Tarihi davada Başkanımız Aziz Yıldırım, Mahkeme Heyeti’ne savunmasını vermeye başladı



Yüklə 206,76 Kb.
səhifə3/24
tarix04.01.2022
ölçüsü206,76 Kb.
#60710
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   24
Sarı ve lacivert" ağırlık içinde olmak üzere 5 renkten oluşan amblem şu anlamları taşımaktaydı ; "Fenerbahçe Spor Kulübü 1907" yazılı beyaz yuvarlak çerçeve, temizlik ve açık yüreklilik ifadesiydi. Kırmızı fon ise, saflık ve Fenerbahçeliler arasındaki sevgi ve bağlılığı belirtirken; bu arada bayrağımızı da sembolize etmekte, ortadaki sarı renk Fenerbahçe için duyulan gıpta ve kıskançlığı, kalp şeklindeki lacivert renk ise asaleti temsil etmekteydi. Sarı lacivert renkler içinde yükselen palamut dalı, Fenerbahçelilik güç ve kudretini sembolize etmekte, yeşil renk ise yükselen bu kudret için başarının gerekli olduğunu açıklamaktaydı.

1911 – 1912 Futbol sezonunda Fenerbahçe ilk defa hiç yenilmeden şampiyon oluyordu. Bu şampiyonluk Kulübün itibarını, imkânlarını da arttırıyor. Bugünkü Altıyol’da bir lokal kiralanıyor ve Kulüp futbol dışında da diğer spor dallarıyla da ilgilenen bir kuruluş haline geliyordu. Bu nedenle aynı yıl Fenerbahçe Futbol Kulübü’nün adı, Fenerbahçe Spor Kulübü olarak değiştirilmiştir.

1920’li yılların İstanbul Halkı’nın yaşadığı simsiyah günler ve gecelerde İstanbul’lulara Türklük gücünü, yaşama sevincini veren kulüplerin başında Fenerbahçe Spor Kulübü geliyordu. Mütarekenin karanlık yıllarında işgal kuvvetlerine mensup takımların her hafta birbiri peşi sıra futbol sahalarında yenerek Milletimizin rencide olmuş gururunu okşayan Fenerbahçe tüm halkın sevgilisi haline geliyor, zamanla da milli mücadelenin ve milliyetçi karşı çıkışın adeta İstanbul şubesi halini alıyordu. Bu yıllarda işgal kuvvetlerine mensup özellikle İngiliz askeri takımlarıyla yapılan futbol maçları, İstanbul’daki futbol heyecanını ve futbola olan ilgiyi doruk noktasına çıkaran olgu oluyor; Türk takımları işgalci ekiplerle 5 yılda, 50’sini Fenerbahçe’nin oynadığı toplam 80 maç yapıyor, işgal kuvvetleri takımlarına karşı kazanılan galibiyetler Türk takımlarını gönüllerde yüceltiyordu. Bu nedenle futbol İstanbul’da büyük kitleleri kendine çekerken, Türk takımlarının özellikle de Fenerbahçe’nin, başta General Harrington Kupası (29 Haziran 1923) olmak üzere işgal kuvvetleri takımları karşısında elde ettikleri tüm galibiyetler, İstanbul halkının intikam duyguları içindeki milli duygularını şahlandıran ve yaralı gönüllerine teselli veren yegâne olay haline dönüşüyordu.

Onlar, cephelere gönderdikleri vatan evlatlarının, Çanakkale’de yaptıkları müdafaanın bir örneğini de sanki Taksim’in Taşkışla sahasında gösteriyor, yaptıkları toplu hücumlarda ise sanki kısa bir süre sonra Kocatepe’den verecekleri milli taarruzdaki şahlanışımızın provasını yapıyorlardı. Bu şevk ve iman içinde mütareke ve işgal İstanbul’unda Türk futbolu denince ilk akla gelen Kadıköy’ün Fenerbahçe’si oluyor, cepheden gelen her yeni zafer İstanbulluların moralini yükseltirken, Fenerbahçe takımı da aldığı galibiyetlerle halkın başını dik tutmasını sağlıyordu. Fenerbahçe takımı artık Kuva-i Milliye ruhunun halk içindeki sembolü olmuştu. Bunun sebebi, oynadıkları toplam 50 maçtan ikisi hariç hiç yenilmeyip 41 maçta galip gelmeleriydi.  Diğer bir konu da Anadolu Harekâtı’nın başında olan Mustafa Kemal’in Fenerbahçeli olarak bilinmesiydi. (Fenerbahçe Tarihi, Kuruluşu ve işgal altındaki İstanbul’da kazandığı zaferler konusunda Bak. Ek 1) Bu nedenledir ki ulu önderimiz Mustafa Kemal Paşa, 1918 yılında ilk spor kulübü olarak Fenerbahçe Spor Kulübü’nü ziyaret ediyor ve de kulüp şeref defterinin nezdinde de, tarihin altın sayfalarına da şu mısraları geçiyordu; "Fenerbahçe Kulübü’nün her tarafta mazhar-ı takdir olmuş (takdirle şereflendirilmiş) bulunan asar-ı mesaisini (yaptığı üstün çalışmaları) işitmiş ve bu kulübü ziyaret ve erbab-ı himmetini (üstün hizmet veren kişileri) tebrik etmeyi vazife edinmiştim. Bu vazifenin ifası (yerine getirilişi) ancak bugün müyesser (mümkün) olabilmiştir. Takdirat (takdirlerimi) ve tebrikatımı (tebriklerimi) buraya kayt ile (kaydetmekten dolayı) mübahiyim (mutluyum). (03.05.1334 (1918). Ordu Kumandanı: MK)"

Bu tarihsel gerçeklere dayanarak huzurunuzda, şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki; Fenerbahçe Spor Kulübü bir yüzyılı aşkın süre önce işgal altındaki İstanbul’da yaşayıp kendi güçlerini ve Türk olmalarını unutmayan ve her şeyin üstünde tutan gençler tarafından kurulmuş ve yüceltilmiştir. Bu yükselme sadece spor sahalarındaki yarışmalarda ispat edilmemiş, yurdu sevme ülkenin kurtulmasına çalışma ve bu uğurda hayatı dahi feda etme şeklindeki hareketlerle Anadolu topraklarına Türk’ün gücü, kuvveti ve kararlılığı şeklinde yayılmıştır. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra Fenerbahçe’nin Türkiye’de dalga dalga yayılışının ve yükselişinin temelinde bu vardır: "Müstevlilere (işgalci düşmanlara) karşı spor alanlarında yarışmak kadar savaşta da onlara karşı silahla mücadele etmek…" Fenerbahçe bu sebeple büyüktür ve Biz bu sebeple her yerde ve her şekilde Fenerbahçe Cumhuriyeti diyoruz. Bu nitelemeyi yapmak basit bir övünme değildir. Fenerbahçe Spor Kulübü, sporun bütün alanlarında, sosyal hayattaki atılımları ile Türkiye Cumhuriyeti tarihiyle paralel bir kuruluş ve yükseliş içinde yaşamıştır.

Kulübün tarihçesini anlatmaya devam etmeden önce şunu huzurunuzda öncelikle söylemek isterim ki; sekiz aydan bu yana hakkımda ve Yönetim Kurulumuzun bazı değerli üyelerine karşı gazetelerde, televizyonlarda aleyhimize yürütülen karalama kampanyalarının başlıca sebebini kuruluş yıllarındaki bu temel felsefemizi yıkma gayretinde aramak gerekir. Ben ve arkadaşlarım, Fenerbahçeliler hep içinde yaşadığımız toprağa bağlı kaldık. Ben ve arkadaşlarım, Fenerbahçeliler hep Türkiye’nin daha ileriye gitmesi, sporda daha da yükselmesi Türk gençliğinin daha iyi koşullar içerisinde spor yapabilmesi ve bin bir zorluk içinde yaşamını sürdürmeye çalışan milyonlarca Türk insanına, tıpkı Fenerbahçe Burnu’ndaki beyaz ve sarı ışık saçan fenerin gece aydınlatan ışığı gibi inanç ve yükselme düşüncesini aşılamaya çalıştık. Bu nedenle Fenerbahçe Cumhuriyeti nitelemesi bizim hayatımızın çok önemli bir ilkesidir. Biz Türkiye Cumhuriyeti devletinin ayrılmaz bir parçası olarak ve onun etrafında kenetlenerek yüz yıllık hayatımızı sürdürdük. Bu yüz yıllık çizgi içerisinde hep Atatürk ilkeleri ve hep Türk gençliğinin ve Türk halkının sporda ileri noktalarda olması gerekliliği, ideali bizlerde ana düşünce olarak yer etti. Bütün çabalarımız, geceli gündüzlü çalışmalarımız bunun içindir.

Bugün şike, şike teşebbüsü, teşvik gibi yasadışı eylemleri yapma karalaması ile Benim ve değerli yönetici arkadaşlarımın itham edilmesinin nedeni kanaatimce yüz yıldan bu yana Fenerbahçe’nin sürdürdüğü bu temiz, ülke sever ve 


Yüklə 206,76 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   24




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin