Dr. Recep Albayrak Türklerin İranı



Yüklə 8,05 Mb.
səhifə60/411
tarix01.01.2022
ölçüsü8,05 Mb.
#105928
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   411
(Sirus Nisari, Coğrafya-yı Kâmil-i İran, s.262-263; Ahmed KEyvanpur, Tarih-i RıZaiye, s.84)
Hakkâri bölgesindeki Afşar Jirki aşireti, Serap ağzı ile konuşur. Eski dönemde kışlakları Urumiye gölü kenarı, yaylakları ise Hakkâri bölgesi idi. Hakkâri’deki Salahiler ise Sinder Afşarı’dır. Bölgede söylendiği gibi Selahaddin Eyyubi soyu ile ilgileri yoktur.

Köpekli Afşarlarına, Göbekli Afşarı da denir.

*

I. Şah Abbas’ın, Afşarların Abivert ve Horasan’dan Azerbaycan’ın Urumiye bölgesine nakledilmesi hususundaki fermanının metni, Alaaddin Tekeş Beglerbegi Cihangiri’nin hazırladığı “Tarih-i İran” isimli risalesinin 9-11. sahifelerinde yayınlanmıştır. Metin, Ali Dehgan’dan alınmıştır.

Ferman, Kelb-i Asıtan Ali Abbas’ın mührü ile mühürlenmiş, tezhib ve tezyin edilerek, Afşar İlhanı Kelb-Ali Han İmanlu’ya teslim edilmiştir:


آنكه رفيع جايگاه دولت واقبال پناه سردار دين پرور كلبعلى خان ايمانلوى افشار كه به عنايت بى قياس سلطانى همواره سر افراز بوده بداند، دراين موقع كه حفظ وحراست سرحدات پهناور غربى مملكت ايران كه تا چندى پيش در تحت لواى مشٔوم حكومت غاصب آل عثمان قرارداشت وبدستيارى وجان بازى شما مردان جسورودلير ووطن خواه ازدستبرد زمان محروس مانده وبآغوش مام ميهن باز گشته است كه بايد در ظل عطوفت عاليه بندگان ماو تحت توجه سرداران نامى ايران امورات آن ناحيه سر وسامانى بخود گيرد واز تطاول وچپاول ايادى ناپاك داخل وتحريكات ودسايس عمال خارجى هماره درامان باشد، احتياج بمردم كافى وكاردانى دارد كه بقدرت شمشير كج امورات دين ودولت را راست گرداند، عليهذا سرپرستى وسردارى آن قطعه ازخاك پاك وطن عزيز را جزء آن عاليجاه رفيع جايگاه بغير سرافراز نديدم، بناءِ عليه بااين فرمان قضا جريان چنانكه حضوراً نيز مركوز افتاد امروفرمان ميدهيم ايل والوس خودراازابيورد خراسان بجانب ارومى وسلدوس آذربايجان بحركت آورده ودرآن نواحى آنچه لازمه خدمتگزارى وجان نثارى است ازتمشيت امور ديوانى وحفظ سرحدات وغير آنى فروگذار وذرهٔ تسامح وغفلت نورزيد
Devletin makamını yücelten, dindarların talihli sığınma makamı olan Serdar Kelb Kerbelayı (Azerbaycan sahasında Kerbela’yı ziyaret edenlere isimlerinin önüne “Kâlba, Kelbe”sözlerini ilave ederek yazar ve konuşurlar)-Ali Han İmanlu-yi Afşar, Sultan’ın ölçüsüz inayetinden ötürü her zaman övünüleceğini bilsin. Bir süre önce gasıp Osmanlı hükümeti uğursuz sancağı altında (sınırlarımıza saldırdı). Bu nedenle İran memleketinin geniş batı sınırlarının korunup, muhafazası gerekmektedir. Sizin cesur, korkusuz ve vatanperver şahsiyetiniz, fedakâr yardımlarınız sayesinde topraklarımızın korunması sağlandı ve elimizden çıkan vatan arazisine kavuştuk. Bizim yüce şefkatimiz altında kullarım ve İran’ın tanınmış Serdarlarının teveccühü tahtında o bölge refaha kavuşacaktır. Yabancı temsilcilerin hile ve tahrikleri, içerideki kirli ellerin hırsızlık ve zulümleri son bulsun. Halkın ihtiyaçlarının yeterli seviyede karşılanması, güçlü kavisli kılıçların sahibi tecrübeli şahsiyetler eliyle din ve devlet işleri doğru şekilde yürütülecektir. Aziz vatan ve onun temiz topraklarının bir bölümünün Serdarlığı ve reisliğinin, onun diğer küçük bir parçasının yüksek değerinin fahrini/ övüncünü değiştirdiğini görmedim. Binaenaleyh bu ferman ile bir yere toplanılsın. İl ve ulusunuzu Horasan’ın Ebiverd/ Abivert’inden Azerbaycan’ın Urumiye ve Sulduz’a hareket ettirilmesini emrediyorum. O bölgede lazım gelen işler ve hizmetler, adaletin tesisi, sınırların ve diğer şeylerin korunması gibi hizmetler yerine getirilsin ve gaflet gösterilmesin!”. (Ali Dehgân, Serzemîn-i Zerdüşt Rızaiye, s.368, dipnot:1)

*

İp-Kıran” adıyla tanınan Serdar Kelb-Ali Kalba Ali Han İmanlu, Afşar il/ ulusu içerisinde huzur ve istikrarı sağladıktan sonra Urumiye kentinin yöneticisi olarak tayin edildi. Yönetimi döneminde Kürt reislerinden Temir Han ve Mir-i Miran isyan bayrağını açarak müstahkem Dimdim kalesini kendilerine üs edinerek, çevredeki köylere saldırıp talan etmeye, direnen insanları da öldürmeye başladılar. Kelb-Ali Kalba Ali Han, bu fitneyi ortadan kaldırmak amacıyla yanına aldığı yeterli sayıdaki kuvvetle kaleyi muhasara altına aldı. Suluk ve Buzluk adı ile anılan burçlardan kaleye saldırdı. Ancak güçlü bir savunma ile karşılaşıp geri çekildi. Kelb-Ali Kalba Ali Han, kalenin su ihtiyacını temin eden kaynakları bulmak amacıyla bir katır getirtti. Katırı üç gün susuz bırakıp, kale civarında serbest bıraktırdı. Ve takibe aldırttı. Katır, kale yakınında bulduğu bir yeri susuzluğunu gidermek için ayakları ile tepinip, kazmaya başladı. Bir süre sonra suya ulaştı. Kelb-Ali Kalba Ali Han, kalenin suyunu temin eden bölgenin kazılmasını ve suyun iyice ortaya çıkarılmasını emretti. Su alanının ortaya çıkmasından sonra kaynağa kara neft/ ham petrol attırdı Kısa süre sonra kaledekiler suyu kullanamaz hale geldi. Susuz kalan kale halkı teslim olmak zorunda kaldı. Kelb-Ali Kalba Ali Han, silah bırakanları affedeceğini bildirdi. Sabahleyin gördü ki, gece silahlarını terk edip, hepsi kaçmıştı. Kaleye girdiğinde dehşetle irkildi. Esir olmalarından endişe duydukları için seksen civarında kadın ve kızı kendi elleriyle öldürmüşlerdi.



Kelb-Ali Kalba Ali Han’dan sonra Urumiye yönetimine Safevi şahının fermanı ile kardeşi Genc-Ali Han getirildi. Daha sonra Muhammed İsa Han, Genc-Ali Han Sani, Muhammed İsa Han Sani, Silsüpür Han, İmamverdi Han, Fazl-Ali Han ve Hudadad Han-Beglerbegi sırası ile Urumiye yöneticisi oldular. Bunların tamamı Afşarların Kasımlu silsilesinden idiler.

Hudadad Han-Beglerbegi döneminde, Hicri 1134/ 1722 yılında Kürt Balbas aşireti ayaklanarak civar köyleri talan edip, katliamlara girişti. Beglerbegi, kuvvetleri ile bu gruba saldırdı. Büyük bölümünü esir alarak Urumiye’ye götürdü. Esirleri kente 3 fersah/ yaklaşık 17 km uzaklıktaki Çemen-Dolama’da bırakarak, şehre doğru hareket etti. Şehir yakınında namaz kılmak için mola vermişti. Bu esnada gelen haberci Balbas aşiretinin Çemen-Dolama’ya saldırıp, muhafızların tamamını öldürdüğünü, esirleri serbest bıraktıklarını, eşya ve hayvanları ganimet olarak yağmalayıp götürdüklerini söyledi. Bu habere çok sinirlenen Beglerbegi, hançerini göğsüne sapladı. Seccadenin üzerine yığılıp kaldı.

Hudadad Han-Beglerbegi’nin intihar etmesinden sonra, oğlu Muhammed-Kasım Han Urumiye hâkimi ve beglerbegi oldu. Onun yönetimi döneminde Afşar beglerinden Kasım Han-Çabuk adı ile tanınan Kasım Han Afşar, adamları ile birlikte Urumiye’ye saldırdı. Muhammed Kasım Han-Beglerbegi, kenti olağanüstü savundu. Kasım Han-Çabuk’u ele geçirdi. Kuvvetlerini dağıttı. Kasım Han’ın başını kestirerek, taraftarlarının bulunduğu Enzel mıntıkasına gönderdi.

Bu dönemde İran, bir taraftan Afgan gailesi ve saldırıları, diğer yandan Osmanlıların Azerbaycan’a girişi ile uğraşıyordu. Kasım Han-Çabuk’un taraftarları Tebriz’e giderek, Osmanlı ordusu kumandanı Sarı Mustafa Paşa’ya iltica ettiler. Sarı Mustafa Paşa ve Yusuf Paşa onbin askerle Urumiye’ye doğru yola çıktı. Urumiye hâkimi Muhammed Kasım Han bu durumu haber alınca kuvvetleri ile birlikte Rovza Çay’a hareket etti. Rovza Çay’da yapılan savaşta Muhammed Kasım Han yenilerek Barandüz kalesine çekildi. Kale muhasara edildi. Yusuf Paşa, Beglerbegi’nin güçlerini yendikten sonra Urumiye’ye girdi. Kentin yönetimini ele aldı. Bir süre sonra Yusuf Paşa onu kandırıp, ele geçirdi ve öldürüldü. (Ali Dehgân, Serzemîn-i Zerdüşt RıZaiye, s.369-370)

Osmanlılar, Nadir Şah Afşar’ın saltanatının başlangıç döneminde İran’ın batı eyaletlerini ele geçirdi. Buraları asla geri verme niyetinde değildiler. Bu bölgelerde maddi manevi etkilerini yaymak için gerekli tedbirleri süratle aldılar. Bu esnada ülkenin kuzeyi Rusların elinde, doğu bölümü ise Özbeklerin nüfuzu ve saldırısına maruz idi. Nadir, ülkenin güneyinde ve doğusundaki Eşref-i Afağane/ Afganlı Eşref’in saldırı ve fitnesini defetmek, kuzey Vilayetlerini Ruslardan geri almak ve Özbeklerin kulağını büküp, hırpalamak, ayrıca Azerbaycan’dan Osmanlıları çıkarmayı planlamaya başladı.

Nadir Afşar, yeterli kuvvetle Azerbaycan’a hareket etti. Sain-Kale Afşar (bügün Şahindej)’da Osmanlı birliklerine karşı zorlukla başarı kazandı. Bu sırada, Muhammed Kasım Han-Beglerbega Afşar’ı öldüren Yusuf Paşa Urumiye hâkimiydi.

Nadir, Sain-Kale’de Osmanlıyı yenilgiye uğrattıktan sonra, komutanlarından Bistun Beg Afşar ile kardeşi Pero/ Perrû پرّو Beg’i, Osmanlılara saldırıp, Urumiye’yi geri almak üzere görevlendirdi. Bu iki kardeş, kuvvetleriyle Sain-Kale’dan Urumiye’ye hareket etti.

Nadir Afşar’ın Sain-Kale’ya gelişini ve Osmanlı kuvvetlerini yendiğini işiten Yusuf Paşa, Osmanlı yönetiminin kendisine kuvvet göndermeyeceğini hesap etti. Çünkü karşı koyacak gücü yoktu. Birlikleri ile müstahkem olduğunu düşündüğü Dimdim kalesine çekildi. Ancak Nadir’in gönderdiği savaşçılar, kaleye saldırarak, ele geçirdiler. Yusuf Paşayı da öldürdüler (H.1142/ 1729). Sain-Kale’de bulunan Nadir Afşar, Tebriz’e gitti. Bistun بيستون Beg, ikibin Afşar süvarisi ile Azerbaycan’a hareket etti. Azerbaycan Ordusu Sipehsalar/ Seraskerliğine tayin edildi. Kardeşi Pero Beg ise, Urumiye Hâkimi oldu. (Ali Dehgân, Serzemîn-i Zerdüşt RıZaiye, s.372)

Tahmasb Mirza Safevi döneminde, doğu sınırları ve Horasan’daki zaafiyet nedeniyle bir kısım topraklar elden çıkmış, Ahmet Paşa ise Kirmanşah ve Hemedan’ı ele geçirmişti. Diğer bir Osmanlı gücü, Ali Paşa kumandasında sınırı geçerek Azebaycan’a girdi. Hoy ve Salmas üzerinden aşağıya Urumiye’ye doğru indi. Pero Beg, karşı koyacak gücü bulamadığından Dimdim kalesine çekildi. Ali Paşa, vaktinin bir bölümünü Dimdim kalesini muhasara ederek harcadı. Bu kale ile vakit geçirmek istemediğinden, bölgenin önemli iki şehri olan Merağa ve Tebriz’i ele geçirdi. Komutanlarından Murat Paşa’yı Tebriz’de bırakarak, Urumiye’ye doğru harekete geçti. Urumiye’nin Çahar-bahş köyünde Pero Beg güçleri ile karşılaştı. Pero Beg, oldukça başarılı savunma yaptı. Ancak Osmanlı yardım güçleri yetişince, Urumiye kalesine çekildi. Bu sırada iki ülke başkentlerinde barış görüşmeleri devam ediyordu. Osmanlı güçleri kente şiddetli hücuma geçtiler. Yeraltından tünel açarak, Hindu Mahallesi de denen Asker-Han kapısı civarından kente girdiler. Ancak Pero Beg’in güçlü savunması nedeniyle geri çekildiler. (Ali Dehgân, Serzemîn-i Zerdüşt RıZaiye s.372-373)

Nadir Şah, Bağdat’ın fethi ve Topal Osman Paşa’nın ölümünden sora, Kirmanşah üzerinden Azerbaycan’a geldi. Urumiye hâkimi Pero Beg’in reşadet ve kahramanlığından ötürü Azerbaycan Serdarlığı rütbesini verdi. Aşur Han Papalu-Afşar’ı ise Urumiye hâkimliğine tayin etti.

Nadir Şah’ın, İşiyle Aşını Karıştıran Afşar Beyine Verdiği İbretlik Ders
Kafkas savaşı sırasında bir akşam Afşar beylerinden bazılarını çadırına davet ederek, birlikte yiyip, içip eğlendiler. Ertesi sabah Kırklu aşiretinden akrabasından bir beyi bazı talimatlar vermek için huzuruna çağırttı. Bey, Nadir’in huzurunda bir önceki gecede olanlardan ötürü hafifçe tebessüm etti. Afşar beyinin özel hayat ile devlet işlerini birbirine karıştırdığını görünce kan beynine sıçradı. Hemen “Selmani” adı verilen dişçisini çağırttı ve azı dişlerinden birini çektirdi.


Yüklə 8,05 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   56   57   58   59   60   61   62   63   ...   411




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin