İman ve islam hakkinda



Yüklə 5,12 Mb.
səhifə28/129
tarix24.10.2017
ölçüsü5,12 Mb.
#12281
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   129

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|buharimüslimebu davud|Abdullah İbnu Avn|Nafi'ye yazarak savaştan önce (müşrikleri İslam'a) davet etme hususunda sordum. Şu cevabı verdi: Bu İslam'ın başında idi. Resulullah (sav) Beni Müstalik'e ani baskın yaptı. Adamları gafildi, hayvanları su kenarında sulanmakta idi. Savaşabilecekleri öldürdü, kadın ve çocuklarını da esir etti. O gün Cüveyriye (ra) validemizi esir almıştı. Bunu bana Abdullah İbnu Ömer (ra) rivayet etti. Abdullah bu orduya asker olarak katılmıştır. |Buhari, Itk 13; Müslim, Cihad 1, (1730); Ebu Davud, Cihad 100, (2633)|1046

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|müslim|Ebu Musa|Resulullah (sav) ashabından birini herhangi bir iş için gönderince şu tenbihte bulunurdu: "Müjdeleyin. nefret ettirmeyin; kolaylaştırın, zorlaştırmayın." |Müslim, Cihad, (1732)|1047

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|ebu davudtirmizi|Semure İbnu Cündeb|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Müşriklerin yaşlılarını öldürün, fakat tıfıllarına (şerh) yani henüz tüyü çıkmayanlara dokunmayın." |Ebu Davud, Cihad 121, (2670); Tirmizi, Siyer 28, (1583)|1048

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|buharimüslimmuvattatirmiziebu davudİbnu mace|İbnu Ömer|Resulullah (sav)'in katıldığı gazvelerden birinde öldürülmüş bir kadın bulundu. Resulullah (sav) bunun üzerine kadınları ve çocukları öldürmeyi yasakladı." |Buhari, Cihad 147, 148; Müslim, Cihad 24, (1744); Muvatta, 3, (2, 447); Tirmizi, Cihad 19, (1569); Ebu Davud, Cihad 34, (1667); İbnu Mace, 30, (2841)|1049

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|tirmiziebu davudbuhari|Nu'man İbnu Mukarrin|Resulullah (sav) ile birçok gazvelere katıldım. (Şunu gördüm): Resulullah (sav), şafak sökünce, güneş doğuncaya kadar mukateleyi durdururdu. Güneş doğunca öğle vaktine kadar tekrar mukateleye geçerdi. Tam öğle vaktinde mukateleyi durdurur, güneş batıya meyledinceye kadar ara verirdi. Meyledince, ikindi vaktine kadar mukatele eder, ikindi vaktinde ikindi namazını kılıncaya kadar ara verir, sonra tekrar mukateleye geçerdi. (Ashab) derdi ki: "Bu vakitte (yani güneşin zevali vaktinde) yardım rüzgarları eser, mü'minler namazlarında orduları için dua ederler." |Tirmizi, Siyer 46, (1612); Ebu Davud, Cihad 111, (2655); Buhari, Cizye 1|1050

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|müslimtirmiziebu davud|Enes|Resulullah (sav), sabah vakti baskın yapardı. (Yaklaştığı yerleşim bölgesine) kulak kabartır, (ezan okunup okunmadığını kontrol eder) ezan sesi işitecek olursa durur, işitmezse saldırıya geçerdi. |Müslim, Salat 9, (382); Tirmizi, Siyer 48, (1618); Ebu Davud, Cihad 100, (2634)|1051

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|ebu davudtirmizi|İsam el-Müzeni|Resulullah (sav) bir ordu veya seriyye yola çıkardığı zaman, askerlere şunu tenbihlerdi: "Bir mecsid görür veya müezzini işitirseniz, orada kimseyi öldürmeyin." |Ebu Davud, Cihad 100, (2635); Tirmizi, Siyer 2, (1549)|1052

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|ebu davud|El-Haris İbnu Müslim İbni'l-Haris|El-Haris İbnu Müslim İbni'l-Haris babasından Müslim İbnül-Haris (ra)'den naklediyor: Resulullah (a.s) bizi bir seriyye ile gazveye gönderdi. Baskın mahalline vardığımız zaman, atımı hızlandırdım ve arkadaşlarımı geçtim. Köy halkı beni imdat çığlıklarıyla karşıladı. Ben onlara: Lailahe illallah deyip kendinizi koruyun dedim. Öyle yaptılar. Arkadaşlarım beni bu davranışım sebebiyle "Ganimeti bize haram ettin" diyerek ayıpladılar. Resulullah (sav)'ın yanına dönünce, yaptığımı ona haber verdiler. Resulullah (sav) beni çağırttı. Yanına varınca davranışımdan dolayı takdir etti ve: "Bilesin, Allah (cc) senin için, o kurtardığın insanlardan her birisi sebebiyle şu şu kadar sevab yazmıştır" buyurdu. Sonra Resulullah (sav) bana: "Sana kendimden sonra bir tavsiye yazacağım" dedi ve yazıp, üzerini mühürleyip bana verdi." |Ebu Davud, Edeb 110, (5080)|1053

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|ebu davud|Cündeb İbnu Mekis|Resulullah (sav) benim de katıldığım bir seriyye gönderdi. Orduya Benu'l-Mülevvah kabilesine baskın yapılması talimatını verdi. Yola çıktık. Kedid nam mevkiye geldiğimiz zaman el-Haris İbnu'l-Bersa el-Leysi ile karşılaştık. Onu yakaladık. Bize: "Ben Müslüman olmak arzusuyla geliyordum. Memleketten de Resulullah (sav)'a gitmek düşüncesiyle ayrılmıştım" dedi. Kendisine: "Eğer Müslümansan bizim sana bir gün bir gecelik bağımız zarar vermez, dediğin gibi değilsen sana karşı tedbirimizi tam yapmış oluruz" dedik ve bağlarını daha bir sıkıladık." |Ebu Davud, İmaret 137, (1896)|1054

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|müslim|Ebu Said|Resulullah (sav) Beni Lihyan kabilesine bir askeri birlik gönder(meye karar ver)mişti: "Her iki kişiden biri atılsın, sevapta ortak olacaklar" buyurdu. |Müslim, İmaret, 1896|1055

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|ebu davud|Ebu Said|Ebu Said (ra)'in bu rivayeti bir başka vecihte şöyledir: "Resulullah (sav) Beni Lihyan'a bir müfreze gönderdi. (Bunu tertiplerken) şöyle demişti: "Her iki kişiden biri (orduya katılmak üzere) çıksın!" Resulullah (sav), sonra oturanlara: "Sizden kim, gidenin ailesine ve malına iyi şekilde nezaret eder, hami olursa, ona gidenin sevabının yarısı eksiksiz verilir" buyurdu. |Ebu Davud, Cihad 21, (2510)|1056

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|ebu davudtirmizi|İbnu Ömer|Ben bir seriyyeye katılmıştım. Askerler (bir ara) bir firarda bulundu, ben de onlar arasında idim . Oradan uzaklaşınca: "Şimdi ne yapacağız, cihaddan kaçtık, Allah'ın gazabıyla dönüyoruz" diye müzakere ettik. Sonunda: "Medine'ye girelim, bizi kimse görmez" diye düşündük. Ancak Medine'ye varınca: "Resulullah (sav)'a gidip, kendimizi arzederek, bizim için bir tevbe imkanı varsa onu yerine getirsek, yoksa geri gitsek" diye kararlaştırdık. Resulullah (sav)'a uğrayıp "Biz firarileriz!" dedik. Bize yaklaşarak: "Hayır, siz, firariler değil, savaşa tekrar dönmek üzere manevra yapmış kişilersiniz" buyurdu. Kendisine yaklaştık, mübarek ellerinden öptük. Bize: "Ben Müslümanların ilticagahıyım" dedi." |Ebu Davud, Cihad 106 (2647); Tirmizi, Cihad 36, (1716)|1057

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|müslimtirmiziebu davud|Necdet İbnu Amir el-Haruri|Necdet İbnu Amir el-Haruri'den rivayet edildiğine göre, İbnu Abbas (ra)'a yazarak beş haslet hakkında sormuştur. 1- Resulullah (sav) gazveye çıkarken kadınları da alır mıydı? 2- Kadınlara ganimetten pay ayırır mıydı? 3- Savaş sırasında çocukları öldürür müydü? 4- Yetimin yetimliği ne zaman kalkar? 5- Hums (ganimetin beşte biri) kimler içindi? (Kavilerden Yezid İbnu Hürmüz der ki:) İbnu Abbas (ra), (mektubu yazarken şöyle) dedi: "Bir ilmi gizleme durumuna düşmüş olmasaydım asla cevap vermezdim." Sonra şu cevabı yazdı: "Bana yazıp "Resulullah (sav)'ın gazveye kadınları da götürüp götürmediğini" sordun. Evet, kadınları gazveye götürürdü. Onlar yaralıları tedavi ederlerdi. Kendilerine de ganimetten bir şeyler verilirdi. Hisseye gelince, kadınlara belli bir hisse ayırmazdı. Resulullah (sav) gazve sırasında çocukları öldürmezdi. Öyle ise onları sen de öldürme. Yine sen bana yazıp: "Yetimin yetimliği ne zaman kalkar?" diye soruyorsun. Kasem olsun kişi vardır, sakalı çıktığı (buluğa erdiği) halde hakkını almaktan hala acizdir.Öyle ise kendisi için, başkalarının aldığının iyisinden alan kimseden yetimlik kalkar. Yine sen bana yazıp "humstan kimlere verileceğini" soruyorsun. Ben: "Bu bize aittir" demiştim. Ancak kavmimiz bunu bize vermekten imtina etti." |Müslim, Cihad 137, (1812); Tirmizi, Siyer 8, (1556); Ebu Davud, Cihad 152, (2727, 2728)|1058

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|müslim|Ümmü Atiyye|Ben Resulullah (sav) ile birlikte yedi ayrı gazveye çıktım. Ordugahlarda ben geride kalır, askerlere yemek yapar, yaralıları tedavi eder, hastalara bakardım. |Müslim, Cihad 142, (1812)|1059

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|buhariebu davudtirmizi|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) bizi (bir tecziye vazifesi ile Mekke'ye) gönderdi ve (Kureyş'ten iki kişinin ismini vererek) : "falanca ve falancayı yakalayabilirseniz onları ateşte yakın" dedi. (Hazırlıkları bitirip) tam Medine'den ayrılacağımız sırada (bizi çağırtarak): "Ben size falan ve falanı yakmanızı emretmiştim. (Sonra düşündüm ki) ateşle yakma cezasını vermek Allah'a aittir. Onları yakalarsanız öldürün" |Buhari, Cihad 149; Ebu Davud, Cihad 122, (2674); Tirmizi, Siyer 20, (1571)|1060

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|ebu davud|Urve|Urve, Hz. Üsame İbnu Zeyd (ra)'den naklen anlatıyor: "Resulullah (sav) bana: "Übna'ya sabahleyin baskın yap ve yak" dedi." Ebu Müshir'e soruldu. Übna nedir? "Evet, haklısınız" dedi, "bunu biz daha iyi biliriz. O, (bildiğimiz) Filistin'deki Yübna'dır." Übna veya Yübna, Filistin'de, Askalan ile Ramle arasında bir yerin adıdır." |Ebu Davud, Cihad 90, (2616)|1061

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|buharimüslim|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav): "Sizden iki kişi kavga edecek otursa, yüze vurmaktan kaçınsınlar" buyurdu. |Buhari, Itk 20; Müslim, Birr 117, (2613)|1062

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|ebu davud|İbnu Ya'la|Abdurrahman İbnu Halid İbnu Velid ile birlikte gazveye çıktık. Bize, düşmandan, ızbandut gibi dört tanesini yakalayıp getirdiler.Derhal öldürülmelerini emretti ve hemen ok atılarak öldürüldüler." Bu haber Ebu Eyyub el-Ensari (ra)'e ulaştı. O şunu söyledi: "Resulullah (sav) bu çeşit öldürmeyi yasakladı. Nefsimi kudret elinde tutan Zat-ı Zülcelal'e kasem olsun, (değil insan) bir tavuk bile olsa onu öldürücü atışlar için hedef kılmayız." Ebu Eyyub'un bu sözü Abdurrahman'a ulaşınca dört köle azad etti." |Ebu Davud, Cihad 129, (2687)|1063

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|ebu davud|İbnu Mes'ud|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Öldürme hususunda insanların en iffetlisi iman ehlidir." |Ebu Davud, Cihad 120, (2666)|1064

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|buhari|Abdullah İbnu Yezid el'Ensari|Resulullah (sav) nühba (arsızlıkla alma) ve müsle'yi yasakladı." |Buhari, Mezalim 30, Zebaih 25|1065

CİHAD BÖLÜMÜ|Kıtal Ve Gazve Ahkamı|buhari|İbnu Abbas|"Müşrikler, Hz. Peygamber (sav) ve mü'minler karşısında iki kısımdı. Ehl-i harb olan müşrikler, ki Resulullah (sav) kendileriyle savaş halinde idi. Bir de ehl-i ahd yani aralarında antlaşma yapılmış olan müşrikler vardı. Onlarla savaşılmıyordu. Onlar da Resulullah (sav)'a, karşı savaşmıyorlardı. Ehl-i harb'ten bir kadın hicretle geldiği zaman, hayız olup temizleninceye kadar evlenmek üzere istetilmiyordu. Temizlenince onun nikahlanması helal oluyordu. Şayet nikahtan önce, kadının kocası da hicret ederek gelecek olsa, kadın kendisine veriliyordu. Ehl-i harbten bir köle veya cariye hicret edecek olsa bunlar hür olur ve Muhacirlerin bütün haklarını elde ederler." Sonra İbnu Abbas (ra), -Mücahidin rivayetinde olduğu şekilde- Ehl-i ahdia ilgili olarak rivayete devam etti: "...kendileriyle antlaşma yapılmış müşriklere ait bir köle veya cariye hicret edecek olsa, bunlar da iade edilmezlerdir ancak değerleri ne ise o ödenirdi." İbnu Abbas devamla der ki: "Kureybe Bintu Ebi Umeyye Hz. Ömer'in yanında idi, boşadı. Kadınla, Muaviye İbnu Ebi Süfyan evlendi. Ümmül-Hakem Bintü Ebi Süfyan da Iyaz İbnu Ganem el-Fıhri'nin nikahı altında idi. O da bunu boşadı. Ümmül-Hakem'le de Abdullah İbnu Osman es-Sakafi evlendi." |Buhari, Talak 19|1066

CİHAD BÖLÜMÜ|Cihada Müteallik Hadisler|müslimebu davudnesaiİbnu mace|Abdullah İbnu Amr İbnul-As|Resulullah (sav) buyurdular ki: "Allah yolunda cihada çıkıp gazve yapan selamete erip ganimetle dönen her ordu ve her seriyye ahirette elde edeceği mükafaatın üçte ikisine dünyada kavuşmuş olur. Hiçbir ganimet elde edemeyen, korku geçiren ve musibetlere maruz kalan her ordu ve her seriyye ise (ahirette) tam ücrete erer." |Müslim, İmaret 153, (1906); Ebu Davud, Cihad 13, (2785); Nesai, 15, (6, 17, 18); İbnu Mace, Cihad 13,(2785)|1067

CİHAD BÖLÜMÜ|Cihada Müteallik Hadisler|müslim|Cabir|Biz bir gazvede Resulullah (sav) ile beraberdik, bir ara şöyle buyurdular: "Medine'de kalan öyleleri var ki, kateddiğiniz her mesafe ve geçtiğiniz her vadide ayrıca sizinle berabermiş gibi sevabınıza eksiksiz ortak oluyorlar. Bunlar, (cihada katılmayı can u gönülden arzulayıp da) özürleri sebebiyle orada kalanlardır." Bu rivayeti Buhari ve Ebu Davud, Hz. Enes (ra)ten tahric etmişlerdir. |Müslim, İmaret 159, (1911)|1068

CİHAD BÖLÜMÜ|Cihada Müteallik Hadisler|buhariebu davud|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav)'ı işittim şöyle diyordu: "Zincirlere bağlı olarak cennete sevkedilen bir zümrenin haline Rabbimiz taccüb (hayret) etti" Ebu Davud: "Harp esiri yakalanır, zincire vurulur sonra da Müslüman olur" diyerek açıklamıştır. |Buhari, Cihad 144; Ebu Davud, Cihad 124, (2677)|1069

CİHAD BÖLÜMÜ|Cihada Müteallik Hadisler|buharimüslimebu davudnesai|Ebu Hüreyre|Resulullah (sav) şöyle buyurmuştur: "İmam bir perdedir, onunla birlikte (düşmana karşı) savaş yapılır." |Buhari, Cihad, 109, Ahkam 1; Müslim, İmaret 43, (1841); Ebu Davud, Cihad 163, (2757); Nesai, Büyu, 30, (7,155)|1070

CİHAD BÖLÜMÜ|Cihada Müteallik Hadisler|müslimebu davud|Enes|Eşlem kabilesinden bir genç: "Ey Allah'ın Resulü! Ben gazveye katılmak istiyorum, ancak gazve için gerekli teçhizatı temin edecek malım yok!" dedi. Hz. Peygamber (sav): "Öyleyse falancaya git. O hazırlık yapmıştı ama hastalandı (gelemeyecek)" dedi. Genç o adama gidip: "Resulullah (sav)'ın sana selamı var, cihad için hazırladığın teçhizatı bana vermeni söyledi" dedi. Adam, ismen çağırarak hanımına: "Hanım! Cihad için hazırladığım teçhizatı şu gence ver, onlardan hiçbir şeyi alıkoyup esirgeme, Allah'a kasem olsun, esirgemeden her ne verirsen hakkında mübarek kılınır" dedi. |Müslim, İmaret 134, (1894); Ebu Davud, Cihad 177, (2780)|1071

CİHAD BÖLÜMÜ|Cihada Müteallik Hadisler|ebu davud|Semure İbnu Cündeb|Emma ba'd, bilesiniz, Resulullah (sav) atlarımıza "Allah'ın atları" diye isim verdi. Bize, korktuğumuz zaman cemaat olmamızı, savaştığımız zaman da sabırlı ve sakin olmamızı emrederdi." |Ebu Davud, Cihad 54, (2560)|1072

CİHAD BÖLÜMÜ|Cihada Müteallik Hadisler|ebu davudtirmiziİbnu mace|İbnu Abbas|Resulullah (sav) buyurdular ki: "En hayırlı arkadaş (grubu) dört kişiliktir. En hayırlı askeri birlik dört yüz kişiliktir. En hayırlı ordu dört bin kişidir. On iki bin kişi, sayıca az diye maglub edilemez." |Ebu Davud, Cihad 89, (2611); Tirmizi, Siyer 7, (1555); İbnu Mace, Cihad 25, (2827)|1073

CİHAD BÖLÜMÜ|Cihada Müteallik Hadisler|buharimüslimtirmiziebu davud|Ebu Talha|Resulullah (sav) bir kavme galebe çalınca, (evler arasındaki) boş bir arsada üç gece ikamet ederdi." |Buhari, Cihad 185, Megazi 7; Müslim, Cennet 78, (2875); Tirmizi, Siyer 3, (1551); Ebu Davud, Cihad 131, (2695)|1074

CİHAD BÖLÜMÜ|Cihada Müteallik Hadisler|müslimebu davud|İmran İbnu'l-Husayn|Sakif, Beni Ukayl'in müttefiki idi. Sakifliler, Resulullah (sav)'ın ashabından iki kişiyi esir ettiler. Buna mukabil Müslümanlar da Beni Ukayl'dan bir kişiyi esir ettiler, adamla birlikte Adba adlı deveyi de ele geçirdiler. Adam bağlı halde iken Resulullah (sav) yanına geldi. Adam: "Ey Muhammed!" dedi. Resulullah (sav): "Ne istiyorsun?" diye sordu: "Beni niye yakaladınız, hacıları geçene (yani Adba'ya) niye el koydunuz?" dedi. Resulullah (sav) meseleyi büyütmek için: "Seni müttefiklerin olan Sakifin cinayetinden dolayı yakaladım!" cevabını verdi, sonra oradan ayrılıp gitti. Adam tekrar seslenerek: "Ey Muhammed! Ey Muhammed" dedi. Resululah (sav) merhametli ve nezaketli idi. Adama dönerek: "Ne istiyorsun?" dedi. Adam: "Ben Müslümanım!" dedi. Resulullah (sav): "Sen bunu, daha önce, kendi umuruna malik iken söylemiş olsaydın, tamamiyle kurtulurdun" dedi ve adamdan uzaklaştı. Adam tekrar: "Ey Muhammed, ey Muhammed!" diye bağırdı. Resulullah (sav) geri gelerek: "Ne istiyorsun?" dedi. Adam: "Açım, doyur beni, susadım, su ver bana!" dedi. Resulullah (sav): "Hacetin bu mu?" dedi. Adam öbür iki kişiye mukabil fidye yapıldı. Ravi İmran sözüne şöyle devam etti: "Ensar'dan bir kadın esir edildi. Adba dahi ele geçirildi. Kadın bağa vurulmuştu. Halk develerini evlerinin önünde dinlendiriyorlardı. Bir akşam bu kadın ipten boşanarak develerin yanına geldi. Kadın deveye yaklaştı mı deve böğürüyordu. O da birini bırakıp öbürüne yaklaşıyordu. Sonunda Adba'ya yaklaştı. Bu böğürmedi." Ravi der ki: "Bu pişkin bir deve idi" -bir rivayette: "O terbiyeden geçmiş bir deve idi" denmiştir. Ebu Davud'da: "Uysal bir deve" denmiştir. Kadın devenin arkasına bindi, hayvanı sürüp yola revan oldu. Kadının kaçtığını hissettiler, arayıp taradılar, ama bulamadılar. Kadın, Allah kendisine kurtulma nasib ederse, deveyi Allah için kurban etmeyi adadı. Medine'ye gelince, halk onun kurtulduğunu görünce: "Adba, Resulullah (sav)'ın devesi!" diye bağrıştı. Kadın: "Ben nezretmişim. Allah beni kurtarırsa onu kurban edeceğim diye!" dedi. Resulullah (sav)'a, gelip bu durumu haber verdiler. O: "Sübhanallah! Hayvancağıza ne kötü mükafaat vermiş: Allah onu, bunun üzerinde kurtarırsa o tutup bunu kesecek ha! Olacak şey mi? Hayır! Günah olan bir nezre uyulmaz, şahsen sahip olmadığı bir şey üzerine yaptığı nezre de uymaz!" dedi. |Müslim, Nüzur 8, (1641); Ebu Davud, Eyman 28, (3316)|1075

CİHAD BÖLÜMÜ|Cihada Müteallik Hadisler|tirmizi|İbnu Abbas|Müşrikler, bir müşrikin cesedini parayla satın almak istediler. Resulullah (sav) bunun para ile satılmasına karşı çıktı. |Tirmizi, Cihad 35, (1715)|1076

CİHAD BÖLÜMÜ|Eman Ve Sulh|ebu davud|Osman İbnu Ebi Hazım|Osman İbnu Ebi Hazım, babası vasıtasıyla dedesi Sahr (ra)'dan rivayet ediyor: "Resulullah (sav) Taife karşı gazveye çıkmıştı. Sahr bunu işitir işitmez, Resulullah (sav)'a imdad etmek üzere bir grup atlıyla hareket etti. Ancak, Resulullah (sav)'ı fetih yapmadan geri dönmüş buldu. Sahr, o gün Allah'a yemin ederek: "Şu Kasr, Resulullah (sav)'ın hükmüne boyun eğmedikçe kuşatmayı kaldırmayacağım" dedi ve oradan ayrılmadı. Nihayet içeridekiler Resulullah (sav)'ın hükmüne boyun eğdiler. Sahr, Resulullah (sav)'a şöyle yazarak durumu bildirdi: "Emma ba'd: Ey Allah'ın Resulü! Sakif senin hükmüne boyun eğmiştir. Ben, onları süvariler arasında getiriyorum." Resulullah (sav) "Es-salatu Camiatun" diye nida edilmesini emretti. Kahraman (yani Sahr) için: "Rabbim, şu kahramana atlarını adamlarını mübarek kıl!" diye on kere dua etti. Derken halktan bir grup Resulullah (sav)'ın yanına geldi. Muğire İbnu Şu'be söz alıp: "Ey Allah'ın Resulü! Sahr, halamı yakaladı. Halbuki halam Müslümanların girdiği şeye (imana) girmişti" dedi. Resululah (sav) onları çağırıp: "Ey Sahr, bir kavm Müslüman oldu mu, artık kanlarını da mallarını da korumuş olurlar. Muğire'ye halasını iade et!" dedi. O da kadını ona iade etti. Sahr, Beni Süleym'e ait olan bir suyu Hz. Peygamber (sav)'den istedi. Beni Süleym, İslam'dan kaçarak bu suyu terketmişti. Sahr: "Ey Allah'ın Resulü, beni ve kavmimi oraya yerleştir!" dedi. Resulullah (sav): "Pekala!" dedi ve onu oraya yerleştirdi: Sonra Süleymiler Müslüman oldular ve Sahr'a gelip suyu kendilerine iade etmesini söylediler. Sahr, buna imtina edince Süleymiler, Resulullah (sav)'a başvurdular: "Ey Allah'ın Resulü, biz Müslüman olduk, suyumuzu idde etmesi için Sahr'a geldik. O imtina edip vermedi" dediler. Resulullah (sav) Sahr'ı çağırttı. Gelince: "Ey Sahr, bir kavm Müslüman olunca mallarını ve kanlarını korurlar, bunlara sularını geri ver!" diye emretti. Sahr: "Başüstüne ey Allah'ın Resulü!" dedi. Ravi der ki: "Ben Resulullah (sav)'ın yüzünün bu sırada suyu Sahr'dan geri almaktan duyduğu haya sebebiyle genç kızın yüzü gibi kızardığını gördüm." |Ebu Davud, Haraç 36, (3067)|1077

CİHAD BÖLÜMÜ|Eman Ve Sulh|ebu davudnesai|Zeyd İbnu Abdillah|Biz Basra'da Mirbed denen yerde idik. Saçları dağınık, bir adam geldi, elinde kırmızı renkli bir deri parçası vardı. Kendisine: "Köylüsün galiba." dedik. "Evet!" dedi. "Elindeki şu deri parçasını bize ver (de ne var bir bakalım)!" dedik. Hemen alıp içindekini okuduk. Şu yazılı idi: "Allah'ın Resulü Muhammed'den Beni Züheyr İbnu Kays'a. Siz, şayet Allah'tan başka ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehadet eder, namaz kılar, zekat verir, ganimetten beşte biri, Peygamber'in hissesini ve 'safiyy payı'nı eda ederseniz, sizler Allah ve Resulü'nün emanıyla emniyette olursunuz." Biz: "Bu mektubu size kim yazdı?" diye sorduk. "Resulullah (sav)" dedi. |Ebu Davud, Haraç 21, (2999); Nesai, Fey 1, (7, 134)|1078

CİHAD BÖLÜMÜ|Eman Ve Sulh|ebu davud|Amir İbnu Şehr|Resulullah (sav) (peygamber olarak ortaya) çıktığı zaman, Hamdan kabilesi bana: "Gidip şu adam hakkında araştırıp bize haber getirebilir misin? Şayet bizim adımıza memnun kalırsan biz de onu kabul ederiz, şayet beğenmediğin bir husus olursa biz de reddederiz" dediler. Ben de: "Pekala!" dedim. Yola çıkıp Hz. Peygamber (sav)'in yanına kadar geldim. (Gördüm, inceledim ve) memnun kaldım. Kavmim de Müslüman oldu. Resulullah (sav), Ümeyr Zi Merran'a şu mektubu yazdı. Ravi devamla der ki: Resulullah (sav) Malik İbnu Mirare er-Rehavi'yi Yemen'in tamamına (elçi olarak) yolladı. Akk Zü Hayvan Müslüman oldu. Ravi devamla der ki: "Akk'a: "Resulullah (sav)'a git, köyün ve malın için kendisinden eman al" dendi. O da hemen Resulullah (sav)'a geldi. Resulullah (sav) kendisine şu eman mektubunu yazdı: "Bismillahirrahmanirrahim, Allah'ın Resulü Muhammed'den Akk Zü Hayvan'a: "Eğer arazisinde, malında, kölesinde (İslam'a) sadık kalırsa, kendisine eman vardır, Allah'ın ve Allah'ın Resulü Muhammed'in garantisi vardır. Bu emanı Halid İbnu Said İbni'l-As yazdı." |Ebu Davud, Haraç 27, (3027)|1079

CİHAD BÖLÜMÜ|Eman Ve Sulh|ebu davud|Ka'b İbn Malik|Ka'b İbnu'l-Eşref, Resulullah (sav)'ın aleyhine hicviyeler düzüyor ve bunlarla Kureyş kafirlerini, ona karşı tahrik ediyordu. Resulullah (sav) Medine'ye hicretle geldiği zaman, şehrin ahalisi kozmopolitti: Bir kısmı Müslüman, bir kısmı putlara tapan müşrik, bir kısmı da Yahudi idi. Yahudiler, Resulullah (sav) ve ashabına rahatsızlık veriyorlardı. Cenab-ı Hakk, Resulü'ne (sav) sabır ve af emrediyordu. Allah şu ayeti onlar hakkında inzal buyurmuş idi. (mealen): "Hiç şüphesiz, sizden önce kitap verilenlerden ve Allah'a eş koşanlardan çok üzücü sözler işiteceksiniz. Sabreder ve Allah'a karşı gelmekten sakınırsanız bilin ki, bu üzerinizde sebat edilecek işlerdendir." (Al-i İmran 186). Ka'b İbnu'l-Eşref, Hz. Peygamber (sav)'e eza vermekten bir türlü vazgeçmiyordu. Sonunda Resulullah (sav) Sa'd İbnu Mu'az (ra)'a, onu öldürecek birini yollamasını emretti. Onu Muhammed İbnu Mesleme (ra) öldürdü. Ka'b öldürülünce, Yahudiler ve müşrikler çok korktular. Resulullah (sav)'a gelerek: "Arkadaşımızı geceleyin kapısını çalarak öldürdüler" dediler. Resulullah (sav) onlara Ka'b İbnu'l-Eşref'in geçmişte söylediklerini hatırlattı. Sonra da hepsini kendisiyle onlar arasında yapılacak ve (şerirlerin uyarak sıkıntıları) sona erdirecek bir antlaşma imzalamaya çağırdı. Resulullah (sav) onlarla kendisi ve bütün Müslümanlar arasında muteber olacak yazılı bir antlaşma yaptı. |Ebu Davud, Haraç 22, (3000)|1080

CİHAD BÖLÜMÜ|Eman Ve Sulh|ebu davud|İbnu Abbas|Resulullah (sav), Necranlılarla iki bin takım elbise üzerine sulh yaptı. Yarısını Safer ayında, yarısını da Recep ayında Müslümanlara teslim edeceklerdi. Ayrıca gazvede kullanmak üzere ariyeten otuz zırh, otuz at, otuz deve ve her çeşit silahtan otuzar aded vereceklerdi. Müslümanlar, bunları, Yemenide ihanetli bir harb olduğu takdirde Necranlılardan alıp kullanacaklar, sonra iade edeceklerdi. Buna mukabil Müslümanlar da Hıristiyan mabedlerini yıkmayacaklar, dini-ilmi reislerine dokunmayacaklar, bir hadise çıkarmayıp yahut da faiz yemedikleri müddetçe dinlerinde rahatsız etmeyeceklerdir. |Ebu Davud, Haraç 30, (3041)|1081

CİHAD BÖLÜMÜ|Eman Ve Sulh|ebu davud|Ziyad İbnu Hudeyr|Hz. Ali (ra) buyurdu ki: "Eğer sağ kalırsam, Beni Tağlib Hıristiyanlarının eli kılınç tutanlarını öldürüp, çocuklarını esir edeceğim. Çünkü Resulullah (sav)'ın onlarla yaptığı antlaşmayı elimle bizzat yazdım: "Çocuklarını Hıristiyanlaştırmayacakları" şartı vardı." |Ebu Davud, Haraç (30,40)|1082

CİHAD BÖLÜMÜ|Eman Ve Sulh|ebu davud|İrbaz İbnu Sariye es-Sülemi|Resulullah (sav)'la Hayber Kalesine indik. Beraberinde başka birçok Müslüman da vardı. Hayber'in sahibi (lideri) cebbar, mütekebbir birisi idi. Resulullah (sav)'a gelerek: "Ey Muhammed! Sizin eşeklerimizi kesmeye, meyvelerimizi yemeye, kadınlarımızı dövmeye hakkınız mı var?" dedi. Resulullah (sav) bu sözlere öfkelenerek emretti: "Ey İbnu Avf, merkebine bin ve şöyle nida et: "Haberiniz olsun, cennet sadece mü'minlere helaldir, namaz kılmak üzere toplanın!" Ravi, devamla, der ki: "Cemaat toplandı. Resulullah (sav) onlara namaz kıldırdı. Sonra da kalkıp şunları söyledi: "Sizden biri, (rahat) koltuğuna kurulup, Allah'ın sadece şu Kur'an'da yazdıklarını mı haram ettiğini sanıyor? Haberiniz olsun, vallahi ben (Allah'ın yasaklarını) duyurdum, (Kur'an'da olmayan hayırlar) emrettim, birçok şeylerden sizleri yasakladım; bunlar, Kur'an'ın bir misli kadar ve belki de daha çoktur. Allah Teala hazretleri, Ehl-i Kitabın evlerine izinsiz girmenizi helal kılmamıştır. Kadınları dövmenizi, borçlarını (olan cizyeyi) verdikten sonra meyvelerini yemenizi de helal kılmamıştı." |Ebu Davud, Haraç 33, (3050)|1083


Yüklə 5,12 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   24   25   26   27   28   29   30   31   ...   129




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin