A zeki veliDÎ togan bugünkü TÜRKİLİ (TÜRKİstan) ve yakın


idare hususunda da birbirlerinden ayrı olduklarından, artık «Kırgız» mefhumu yerinde kullanılır oldu



Yüklə 6,51 Mb.
səhifə54/617
tarix05.01.2022
ölçüsü6,51 Mb.
#75197
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   617
idare hususunda da birbirlerinden ayrı olduklarından, artık «Kırgız» mefhumu yerinde kullanılır oldu.

«Kırgız» ların ^ski Kırgızlar kavmiyet bakımından esasen Orta Menşei Tiyanşanm «Usun» ve «Türgiş» lerine yakın bir

kavim olmuştur. Eski zamanda bunlar Aral gölü

nün ve Khazar Denizinin şimalinde, şimdiki Tobul ve Başkurdistan sınırlarında bulunmuşlardır. Milâttan önceki üçüncü ve birinci asırlarda da o civarda görünüyorlar85). Fakat daha o zamanlarda bile bazı bölümleri doğuya gelerek Yenisey havzasında yerleşmişti. Bunlar, bize tarihçe malûm olmıyan pek eski bir çağda, Türk-Orkhun yazılarıyla yazmışlardır. Bunların bu yazıyı milâdî dört ve beşinci asırlarda memleketlerine gelen Türgişlerle temasta bulunduktan sonra öğrenmiş olmaları muhtemeldir. B a r t h o 1 d ise, Orkhun yazılarınlı Kırgızların oatı tarafından kendileriyle birlikte getirmiş olmaları ihtimalini ileri sürüyor. Türgişler gibi bunlar da, daha pek^eski çağlarda Türk şaman âdetlerine ve diğer Türk ananelerine pek bağlı olmuşlardır. Türk takvimini havi olan Orkhun yazıtlarının yazıldığı tarihlerden daha önce On kaynakları, Kırgızlarda türk takviminin kullanıldığını kaydetmişlerdir. Islâm âleminde Kırgızlar «misk» leriyle tanınmışlardır. Yenisey Kırgızlarınm, milâdî 1702 yılma kadar Yeniseyde oturdukları malûmdur. Bunların başka bir kolu, tarihçe bize malûm olmıyan bir çağda, Tiyanşan ve Pamir taraflarında yerleşmişti. Tarihî ve edebî eserlerde çok zikredilen «Kırgız miski» nin («ıpar»m) bu Tiyanşan ve Pamir Kırgızlarma a:t olması muhtemeldir. Milâdî onuncu asrın Arap coğrafyacısı Istakhrî ve Ibn Havqal Yenisey havzasında yaşıyan Kırgızlardan bahsettiği gibi, Fergane, İlaq ve Şaş (—Taşkent)a bitişik dağları da «Kırgız Dağları» diye adlandırıyor54). O asrın İran coğrafyacısı («Hu- dûd ül- Âlem» müellifi) da, Kırgızların «Üç-Turfaıi» yerinde olan bir şehri (Bencıil) başka bir türk uruğu elinden aldıklarını söylüyor. Yenisey taraflarında bulunmadığı anlaşılan Mahmud Kaşgarî Kırgız lehçesini öğrendiğini zikreder, ki elbette bunu Tiyanşan Kırgızlarından öğ-

renmiş olacak. Arap bilgini «Dimaşqî» kendisinden önceki müelliflerin eserlerinde Pamirde gösterilen «Karlık» ların yerinde «Khırkhız» îarı zikrediyor 87). .Temürlülerin müverrihi «Mîrkhond» da Kırgızları «Uratepe» (Usrûşene) ve «Alay» dağları sekenesi olarak gösterij'or.

1 6 ncı asırda bu Kırgızlardan çıkan kuvvetli beğler bütün Orta Tiyan- şan ve Pamirdeki göçebe Türkleri kendi idarelerinde birleştirdiler. Bundan dolayı bu uruğun adı, bugün olduğu gibi şümullü bir şekil almıştır. Önceleri Babur Mirza ve Haydar Doğlatın eserlerinde meselâ Çıgrek, İçkilik, Turug ve Mangıs gibi boylar, Kırgızlardan ayrı ve müstakil tiirk Ve moğol boylan olarak, zikrediliyorlardı. 16 ncı. asır vakıasından sonra bunların hepsi Kırgızlara dahil oldu. Türkçe tarihî eserlerde Garbî Sibirya (Küçüm) Hanlığına bitişik olan Türk boyları bile bazen «Kırgız» diye adlandırılıyorlar. Bu ise Yenisey Kırgızlarının zaman zaman îrtiş havzalarına kadar ilerlemesi dolayısıyla olsa gerek. 1710 yılında Başkurtların lstanbula, Üçüncü Sultan Ahmede gönderdikleri elçi, o vakit Sibirya taraflarını istilâ etmiş olan Ruslardan kurtulmak için «Kırgız» larla ittifak etmiş olduklarını söylemiştir s").; Bu haber elbette şimdiki Batı Sibirya hattı hududunda yaşıyan ve rus istilâsına ağrıyan şimalî Kazak, Baraba ve Tobıl Türklerine ait olsa gerektir. Kırım hanı Fetih Girey Khan ( 1 736-1 737)m divan kâtibi İbrahim Efendi tarafından Şark meselelerine ait yazılan eserde, Rusların Stenko Razin İhtı-, lâline Nogaylarla birlikte iştirak eden Başkurt ordusu, «Kırgız askeri» tesmiye edilmiştir s0). Bu da, Kırgızların ozaman çok popüler olduğunu gösteriyor. 18-19 uncu asırda Kırgızlar Fergane Khokand ve Kaşgavr işlerine karıştılar. 18 inci asrın ilk yarısında bilhassa Kubad Mirza adlı reisleri mâruftur. Bu zat aynı zamanda Fergane ve Kaşgar işlerine de karışmıştır. 16 ncı asrın son dörttebirinde Türkistanı ziyaret eden Seyfi Çelebi, Kırgızlar hakkında diyor ki: «Bunların padişahları yok, beğleri vardır. Beğlerine «kaska» diyorlar. Ne kâfir, ne de müslümandırlar., Yerleri sarp dağlardır. Oralarını muvaffakiyetle müdafaa ediyorlar. Yadacılıkta ustadırlar. Ölenin cesedini gömmezler. Tabuta koyup ağaçların üzerine bırakırlar» °°). .

175 7 yılından sonra Kırgızlar Çin tabiiyetini, kabul ettiler. Ozaman reisleri «Çin valisinin naibi» mânasıyla yazılarda «nîb-i manab» tesmiye ediliyorlardı. Bundan dolayı Kırgız beğleri, eski «kaska» adı yerine, «manap» adlandırılmışlardır. Bugün ise manap kelimesi umumiyetle kırğız aristokrasisi anlamında kullanılıyor. .



Yüklə 6,51 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   617




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin