BÖLÜM V SONUÇ VE ÖNERİLER
Osmanlının son döneminde kurulan partiler; işgal altında bulunan yurdun düşmandan kurtarılmasını amaçlamışlardır.
Cumhuriyetin ilanıyla yeni bir devletin temelleri atılmış, bu temellerin Kemalist ideoloji çerçevesinde sağlamlaştırılması, yeni inkılapların benimsetilmesi, ekonomik kalkınmanın sağlanması için yeni politikalar üretilmiştir. 1923-46 dönemlerinde ülkedeki tek parti iktidarı olan CHP'nin eğitim politikaları da Tevhid-i Tedrisat esaslarına dayanır. Gaye olarak milli cemiyetin uygar ve toplumsal değerlerini yükseltecek, ekonomik gücünü arttıracak vatandaşlar yetiştirmek yönünde olmuştur.
CHP döneminin en büyük özelliği Kemalist devrim ilkelerinin sistemli olarak toplumsallaştırıldığı bir dönem olmasıdır. Bu dönem devletçilik öğesinin, özel girişim öğesinden fazla yoğunluk puanı aldığı tek dönemdir. Devrim ilkelerinin saptanması, ortaya atılması, uygulamaya başlanması ile siyasal toplumsallaşma yoluyla genç kuşaklara sistemli ve düzenli bir biçimde aktarılması önemli bir husus olmuştur.
Cumhuriyet sonrası 27 yıllık süren iktidar süresince eğitimde, toplumu çağdaş batının uygarlık düzeyine ulaşması için eğitim yoluyla, yeniliklere açık bir hale getirmek olmuştur.
1924 yılında kabul edilen Tevhid-i Tedrisat, 1925'te medreselerin kapatılması, 1928' de Harf Devriminin yapılması ancak yurt genelinde bir eğitim seferberliği ile aşılacaktır.
Okur-yazarlık seferberliği ve tüm yurdun okullaşması için çalışmalar yapılmıştır.
1946'da çok partili hayata geçildiğinde CHP'nin karşısına bir muhalefet partisi dikilerek yeni programlarıyla çeşitli alternatifler getirmiştir. DP. 1950 yılında almış ve 10 yıllık süren dönemde önemli sayılabilecek yapısal değişiklikler yapmıştır. Öğretmen yetiştirme, din eğitimi, yükseköğretimin taşraya yaygınlaştırılmasında başarılı olmuştur.
DP.’nin Parti programında yer verdiği 34, 35, 36, 39 ve 40. Maddeleri gerçekleştirilmeye çalışılmış. Din öğretimi alanında halkın manevi yönden eğitilmesini sağlayarak eğitmenlerin yetiştirilmeleri için Yüksek İslam Enstitüsünü açmıştır.
DP. Eğitim politikasında; Türkiye 'nin bütünüyle kalkınabilmesi için milliyetçi, manevi değerlere saygılı, yurtsever insanları yetiştirmeyi amaçlamıştır.
AP. Döneminde de ilkokulların yurt geneline yaygınlaştırılmasına önem verilmiş, eğitimde fırsat eşitliğinin sağlanması için gerekli imkanlar seferber edilmiştir. Bu dönemde mesleki eğitime ağırlık verilmiştir .194
Eğitim-öğretimle ilgili yapılmak istenen, yapılmayanlar ve yapılmaları konusunda değişik çaba içerisinde olan siyasi partilerin çeşitli yaklaşımları olmuştur.
Eğitimde 1997 yılı itibariyle bu sorunların çözümüne baktığımızda ne kadar yol aldığımızı çok net görmekten uzağız. Birilerinin yaptığını birilerinin yıkmak için çabalar sarfetmesi ve milli bir devlet politikası şeklini alamayan eğitimimizin bir çıkmaz halinde olduğu yadsınmaz bir gerçektir. Bugün hala 8 yıllık eğitim kabul edilmesine rağmen yapılan eleştiriler, okullarda din dersi okutulsun mu? okutulmasın mı? Tartışmaları bizleri ümitsizliğe itmektedir.
Ancak Atatürk'ün belirttiği cumhuriyetin emanetçisi olan gençlerin yetiştirilmesinde eğitim politikası olarak;
- özgürlükçü ve demokrasiyi güçlendirici,
- İnsanlıkçı ve barışçı,
- Atatürk ilkelerini devletin güvencesi olarak ve çağdaş uygarlığın göstergesi olarak yeni kuşakların bilincinde yaşatıcı, Milli birliğimizi güçlendirici 195
- Milli, manevi ve ahlaki değerlerimizi benimsemiş, bilgili, ilmi düşünceye sahip, herkese karşı sevgi ve saygıyı besleyen kişilikli, milli kimlik bilincinde olan, laik ve cumhuriyetçi, çağdaş yaratıcı düşünceye sahip bir insan yetiştirmek hükümetlerin amaçları olmuştur.
Amaçlanan bu insan tipinin yetiştirilmesinde istenen başarı sağlanamamıştır.
Eğitimimiz millilik özelliğinden yoksun, çağdaş teknolojiyi üretecek insanları yetiştirmekten uzak, demokrasiyi bünyesinde özümsenmiş insanları yetiştiremez olmuştur.
Parti programlarında yapılacakların belirtilip sıralanmasına baktığımızda ideal bir yaklaşım görülmektedir. Ancak iktidar olunca bu söylemlerin bir türlü eyleme dönüştürememişlerdir. Söylenenler yalnızca hedefte kalmıştır.
Ülke fertlerine biçilen bu gömlek kimi zaman bol, kimi zaman dar gelmiştir. Bir türlü aynı ölçülerde kalıbına örtüşen bir elbise dikilemediği için bugün eğitimimizle istediğimiz nitelikte insan yetiştiremiyor, istenilen çağdaşlık düzeyine ulaşamıyoruz. .
Siyasi partilerimiz, politik tüm kapılardan uzak kalarak milli eğitim davasını ele alarak milli bir dava çerçevesinde soruna eğilmeli ve bizleri muassır medeniyetler seviyesine ulaştıracak yolun eğitimden geçtiği bilincinde hem fikir olunmalıdır.
Eğitim hayat için en önemli sermayedir .196 Bir nesli hayata hazırlamak gayesi; politikaların sağlam bir temele oturtulması ile mümkündür.
Dünyada değerlerin değiştiğini ve gelecekte rekabetin kalite, profesyonel etik, kişisel yüksek standart ve sosyal idealizmin öncelik kazanacağı, daha fazla üretmeye karşılık, daha karmaşık sorunlarla karşılanacağı her alanda yeni lider ve yöneticilerin doğacağını, söyleyen bilim adamları Türk eğitim sisteminin bu konuda yetersiz olduğunu vurgularlar. Bizim okullarımızda okulda öğretilenlerle yaşam boyu mesleğin icra edilmesi mümkün değildir. Bu nedenler sürekli bir eğitim sistemi içinde önemli bir yeri tutuyor .197
Sürekli bir eğitim içerisinde; Din genel bir bilgi değil, bir ihtisas sahası olarak düşünüldüğü takdirde, bu ihtisasa ortaokuldan itibaren başlanmış olunması faydalı olacaktır .198
Özetle siyasi partilerin eğitim politikalarının temeli Atatürk'ün eğitime verdiği önem ile Atatürkçü bir çizgide eğitim yapılması yönündedir.
Atatürk ve Eğitim konusuna bakıldığında, başöğretmenin eğitime yaklaşımı şöyledir.
"Milletleri, hür ve müstakil, şanlı ve yüksek bir toplum olarak yaratan güç eğitimdir. 199
"Milli terbiye önemlidir, önem verilmelidir.200
"Tarihi ve milli seviyemize uygun bir eğitim verilmelidir 201
Eğitim; Kişilerin daha erdemli, daha bilgili yetişmelerine hizmet etmelidir. Her yurttaşın ailesine mensup olduğu millete ve insanlığa daha yararlı hale gelmesini sağlamalıdır.
Milli Eğitim; milletini seven ve yüceltmeye çalışan, TC.'ne karşı görev ve sorumluluklarını bilen, bilimsel ve hür düşünme gücüne sahip, insan haklarına saygılı, hür ve demokratik bir ülkenin bulunması gerekli niteliklere kavuşmuş, kişiliği ve yetenekleri gelişmiş "iyi insan-iyi vatandaş" yetiştirmekle görevlidir.
Nesillerin yükselmesinde önemli unsuru teşkil eden eğitim, kronikleşmiş bir üslup ve alternatifleriyle varlığını sürdüren bir mekanizma değil, aktif, dinamik mükemmelliği kabul edilmesi gereken Batılı tarzda bir model olmalıdır.203
Gelişmekte olan ülkelerin eğitim programları, gelişmeyi sağlayıcı nitelikte olmalıdır. Öğretimin her kademesinde bulunan kurumlar araştırma yoluyla yardım kavramını kurumlaştırarak bölgenin gelişmesine katkıda bulunmalıdırlar .204
Eğitim sürecinde rolalanların teknik bilgi ve becerileriyle birlikte, insan ilişkileri konusunda da bilgi ve beceri sahibi olmalarının zorunlu olduğu kabul edilmektedir .205
Dostları ilə paylaş: |