Sahih İlmihal



Yüklə 4,89 Mb.
səhifə37/99
tarix16.11.2017
ölçüsü4,89 Mb.
#31882
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   99

BAYRAM NAMAZI


Bayram namazının meşruiyetinin asıl dayanağı kitab, sünnet ve icmadır. Kitabtan dayanağı yüce Allah'ın: "O halde Rabbin için namaz kıl ve kurban kes!" (el-Kevser, 108/2) buyruğudur. Genel olarak müfessirler burada "namaz"dan kastın bayram namazı olduğunu belirtmişlerdir.

Sünnetten dayanağına gelince, Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem’in iki bayram namazını kıldığı tevatür ile sabittir. İbn Abbas dedi ki: Ben Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem, Ebu Bekir, Ömer ve Osman Radıyallahu anhum ile birlikte bayram namazlarında bulundum. Hepsi de hutbeden önce namaz kılıyorlardı."1076

İcmaa gelince, ilim ehlinden pek çok kişi bayram namazının meşruiyeti üzerinde icma olduğunu nakletmiş bulunmaktadır.

İbn Kudame diyor ki: Müslümanlar iki bayram namazının kılınması hususunda icmâ’ etmişlerdir.1077



Bayram Namazının Hükmü: vaciptir. Zira Cuma ile bayram aynı günde olursa Cuma namazı düşer. Ayrıca bayramda namazgaha gelmek emredilmiştir; Ümmü Atiyye (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Rasulullah bize, bayram namazlarına genç kızları, çadırda kalan genç bâkireleri, ve hayızlı kadınları da çıkarmamızı emretti. Hayızlıların da katılmaları müslümanların cemaatlerini görmeleri, dualarında hazır bulunmaları içindi, bunlar namazgahların dışında kalacaklardı." bir kadın ; "Olur ki birimiz tüm bedenini örten örtüyü bulamaz, bu takdir de ne olur?" diye Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'e sordu bunun üzerine; "Ona din kardeşi kendi cilbabından(dış elbise; çarşafından) giydirsin" buyurmuştur. 1078

Bayramların adabı; İbni Abbas r.a.’dan; Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem bayram günü kırmızı bürdesini giyerdi.”1079

Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm), Ramazan bayramında, sayıca tek olan birkaç hurma yemedikçe namaza gitmezdi."1080

Büreyde (radıyallahu anh) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm), ramazan bayramı namazında bir şeyler yemeden çıkmazdı. Kurban bayramında ise, namazdan dönünceye kadar bir şey yemezdi."1081

Cabir r.a’den; "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bayram namazına giderken bir yoldan gider, dönerken başka bir yoldan dönerdi.''1082

Bayram namazı ve bayram namazına gitmek hususunda Peygamber efendimizin uygulamalarını anlatırken İbnu'l-Kayyim şunları söylemektedir:

Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem (bayram namazına gitmek üzere) yayan çıkardı. Bayram gününde bir yoldan gidip, bir diğerinden dönmek suretiyle farklı yoldan gider gelirdi. Bir görüşe göre her iki yolda bulunanlara selam vermek için, bir diğer görüşe göre her iki kesim onun bereketine nail olmak için, bir diğerine göre her iki yolda ihtiyacı bulunanların ihtiyaçlarını görmek için, bir başka açıklamaya göre diğer geniş ve dar yollarda İslâmın şiarlarını açıkça ortaya koymak için, bir başka açıklamaya göre onlara İslâmın ve müslümanların gücünü İslâm şiârlarının dimdik ayakta tutulduklarını göstermek suretiyle münafıkları öfkelendirmek için, bir başka açıklamaya göre yerlerin tanıklıklarının artması için böyle yapardı. Çünkü mescide ve musallaya giden bir kimsenin bir adımı onun derecesini yükseltirken, diğeri onun bir günahını kaldırır ve bu evine dönene kadar böyle sürüp gider. Bir diğer görüşe göre -ki en sahih olan budur- bütün bu sebepler dolayısıyla ve onun herbir uygulamasında görülen daha başka hikmetler dolayısıyla böyle yapardı.1083

Yine İbnu'l-Kayyim şunları söylemektedir: İbn Ömer sünnete ileri derecede uyan birisi olmakla birlikte güneş doğmadıkça (bayram namazı için) evinden dışarı çıkmazdı, evinden musallâya kadar giderken tekbir getirirdi.1084

Vakti; İlim ehli genel olarak bayram namazı vaktinin, güneş bir mızrak boyu kadar yükseldikten sonra başlayıp, güneşin zevaline kadar devam ettiği görüşündedir. Bu da kuşluk vaktidir. Çünkü güneşin doğuşu esnasında namaz kılmak yasaklanmıştır. O kadar ki; tam doğuş zamanında namaz haramdır, ondan hemen sonra -bir mızrak boyu kadar yükselinceye kadar- namaz kılmak ise mekrûhtur.

Kurban bayramı namazının eli çabuk tutarak ilk vaktinde kılınması sünnettir. Böylelikle Minâ'da hacıların kurban kesmelerine uygun hareket edilmiş ve insanların da kurbanlarını kesmelerine imkân tanınmış olur.

Buna karşılık, insanların fıtır sadakalarını verme imkânını bulmaları için ramazan bayramı namazını geciktirmek sünnettir.

İbnu'l-Kayyim der ki: Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem Ramazan bayramı namazını geciktirir, Kurban bayramı namazını erken kılardı. İbn Ömer sünnet-i seniyeye ileri derecede tabi olan birisi olmakla birlikte, güneş doğmadıkça (bayram için) dışarı çıkmazdı1085

Sıddîk Hasan Han şunları söylemektedir: Her iki bayram namazının vakti güneşin bir mızrak boyu yükselişinden itibaren başlayıp, zevale kadar devam eder. Hadis-i şeriflerin -benzeri kuvvettekiler delil olmamakla birlikte- ifade ettiği mana üzerinde icmâ’ tahakkuk etmiş bulunmaktadır. Bayram namazının son vakti ise güneşin zevalidir.1086

Bayram Namazının Edâ Edileceği Yer

Bayram namazının şehrin dışında, musallâda kılınması sünnettir. Çünkü Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem böyle yapmıştır. Bu hüküm namazın musallâda kılınmasını engelleyen herhangi bir mazeretin bulunmaması halinde böyledir.

Şâyet yağmur, rüzgar ya da bunun dışında herhangi bir mazeret sözkonusu ise mescidde kılınmasında bir mahzur yoktur. Eğer şehirde zayıf ve âciz kimseler bulunuyor ise, imam şehir mescidinde onlara namaz kıldıracak birisini tayin eder. Çünkü Ali Radıyallahu anh böyle yapmıştır.

İbn Kudame der ki: Sünnet, kişinin namazı musallâda kılmasıdır. Çünkü Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem mescidini bırakarak musallâya çıkardı. Ondan sonraki halifeler de böyle yapıyorlardı. Diğer bir sebep ise bu, müslümanların üzerinde icma ettikleri bir konudur. İnsanlar her dönemde ve her şehirde (bayram namazı için) musallaya çıkarlar ve orada bayram namazını kılarlar1087

İbnu'l-Kayyim der ki: Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem bayram namazlarını musallâda kılardı. O her zaman bu iki bayram namazını da musallâda kılmayı adet edinmişti1088

Bayram Namazının Kılınış Şekli

Bayram namazı iki rekâttir. Bu hususta ilim ehli arasında ittifak vardır. Birinci rekât -diğer namazlar gibi- iftitah tekbiri ile başlar. Bundan sonra ise kıraatten önce yedi tekbir getirilir.İkinci rekâtte ise (rükûya) geçiş tekbiri dışında kıraatten öncebeş tekbir getirilir.

Aişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm), fıtr (ramazan) ve kurban bayramlarının namazlarında, birinci rek'atte yedi (ziyade) tekbir getirirdi, ikinci rek'atte ise, iki rüku tekbirinden başka beş (ziyade) tekbir getirirdi."1089

İbnu'l-Kayyim de Muhammed Mustafa Sallallahu aleyhi ve sellem’in bayram namazı hususundaki rehberliğini ve bu namazın keyfiyetini anlatırken şunları söylemektedir:

Hutbeden önce namaz kılmakla başlardı. İki rekât namaz kılardı. Birincisinde iftitah tekbiri ile birlikte peşpeşe yedi tane tekbir alırdı. Her iki tekbir arasında kısa bir süre susardı. Tekbirler arasında ondan bellenmiş bir zikir yoktur. Fakat İbn Mesud'un şöyle dediği nakledilmektedir: Allah'a hamd-u senâda bulunur, Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem'e salavât getirir.1090 Bunu el-Hallal zikretmektedir.

İbn Ömer ise Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem'e tabi olmaya dikkat eden birisi olarak her tekbir sırasında ellerini kaldırırdı.1091 Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem tekbir almayı bitirdi mi Kur'ân okumaya başlar ve önce Fatihatu'l-kitab'ı okur. Ondan sonra da: "Kaf, çok şerefli Kur'ân'a yemin ederim ki" (Kaf, 50/1) suresini iki rekâtin birinde okur, diğerinde ise: "O saat yaklaştı ve ay yarıldı." (el-Kamer, 54/1) suresini okurdu.1092 Bazan bu iki rekâtte: "O en yüce Rabbinin ismini tesbih et!" (el-A'la, 87/1) ile "Sana örtüp bürüyenin haberi geldi ya." (el-Gaşiye, 88/1) surelerini okuduğu da olurdu.1093 Bu da, öteki de ondan sahih olarak rivâyet edilmiştir. Bunun dışında ondan sahih bir rivâyet gelmemiştir.

Kur'ân okumayı bitirdikten sonra tekbir getirir ve rukûya varırdı. Sonra birinci rekâti tamamladıktan ve sücûddan kalktıktan sonra peşpeşe beş tekbir getirirdi. Tekbir getirmeyi bitirdi mi Kur'ân okumaya geçerdi. Böylelikle her iki rekâtte de ilk başladığı şey tekbir oluyor, sonra Kur'ân okuyor, arkasından da rukû’a varmak geliyordu.1094

Bayram namazından önce ve sonra nafile namaz yoktur; İbnu Abbâs (radıyaIlahu anhüma) anlatıyor: "Rasulullah (aleyhissalâtu vesselâm) bayram günü - çıkıp iki rek'at namaz kıldırdı. Ne bunlardan önce ne de bunlardan sonra başka namaz kıldırdı.''1095

Bayram Namazları Dolayısıyla Ezan Okunmaz, Kamet Getirilmez.

Bayram namazı için ezan okumak ve kamet getirmek sözkonusu değildir. Çünkü Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem’in bayram namazını ezan okumaksızın ve kamet getirilmeksizin kılmış olduğu sabittir.

İbn Abbas ve Câbir Radıyallahu anhuma'dan şöyle dedikleri rivâyet edilmiştir: "Ramazan bayramı günü de, kurban bayramı günü de (namazdan önce) ezan okunmuyordu."1096

Câbir b. Semura Radıyallahu anh'dan şöyle dediği rivâyet edilmiştir: "Rasûlullah Sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte iki bayram namazını bir değil, iki değil (pek çok defa) ezan okunmadan, kamet getirilmeden kıldım."1097

İbnu'l-Kayyim der ki: Peygamber Sallallahu aleyhi ve sellem musallâya vardı mı ezan okunmaksızın, kamet getirilmeksizin; "es-salâtu câmia: topluca namaza" diye seslenilmeksizin namaza başlardı. Sünnet olan bunlardan herhangi birisinin yapılmamasıdır.1098

İbn Hazm der ki: İmam gelir, ezan ve kamet okunmadan öne geçer, insanlara açıktan Kur'ân okuduğu iki rekât namaz kıldırır.1099



Bayram Namazı Kaza Edilir mi?

Kimi ilim adamının kanaatine göre bayram namazı kaçırılacak olursa vakti geçtiğinden ötürü kaza edilmez. Çünkü nafilelerin kazası olmaz ve bayram namazı cemaat ile kılınır.

Başkaları da şöyle demektedir: Bayram namazına yetişemeyen bir kimsenin, kılınış şekline uygun olarak kazasını yapması sünnettir. Çünkü Enes böyle yapmıştır.1100 Ayrıca bu, diğer namazlar gibi bir namazın kaza edilmesinden ibarettir. Şâyet imama selâm vermeden önce yetişecek olursa, kılındığı şekliyle kazasını yapar. Eğer yalnızca hutbeyi yetişir ve imamın selam vermesinden sonra gelirse, yine kılındığı şekil üzere iki rekât olarak kazasını yapar. Bunlardan, dört rekât olarak kazasını yapar diyenler de vardır. Doğrusunu en iyi bilen Allah'tır.

İbn Hacer, Buhârî'deki "bayram namazını kaçırırsa iki rekât namaz kılar bahsi" şeklindeki başlık ile ilgili olarak şunları söylemektedir: Bu başlıkta iki hüküm vardır. Birisi bayram namazını cemaat ile birlikte kılmayı -ister mecburiyetten, ister isteği ile olsun farketmez- (kazasını yaparak) onu telafi etmenin meşruiyeti; (diğeri) aslı gibi iki rekât olarak kaza edileceğidir.1101



Meşru eğlence ruhsatı;

Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Rasulullah aleyhissalâtu vesselâm Medine'ye geldiğinde Medinelilerin iki (bayram) günleri vardı. O günlerde oynayıp eğlenirlerdi.

"Bu iki gün(ün mana ve mahiyeti) nedir?" diye sordu. "Biz cahiliye devrinde bu günlerde eğlenirdik!" dediler. Aleyhissalatu vesselam:

"Allah, bu iki bayramınızı onlardan daha hayırlı diğer iki günle değiştirdi: Kurban bayramı, Fıtır bayramı" buyurdu.1102

Aişe radıyallahu anha anlatıyor: "Rasulullah aleyhissalâtu vesselâm, benim yanımda iki cariye, Buas (savaşı ile ilgili hamâsi) türküler söylerken çıkageldi. Gidip yatağın üzerine (yan üstü uzandı ve yüzünü de (aksi istikamete) çevirdi. Derken (babam) Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh girdi. Derhal beni azarladı ve: "Rasulullah'ın hane-i saadetlerinde şeytan çalgısı ha!" dedi. Bunun üzerine Rasulullah aleyhissalâtu vesselâm, ona yönelip.

"Bırak onları (söylesinler!)" buyurdu. (Onlar sohbete dalıp, bizden) dikkatlerini çekince, ben cariyelere göz işareti yaptım, kalkıp gittiler." Aişe devamla der ki: "Bir bayram günüydü. Siyahiler, mescidde kılınç-kalkan oyunu oynuyorlardı. Ben mi Rasulullah aleyhissalâtu vesselâm'dan taleb etmiştim (bilemiyorum), yoksa o (kendiliğinden) mi "Seyretmek ester misin?" buyurdular. Ben:

"Tabii!" dedim. Kalktı, beni geri tarafına aldı, yanağım yanağının üstünde olduğu halde durduk.

"Ey Erfideoğulları göreyim sizi (oynayın)!" diyordu. Ben usanınca(ya kadar böyle devam ettik. Usandığımı farkedince):

"Yeter mi?" buyurdular. Ben: "Evet!" dedim. "Öyleyse git!" dediler."1103

Zilhicce’nin on günlerinde yapılan amelin fazileti; İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: "Rasulullah aleyhissalâtu vesselâm: "Salih amellerin Allah'a en ziyade sevgili olduğu günler bu on gündür!" buyurmuştu. Cemaatten: "Allah yolundaki cihaddan da mı?" diye soran oldu. "Cihaddan da! buyurdu. Ancak bir kimse, canını, malını muhataraya atarak çıkar, hiçbir şeyle dönmezse (yani cihad sırasında ölürse) o kimse hariç."1104

Bayram tebriği; Cübeyr Bin Nüfeyr’den; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in ashabı bayram günü karşılaştıklarında; “Tekabbelallah minna ve minkum; Allah bizden ve sizden kabul etsin” derlerdi.1105

Bayram Tekbirleri; Allah Teala buyuruyor ki; “Sayılı günlerde (eyyam-ı teşrikte telbiye ve tekbir getirerek) Allah'ı anın.”(Bakara 203)

Saib (Bin Yezid) radıyallahu anh’tan; “Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Cibril(Aleyhis selam) Bana geldi ve dedi ki; “Ashabına tekbir getirirken seslerini yükseltmelerini emret”1106

Mervezi, Kitabül İydeyn’de Mücahid radıyallahu anh’tan;

أن عبدالله بن عمر و أبا هريرة كانا يأتيان السوق أيام العشر فيكبران لا يأتيان السوق إلا لذلك

Abdullah Bin Ömer ve Ebu Hüreyre radıyallahu anhuma on günlerde (Zilhicce’nin ilk on günü) çarşıya yüksek sesle tekbir getirerek girerlerdi.”1107

Ubeyd Bin Umeyr radıyallahu anh’den aynı yerde tahricine göre;

كان عمر يكبر في قبته فيكبر أهل المسجد فيكبر أهل السوق حتى ترتج منى تكبيرا

“Ömer radıyallahu anh çadırında tekbir getirir, bunu mescidden ve çarşıdan işiten halkta tekbir getirmeye başlar ve tekbir sesleri ile yerler sarsılırdı.1108



Tekbirin Şekli; Selman r.a.’den; “Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber kebira” şeklinde tekbir getirin”1109 İbni Hacer der ki; “günümüzde yapılan tekbir şeklinin ve buna yapılan eklemelerin aslı yoktur.”1110

İslamda, Ramazan ve Kurban Bayramlarının dışında üçüncü bir bayram yoktur. Müslümanlar, Allah’ın hakkında herhangi bir hüküm indirmediği, zaman ve mekana bağlı olarak belirlenen pek çok bayramlarla sınanmışlardır.



Zamana Bağlı Bayramlar: Bunlar pekçoktur. Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) doğum günü, mirac gecesi, Şaban’ın 15. gecesi, salih veya salih olduğu sanılan bir insanın doğum günü, bazı kral ve padişahların iktidara geliş tarihi, bu bayram acem (arab harici) kavimlerde Nevruz bayramı olarak geçer ve onlardan alınmıştır. Bir iktidara karşı başlatılan direniş hareketi ve bir halkın diğer bir halka galip geldiği tarih olan ve arab olmayan kavimler tarafından kutlanan Mihrican Bayramı vs.

Bayramlarla ilgili yanlışlar; “göç bayramı ve İstiklal Bayramı gibi, Allahu Teala’nın tecviz etmediği, sevinç ve neşe kaynağı olan ve belirli günler için tahsis edilen uydurma kutlama günleri bidat bayramlardır.1111

Mekana Bağlı Bayramlar: Bu bayramlar, bir grup halkın, kabir ve anıtlarda ihdas etmiş oldukları toplantılar olup, insanlar bu mekanlara ya belirli bir tarihte gelirler veya sürekli olarak buraların kapılarını aşındırırlar. Özellikle, Mısır’da el-Bedevi’nin, Kerbela’da Hüseyin’e mensub kabrin, Bağdat’ta ise Abdulkadir-i Geylani’nin kabri başında icra edilen kutlama ve törenler de bid’attir böyledir.

Bugün –özellikle de bayram günlerinde- müslümanların hayatında bir çok münkerat bulunmaktadır. Başlıcaları şunlardır: Kadınların süslenip püslenmesi, erkeklerin sakal traşı olarak güzelleşmeye çalışmaları, kabir ziyaretlerinin sadece bu güne tahsis edilmesi, kadın-erkek karışık oturulması, mahremi olmayan kadınların yanına girip çıkılması, sonu gelmeyen savurganlıkların yapılması.

Birtakım insanların, bayram namazı hususunda ve bu namazın sünnet olduğu konusunda gevşek davranmaları, bayram namazını namazgahta kılmayı terketmeleri de hatadır. Şevkani şöyle demiştir: “ Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), iki bayram namazını sürekli olarak kılmış, hiçbir zaman terk etmemiş ve insanlara, hatta evde hizmet etmekle görevli genç cariyelere dahi (eğer elbisesi yoksa, sahibi tarafından giydirildikten sonra) bu namazı kılmalarını emretmiştir. Dahası, bayram gününde hayızlı kadınların da evlerinden çıkmalarını, namaza iştirak etmeseler bile bayram namazı esnasındaki coşkuya iştirak etmelerini istemiştir.”

İşte bütün bunlar, bayram namazının farz-ı kifaye değil, farz-ı ayn olduğunu gösteren delillerdir. Ve yine buradan, bayram namazını terk eden kadınların, namazı namazgahta kıldırma konusunda gevşeklik gösteren imam ve hatiplerin hatalı olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu gibi alışkanlıklar, ümmet içerisinde –eskiden beri var olmayıp- sonradan yayılmaya başlamıştır.



Namazgaha giderken, tekbirleri açıktan getirme sünnetini terk etmek; Tekbirlerin, herkes tarafından tek ağızdan okunmasının dini bir temeli olmayıp, kişiler bu tekbirleri yalnız başlarına getirebilirler. Zikir, ister açıktan olsun, ister gizli, bu zikirlerin hiçbirisinin toplu olarak yapılması hususunda dini bir dayanak bulunmamaktadır.1112 Örneğine Şam’da rastladığımız, ezanın, meşhur bir grup tarafından topluca okunması da keza yanlıştır. Çünkü topluluğun okuduğu ezan, durulması caiz olmayan yerlerde kelimeyi veya cümleyi bölmeye sebep olabilir. Sabah ve akşam namazlarında okunan tehliller (La ilahe illallah) esnasında, “Lâ ilâhe” deyip bir süre ara vermek gibi.

Bayram namazının kılınışı ve keyfiyyeti hususunda insanların işledikleri hatalar:

Bayram namazını kılarken alınan tekbirler esnasında elleri kaldırma hususunda Peygamber’den (sallallahu aleyhi ve sellem) herhangi bir rivayet sabit olmamıştır.

Pekçok İslam ülkesinde, imam namaz kıldırıncaya kadar, bayram namazına gelen cemaatin, bulundukları yerde iki rekat namaz kılmaları Peygamberden (sallallahu aleyhi ve sellem) varid olan bir uygulama olmayıp, aksine bu konuda sünnet olan iki rekatlik bu namazın terk edilmesidir.

İbn Abbas’tan rivayete göre Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), Ramazan Bayramı günü sadece iki rekat namaz kılmıştır. Bu namazın öncesinde veya sonrasında başka herhangi bir namaz kılmamıştır.1113

Birçok hatip ve vaiz, insanları, Ramazan ve Kurban Bayramı gecelerini ibadetle ihya etmeye teşvik etmektedirler. Halbuki bu konuda kendilerine delil olabilecek herhangi bir sahih dayanak bulunmamaktadır.

Bayram namazında hatiplerin işledikleri hatalar:

Hutbeye tekbirlerle başlaması ve hutbenin çeşitli bölümleri arasında da tekbir getirmesi. İbn Kayyım, bu hususta şöyle söylemektedir: “ Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem) bütün hutbelerine Allah’a hamd ile başlardı. Ondan, bayram namazlarının hutbelerini tekbirle açtığına dair sahih bir rivayet gelmemiştir.”

- Aynı şekilde hatiplerin, Bayram namazı için iki hutbe okumaları da yanlıştır. Nevevi, hutbenin tekrarı hususunda Peygamberden (sallallahu aleyhi ve sellem) herhangi bir şey sabit olmadığını ifade etmiştir.


Yüklə 4,89 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   33   34   35   36   37   38   39   40   ...   99




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin