe düştü. Üç kü­çük ada birer sultan tarafından yönetilir­ken diğerleri Ngazidja'da bulunuyordu. Fransız işgaline kadar Bamboa, Itsandra, Bûde, Havâîl ve Hamuhammed adlı beş sultanlık daima etkili oldu. Sultan tîbe-lik, son dönemlerde Ngazidja'daki Bam­boa ve Itsandra sultanları arasında el de­ğiştirmekteydi. Adalara Portekizliler'den sonra İngilizler de ilgi duydular ve 1701 yılında kaptan Nathaniel North Ngazid­ja'nın bir kısmını işgal etti. Kilve Sultanlı-ğı'nın zayıflaması üzerine genelde Mada­gaskar ve Zengibar'ın nüfuzunda kalan

Komor sultanları XIX. yüzyılın başından itibaren Portekizliler, İngilizler. Fransızlar, Hollandalılar ve Almanlar'la iyi ilişkiler ku­rarak anlaşmalar imzaladılar.

Anjouan sultanı önceleri diğer adalara da hükmetmekteydi. Şîrazlı Hasan bura­ya çıkınca Fani Ali'nin kızı ile evlenerek adanın İlk sultanı oldu. Büyük bir cami İn­şa ettirdiği Sima yerine Domoni'yi başşe­hir yaptı. Adanın diğer taraflarına da yeni camiler yaptırdı ve Şafiî mezhebini yay­dı. 1741'den itibaren Sultan Ahmed An-jouan'da kırk bir yıl iktidarı elinde tuttu. Ardından sultan olan I. Abdullah (1782-1788, 1792-1796) İngilizler'den. Sultan Alevî b. Hüseyin (1796-1816) Fransızlar'-dan yardım istedi. Daha sonra Salim b. Alevî Fransızlarla yaptığı anlaşma gere­ği Mayotte'daki haklarından vazgeçtiği gibi 1844 ve 1848 yıllarında İngilizler'-leyeni anlaşmalar imzaladı. III. Abdullah olarak bilinen Saîd Abdullah b. Salım (1852-1891) İngilizlerce yeni anlaşmalar yaptı. Bu anlaşmaların mahiyetini öğren­mek isteyen Anjouan'ın ileri gelenleri iki kişiyi Londra'ya gönderdiler. Orada kaldık­ları bir yıl boyunca Osmanlı sefirinin yar­dımcı olduğu bu kişiler önce Kahire'ye. ar­dından Anjouan'dan getirdikleri mektubu padişaha takdim etmek için İstanbul'a gittiler. Padişahtan yardım isteyen bu temsilciler, Basra Tersanesi'ne gitmek Üzere olan Osmanlı deniz birliğiyle geri döndüler; birlik kumandanı onların sul­tanlarına yazılan mektubu vermekle görevlendirildi.519 III. Abdullah, Anjouan'ın İngiltere veya Almanya tarafından işgal edilmesin­den korktuğu için 1882 yılında bu defa Fransa'dan yardım İstedi. Fakat onun ölü­mü üzerine yerine geçen Sultan Osman. Fransa'nın da işgal niyeti taşıdığını anla­yınca yardımı kabul etmedi. Mayotte'daki Fransız kumandanı ona karşı Saîd Ömer b. Saîd'i destekleyerek sultan olmasını sağladı (1891 -1892). Sultan Osman önce Obok'a (Cibuti), ardından Yeni Kaledon-ya ya sürüldü. Komor adalarının Fransa tarafından 1886'da himaye altına alındığı ilân edildiyse de Anjouan Sultanı Saîd Muhammed b. Saîd (1892-1912) bunu red­detti ve Hasanî hanedanının son sultanı olarak 1912 yılında Fransız sömürgecili­ği kuruluncaya kadar tahtını muhafaza etti..

XIX. yüzyılda Ngazidja'daki gelişmeler de Anjouan'ınkine benzemektedir. Muğ-nemkû adıyla da bilinen Bamboa Sultanı SaîdAhmed18l9-l871 yıllarında bu ada­da hüküm sürdü. İngilizler'in desteklediği

Itsandra Sultanı Mûsâ Fûmû'ya 1871'de yenildi ve sultan tîbe unvanını kaybettiği gibi konulduğu hapishanede 1875 yılında öldü. Mayotte'daki torunu Saîd Ali, Mûsâ Fûmû ile mücadele etmeyip hacca gitti. Oradan Kahire'ye geçti ve hidiv tarafın­dan kabul edildi. Anjouan Sultanı III. Ab­dullah ile Moheli Sultanı Abdurrahman Ngazidja'ya dönmesi için ona yardım et­tiler. 1877'de İngilizler'den yardım alma­sına rağmen Mûsâ Fûmû'yu yenerek tu­tuklattı. 1884'te Fransız maceracı Leon Humblot Ngazidja'ya geldi ve ileride bu­rayı ülkesinin bir sömürgesi haline geti­recek faaliyetlere girişti. Hile ve şantajla Sultan Saîd Ali'den ahaliye ait arazilerin kullanım hakkını alan Humblot, sultanla yaptığı anlaşmaya göre adada istediği toprağa sahip olacak ve karşılığında ona gelirden yüzde on pay verecekti. Bu geliş­me üzerine Itsandra Sultanı Hâşim gü­neydeki Almanlar'la iş birliği yaparak Ba-cîni şehrine Alman bayrağını dikti. Onlar­dan aldığı yardımla 1886 yılında Ngazid-ja'nm başşehri Moroni'yi ele geçirdiyse de Fransızlar Tanganyika bölgesindeki sö­mürge haklarından vazgeçince Almanlar da Komorlar'ı onlara terkettiler. Fransız-lar'a karşı direnişe geçen Sultan Hâşim yakalanarak Madagaskar'daki Diego-Su-arez'e sürüldü. Oradan kaçıp tekrar Nga­zidja'ya geldi ve 1889'da ölünceye kadar mücadele etti. Fransa 6 Ocak, 21 ve 26 Nisan 1886 tarihli yeni anlaşmalarla Nga-zidja. Anjouan ve Moheli adalarını hima­yesine aldığını ilân etti.

Humblot 1889'da Fransa tarafından adaya resmî idareci tayin edildi ve kendi­sine karşı yapılan isyanlardan Sultan Saîd Ali'yi sorumlu tuttu. 1890 yılında önce Moheli'ye, ardından Mayotte'a geçmek zorunda kalan sultan bir müddet sonra Ngazidja'ya döndü. 1893 yılına kadar sul­tanlığı devam ettiyse de Fransızlar'a kar­şı isyanlar giderek artınca Yeni Kaledon-ya'ya sürgün edildi. Fakat önce Madagas­kar'daki Diego -Suarez şehrine, daha son­ra Reunion adasında ikamet etmesine izin verildi. 12 Eylül 1899'da suçsuz olduğu Fransa tarafından resmen kabul edilmek­le birlikte sultanlığı terketmesi şartını da ihtiva eden yeni bir anlaşma imzalamak zorunda bırakıldı. 7 Şubat 1910'da gittiği Paris'te dördüncü rütbeden şeref mada­lyasıyla taltif edildi. Tekrar döndüğü Ma­dagaskar'ın Tamatave şehrinde 10 Şubat 1916'daöldü.

XIX. yüzyılın ortalarına doğru Mada­gaskar'daki iktidar değişiklikleri sebebiy­le buranın bazı yöneticileri Komor adalarina gelerek yerleşmişlerdi. Bunlardan Majunga şehri valisi Ramanetaka 1830'-da Moheli'ye geldi ve müslüman olarak Abdurrahman adını aldı. Moheli'nin ida­resini ele geçiren Abdurrahman'ın 1842 yılında vefatından sonra yerine kızı Cumbe Fatma geçti. 1865'te Fransız Joseph Lambert, şeker kamışı yetiştirmek amacıyla en verimli arazilerin kullanım hakkını gelirin yüzde on beşi karşılığında Cumbe Fatma'dan aldı. 1867-1875 yılları arasın­da Lambert'in girişimiyle Muhammed b. Saîd sultan yapılınca Cumbe Fatma Pa­ris'e gittiyse de umduğu ilgiyi göremedi. Dönüşte uğradığı Kahire'de Hidiv İsmail Paşa'nın yaptığı yardım sayesinde Mohe­li'ye ulaşabildi. Bu arada Muhammed b. Saîd öldüğü için idareyi tekrar ele geçirdi. 187S'te Fransız Emile Fleuriot ile evlenen Cumbe Fatma 1878 yılında öldü. Abdur­rahman b. Saîd (1878-1885), Muhammed Şeyh (1885-1886) ve Mercânî b. Abdu'nun (1886-1888) ardından adanın son hanım sultanı olan Salime bint Muhammed b. Saîd 1909 yılına kadar tahtını korudu.

Komor adalarındaki diğer sultanlar 25 Temmuz 1912 tarihinde Fransa tarafın­dan azledilerek adaların idaresi Madagas­kar sömürgesine bağlandı. Bu dönemde şirketlerin yönetimine bırakılan adalar gittikçe fakirleşti. Komorlar'ın bu duru­mu, 1946'da idarî ve iktisadî bakımdan Madagaskar'dan ayrılıp doğrudan Fran­sa'ya bağlanıncaya kadar devam etti. Adalar halkından ilk defa yüksek öğrenim gören Saîd Muhammed Şeyh, 1946'da Fransız Millî Meclisi'ne ülkesini temsil et­mek üzere milletvekili olarak gönderildi. 1970 yılına kadar ülkesinde siyasî hayata yön veren Saîd Muhammed Şeyh Komor Yeşil Partisi'ni. eski sultanın oğlu Saîd İb­rahim ise Komor Beyaz Partisi'ni kurdu. 1959'da Komorlar'a tanınan ikinci millet­vekilliğine de Saîd İbrahim seçilerek Fran­sız Millî Meclisi'ne gönderildi. Madagas­kar 196O'ta bağımsızlığını kazanırken Ko­morlar'a bu hak verilmedi. 196O'lı yıllar­da hız kazanan bağımsızlık hareketleri içinde Tanzanya'nın başşehri Dârüsse-lâm'da Sovyetler Birliği'nin desteğiyle kurulan Komoriar İstiklâl Hareketi ile Ko-morlar Sosyalist Partisi ve Komor Halk Demokrasi Birliği etkili oldu.

22 Aralık 1974 tarihinde yapılan refe­randum sonucunda Ngazidja. Anjouan ve Moheli'de halkın % 95'i bağımsızlık yö­nünde oy kullandı. Fransa bu kararı 6 Temmuz 197Ste tanıdı. 1958-1970 yıllan arasında Fransız Senatosu'nda Komorlar'ı temsilen senatör olarak görev yapan ve Hint Okyanusu adalarının en zengin ada­mı olarak bilinen Ahmed Abdullah, Paris'e yakınlığıyla tanınmakla birlikte bağım­sızlık mücadelelerini desteklediği için İlk devlet başkanı seçildi. 3 Ağustos 1975 ta­rihinde Bob Denard takma adlı Fransız paralı askeri Gilbert Bourgeau'nun des­teklediği Ali Soilih darbe yaparak devlet başkanlığına Saîd Muhammed Cevher'i getirdi. AncakAli Soiiih 2 Ocak 1976'da kendisini devlet başkanı seçtirdikten son­ra birtakım devrimlere girişerek gelenek­lere savaş açtı. Görünürde müslüman ola­rak Said Mustafa Mvvadju ismini alan Bob Denard'ın Komoriar üzerindeki siyasî ve iktisadî emelleri hiç eksik olmadı. Komor­iar 1976'da İslâm Konferansı Teşkilâtı'na üye oldu. Sürgündeki Ahmed Abdullah İk­tidarı yeniden ele geçirmek için Bob De­nard ve beraberindeki Avrupalı paralı as­kerlerle darbe yaptı. 13 Mayıs 1978'de devlet başkanı Ali Soilih tutuklandı ve 29 Mayıs günü öldürüldü. Komorlar'a dönen Ahmed Abdullah büyük bir coşkuyla kar­şılandı. Bob Denard'ın bu ikinci darbesi Afrika Birliği Teşkilâtı tarafından benim­senmedi ve Komorlar yaklaşık bir yıl teş­kilâttan uzaklaştırıldı. 1 Ekim'de yapılan referandumla devletin adı Komoriar Fe­deral İslâm Cumhuriyeti olarak değiştiri­lirken 23 Ekim'deki seçimde tekrar dev­let başkanı olan Ahmed Abdullah baskıcı bir yönetimi benimsedi. Eylül 1984'te altı yıllık bir süre için yeniden seçildiyse de kendisine karşı tepkiler giderek arttı; 14 Şubat 1981, 8 Mart 1985 ve 30 Kasım 1987 tarihlerinde yapılan darbelerden kurtuldu. Bu arada Fransa, başta Komor­iar olmak üzere diğer Afrika ülkelerinde Bob Denard'ın giriştiği darbe girişimle­rinden rahatsız olarak 1987'de kendisini mahkemeye şevketti. Bunu fırsat bilen Ahmed Abdullah ondan kurtulmak iste­diyse de başarılı olamadı ve 26 Kasım 1989 tarihinde öldürüldü. Yerini geçici olarak Saîd Muhammed Cevher aldı, 1990'da ise yapılan ilk seçimle devlet baş­kanlığına getirildi. 1993*te ülke Arap Bir-liği'ne üye oldu. Saîd Muhammed Cevher 1995 yılındaki darbeyle devrilince geçici olarak Saîd İbrahim'in oğlu Saîd Ali Ke­mal ile 1990 seçimlerindeki en büyük ra­kibi Muhammed Taki Abdülkerîm devlet başkanlığı görevini birlikte üstlendiler. Ancak aynı yıl yapılan seçimlerde Muham­med Taki Abdülkerîm devlet başkanı oldu. 3 Ağustos 1997'de Anjouan'ın, 11 Ağus­tos 1997'de Moheli'nin federal devletten bağımsızlık ilânları milletlerarası camia­da tanınmadı. 1998 yılında Muhammed Taki'nin vefatı üzerine geçici olarak dev­let başkanlığına Muhammed Tâceddin b. Saîd getirildiyse de Albay Azalİ Assouma-ni 1999'da darbe yaparak devlet başkanı oldu. 7 Ocak 2002 tarihinde adalar ara­sındaki bağımsızlık girişimlerine son ve­rilip yeniden birlik sağlandı.

Fransız işgaliyle birlikte misyonerler Ko-morlar'da faaliyete başladılarsa da her­hangi bir netice alamadılar. Mayotte'u Doğu Afrika'nın Katolik merkezi yapmak için gösterdikleri çabalar da sonuçsuz kaldı. Farklı kültürlerin kavşağında yer alan Komorlar'ın ahalisini birbirine bağla­yan en kuvvetli unsur İslâm dinidir. Halen ülkedeki bütün çocuklar ilkokul öncesi dört ile altı yaş arasında Kur'an okullarına gönderilmektedir. Komorlar'da en yay­gın tarikat Şâzeliyye olup Kâdiriyye, Rifâ-iyye, Ticâniyye ve Aleviyye mensupları da bulunmaktadır. Somali'nin Barave şeh­rinden Zengibar'a gelen Şeyh Üveys b. Muhammed vasıtasıyla Kadiri tarikatına intisap eden Muhammed b. Ahmed Ko­morlar'da bu tarikatı yaydı. Şâzeliyye ta­rikatı ise XIX. yüzyılın sonunda Maskat'-tan Zengibar'a gelen ve Şeyh Abdullah Derviş diye bilinen Ebü'1-Leys Abdullah b. Saîd vasıtasıyla bölgede yaygınlaştı. Önce Kâdirî tarikatına intisap eden Komorlu Saîd Muhammed b. Saîd Ahmed el-Ma'-rûf eğitim için gittiği Zengibar'da Şâze­liyye tarikatına intisap etti ve daha son­ra Filistin'e geçti. Dönüşünde Şâzeliyye'yi Komorlar'da yaydı. Moroni'deki kabri ha­len Önemli bir ziyaretgâhtır. Ancak Kâdi­riyye ve Şâzeliyye tarikatlarının yaygınlaş­ması 1930'lu yıllara rastlamaktadır. Halk, dinî konulardaki her türlü hukukî mese­leyi asırlarca Şâfıî âlimi Nevevî'nin Min-hâcü't-tâlibîn adlı eserine müracaat ederek çözmekteydi. Bu eserin Hollandalı Van den Berg tarafından yapılan Fransız­ca tercümesinden (1884) habersiz olan Fransız sömürge yöneticileri, dinî konu­lardaki meseleleri 1920 yılında bu tercü­meyi elde edinceye kadar Şâfıî olan hal­kın muhalefetine rağmen Mâlikî mezhe­binin önemli kitaplarından Halîl b. İshak el-Cündfnin el-Muhtaşar'mm Fransızca tercümelerine başvurarak hallettiler. 17 Mayıs 1961 tarihinde Komoriar Temsilî Meclisi'nin bir kararıyla sömürge döne­minin bütün kanunları iptal edilerek ye­rine İslâmî esaslara dayalı kanunlar uygu­lamaya konulmuştur.

Bibliyografya:

BA. DÜİT, yıl 1281 - Meclis-i Mahsûs, nr. 1254; BA, HR. SYS, nr. 431/1; Pîrî Reis, Kitâb-ı Bahriye (nşr. Ertuğrul Zekâi ökte v.dğr.). İstanbul 1988,1, 173-187; G. Ferrand, Les musutmans â Mada-gascar et aux îtes Comores, Paris 1891, s. 43-55; a.mlf., "Les îles Râmny, Lamery, Wâkwâk, Komor des geographes arabes et Madagascar", JA, 10. Serie, X (1907), s. 433-566; İsmail Hakkı Tevfik. Âlem4 islâm Külliyatından Komor Ada­ları, İstanbul 1339, s. 5,9,11 -22; R Guy. "islam comorienne", Normes et ualeurs dans I'lslam contemporain{âd. |. Berque-I. P. Charnay), Pa­ris 1966, s. 145-158; J. M. Cuoq, Les musul-mans en Afriçue, Paris 1975, s. 512-516; Türk-kaya Ataöv, Afrika Ulusal Kurtuluş Mücâdele­leri, Ankara 1977, s. 527-528; H. Chagnoux - Ali Haribou, Les Comores, Paris 1980, s. 16-36, 41-48, 55, 61-66, 70-76, 81-87, 104; J. Martin. Comores: quatre îles entre pirates etplanteurs, Paris 1983, MI, tür.yer.; Sultan Chouzour, Le pouooir de l'honneur essat sur l'organisation sociale traditionelle de Ngazİdja et sa constes-tation, Paris 1989, tür.yer.; F. T. Masao - H. W. Mutoro. "La cöte d'Afrique orientale et les Co­mores", Histoire generale de t'Afıique led. M. el-FIsî), Paris 1990, III, 625-656; J. de Vere fii-\en. Stvahilİ ortgins, Ohio 1993, s. 194-197; P. VĞrin, Les Comores, Paris 1994, tür.yer.; G. Fon-taine. Mayotte. Paris 1995, s. 35-42; R. K. Kent. "Madagascar et les îles de l'Ocean indien", Histoire generale de l'Afrique (ed. B. A. Ogot), Paris 1999, V, 981-1031; Aydoğan Koksal, Afri­ka Genel ue ülkeler Coğrafyası, Ankara 1999, s. 163-165; R.leTourneau."Aperçu sur les mu-sulmans des territoires de la communaute dans l'Ocean indien", i'Afriqueet l'Asie,sy. 49, Pa­ris 1960, s. 10-25; C. Robineau, "PIslam aux Comores: une etüde d'histoire culturelle de l'île d'Anjouan", Revue de Madagascar, sy. 35 (1966), s. 39-56; C. Allibert, "La chronique d'Anjouan par Said Ahmed Zaki (ancien cadi d'Anjouan]", EtudesOcean indien:Anjouan dans Vhistoire, sy. 29, Paris 2000, s. 9-92. Ahmet Kavas




Yüklə 1,31 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   26   27   28   29   30   31   32   33   ...   49




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin