ÖĞrenme yaklaşimlari, ÖĞrenme modelleri ve öĞrenme kuramlari yapilandirmaci öĞrenme yaklaşimi



Yüklə 159,29 Kb.
səhifə4/4
tarix30.10.2017
ölçüsü159,29 Kb.
#22115
1   2   3   4

BEYİN TEMELLİ ÖĞRENME


Bilgisayar ile insan arasında bazı benzerlikler bulunmaktadır. Bu benzerlikleri şu şekilde ifade edilebilir (Brewer, 1999):

1 Kablo- damar benzerliği. İnsan beyni ile organları arasında bilgi akışı damarlarla olmaktadır. Bilgisayarda ise işlemci ile diğer donanımlar arasında bilgi akışını sağlayan kablolardır.

2.İşlemci-beyin benzerliği: İnsan beyin tarafından bilgisayar ise işlemci tarafından yönetilmektedir.

3.Bellek benzerliği: Bilgisayarda ram geçici bellektir. Yapılan işlemler ram’a geçici olarak kaydedilir eğer hafızaya kaydedilmezse kendiliğinden silinir. İnsanda bir şey düşünürken ya da yaparken bilgileri önce kısa süreli belleğe atar. Eğer bu bilgiler önemli değilse tekrar edilmez ve unutulur. Dolayısıyla bilgisayardaki geçici bellek, insanlardaki kısa süreli belleğe benzemektedir.

4.Hard disk-hafıza benzerliği: İnsan bilgileri hafızasında kaydeder. Bilgisayar ise bilgileri hard diskte kayıt altına alır.

Beyin temelli öğrenmenin amacı beynin temel kurallarını açıklamak ve öğretmen süreçlerini bu kurallara göre düzenlemektir. Beyin temelli öğrenme aşağıdaki sayıtlıları sorgular:



  1. Fabrika modeli okulların yapısı iyi bir model midir?

  2. Davranışçılık insanların nasıl öğrendiği iyi açıklar mı?

  3. Okullar bir neslin gereksinimine cevap verebilir mi?

  4. Son eğitim araştırmaları yaklaşımları yeterli ve uygun mudur?

Bilgi toplumu eğitimin sanayi toplumundaki gibi fabrika anlayışı birey yetiştirilmez. Çocuğun öğrenmesi fabrikada ayrı üretilmiş parçaların birleştirilmesine benzemez. Beyin temelli öğrenme çocuklara doğal meraklarını katabilecekleri, fiziksel harekete uygun, sosyal etkileşime, uygulamaya, dili ve yaratıcılıklarını kullanmaya elverişli yaşantılar sunulmasını önermektedir (Açıkgöz, 2008, s. 238-239).

Beyin uyumlu öğrenme tekniği temel alan bir öğrenme modeli de kuantum öğrenmedir. Kuantum enerjinin ışımaya çevrilmesidir. Kuantum öğrenme ise kişinin bilgilerini kullanarak ışıması olarak tanımlanmaktadır. 1980’li yıllarda Amerika’da Bobbi De Porter tarafından geliştirilen bir çalışmadır. İkili beyin teorisi, üçlü beyin teorisi gibi beynin çalışma fonksiyonlarının farklılıklarını kullanan yaklaşımlar benimsenmiştir. Çoklu zeka ve duygusal zeka kuramlarını temel alır. Kuantum öğrenme modelinin uygulanarak hazırlandığı Supercamp programları ile ögrenciler kuantum öğrenmede yer alan bütün hayat boyu öğrenme becerilerini uygulayarak öğrenmektedirler. Jeannette Vos-Groenendal tarafından yapılan araştırmanın sonuçlarına göre; öğrencilerin motivasyon, akademik basarı, özgüven ve öğrenilen becerilerinde artış gözlenmiştir. 1983 1989 yılları arasında yapılan akademik takip çalışması sonucunda öğrencilerin program öncesi akademik ortalamaları artmıştır. Demir’in araştırma sonuçlarına göre verilen kuantum öğrenme semineri etkili olmuştur. Öğrencilerin derse, okula ve öğrenmeye ilişkin düşüncelerinde olumlu değişmeler olduğu belirlenmiştir (Demir, 2006).



8.BAĞLAŞIMCI KURAM

Bu kurama giren düşünür ve bilim adamları (Pavlov, E.C. Tolman, Thordike, Guthrie, .Sklnner, Hull vd.) öğrenmeyi, uyarıcı (stimulus) ile davranım (response) arasında bir bağ kurma olarak ele almaktadırlar. Bu kurama göre öğrenme ilkeleri şöyle sıralanabilir.

1. Öğrenci yaparak öğrenir. Yani ne yapıyorsa, onu öğrenir. Bu nedenden dolayı öğrenci, öğretme ortamına etkin bir biçimde katılmalıdır.

2. Öğrenmede tekrarın önemi büyüktür. Kişi bazı bilgi ve özellikle becerileri tekrarlayarak öğrenir. Tekrar, uyarıcı ile davranım arasındaki bağı kuvvetlendirir (Guthrie bu görüşte değildir. Ona göre öğrenme bir defada olur).

3. Genel olarak doğru davranım pekiştirilmelidir. Bazıları ise cezayı savunurlar; fakat “Olumlu pekiştireç vermek, doğru yanıtın oluşmasında daha etkilidir .“ görüşü ağırlık taşır; çünkü cezanın olumsuz yanları vardır.

4. Güdüleme, öğrenmeyi önemli derecede etkiler. Bu nedenden dolayı, güdüleme koşulları tutarlı biçimde ayarlanmalıdır.

5. Genelleme ve ayırt etmeyle ilgili kazanılan davranımlar, değişik ve çok çeşitli durumlarda öğrenilmeli ve kullanılmalıdır; çünkü bu tür öğrenme sonucu kazanılan davranımın geçerliği ve güvenirliği artar (Hilgart, Bower 1966:607, 618; Fidan 1985:22,23).

Tüm bu ilkeler dört ana başlık altında toplanabilir: 1. Hazırbulunuşluk,2. SınamaYanılma, 3. Pekiştirme, 4. Tekrar. Bu kuramı savunanlar, öğrenmeye bir ürün olarak ele almışlardır denebilir.



9.BiLİŞSEL ALAN-GEŞTALTÇI KURAM

Bu kurama göre öğrenmeyi, yalnız U-D bağıntısı ve şartlanma ile açıklamak yeterli değildir; çünkü öğrenmede, “bilme, kavrama, sezme” gibi zihinsel etkinlikler daha baskındır. Öğrenme hem zekanın, hem güdülemenin, hem de transferin ürünüdür (Max Wertheimer, W. Köhler, K. Kofka, Ausubel). bu kuramcılarca oluşturulan öğrenme ilkeleri şöyle sıralanabilir:

1. Öğrenilecek İçerik ya da üstesinden gelinecek sorunun yapısında; öğeler, öğeler arası İlişkiler bulunmalıdır. Öğrenci bunları görsün; inceleyip açıklayabilsin. Yani İçerik ve sorunun yapılandırılması tutarlı olmalıdır, çünkü öğrenmede içeriğin, sorunun doğru algılanması çok önemlidir.

2. Kazandırılacak davranışlar ve onlarla ilgili İçerik tutarlı bir biçimde düzenlenirken öğrencinin gelişim düzeyi göz önüne alınmalı; davranış ve onlarla ilgili İçerik basit ve anlamlı bütünlerden daha karmaşık bütünlere doğru sıralanmalıdır.

3.Anlayarak, kavrayarak öğrenme; ezbere dayalı öğrenmeden daha kalıcıdır. Üstelik başka alanlara transfer edilebilme olasılığı daha yüksektir.

4. Öğrenci, öğrenme yaşantıları arasındaki İlişkileri kendisi bulmalıdır. Ayrıca ona, bulduğu İlişkileri uygulama olanağı da sağlanmalıdır. Böyle bir tutum sonucu davranışlar kalıcı olur. Üstelik, öğrendiklenni benzer başka alanlara kolayca transfer edebilir.

5. Öğrenciye her eğitim durumunda dönüt verilmelidir. Yani öğrencinin ne derece öğrendiğini bilmesi gerekir. Öğrenciye hataları, eksikleri, tam olarak öğrendikleri bildirilmelidir; çünkü böyle bir yaklaşım sonucu öğrenci, öğrenmeye karşı olumlu bir tutum geliştirebilir. Eksiklerini giderme, hatalarını düzeltme olanağı sağlar. Böylece istendik davranışı tam olarak öğrenebilir.

6. Hedefler yani öğrenciye kazandırılacak davranışlar, onun hazırbulunuşluk düzeyine göre saptanmalıdır. Öğrenci derste kazanacağı davranışlardan haberdar edilmelidir; çünkü böyle bir yaklaşım öğrenciyi güdüleyebilir ve başarılı olmasını sağlayabilir.

7. Öğrenme tek bir yaşantıyla gerçekleşmez. Ustelik öğrencinin geçmiş yaşantılarının öğrenmesi üzerine etkisi vardır. Bu nedenden dolayı, yeni bir öğrenme, öğrencinin daha önceki öğrendiklerinden hareket edilerek kazandırılmalıdır (Hilgard, Bower 1966: 614; Fidan 1985:22,24).

Bu kuramı savunanlar öğrenmeyi bir ürün olarak değil de daha çok bir süreç olarak ele almışlardır denebilir.



10.BiLGİ İŞLEM SÜRECİ KURAMI

Bu kurama göre (Allen Neveli, Herbert A. Simon, Gagne ve Briggs) öğrenme bilgi işlem sürecine benzer bir biçimde oluşmaktadır. Yani girdiler belli bir zamanda istendik ürüne dönüştürülür. Urünün niteliği ve niceliği denetlenir. Bilguşlem süreci Girdiler-işlemler-Çıktılar ve Dönütten oluşur.

Gagne ve Briggs’in görüşü kısaca şöyle özetlenebilir: Çevreden gelen uyarıcılar önce duyu organlannca alınır ve buradan Duyusal kayıta geçerler. Duyusal kayıtta çok kısa süre kalan bilgi, Kısa Süreli Belleğe gelir. Kısa süreli bellekte anlamlandırılan bilgi Uzun süreli belleğe depolanır. Kısa süreli bellekteki bilgi tekrarlanmaz ve kullanılmazsa, kısa zamanda silinir. Uzun süreli bellekte ise bilgi kodlanıp, depolanır ve uyarıcı gelince tekrarlanır. Gelen uyarıcıya verilecek yanıt için davranışlar seçildikten sonra ya kısa süreli belleğe, ya da davranış düzenleme mekanizmasına başvurulur. Tüm bunların sonunda da dönütün kullanılması gereklidir (Gagne 1987: 49-78). Ayrıca her öğretilen davranış İnsan zihninde sekiz aşamalı evreden geçerek oluşur. Bunlar: 1. Güdüleme, 2. Farkına yarma, 3. Kazanma, 4. Kodlama, 5. Hatırlama, 6. Genelleme, 7. Davranma, 8. Pekiştirme başlıkları altında aşamalı olarak toplanabilir.

Bu aşamalı sıradan hareket eden Gagne ve Briggs öğretme ortamının düzenlenmesinde şu sİranın izlenmesini savunmaktadırlar:

1. Dikkati çekme: Öğrencinin öğretilecek davranışa dikkatinin çekilmesi gerekir. Öğrencinin dikkatini kazandırılacak davranışın üzerinde toplamasına etki eden iç ve dış koşullar ayarlanmalıdır.

2. Öğrenciye kazandırılacak davranışlar dersin başında bildirilmelidir: Dersin başında, öğrenci hangi davranışları kazanacaksa, onlar öğretmence öğrenciye bildirilmelidir. Bu tutum hem öğrenmeyi, hem de değerlendirmeyi kolaylaştırır.

3. İlgili ön öğrenmelerin hatırlatılması: Kazandırılacak davranış, daha önceden kazanılmış davranışlara bağlıdır. Bu nedenden dolayı, ilgili ön öğrenmelerin öğrenciye hatırlatılması gerekir. Bunlardaki eksikler, yeni öğrenilecek davranışı olumsuz yönde etkiler.

4.Uyarıcı araç-gerecin sunulması: Davranışı her bir öğrenciye kazandırmak için gerekli araç-gerecin, ilgili tekniklerle yeri geldiğinde sunulması aşamasıdır.

5. Öğrenciye rehberlik etme: Öğrenciye yeri geldiğinde ya öğretmen, ya da bilen öğrencilerce yol gösterilmesi gerekir. Bunlar; örnek verme, açıklama, yapma, birebir yardım olabilir.

6. Davranışın gözlenmesi: Bu basamakta, şimdiye dek geçilen aşamalar sonunda kazandırılacak davranışın, her bir öğrenci tarafından istenilen nitelikte yapılıp yapılmadığı gözlenmelidir. Bu basamakta öğrencinin istendik davranışı yapması gerekir. 7. Dönüt verme: Eğer öğrenci istendik davranışı yapamıyor, ya da yarım yamalak yapıyorsa, eksikleri varsa, ona eksikleri ve hataları hakkında bilgi verilmelidir. 8.Değerlendirme: Öğretme durumunun sonunda her bir öğrencinin istendik davranışı ne derece kazandığının belirienmesi gerekir. Yanlışlar düzeltiler; eksikler giderilir. Bu iş ya her desin sonunda, ya da ünitenin bitiminde yapılmalıdır.

9. Kalıcılığı sağlama: Kalıcılığı sağlamak için öğrenciye değişik ve uygun zamanlarda davranışı tekrar etme ve uygulama olanağı verilmelidir (Fidan 1985: 36,37).

Gagne, öğrenmeyi İnsanın sinir sisteminde oluşan karmaşık bir süreç olarak görür ve ona göre sekiz tür öğrenme vardır:

1. İşaret öğrenme (Signal leaming): Öğrenmenin en alt basamağıdır. Çocuğun sesin, ışığın, rengin farkına varmasında olduğu gibi.

2. Uyarıcı-davranım bağını öğrenme (Stimulus-response leaming): Kişi bu basamakta uyarıcıyla davranım arasındaki bağı öğrenir. Kırmızı ışık yanınca durmada olduğu gibi.

3. Uyancı-davranım bağlarını kurarak uyarıcı davranım zincirleri oluşturma (Chain learning): Bu basamakta kişi, zincirleme davranımlar oluşturur. Teybi çalıştınp kaset doldurma, bir arabayı, ya da makineyi çalıştırmada olduğu gibi.

4. Sözlü karşılıklarıyla uyarıcı-davranım zincirlerini öğrenme (Verbal association teaming): Sözcüklerin anlamlarını öğrenme ve iki sözcük arasında İlişki kurmada olduğu gibi.

5.Ayırt etmeyi öğrenme (Multiple discrimination leaming): Kişi bu basamakta nesneleri, İlişkileri, hayvanları, olguları birbirlerinden ayırt eder. Kediyi köpekten, an- neyi babadan, masayı sandalyeden ayırt etmeyi öğrenmede olduğu gibi.

6. Kavram (Consept learning): Kişi bu basamakta kavramların ne anlama geldiğini öğrenir. Devlet, okul, eğitim, öğretim, pekiştireç gibi kavramların anlamlarını öğrenme burne gibi.

7. İlke öğrenme (principle leaming): Kavramlar arasındaki İlişkileri, neden-sonuç, öncelik-sonralık bağlarını kişi bu basamakta öğrenir. Kanun, kuram, ilke, sayıltı, genellemelerin nerede ve nasıl kullanılacağını bilmede olduğu gibi.

8. Problem çözme (Problem solving): Kişi bu basamakta ilgili kanun, ilke, kural, genellemeleri kullanarak bir problemi çözmeyi öğrenir. Matematik, fizik, kimya, biyoloji, felsefe, sosyoloji vb. alanlarda verilen problemleri çözmede olduğu gibi.

Bu sekiz tür öğrenmeyle ilgili ürünlerin kazanılmasında çok çeşitli yollar vardır. Üstelik her tür öğrenme için kullanılan yollar, birbirinden farklıdır. Bunlar, aşamalık özeliğine de sahiptir. Yani birinci tür öğrenme olmadan İkinci, birinci ve İkinci tür öğrenme olmadan üçüncüsü ve ilk yedisi olmadan problem çözme olamaz. Bu nedenden dolayı, Gagne’ye göre öğrenme, birikik bir üründür. Tüm bunların dışında öğretme durumunda, öğrencinin etkin katılımı da gereklidir; fakat her öğretme durumuna, her öğrenci aynı etkinlikle katılamayacağından bireyselleştirilmiş eğitime gidilmelidir. Ayrıca Gagne, öğrenme ürünlerini aşamalı olarak “zihinsel beceriler, sözel bilgiler, tutumlar, beceriler, bilişsel stratejiler” olmak üzere beş grupta toplar. Bunların her birinin öğrenilmesi için gerekli koşulları belirtir (Gagne and Briggs: 1979: 153-169; Gagne 1987:64).

11. OKULDA ÖĞRENME KURAMI (Carrol)


  • «Hızlı ve yavaş öğrenen öğrenciler vardır» görüşüne dayanır.

İhtiyaç duyulan zaman ve öğrenme fırsatları verildiğinde öğrencilerin tümü kazandırılmak istenen öğrenme hedeflerine ulaşabilir.

  • Carroll’un Okulda Öğrenme Modelinin Beş Öğesi  

  • Yetenek

  • Öğretimden yararlanma yeteneği

  • Sabır/sebat

  • Fırsat

  • Öğretimin Niteliği

carroll okulda öğrenme modeli ile ilgili görsel sonucu

12.TAM ÖĞRENME MODELİ

Bloom, tarafından geliştirilen bir modeldir. Öğrenciler arasındaki bireysel farklılıkları dikkate alarak bir ortam tasarımı yapmayı esas alır (Bloom).



Pekiştireç: Davranışın olma sıklığını arttıran uyarıcılar

İpucu: Bireyin davranışı kazanabilmesi için yapılabilecek hatırlatmalardır.

Katılım: Öğretim hizmetinin niteliğini artırmada önemli değişkenlerden biridir.

Dönüt ve Düzeltme: Öğrenciye durumu hakkında bilgi verme yanlışları düzeltme.

Öğrenciler her ünite testini başarıncaya kadar tekrar ederler

Tam Öğrenme Şeması



ÖĞRENCİ NİTELİKLERİ (Giriş Davranışları)

1) BİLİŞSEL GİRİŞ DAVRANIŞLARI

            “Okuduğunu Anlama” ve “Dil kullanma gücü” gibi bütün öğrenmelerde gerekli olan genel bilişsel giriş davranışları ve belli bir öğrenme ünitesindeki yeni davranışların öğrenilmesini kolaylaştıran yada mümkün kılan ön öğrenmeleri kapsamaktadır. Belirlenen yeni hedeflerin gerçekleştirilmesinde ön koşulların kazanılmış olmasının etkili olduğunu belirtmekte; öğrenme ürünlerinin de yeni öğrenmeleri hazırlayıcı nitelikte olması gerektiğini vurgulamaktadır.

            Glaser’in “Temel Öğretme”; Ned Flanders’in “Sosyal Etkileşim” ve Carrol’un “Okulda Öğrenme” modelinde de yeni öğrenmeler için gerekli ön öğrenmelerin giriş davranışları içinde yer tuttuğu görülmektedir.

            Her yeni öğrenmenin kendinden önceki öğrenmelere dayalı ve kendinden sonrakilere hazırlayıcı olması tam öğrenmenin sağlanabilmesi için öğretme-öğrenme sürecinin başında eksik olan bilişsel giriş davranışlarının tamamlanmasını gerektirmektedir.

            Genel olarak burada bahsedilen bilişsel giriş davranışları öğrencinin okuduğunu anlama, yazma, dili kullanma ve dört işlem becerisini kapsar.

2) DUYUŞSAL GİRİŞ ÖZELLİKLERİ

            Duyuşsal giriş özellikleri öğrencinin öğrenme ünitesine karşı ilgisi, tutumu ve akademik benlik kavramını içermektedir. Duyuşsal giriş özellikleri arasında başarıyı belirlemede en yüksek etkiye sahip olan AKADEMİK BENLİK kavramı öğrencinin öğrenme özgeçmişine dayalı olarak hedeflerle tutarlı öğrenme düzeyine ulaşıp ulaşamayacağına ilişkin kendini algılayış tarzıdır.

Benzer giriş davranışlarıyla öğretme-öğrenme sürecine giren öğrencilerden başarısızlığa uğrayanların akademik benlik kavramlarının olumsuzlaştığı ve bilişsel başarı düzeylerinin de düştüğü; başarı ile karşılaşan gruptakilerin ise akademik benlik kavramlarının daha olumlu hale geldiği; bilişsel seviyelerinin de yükseldiği gözlenmektedir.

ÖGRETİM HİZMETİNİN NİTELİĞİ

            BLOOM’un TAM ÖĞRENME modelinin ikinci değişkeni “öğretim hizmetinin niteliği” dir. CARROL; Öğretim hizmetinin niteliğini her öğrenciye en uygun öğrenme birimlerinin seçimi ve düzenlenmesi, açıklanması olarak tanımlamaktadır. Bu durum okul eğitiminde bireysel öğretimin vazgeçilmez bir  yöntem olarak uygulanmasını gerektirmektedir. Öğretim hizmetinin niteliğini 4 öğe belirler: Þ



1) İPUCU: Þ Öğrenme sürecinde öğrenciye neyi öğrenebileceğini, bunları öğrenirken ne yapacağını anlatmak için kullanılan faaliyetlerin tümü olarak tanımlanmaktadır. İpuçlarının çeşitli iletişim biçimleri vardır.: Þ Sözlü Anlatım, görsel uyarıcı vb…

2) ÖĞRENCİ KATILIMI: Þ Katılma, öğrencinin istenilen davranışı kazanması için kendisine sağlanan ipuçları ile belli bir düzeyde açık yada kapalı şekilde etkileşmesi ve bu çabayı davranışı kazanıncaya kadar devam ettirmesidir. Öğrencinin öğretme ortamına etkin katılımını onun hazırbulunuşluk düzeyi ile çevre koşulları belirler.

3)PEKİŞTİRME: Þ Davranışların tekrar edilme sıklığını artırma işlemi pekiştirmedir. Bu işlemi yapan uyarıcılara da pekiştireç denir. Pekiştirme olumlu yada olumsuz şekilde yapılabilir. Öğrenmede pekiştirecin etkili kullanılması için aşağıdaki ilkelere uygun kullanılmalıdır: 

  •             → Pekiştireç öğrencinin gelişim özelliklerine uygun olmalıdır,

  •             → Pekiştireç sosyal, kültürel ve ekonomik özelliklere uygun olmalıdır,

  •             → Pekiştireç öğrenci için anlamlı olmalıdır,

  •             → Pekiştireç olumlu davranıştan hemen sonra verilmelidir.

  • → Öğretmen amaçlara uygun davranışlarından dolayı öğrencinin seviyesine ve özelliğine göre yerinde ve zamanında maddi ve manevi olarak gereken pekiştireçleri verebilmelidir.

 

4) DÖNÜT VE DÜZELTME:  (Geribildirim) Öğrenciye kendi öğrenmesiyle ilgili sonuçları, geldiği düzeyleri bildirme işidir.

Dönüt (geribildirim); öğrenciye yaptığı bir davranışın sonucu ile ilgili bilgi vermektir. Öğretmenin öğrenciye sorduğu sorulara aldığı yanıtlarla ilgili onlara bilgi vermesi “doğru”, “yanlış”, “eksik” gibi yanıtların doğruluk derecesini bildirmesi dönüttür.

Düzeltme; dönüt sonucu yapılan bildirimin sonucuna bakarak öğrencilerin eksiklik ve yanlışlıkları belirlenir. Bu eksiklikleri tamamlama ve yanlışlıkları doğrulama işlemi de “düzeltme” olarak adlandırılır.



Dönüt ve düzeltme aynı zamanda bir sınıftaki öğretim hizmetinin niteliğini ve öğrenme düzeyinin etkisini belirleyen en önemli öğedir.

ÖĞRENME ÜRÜNLERİ

  •             Tam öğrenme modelinin bağımlı değişkeni olan öğrenme ürünleri; öğrenme düzeyini ve çeşidini, öğrenme hızını ve duyuşsal ürünlerini kapsamaktadır. Tam öğrenme stratejisi ile öğrenen öğrencilerin öğrenme hızında artma beklenmektedir. Ayrıca öğrenci tam öğrenme yoluyla daha başarılı olacağından öğrenme ünitesine, derse, okula karşı ilgi, olumlu tutum ve akademik benlik kavramları gelişecektir.

  •             Tam öğrenme stratejisi ders içi faaliyetler açısından her konu alanı düzeyinde, öğrenci hazırbulunuşluğun da ve sınıf düzeylerinde etkili bir şekilde kullanılabilir. Gerek hedef davranış gerekse ilgili yöntemleri kapsaması açısından bütün yöntem, teknik ve yaklaşımları bir bütün içerisinde tam öğrenme stratejisi ile kullanabiliriz.

Alıştırma: Öğrendiğiniz öğrenme kuram ve yaklaşımların her birine uygulanabilir nitelikte nasıl bir öğretim tasarımı hazırlardınız? Açıklayarak, yazınız. Görüşlerinizi sınıfta tartışınız.

www.sevimasiroglu.com

Yüklə 159,29 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin