Musa (Aleyhi-s-Selâm / Selâm O’na) : Ahkâf Suresi 12



Yüklə 8,04 Mb.
səhifə116/260
tarix07.01.2022
ölçüsü8,04 Mb.
#88301
1   ...   112   113   114   115   116   117   118   119   ...   260
Enbiyâ Suresi
48


وَلَقَدْ

andolsun


اٰتَيْنَا

biz verdik



مُوسٰى

Musa\ya


وَهٰرُونَ

ve Harun\a



الْفُرْقَانَ

Furkan\ı (hak ve batılı ayırdeden kitabı)



وَضِيَٓاءً

ve bir ışık olan



وَذِكْراً

ve öğüt olan



لِلْمُتَّق۪ينَۙ

muttakiler (korunanlar) için

















Türkçe Transcript (*)

Velekad âteynâ mûsâ vehârûne-lfurkâne vediyâen veżikran lilmuttekîn(e)

Ali Bulaç Meali

Andolsun, biz Musa'ya ve Harun'a, takva sahipleri için bir aydınlık ve bir öğüt (zikir) olarak, hak ile batılı birbirinden ayıran (furkan)ı verdik.

Edip Yüksel Meali

Musa'ya ve Harun'a Yasalar Kitabını, erdemliler için bir ışığı, bir mesajı verdik.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Yemin olsun ki, Musa ve Harun'a eğriyi doğrudan ayıran kitabı, takva sahibleri için bir ışık ve öğüt olarak verdik.

Süleyman Ateş Meali

Andolsun biz, Musa'ya ve Harun'a hak ve batılı ayırdeden ve korunanlar için bir ışık ve öğüt olan Kitabı verdik.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yemin olsun, biz, Mûsa'ya ve Hârun'a hak ile bâtılı ayıran, korunanlar için bir ışık ve öğüt olan Furkan'ı verdik.

Yusuf Ali (English)

In the past We granted to Moses and Aaron the criterion (for judgment),(2709) and a Light and a Message for those who would do right,- *

M. Pickthall (English)

And We verily gave Moses and Aaron the Criterion (of right and wrong) and a light and a Reader far those who keep from evil

Furkân, hak ile batılı birbirinden ayıran demektir.
Furkân Suresi
35


وَلَقَدْ

andolsun


اٰتَيْنَا

biz verdik



مُوسَى

Musa\ya


الْكِتَابَ

Kitabı


وَجَعَلْنَا

ve yaptık



مَعَهُٓ

kendisinin yanında



اَخَاهُ

kardeşi


هٰرُونَ

Harun\u


وَز۪يراًۚ

vezir













Türkçe Transcript (*)

Velekad âteynâ mûsâ-lkitâbe vece’alnâ me’ahu eḣâhu hârûne vezîrâ(n)

Ali Bulaç Meali

Andolsun, biz Musa'ya kitabı verdik ve onunla birlikte kardeşi Harun'u yardımcı kıldık.

Edip Yüksel Meali

Biz Musa'ya kitabı vermiş ve kardeşi Harun'u da kendisine yardımcı olarak atamıştık.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Andolsun ki Musa'ya kitap verdik, kardeşi Harun'u da ona yardımcı yaptık.

Süleyman Ateş Meali

Andolsun biz Musa'ya Kitabı verdik ve kardeşi Harun'u kendisinin yanında vezir yaptık.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yemin olsun ki, biz Mûsa'ya Kitap verdik. Kardeşi Hârun'u da onun yanında vezir yaptık.

Yusuf Ali (English)

(Before this,) We sent Moses The Book, and appointed his brother Aaron with him as Minister;(3092) *

M. Pickthall (English)

We verify gave Moses the Scripture and placed with him his brother Aaron as henchman.

Furkân Suresi
36


فَقُلْنَا

dedik


اذْهَبَٓا

gidin


اِلَى الْقَوْمِ

kavme


الَّذ۪ينَ كَذَّبُوا

yalanlayan



بِاٰيَاتِنَاۜ

ayetlerimizi



فَدَمَّرْنَاهُمْ

ve onları yok ettik



تَدْم۪يراًۜ

yıkıp



















Türkçe Transcript (*)

Fekulnâ-żhebâ ilâ-lkavmi-lleżîne keżżebû bi-âyâtinâ fedemmernâhum tedmîrâ(n)

Ali Bulaç Meali

Böylece onlara: 'Ayetlerimizi yalanlayan kavme gidin' dedik; sonunda onları (Firavun ve çevresini) kökünden darmadağın ettik.

Edip Yüksel Meali

"Siz ikiniz, ayetlerimizi yalanlayan şu topluma gidin," dedik. Bunun ardından onları yakıp yok ettik.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

"Haydi âyetlerimizi yalan sayan o kavme gidin" dedik. Sonunda (yola gelmediklerinden) onları yerle bir ettik.

Süleyman Ateş Meali

Ayetlerimizi yalanlayan kavme gidin, dedik. (Onlara gittiler. Onlar, kendilerine gelen bu elçilerimizi kabul etmeyince biz) de onları yıkıp yok ettik.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Ardından şöyle dedik: "Ayetlerimizi yalanlayan topluluğa gidin." Biraz sonra da o topluluğu yerle bir ettik.

Yusuf Ali (English)

And We command: "Go ye both, to the people who have rejected our Signs:" And those (people) We destroyed with utter destruction.

M. Pickthall (English)

Then We said: Go together unto the folk who have denied Our revelations. Then We destroyed them, a complete destruction.


Fussilet Suresi
45


وَلَقَدْ

andolsun


اٰتَيْنَا

biz vermiştik



مُوسَى

Musa\ya


الْكِتَابَ

Kitabı


فَاخْتُلِفَ

ayrılığa düşülmüştü



ف۪يهِۜ

onda


وَلَوْلَا

eğer olmasaydı



كَلِمَةٌ

bir söz


سَبَقَتْ

geçmiş


مِنْ رَبِّكَ

Rabbinden



لَقُضِيَ

derhal hüküm verilirdi



بَيْنَهُمْۜ

aralarında



وَاِنَّهُمْ

onlar


لَف۪ي

içindedirler



شَكٍّ

bir kuşku



مِنْهُ

ondan


مُر۪يبٍ

işkilli







Türkçe Transcript (*)

Ve lekad âteynâ mûsâ-lkitâbe faḣtulife fîh(i)(k) ve levlâ kelimetun sebekat min rabbike lekudiye beynehum(c) ve-innehum lefî şekkin minhu murîb(in)

Ali Bulaç Meali

Andolsun, Musa'ya kitabı verdik, fakat onda anlaşmazlığa düşüldü. Eğer Rabbinden (daha önce) bir söz geçmiş (verilmiş) olmasaydı, mutlaka aralarında hüküm verilmiş (iş bitirilmiş)ti. Gerçekten onlar, bundan yana kuşku verici bir tereddüt içindedirler.

Edip Yüksel Meali

Biz Musa'ya kitabı (İbranice) verdik, onda da anlaşmazlığa düştüler. Rabbinin vermiş olduğu bir söz olmasaydıaralarında yargı verilirdi. Gerçekten onlar ondan kuşku ve şüphe içindedirler.

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

Andolsun ki biz Musa'ya Tevrat'ı vermiştik de onda ihtilafa düşmüşlerdi. Eğer Rabbin tarafından azabın ertelenmesine dair bir söz geçmeseydi mutlaka aralarında hüküm verilirdi. Gerçekten onlar Kur'ân hakkında bir şüphe ve tereddüt içindedirler.

Süleyman Ateş Meali

Andolsun biz Musa'ya Kitabı vermiştik, onda da ayrılığa düşülmüştü. Eğer Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında derhal hüküm verilir(işleri bitirilir)di. Onlar ondan işkilli bir kuşku içindedirler.

Yaşar Nuri Öztürk Meali

Yemin olsun, biz Mûsa'ya Kitap'ı verdik de onda ihtilafa düşüldü! Eğer Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Hiç kuşkusuz, onlar, Kur'an hakkında, sürekli işkillendiren bir kuşku içindedirler.

Yusuf Ali (English)

We certainly gave Moses the Book aforetime: but disputes arose therein. Had it not been for a Word(4518) that went forth before from thy Lord, (their differences) would have been settled between them: but they remained in suspicious disquieting doubt thereon. *

M. Pickthall (English)

And We verily gave Moses the Scripture, but there hath been dispute concerning it; and but for a Word that had already gone forth from thy Lord, it would ere now have been judged between them; but lo! they are in hopeless doubt concerning it.



Hac Suresi
43


وَقَوْمُ

ve kavmi de



اِبْرٰه۪يمَ

İbrahim


وَقَوْمُ

ve kavmi de



لُوطٍۙ

Lut




Türkçe Transcript (*)

Vekavmu ibrâhîme vekavmu lût(in)

Ali Bulaç Meali

İbrahim'in kavmi ve Lut'un kavmi de:

Edip Yüksel Meali

İbrahim'in halkı, Lut'un halkı da...

Elmalılı Hamdi Yazır Meali

İbrahim'in kavmi de, Lût'un kavmi de (peygamberlerini) yalancı saydılar.

Süleyman Ateş Meali

İbrahim kavmi ve Lut kavmi de (yalanlamıştı).

Yaşar Nuri Öztürk Meali

İbrahim'in kavmi de Lût'un kavmi de...

Yusuf Ali (English)

Those of Abraham and Lut;

M. Pickthall (English)

And the folk of Abraham and the folk of Lot;

Hac Suresi
44


وَاَصْحَابُ

ve halkı da



مَدْيَنَۚ

Medyen


وَكُذِّبَ

ve yalanlanmıştı



مُوسٰى

Musa da


فَاَمْلَيْتُ

ben de bir süre vermiştim



لِلْكَافِر۪ينَ

kafirlere



ثُمَّ

sonra


اَخَذْتُهُمْۚ

onları yakalamıştım



فَكَيْفَ

nasıl


كَانَ

oldu


نَك۪يرِ

benim inkarım








Türkçe Transcript (*)

Veas-hâbu medyen(e)(s) vekużżibe mûsâ feemleytu lilkâfirîne śümme eḣażtuhum(s) fekeyfe kâne nekîr(i)

Ali Bulaç Meali

Medyen halkı da (peygamberlerini yalanlamıştı). Musa da yalanlanmıştı. Böylelikle Ben, o inkâr edenlere bir süre tanıdım, sonra onları yakalayıverdim. Nasılmış benim (her şeyi alt üst edip kökten değiştiren) inkılabım (veya inkarım).


Yüklə 8,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   112   113   114   115   116   117   118   119   ...   260




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin