Modern Revizyonizmin Çöküşü



Yüklə 1,32 Mb.
səhifə50/81
tarix18.04.2018
ölçüsü1,32 Mb.
#48558
növüYazı
1   ...   46   47   48   49   50   51   52   53   ...   81

Bunları söylerken gerek Küba gerekse Nikaragua'da devrim sonrası süreçleri, bu süreçlerin niteliğini ve sınırlarını tartışmak istemiyoruz. Bu ayrı bir sorun. Bu iki ülke halkı Şili'ninkinden daha mı yiğit, daha mı cesaretli? Hayır. Allende 11 Eylül 1973 günü Moneda sarayını(205)kuşatan tanklara ve roket yağdıran uçaklara karşı, kundağında "Salvador Allende'ye silah arkadaşı Fidel Castro'dan" yazılı bir Kalaşnikofla sonuna kadar kahramanca çarpıştı. Radyodan Şili halkına son mesajını şöyle noktaladı: "Yaşasın Şili! Yaşasın Halk! Yaşasın işçiler"

Küba ve Nikaragua devrimlerini Şili deneyiminden ayıran belirleyici bir ilke farklılığı vardır; diğer özelliklerin önemi ne olursa olsun, talidirler. Bu fark, hükümet olmak ile iktidar olmak kavramları arasındaki uçurumun ta kendisidir. Şili'de Halk Birliği sadece yönetime gelebilmiştir. Nasıl ki "sosyalizme barışçıl geçiş" perspektifi ile yönetime gelebilme olasılığı tarihsel bir veri olmuşsa, aynı perspektifle iktidar olunamayacağı o denli ispatlanmıştır. Burjuva çerçeveyi kırmadan, kurulu düzenin belkemiğini oluşturan kurumlar dağıtılmadan, kısacası devlet aygıtı parçalanmadan reformlar aracılığıyla, ne kadar köklü olursa olsun, kurulu düzenin değişmeyeceği, toplumsal bir devrimin yapılamayacağı Şili'de ispatlanmıştır.

Her şeye rağmen tarihe mal olmuş Şili deneyiminin belirleyici tek dersi "sosyalizme barışçıl geçiş" teorisinin kesin iflasıdır.

Bu değerlendirmeleri yaparken söylediklerimizin doğruluğunu ve haklılığını ispatlamak için Lenin'in "barışçıl geçiş" konusunda yazdıklarından alıntılar yapmadık. Daha doğrusu sorun o kadar açık ki, teorik olarak destek gerektirmiyor. Bu nedenle Lenin'in "barışçıl geçiş" konusundaki düşüncelerini araştırıp inceleme ve onların ışığında Şili hakkında bizim söylediklerimizi değerlendirme görevini okuyucularımıza bırakıyoruz. Şili deneyimi konusunda Türkiye'de etraflıca bir çalışma yapılıp yayınlandığını sanmıyoruz. Dürüst bir burjuva demokratı ve bilim adamı olan Armando Uriben'in "Şili'de Amerikan Darbesi" adlı kitabının yetersiz de olsa, bizim de sık sık şahit olduğumuz, askeri darbelerin nasıl hazırlandığı konusunda kaba taslak bir fikir verebilir düşüncesiyle, okurlarımıza salık veriyoruz.(206)

Ayrıca ve son olarak bizim bu yazımızda değinmediğimiz bir konu var. Neden Türkiye'deki gibi Şili'de de demokrasiye geçiş senaryoları düzenlenmiyor, görev devir takvimleri ilan edilmiyor. Pinochet 24 Ağustos 1988 günü olağanüstü hal yasasını kaldırdı, yani 15 yıllık aradan sonra. Fakat Türkiye'de daha farklı oluyor. Neden? Okurlarımıza bu soruyu da biz soralım.


Eylül 1988(207)

****************************************************

YUGOSLAVYA'DA REVİZYONİST SİSTEMİN BUNALIMI DERİNLEŞİYOR

Yugoslav sisteminin sorunları büyüyor. Yıllardır dünya burjuvazisi, Yugoslavya şahsında sosyalizm adına bir tür burjuva sistemin yaşam bulmasını sevinçle karşılıyor, ona övgüler diziyordu. Çağdaş revizyonizmin diğer temsilcileri ise, Yugoslavya şahsında kendi özlemlerini buluyor, ve ona, "sosyalizmin bağımsız yolu"nu yaşama geçirdiği için övgüler diziyordu.

Yugoslav revizyonizmi, modern revizyonist akımlar içinde özel bir öneme sahiptir. Titocu revizyonizm, iktidardaki revizyonist partiler içinde, Marksizm-Leninizme, proletarya diktatörlüğüne açıktan savaş açma "şerefine" sahiptir. Bu nedenledirki, modern revizyonizmin diğer temsilcileri, revizyonist ihanetlerini ilk önce Yugoslav revizyonizmini aklayarak işe başlıyorlar. Kruşcev iktidara gelir gelmez önce, Yugoslavlarla arayı düzeltmeye çalıştı. Tito'nun hiç de "ciddi(208)yanlışlıkları" olmadığını söyleyerek, Stalin ve Enformasyon Bürosu'nun "sekter" tutumlarıyla Yugoslavya'nın sosyalist sistemden uzaklaşmasına neden olduklarını söyleyerek Titocu revizyonizmi akladı. Aynı yoldan daha sonra Çinliler, en son da Gorbaçov geçti. Yugoslavya adeta, modern revizyonistler için günah çıkarılan, batılı emperyalist çevrelere mesajlar verilen bir kabeye dönüştü.

Yugoslav revizyonizminin özel rolü, sadece ideolojik olarak açıktan Marksizm-Leninizme ve proletarya diktatörlüğüne başkaldırıdan ibaret değildir. Aynı zamanda, sosyalizm maskesi altında, dogmatizmden uzaklaşma adı altında kapitalist üretim ilişkilerini yaşama geçirmesi bakımından da, modern revizyonist hareketin öncülüğünü yapmıştır. Kruşcev'in, Brejnev-Kosigin'in ve günümüzde Gorbaçov'un ekonomik ve politik reformları Yugoslav revizyonizminin uygulamalarının benzerlerinden başka birşey değildir. Bu nedenledir ki, Yugoslav revizyonizminin iflası, aynı zamanda revizyonist sistemin nerelere varacağının tablosunu veriyor.

Aslında, Yugoslavya'da revizyonist sistem, yaşanan ekonomik bunalımla, emperyalistlerin açık bir pazarı haline gelmesiyle yıllar öncesinden iflas etmişti. Bugün yaşananlar ise, ekonomik bunalımın daha fazla derinleşmesinin, politik istikrarsızlığa doğru yol almasının en önemli verilerini ortaya koyuyor.

İşçilerin Yugoslav yeni burjuvazisine karşı sınıf savaşımı artıyor ve sert biçimler alıyor. Geçen yıl, bu ülkede 1500 greve, 300 bin işçi katıldı. Son dönemdeki eylemler ise daha da şiddetli oldu. İşçiler, İMF’nin önerileri doğrultusunda kemer sıkma kararlarına, ücretlerin düşürülmesi kararına karşı başkaldırdı. Belgrad'da, 4000 traktör fabrikası işçisi yönetimi protesto ederek, işi bıraktı ve parlamentoya yürüyerek, "Kahrolsun bürokrasi, ekmek istiyoruz" diye slogan attılar.(209)Kendileri ile görüşmeye gelen hükümet temsilcilerini,"hükümet çekilsin, hırsızlar!" diye protesto ettiler. Bu eylemin ardından Slovenya Cumhuriyetinde 4000 işçi, %50 ücret artışı talebiyle işi bıraktı. Maribor kentinde otomobil fabrikasında binlerce işçinin başlattığı grev ise, kentin diğer fabrika ve tesislerine de yayılarak sokak çatışmalarına dönüştü, işçiler isteklerinin yerine getirilmemesi üzerine,kent merkezindeki yolları trafiğe kapattılar, toplu halde belediyeye yürüdüler. Öteki işçilerle büyük bir gösterinin yapılması için çağrıda bulundular. En son, Belgrad yakınındaki grevci ayakkabı fabrikası işçilerinin, Mayıs ayında alınan ekonomik kararları protesto etmek için parlamentoya yürümeleri, polisle çatışarak, barikatı yararak parlamentoyu işgal eylemini gerçekleştirmesi, eylemlerin hızla tırmanacağına işaret ediyor.


Yüklə 1,32 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   46   47   48   49   50   51   52   53   ...   81




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin