Uyuşmazlik mahkemesi kararlari



Yüklə 5,59 Mb.
səhifə21/148
tarix07.04.2018
ölçüsü5,59 Mb.
#47478
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   148

K A R A R

Davacı : H. G.

Vekili : Av. Ş. O.

Davalı : Esnaf ve Sanatkarlar Odası Erdek - Balıkesir


O L A Y : Davacı, 507 sayılı Kanuna göre kurulmuş Erdek Esnaf ve Sanatkarlar Derneğine (Odasına), Yönetim Kurulunun 04.07.1984 tarih ve 47 sayılı kararı ile 1336 sicil numarasıyla ve 22.06.1984 tarihi itibariyle üye kaydedilmiş, daha sonra 02.09.1984 tarih ve 49 sayılı Yönetim Kurulu kararı ile üyelikten çıkartılmıştır.

Davacı, sahte imzalı bir dilekçeyle istifa etmiş gibi gösterilerek üyelikten çıkarıldığını ileri sürerek, üyelikten çıkarma kararının iptali ile halen davalı Derneğe üye olduğunun ve üyeliğinin devam ettiğinin tespitine karar verilmesi istemiyle dava açmış; Erdek Asliye Hukuk Mahkemesince, 30.03.2004 gün ve E:2003/113, K2004/74 sayı ile işin esası incelenerek dava reddedilmiş; kararın temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi’nin 01.11.2004 gün ve E:2004/11565, K:2004/12734 sayılı ilamı ile “Dernek üyeliğinden çıkarma hakkında son kararı verme görevi genel kurula aittir. (TMK.80/1) Olayda iptali istenen karar genel kurula ait değildir. Sonucu itibariyle doğru olan hükmün bu nedenle onanmasına” karar verilmiştir.

Davacı, Erdek Asliye Hukuk Mahkemesinin gerekçeli kararı yazılıp tarafına tebliğ edilmeden önce, kısa karara dayanarak, 31.03.2004 tarih ve 06633 yevmiye numaralı Üsküdar 1.Noterliğinden Erdek Esnaf ve Sanatkarlar Odasına gönderilen ihtar ile dernek(oda) üyeliğinden çıkartma kararına itiraz ettiğini, yapılacak ilk genel kurul tarihinin tarafına bildirilmesini, itirazının Genel Kurulda görüşülüp karara bağlanması için gündem maddesi oluşturulmasını istemiştir. Davalı Oda tarafından gönderilen 27.01.2005 tarih ve 10 sayılı cevabi yazıda; Genel Kurulun 01.01.2006 ile 31.03.2006 tarihleri arasında Yönetim Kurulunun belirleyeceği bir tarihte yapılacağı, üyelik kaydının silinmesi yetkisinin Genel Kurula ait olduğu fakat odalarında üyelik nitelikleri ile üyelik niteliğinin kaybının 507 sayılı Kanunun 8. ve 9. maddelerinde belirtildiği, yönetim kurulunun vereceği karara istinaden üyeliğin sona ereceği, üyelik niteliğinin kaybı veya silinmesinin genel kurulun görev ve yetkilerinde yer almadığı ve ayrıca genel kurulun olağan toplantı gündeminin de 507 sayılı Kanunun 18.maddesinde belirtildiği, gündeme başkaca madde eklenmesi için genel kurul toplantısında hazır bulunan üyelerin yirmide birinin yazılı isteğinin gerekli olduğu ifade edilmiştir.

Bunun üzerine Davacı vekili; müvekkilinin ihraç kararına karşı itirazlarının genel kurulda karara bağlanması ve bu kararın aleyhlerine olması halinde, açacakları iptal davasının sonuçlanıp kesinleşmesine kadar üyelik ve üyelikten doğan haklarını kullanma hakkının devam ettiğini; bu hususta dernek(oda) ile aralarında yaşanan anlaşmazlığın, muarazanın önlenmesini istemek zorunda kaldıklarını belirterek; oda üyeliğinin devam ettiğinin tespiti ve muarazanın men’i istemiyle 22.12.2004 tarihinde adli yargı yerinde dava açmıştır.

Erdek Asliye Hukuk Mahkemesi; 05.04.2005 tarih, E:2005/1, K:2005/117 sayı ile, davanın kabulü ile "Davalı Erdek Esnaf ve Sanatkarlar Odası Derneği Yönetim Kurulu'nun davacı hakkında dernekten çıkarma kararının, MK.nun 80/1 maddesi gereğince dernek genel kurulunda görüşülüp karara bağlanması ve bu karara karşı yargı yoluna başvurulması halinde karar kesinleşinceye kadar davacının üyeliğinin devam ettiğinin TESPİTİNE, davalı dernek ile arasında çıkan muarazanın ÖNLENMESİNE'' karar vermiş; bu karar davalı tarafından temyiz edilmiş ve Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin, 13.10.2006 tarih ve E:2005/11886, K:2006/10831 sayılı ilamı ile görev yönünden bozulmuş, buna karşı davacı vekilinin karar düzeltme istemi, aynı Dairenin 15.03.2007 tarih ve E:2007/1944, K:2007/3368 sayılı ilamı ile reddedilmiştir.

ERDEK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ; 05.6.2007 gün ve E:2007/84, K:2007/131 sayı ile, davacı vekilinin dilekçesini özetledikten sonra; Davalı Oda Başkanlığının dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde, davacının dernek üyeliğinden çıkarılma yetkisinin yönetim kurulunun görevi içerisine girdiğini, davacının alınan karar ile üyeliğinin son bulduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiş olduğu; Mahkemelerince yapılan yargılama neticesinde, davacının davasının kabulü ile davalı Oda/Dernek Yönetim Kurulu’nun davacı hakkında dernekten çıkarma kararının M.K.nun 80/1 maddesi gereğince Dernek Genel Kurulunda görüşülüp karara bağlanması ve bu karara karşı yargı yoluna başvurulması halinde bu karar kesinleşinceye kadar davacının üyeliğinin devam ettiğinin Tespitine, davalı dernek ile davacı arasında çıkan muarazanın önlenmesine karar verildiğini, verilen kararın davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine,Yargıtay 4.Hukuk Dairesi'nin ilamı ile, Anayasanın 135.maddesine göre, meslek kuruluşlarının kamu kurumu niteliğinde bulunduğu, aynı düzenlemenin 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkarlar Yasası’nın 1. maddesinde de yer aldığını, Uyuşmazlık Mahkemesi’nin 24.04.1980 gün ve 1980/7-7 sayılı kararına göre, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının yönetsel yapı içinde bulunan ve kamu hizmeti gören idari birimler olduğunu, odalara karşı kayıt işlemlerinin ise idari bir işlem niteliği taşıdığını, somut olayda kamu kurumu niteliğinde olan davalıya husumet yönetilerek, kurumun yönetim kurulu tarafından alınmış idari nitelikte olan üyelikten çıkarma kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, bu işlemin iptali amaçlandığına göre talep ve işlemin idari nitelik taşıdığının kabul edilmesi gerektiğini ve bu durumda uyuşmazlığın idari yargı yerinde görülmesi ve bu sebeple dava dilekçesin reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmiş olmasının bozma nedeni olacağı belirtilerek, Mahkemeleri kararının bozularak iade edilmiş olduğunu, dosya yeni bir esas alınmak suretiyle usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyularak, Mahkemelerinin davaya bakmakta görevsizliğine ilişkin hükmün kurulmasının uygun görüldüğü gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş ve bu karar kesinleşmiştir.



Davacı vekili bu defa, müvekkilinin üyeliğinin ve üyelikten doğan haklarını kullanmak hakkının aleyhine haksız olarak verilen çıkarma kararına karşı yapılan itirazların, ilgili Mahkemesine açılacak iptal kararı da dahil, sonuçlanıp kesinleşinceye kadar devam ettiğinin tespiti ve üyelikten doğan haklarını kullanmasına yönelik engellemelerin giderilmesi, aralarındaki muarazanın önlenmesine karar verilmesi istemiyle 25.7.2007 tarihinde idari yargı yerinde dava açmıştır.

BALIKESİR İDARE MAHKEMESİ; 09.1.2008 gün ve E:2008/37, K:2008/18 sayı ile, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 2. maddesinde sayılan idari dava türlerinin, idari işlemler hakkında, yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan iptal davaları ile İdari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları olduğunun hükme bağlanmış olduğu, anılan Yasanın 2/1-C maddesine göre de genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan her türlü idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davaların görüm ve çözümünün idari yargı yerlerine ait bulunduğu; dolayısıyla, idare mahkemesinin bir iptal davasına bakabilmesi için ya idarenin idare hukuku alanında tesis etmiş olduğu bir idari işlem bulunmalı ya da bir idari sözleşmenin mevcut olmasının gerektiği; dosyanın incelenmesinden, davacının oda kaydının 02.09.1984 gün ve 49 sayılı karar ile silindiği, kararın iptali ve dernek üyesi olduğunun tespiti istemiyle Erdek Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davanın da anılan mahkemenin 30.03.2004 gün ve E:2003/113, K2004/74 sayılı kararıyla reddedildiği ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 01.11.2004 gün ve E:2004/11565 K:2004/12734 sayılı kararıyla gerekçeli olarak onandığı, bunun üzerine davacının oda üyeliğinin devam ettiğinin tespiti ve muarazanın men'i istemiyle Erdek Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığı, bu davanın anılan mahkemenin 05.04.2005 gün ve E:2005/l, K2005/117 sayılı kararıyla kabulüne karar verildiği ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 13.10.2006 tarih ve E:2005/11886, K2006/10831 sayılı kararıyla, Yönetim Kurulu tarafından alınmış idari nitelikte olan üyelikten çıkarma kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek bu işlemin iptali amaçlandığından, talep ve işlemin idari nitelik taşıdığının kabul edilmesi, bu bağlamda uyuşmazlığın idari yargı yerinde çözümlenmesi gerektiği nedeniyle kararın bozulduğu, bunun üzerine anılan Mahkemenin 05.06.2007 tarih ve E:2007/84. K:2007/131 sayılı kararıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin bozma kararına uyularak görevsizlik kararı verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı; uyuşmazlığa konu olayda, üyelikten çıkarma kararının değil, bu karara karşı adli yargı yerinde açılan ve kesinleşen karar üzerine üyeliğinin devam ettiğinin ve çıkarma kararına karşı yapılan itiraz üzerine açılacak iptal davası sonuçlanıp kesinleşinceye kadar üyelikten doğan haklarını kullanabileceğinin tespiti ile üyelik haklarını kullanmasına yönelik engellemelerin ve muarazanın giderilmesinin istenilmekte olduğunun anlaşıldığı; bu duruma göre, olayda iptal davasına konu edilebilecek bir idari işlem bulunmaması ve istemin adli yargı yerince verilen kararla ilgili ve kararın uygulanmasına yönelik olması karşısında, uyuşmazlığın çözümünde adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle; 2577 sayılı Yasa'nın 14/3-a ve 15/1-a maddeleri uyarınca davanın görev yönünden reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Turan KARAKAYA, Nüket YOKLAMACIOĞLU, Serdar AKSOY ve Coşkun GÜNGÖR’ün katılımlarıyla yapılan 06.07.2009 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, adli ve idari yargı yerleri arasında 2247 sayılı Yasa’nın 14. maddesinde öngörülen biçimde olumsuz görev uyuşmazlığı doğduğu, idari yargı dosyasının 15. maddede belirtilen yönteme uygun olarak davacı vekilinin istemi üzerine son görevsizlik kararını veren mahkemece, adli yargı dosyasının Başkanlık yazısı üzerine Uyuşmazlık Mahkemesi’ne gönderildiği ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının oda üyeliğinin, üyelikten çıkarma kararına karşı yapılan itiraz sonucu açılacak iptal davası sonuçlanıncaya kadar devam ettiğinin tespiti ile üyelikten doğan haklarını kullanmasına yönelik engellemelerin giderilmesi ve oda ile aralarındaki muarazanın önlenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Görev uyuşmazlığının çözümü için öncelikle, tespit davasının hukukumuzdaki yerinin incelenmesi gerekli bulunmaktadır.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda tespit davasını düzenleyen açık ve genel bir hükme yer verilmemekteyse de, doktrinde ve yerleşik yargısal içtihatlarla, bir hukuki ilişkinin var olup olmadığının saptanması için tespit davası açılabileceği kabul edilmiş bulunmakta; tespit davasının esasının incelenebilmesi için de, genel dava koşullarının yanı sıra, dava konusunun bir hukuki ilişki olması ve bu hukuki ilişkinin var olup olmadığının öncelikle saptanmasında hukuki yarar bulunması koşulları aranmaktadır. Buna göre, özel hukuk alanını ilgilendiren bir hukuki ilişkinin saptanması için adli yargı yerinde müstakil olarak bir tespit davası açılabilmesi olanaklı bulunmaktadır.

Buna karşılık, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “ İdari Dava Türleri ve İdari Yargı Yetkisinin Sınırı” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında, idari dava türleri: iptal, tam yargı ve genel hizmetlerden birinin yürütülmesi için yapılan idari sözleşmelerden dolayı taraflar arasında çıkan uyuşmazlıklara ilişkin davalar olarak sayılmış olup, tespit davası şeklinde bir dava türüne idari yargıda yer verilmemiştir. Anılan Yasanın “ İdari Davalarda Delillerin Tespiti” başlıklı 58/1. maddesi “Taraflar, idari dava açtıktan sonra bu davalara ilişkin delillerin tespitini ancak davaya bakan Danıştay, idare ve vergi mahkemelerinden isteyebilir.” hükmünü taşımakta olup, idari yargıda, ancak açılmış bir idari dava ile ilgili bulunan “ delillerin tespiti” nin istenilmesine olanak bulunmaktadır. Buna göre, idari dava türleri arasında sayılmayan tespit davasının, yorum yoluyla idari yargının görevine müstakil bir dava olarak dahil edilmesine hukuken olanak bulunmadığından, idari yargı yerinde, idare hukuku alanını ilgilendiren bir hukuki ilişkinin varlığının ancak açılmış bulunan bir idari davaya bağlı olarak delil tespiti kapsamında saptanabileceği açıktır.

Belirtilen yasal durum karşısında, tespit davasına konu olabilecek hukuki ilişkinin özel hukuk alanını ilgilendirmesi gerektiği ve bir eda davasının öncüsü durumunda olan tespit davasının adli yargı yerinin görevine girdiği ortaya çıkmaktadır. Ancak, adli yargıda açılacak bir eda davasında hiçbir zaman kullanılmayacağının, buna karşılık idari bir işlem tesisi istemiyle bir idari makama veya idari yargıda açılacak bir davada idare mahkemesine ibraz edilmek ve bu makam veya mahkemeyi hukuken bağlayacak nitelikte belge elde etmek amacıyla açıldığının anlaşılması halinde tespit davası adli yargıda görülemeyecek ve görev yönünden reddi gerekecektir. Bu durumdaki tespit davasının idare hukuku kurallarına göre çözümlenmesi gerekmekteyse de, müstakil bir dava olarak açılması halinde idari yargı yerince, idari yargıda böyle bir dava türü olmadığı ve ancak bir idari dava açıldıktan sonra bu davaya ilişkin delil tespiti kapsamında incelenebileceği noktasından reddedilmesi uygun olacaktır.

Bu açıklamalara göre tespit isteminin konusu incelendiğinde:

Davacının oda üyeliği ve üyelikten çıkarılma işleminde 507 Sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkarlar Kanunu hükümleri uygulanmış olmasına karşın; 21.6.2005 tarih, 25852 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7.6.2005 tarih, 5362 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanunu’nun 76. maddesi hükmü ile 507 Sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış, diğer kanunlarda, 507 Sayılı Kanuna yapılmış olan atıfların bu kanuna yapılmış sayılacağı kurala bağlanmıştır.

İncelenen olayda; 507 Sayılı Yasa yürürlükten kaldırıldığına göre, görev uyuşmazlığının, 5362 sayılı Yasaya istinaden çözümlenmesi gerekmektedir.

(Mülga) 507 Sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkarlar Kanununun 1. maddesinde, Esnaf ve Küçük Sanatkarlar Derneklerinin, kamu kurumu niteliğinde tüzelkişiliğe sahip meslek kuruluşları olduğu belirtilmiş; 7.6.2005 tarih ve 5362 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşlar Kanunu’nun 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı; esnaf ve sanatkârlar ile bunların yanlarında çalışanların meslekî ve teknik ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlerine uygun olarak gelişmelerini ve meslekî eğitimlerini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak, meslek disiplini ve ahlâkını korumak ve bu maksatla kurulan tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğindeki esnaf ve sanatkârlar odaları ile bu odaların üst kuruluşu olan birlik, federasyon ve Konfederasyonun çalışma usûl ve esaslarını düzenlemektir.” denilmiş; Yasanın 7. maddesinde, oda üyeliği için hangi şartların aranacağı; 8.maddesinde, belirtilen durumlarda üyenin oda kaydının silinmesine yönetim kurulu tarafından karar verileceği hususuna, 9. ve devamı maddelerinde ise, oda’ların organları, görev ve yetkilerinin neler olduğuna yer verilmiştir.

Dava, Davacının, davalı Esnaf ve Sanatkarlar Odası Yönetim Kurulunca verilen üyelikten çıkartma kararının yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, üyelikten çıkarma kararına karşı yapılan itiraz sonucu ilgili Mahkemesine açılacak iptal davası sonuçlanıp kesinleşinceye kadar üyeliğinin devam ettiğinin tespiti ile üyelikten doğan haklarını kullanmasına yönelik engellemelerin giderilmesi, oda ile aralarındaki muarazanın önlenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

Anayasanın 135. maddesinin birinci fıkrasında, “Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir.” denilmiş; 5362 Sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşlar Kanununun 1. maddesinde de esnaf ve sanatkârlar odalarının, tüzel kişiliğe sahip kamu kurumu niteliğinde olduğu belirtilmiştir.

Düzenlemelere göre, idari yapı içinde, kamu hizmeti gören bir birim olan oda’lara kayıt işlemlerinin ise idari işlem niteliği taşıdığı anlaşılmaktadır.

Olayda kamu kurumu niteliğinde olan davalıya husumet yöneltilerek, kurumun yönetim kurulu tarafından alınmış idari nitelikte olan üyelikten çıkartma kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, bu işlemin iptali amaçlandığına göre talep ve işlemin idari nitelik taşıdığını kabul etmek gerekmektedir.

Açılan davanın ileride açılması düşünülen eda davasının öncüsü niteliğinde özel hukuk ilişkisinin tespitine ilişkin bulunmadığı; yukarıda açıklandığı gibi, belirtilen idari usuller çerçevesinde idarece değerlendirilmesi gereken bir tespitin yapılması istemiyle müstakil açılan tespit davasına bakılıp bakılamayacağı hususunun, idari yargının görev alanı içinde olduğu açıktır.

Açıklanan nedenlerle İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.


SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Balıkesir İdare Mahkemesi’nin 09.1.2008 gün ve E:2008/37, K:2008/18 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 06.07.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

* * *
Uyuşmazlık Mahkemesi Başkanlığından:


ESAS NO : 2008/205

KARAR NO : 2009/170

KARAR TR : 06.07.2009

(Hukuk Bölümü)
Ö Z E T : Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Aykome Müdürlüğünce, Bildirimsiz, Ruhsatsız ve Ruhsatlı İşlemlere Ait Cezai Müeyyideler Uygulama Yönetmeliği uyarınca verilen idari para cezasına karşı açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesinin gerektiği hk.

Yüklə 5,59 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   148




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin