Bu dosya, Ethem Aydın isimli eserin web üzerinden izinli yayınlanan resimsiz hazırlanmış bölümüdür. Değiştirilemez. Serbestçe kopyalanıp dağıtılabilir. Bu dosyanın orjinali



Yüklə 2,29 Mb.
səhifə40/97
tarix29.10.2017
ölçüsü2,29 Mb.
#19746
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   97

İÇEL SANAT KULÜBÜ BAŞKANLIĞINA


Cumartesi günü için bir çağrınızı aldım. İlginize sevindim.

İçel Sanat Kulübü, bir avuç özverili, öncü kişinin çabası ile kuruldu, az zamanda büyük mesafeler alındı.

Aslında bu bir Sanat Kulübü değil, bir Kültür Kulübü niteliğinde çalışıyor. Doğrusu da bu olmalıdır.

Güzel olan hemen hemen herşeyi düşünmüşsünüz, bir kısımlarını da uygulamaya koymuşsunuz. Artı zaman kullanımındaki maharet ve becerileriniz ne kadar övülse azdır. Ancak artı zaman kullanımı, ölçüleri hep rampada tutar. Bir an için düzlüğe ulaşmak ve soluklanmak için de programlar üretmeliyiz. Kendi içinde kendi kendine zincirleme gelişen programlar.

Siz mümeyyizlerin örnek çalışmaları artık kulübün duvarlarını çoktan aşmış durumda. Sade Türk insanının öz benine doğru yürüdüğünüzün bilincindesiniz. Siz has bir mayayı örneklersiniz, bir rota eriyik camı soğumaya bırakırsanız, kendi modelini tekrar ederek adi cam olur, ama eriyiğin içine bir küçük kristal parçası atarsanız bütün pota kristal olmaya programlanmış olur. Buraya kadar yazılanları bir sıra methiyeler gibi alır hafifserseniz, işte o zaman başlattığınız emsalsiz olayın yüceltisine gölge düşürmüş olursunuz.

Biliyorsunuz, artı zaman, yanal ve gerçekçi yaşamsal çizgilerle sınırlıdır. Çok özlendiği halde uygulama boşluklarına açıktır.

Bu nedenle kayılım beklentilerle ters düşebilir. Yine bundan neden, çok seranomi yerine öz ve oturmaya yatkın olanlarını prensipler haline getirmek gerekir. Hatırımda kaldığına göre bir kitap kampanyası balatılmıştı, bende bir kaç kitapla katkıda bulunmuştum. Kısa bir süre sonra İçel Sanat Kulübünün, Bölgede çok zengin bir kitaplığa kavuşağı umudunu yaşamıştım. Dahası okul kitaplarına kadar inen bir organizasyonun, düşük gelirli ailelere bir nebze soluk vereceğinin mutluluğunu da hayal etmiştim. İçel Sanat Kulübünün yardım organıda bağış güncel tutabilse, sanıyorum Mersin 'liler kampanyayı sevecektir. Artı zamanla ilişkin, okullarda ödüllü ve amaçlı kompozisyon yarışmaları konur ve sonuçlar radyo eşliğinde ilgi alanına getirilebilir. Bir Karacaoğlan resim yarışması Taşeli kapsamında amatörler arasında ödüllü olarak konabilir. Ödül için endişeniz olmasın, hepimiz katılabiliriz.

Bugünün aile yapısında geceler bir düze alışkılar ve katılaşmış yaşanmayan boşluklarla doludur. Onu da devreye sokmanın zamanı gelmiştir. Asıl büyük özlü ve tabana paralel faaliyetler ortaya çıkacak, kendi otomatizmini kazanacak, öncülüğünüz daha da bir yücelti kazanacaktır. Konu, insana giden yollar olunca o kadar çeşitlilik kazanacak ki, düşlerken bile heyecan duyuyorum, neden olmasın diyorum?

Eğer gecelerin kullanımı siz soy çekirdek dostlar tarafından onay görürse, ben gücümün yettiğince bir avan proje hazırlamayı size sunmayı çok önemli bir görev sayarım. Saygılar, sevgiler.

E. Aydın, 1Ekim1993


İÇEL SANAT KLÜBÜ OLGUSU ÜZERİNE


“Dünyada ilerleyen kişiler, kollarını sıvayıp istedikleri ortamı arayan, bulamayınca da yaratan kişilerdir.“

İnceleyebildiğim eski tarih kaynaklarına göre (Frank Lörimer, Novard, W.W. Barhoel, Julius Nemeleh, A. Samovic) Türkçeye çevirilmiştir.

Türkler özgür, atılgan, kurucu, araştırıcı, doğayla barışık, bireye saygılı, sosyal yapıyı gözeten, utkuda, kıvançta, kederde birlik, ilk dinleri olan şamanizmin ışığında, islamiyetin zorba baskısı altında bile, hep laik inanca saygılı, hiçbir zaman şeridinde tutucu radikal olmamış, üstün bir yapıya karektere sahiptir. Barış günlerinde ise, tarlasında, çiftinde, çıbığında, sürüsünün başında, işbirliğini, imeceyi seven, üleşmeden haz alan, hayal kurabilen, hayale kapılmayan, sakin, inançlı, uyumlu, uysal, edilgen ve yaratıcı, savaşlarda kahraman, ölümden korkmaz bir kimliğe sahiptir.

Çadırdan aşiretten imparatorluğa, imparatorluktan cumhuriyete geçebilecek kadar uygardır. Cumhuriyet gibi bir erdemin vazgeçilmez koşullarını büyük bir dinamizmle yaratan bir gizil güçtür Türk insanı.

1920’lerde bu coğrafyada doğdum. Tanığı olduğum zaman şeridi içinde, fakir, yoksul, cahil bırakılmış insanımızın olağanüstü çabalarla nasıl bütünleştiklerini, halk mekteplerini halkevlerini, gece mekteplerini, yeni latin abc’sini nazıl özümsediklerini, ezanın Türkçe okunuşunu çoşkuyla dinlediklerini gördüm, yaşadım.

Öğretmen, savcı, subay, sucu, sütçü, terzi, berber, kasap, ayakkabıcının kolkola horon teptiklerini, halay çektiklerini, Molyer’den, Müsahipzade ’den eserler sahnelediklerini, halkın günlerce seyrettiğini gördüm, imtiyazsız, sınıfsız, kaynaşmış insanların utkusunu büyük çoşkuyla izledim.

On sene önce ılık bir bahar gününde, Tevfik Sırrı Gür Lisesi önünde istasyona doğru giderken, dost ve utkulu bir melodinin anaforuna kapıldım:

Çıktık açık alınla on yılda her savaştan

Onyılda onbeş milyon genç yarattık her yaştan

Başta bütün dünyanın saydığı başkomutan

Demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan

Türküz, cumhuriyetin göksümüz tunç siperi

Türke durmak yaraşmaz, Türk önde, Türk ileri.

Bir hızla kötülüğü geriliği boğarız

Türküz, bütün başlardan üstün olan başlarız

Tarihten önce vardık, tarihten sonra varız

Çizerek kanımızla özyurdun haritasını

Dindirdik memleketin yıllar süren yasını

Bütünledik heryönden istiklal kavgasını

Bütün dünya öğrendi Türklüğü saymasını

Örnektir milletlere açtığımız yeni iz

İmtiyazsız sınıfsız kaynaşmış bir ülkeyiz

Uyduk görüşte bilgi, gidişte ülküye biz

Tersine dönse dünya, yolumuzdan dönmeyiz.

(Faruk NafizBehçet Kemal, 1933)

Yolların kalbi vardır derler, tınılar beni İçel Sanat Klübü’ne getirmişti. Yıllar önce yitirdiğimizi sandığım kültür pınarı halkevlerimiz, çağdaş bir bürüncekle burdaydı.

Her yaştan güzel yüzlü gönül insanlarımız, çocukluktan tanıdığım isimsiz kahramanlar, özveri içinde, uzamzamanda bir kesit olmuşlar, marş söylüyor, horon tepiyor, halay çekiyorlardı.

Yaşanan zamanın umut kırıcı basıncından bin umuda kapılar açılmıştı. Koşuluyordu. Bu uzamlarda, mutlu ve güzel geleceğe açık, insanımıza yakışır sayısız mutlar, umutlar sergileniyordu.

Sanatın kültürün her dalında, müzik, resim, opera, bale, dinletiler, söyleşiler, paneller, konferanslar, sanat sokağı çoşku günleri, sahne oyunları, çevre ve yurtiçiyuırtdışı gezileri, programları aşan bir gizil güçle sürdürülüyordu. Dahası, bu bir geçmiş zaman özlemi ve rüyası değildi.

Başlık tümcesini tekrar alırsak anlam tümlenmiş olacak. Dünyada ilerleyen kişiler, kollarını sıvayıp istedikleri ortamı arayan, bulamayınca da yaratan kişilerdir.

Ethem Aydın


Yüklə 2,29 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   36   37   38   39   40   41   42   43   ...   97




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin