YAPILANDIRMACI ÖĞRENME YAKLAŞIMI
Henüz bir yaşındaki bir çocuk kendisine veriler oyun hamuruna dokunduğunda ona şekil verir. Çocuk yaşadığı bu deneyimi ile “Bütün nesneler şekil verilebilirdir” kuramını oluşturur. Bir müddet sonra metal bir oyuncağa şekil vermeye çalışır ama yapamadığını görünce “yumuşak nesneler şekil alır, sert olanlar şekil alamaz” şeklinde kuramını değiştirir. Challi ve Britain (2003, s.5)’a göre çocuklar kendi kuramları çeşitli ve zengin uyaranlarla etkileşime girme koşuluyla geliştirebilirler. Yani çocuklar doğuştan kuram geliştiricidirler.
Yukardaki örnekte de açıklandığı gibi yapılandırmacı öğrenme yaklaşımında bilginin öğrenen için anlamlı olabilmesi için zengin materyal kullanımı, öğrenenin aktif olması ve üzerine yeni bilginin yapılandırılabilmesi açısından önceki öğrenmelerin var olması büyük önem taşır.
Şekil. 1 Yapılandırmacı Öğrenme Yaklaşımı
BİREY
YAPILANDIRMACI ÖĞRENME YAKLAŞIMI
Yeni ve eski bilgiler arasında zincirler oluşur
AKTİF ÖĞRENME
ÖĞRENME
NESNE, OLGU, OLAY
ETKİLEŞİM
Şekildeki zihin haritasında görüldüğü gibi yapılandırmacı öğrenme yaklaşımında öğrenmenin gerçekleşebilmesi için birey ile öğrenilecek bilgi arasında etkileşim olmalıdır. Birey bilgiye (nesne, olgu, olay) ulaşırken ön bilgilerinden, deneyimlerinden yola çıkar ve bilgiye yeniden anlam kazandırır. Bireyin bilgiye ulaşması ile aktif bir şekilde öğrenme gerçekleşir. Aktif öğrenme, öğrenenin öğrenme sürecinin sorumluluğunu taşıması ve bu süreçler ile ilgili kararları kendisinin almasıdır.
İlk yapılandırmacı Vico’ dur. Kant, Hegel ve Dewey’ de yapılandırmacılığa katkıda bulunan diğer felsefecilerdir. Yapılandırmacılıkta temel felsefe öğrenenin bilgiyi yeniden yapılandırması, zihinsel şemalara yerleştirebilmesi ve etkin bir katılımcı olmasıdır. Bu yönüyle de yapılandırmacılık yaklaşımının psikolojik temelini bilişsel gelişim kuramları oluşturur denebilir. Vygotsky ve Piaget’ in bilişsel kuramları yapılandırmacılık yaklaşımının psikolojik temelini oluşturur (Demirel & Koç, 2004).
Yapılandırmacı öğrenmede, büyük kavramlar vurgulanır. Öğrencilerin soruları ile öğrenmenin yönetilmesi çok önemlidir. Aktivitelerde "orijinal materyallerin ve verilerin" kullanılmasına ve "manipulative" denilen kurgu şablonlarının kullanılmasına çalışılır. Öğrencilere gerçek dünya ile ilgili kuramcılar gözüyle bakılır. Öğretmenler öğrenme ortamında etkileşimi sağlamak için rehber olurlar. Öğretmenler gelecekteki dersleri düzenlemek için öğrencilerin görüşlerine başvururlar. Ölçme değerlendirme öğretim ile iç içedir. Öğrenci sunuları ve portfolyolarıyla yapılır. Öğrenciler esas olarak ekip çalışması yaparlar (Brooks ve Brooks 1993).
Yapılandırmacı Öğrenme Yaklaşımına Uygun Örnek Ders Planı
Ders no: Öğretim İlke ve Yöntemleri
Konu: Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımı nedir?
Hedefler
-
Yapılandırmacı öğrenme yaklaşımına uygun ders içerikleri hazırlar.
-
Dersinde öğrencilerin bilgiyi yapılandırarak öğrenmesini sağlar.
-
Kendi branşına uygun, aktif öğrenmeyi sağlayan etkinlikler düzenler.
Süre: 80 dk. (2 ders saati)
Öğrenme- Öğretme Süreci
İşleniş: Etkinliklerin süresi ortalama 10 dakikadır.
Dikkat Çekme-Motivasyon: 4. etkinlikteki puzzle’ın ilk bölümü sınıfa yansıtılır. İlk parçanın nasıl bir resme ait olduğunu tahmin etmeleri istenir. Tahminler kısaca alındıktan sonra cevabı dersin bir bölümünde öğrenecekleri söylenir. Bu eğitimden öğretmenlerin derslerinde öğrencilerin öğrenmelerini nasıl arttıracakları öğrenerek ayrılacakları söylenir.
-
Ön bilgileri aktif hale getirme:
Etkinlik 1: Bilgi Kese kağıdı
Etkinlik açıklanır. Etkinlik bilgi keseleri yerine hazırlanan çalışma kağıtları ile de yapılabilir. Kavramlar hakkında bildiklerini çalışma kağıtlarına yazdıktan sonra grup oluşturup yazdıklarını kıyaslarlar.
Konuyla ilgili bilinmesi gereken kavramlar tahtaya yazılır:
Öğretmenler kendilerine dağıtılan kese kağıtlarının dışına tahtaya yazılan listedeki kavramlarla ilgili ne biliyorlarsa yazarlar. Bilmedikleri kavramla ilgili bir şey yazmazlar. Daha sonra 2-4 kişilik gruplar oluşturarak, grup üyeleri yazdıklarını birbiri ile paylaşırlar. Kendilerine dağıtılan küçük kağıtlara öğretmenin rehberliğinde yeni öğrendiklerini yeni kağıtlara yazarak kese kağıtlarına atarlar.
2. Keşfetme-açıklama-derinleştirme:
Etkinlik 2 Soru-cevap-Buluş Yolu
Buluş yolu ile yapılandırmacı öğrenme için anlamlı öğrenmenin önemine varmaları sağlanır.
Öğrenme nedir? Cevaplarken daha önce hazırladıkları bilgi kesesinden (veya çalışma kağıdından) yaralanırlar.
Öğrenen kimdir? sorusunun cevabı birey (öğrenci) şeklinde alındıktan sonra tahtanın bir bölümüne ‘birey’ yazılır.
Birey ne öğrenir? şeklinde sorulup, bilgi (nesne, olay, olgu) cevabı alınıp yazılır.
Etkileşim
BİREY BİLGİ
Geleneksel anlayışta öğrenci ile bilgi arasında nasıl bir etkileşim vardır?
Bilgi öğretmen tarafından aktarılır. Öğrenci bilgi olduğu gibi kabul edip ezberler.
Öğrenme bu şekilde kalıcı olur mu?
Kalıcı öğrenme nasıl sağlanır?
Cevaba ulaşılmazsa;
Bilgi bize aktardığında mı yoksa kendi çabalarımızla araştırıp, keşfederek mi daha kalıcı öğrenebiliriz?
sorusu ile öğretmenin bilgiyi aktaran, öğrencinin ise bilgiyi olduğu gibi kabul edip ezberleyen taraf olduğu, öğrenilenlerin kalıcı olmadığı için anlamlı öğrenmenin gerektiği; öğrenme bireyin yaşantı ve etkinlikleri ile oluşmaktadır. Anlamlı öğrenme bireyin deneyimlerinden çıkardığı bireysel anlamlardır. Bireysel anlamlar bir başkasına aktarılamaz .
Daha önce bilgi keselerine (veya çalışma kağıdından) yazdıkları anlamlı öğrenme bilgisi kontrol edilip, anlamlı öğrenmenin yeni öğrendikleri hali yeniden yazılıp, bilgi kesesine koyulur.
Etkinlik 3 Top taşıma-Problem çözme
Etkinlik anlatılır. 3-4’er kişilik gruplar oluşturarak da problemler tartışılabilir.
Oturarak veya ayakta yüzleri birbirlerine dönük, iç içe iki çember olacak şekilde dizilirler. Tahtaya yazılan aşağıdaki problemler üzerinde ikişerli tartıştıktan sonra her defasında ters yönde bir kayarak farklı kişilerle eşlenip, tartışırlar:
1.Öğrencilerinizde anlamlı öğrenmeyi sağlamak için neler yapmalısınız?
2.Neden işbirlikli öğrenme tercih edilmelidir?
3.Aktif öğrenme nasıl gerçekleşir?
Birey öğrenirken çevresi ile etkileşime girmek zorundadır. Birlikte düşünme tek düşünmekten ve anlamlara bireysel ulaşmaktan çok daha etkilidir. İşbirlikli öğrenmede öğrenciler hem kendilerinin hem de başkalarının gelişmesine katkıda bulunurlar.
Aktif öğrenmede öğrenci kendi öğrenme sürecinden sorumludur. Kendi kararlarını kendi alır, sonuçlarına varırlar.
Aktif öğrenme ve işbirlikli öğrenme ile ilgili yeni öğrendikleri bilgi keselerine eklenir.
Etkinlik 4 Puzzle (Yap-boz)
İkişerli gruplar oluşturulur. Projeksiyona yansıtılan bir parçası verilen resmin ne tür bir mekana ait olduğunu aralarında tartışıp tahmin etmeleri istenir. Hemen ardından ikinci resim gösterilerek aynı soru sorulur ve ardından üçüncü resim gösterilip, soru tekrarlanarak aralarında tahmin etmeleri istenir. İlk gösterilen resim ön bilgilerimize benzetilir. Birinci resimde sahip olduğumuz bilgiden yola çıkarak 2. ve 3. resimlerden hangisinde tahmin etmemizin daha kolay olduğu sınıfa sorulur. 2. resimde parçalar kopuk olduğu için tahmin etmek daha zordur. Öğretmenlerin öğrencilere direk aktardığı klasik yaklaşımlar buna benzer. 3. resimde yap-boz parçaları arasında anlamlı bir geçiş vardır. Çünkü daha önceki resim parçasına eklenerek verilmiştir. Böylece daha kolay tahmin edilmiştir. Bilginin yapılandırılması durumu buna benzetilir. Öğrenme süreci önceki bilgilerin üzerine yenilerinin inşa edilmesi ile oluştuğu üzerinde tartışarak her defasında biraz daha parça verilerek sırayla resmin tamamı sınıfa gösterilir.
Değerlendirme:
Öğrenme Galerisi
Bu sınıftan ayrılırken yanınızda hangi bilgileri götüreceksiniz? sorusu sorularak oluşturulan gruplardan öğrendiklerini listelemeleri istenir. Bitirdikten sonra listeler sınıfın duvarlarında sergilenir. Öğretmenler diğerlerinin yazdıkları notlara listeleri incelerler. Diğerlerinin listesinde öğrenmiş oldukları ama yazmayı unuttukları öğrenmelerin yanına işaret koyarlar. Böylece hangi öğrenmenin kaç kişi tarafından öğrenildiği değerlendirilir.
Dersin değerlendirilmesi
Aldıkları eğitim hakkında neler düşündükleri sorulur.
Bu kurama göre her bireyin birbirinden farklı pek çok zekâsı vardır ve bunların her biri kendilerine özgü bir biçimde gelişir ve çalışır. Her insanda bu zekâların tümü bulunur, ancak insanların yetenek ve yaratıcılıkları büyük farklılıklar gösterir. Bir öğrencinin her zekâsının ayrı ayrı güçlü yanları ve zayıflıkları işlenerek, daha başarılı olması sağlanabilir. Etkin eğitim için öğretilecek her bilginin çoklu zeka alanlarına göre anlatılması gerekir. Çoklu zeka eğitiminin tam olarak uygulanabilmesi için eğitimin bireyselleştirilmesi gerekir. Bu da pahalıyla mal olur. Her öğrencinin üzerinde ayrı ayrı yoğunlaşılması için küçük grup çalışmaları kullanılabilir. Öğrenme stili ile çoklu zeka kuramı karıştırılmamalıdır. Öğrenme stili yaklaşımla ilgilidir, çoklu zeka ise beynimizin ne kadar çalıştığı ile ilgili bir kuramdır.
Howard’a göre (2004) insanların zekâyla ilgili genelde iki varsayımı vardır. Bunlardan ilki, her insanın az yâda çok belli bir düzeyde, tekil ve genel bir kapasiteye sahip olduğu; ikincisiyse, bu kapasitenin standartlaştırılmış sözel bir takım araçlarla ölçülebileceği varsayımıdır. Standart psikometrik araçlarla ölçülebilen tek bir zekâ olduğuna dair geleneksel kuramı şiddetle eleştiren Gardner, ilk kez 1983 yılında, her bireyin birbirinden farklı pek çok zekâsının olduğu ve bunların her birinin kendilerine özgü bir biçimde geliştiği ve çalıştığı tezini ortaya atmıştır. Her insanda bu zekâların tümü bulunur, ancak insanların yetenek ve yaratıcılıkları büyük farklılıklar gösterir. Bir öğrencinin her zekâsının ayrı ayrı güçlü yanları ve zayıflıkları işlenerek, daha başarılı olması sağlanabilir. Geleneksel öğretimde öğrencilerin sözel/dilsel ya da mantıksal/matematiksel zekâları gelişmiş gibi hareket edilmektedir. Öğrencilerin dinleme, okuma, açılama, not alma, problem çözme gibi sadece iki zekâ alanına dayalı etkinliklerle öğrenebileceği zannedilmektedir.
Gardner’ın eğitim hedefi: Anlama önemli bir süreçtir. İnsan ilk doğduğu günden beri yüzyıllar boyunca dünyayı anlamaya çalıştı. Anlama yeni bir bilgi ile karşılaşıldığında çıkarılan kişisel sonuçtur. Öğrenme için bir durumu anlama çabası olması gerekir. Farklı malzemeleri bir yerde yerleştirmek gerekir. İçsel bilgi daha önce öğrendiğimiz ama ne işe yaradığını bilmediğimiz bilgidir. Çocuklar okula gitmeden önce içsel bilgilere sahiptir ve sürekli bilgi depolarlar. Eğitimin hedefi öğrenenin anlamasını sağlamak ve anladığını uygulatmak olmalıdır. Eğitimin hedefi belli bir skor kat etmek değildir ( kaynak: 1. Uluslar arası Yaşayan Kuramcılar-Haward Gadner Konferansı 2009).
Dostları ilə paylaş: |