TüRKİye diyanet vakfi 5 İSLÂm ansiklopediSİ (29) 5



Yüklə 1,64 Mb.
səhifə29/50
tarix17.11.2018
ölçüsü1,64 Mb.
#83072
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   50

el-MELÎKÜ'1-MUZAFFER

Ebû Saîd el-Melikü'l-Muzaffer Takıyyüddîn Ömer b. Nûri'd-devle Şâhinşâh b. Eyyûb (ö. 587/1191)

Eyyûbîler'in Hama kolunun kurucusu ve İlk hükümdarı (1178-1191).

534te (1139) doğdu. Selâhaddîn-i Ey-yûbî'nin yeğenidir. İskenderiye'de Hafız Ebû Tâhir Ahmed b. Muhammed el-İsfa-hânîvefakih Ebü't-Tâhir İsmail b. Mekkî b. Avf ve diğer bazı âlimlerden dinî İlim­leri tahsil etti. Selâhaddin'in danışmanı ve en yetenekli ordu kumandanlarından, idarî konularda devletin İleri gelenlerin­den biri oldu. Onun Mısır dışında bulun­duğu zamanlarda kendisine nâiblik etti. Askerî kabiliyetini ilk olarak 565'te (1169) Selâhaddîn-i Eyyûbî'nİn Mısır'da idareyi ele almasından iki ay sonra Haçlılar'ın Dimyat kuşatmasını kaldırtmasıyla gös­terdi. Selâhaddin'e Nûreddin Mahmud Zengî'ye karşı açıktan İsyan etmesini tav­siye ettiyse de bu planı Selâhaddin'in ba­bası zeki bir şekilde sonuçsuz bıraktı. Se-lâhaddin ancak Nûreddin Mahmud Zen-gî'nin vefatının ardından iktidarı tama­men eline geçirebitmiştir. Selâhaddin bundan sonra Takıyyüddin'e en önemli kumandanlıkları verdi ve 571'de (1175-76) onu Dımaşk valisi tayin etti. el-Meli­kü'l-Muzaffer, oğlu el-Melikü'1-Mansûr ile birlikte Selâhaddin'in yanında Suriye'de­ki savaşlara katıldı.

el-Melikü'l-Muzaffer. 573 (1177) yılın­da Remle'de müslümanlar için şanssız bir savaşta Franklar'a karşı çok cesur bir şe­kilde direndi, küçük oğlu Ahmed'i bu sa­vaşta kaybetti 779 Bu se­beple Ebû Şâme el-Makdisî'ye göre hıris-tiyanlara karşı büyük bir kin duymaya başladı. Büyük oğlu Şâhinşâh yedi yıl bo­yunca Templier'in (ed-Dâviyye) esiri oldu. Çok yüksek bir fidye ödenmesi ve bütün Templier esirlerinin serbest bırakılması karşılığında geri verildi. el-Melikü'l-Mu­zaffer, Kuzey Suriye'deki ilk topraklarını 574'te (1178) Selâhaddin'den aldı. Bu yerler stratejik açıdan çok önemli olan Hama ve çevresini kapsıyordu. Hama o sıralarda Zengîler'in elindeki Halep'e ve Haçlılar'ın elindeki Antakya'ya sınırdı. Se­lâhaddin, el-Melikü'1-Muzaffer'in tavsiye­sine uyarak Beytülahzân Kalesi'nİn kendi­sine teslim edilmesi için Haçlıtar'la pazar­lığa oturmayı reddetti; onun yerine tes­lim için belirlenen parayı (100.000 dinar) kendi birliklerine dağıttı.780 Kalenin zorlu kuşatması ve fethi sırasında Takıyyüddin olağan üstü bir cesaret ve yararlık gösterdi. Ağır bir şekilde yaralanarak ölümden döndü. el-Melikü'l-Muzaffer kısa bir süre önce asıl askerî-siyasî görevi olan, Eyyûbîler'in An-takya'daki Haçlılar'a ve Anadolu Selçuklu-lan'na karşı korunması çerçevesinde en büyük zaferini kazandı; Hısnıra'bân'da sadece 1000 kişilik ordusuyla Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıcarslan'ın 20.000 kişilik ordusunu yenilgiye uğrattı.781

Selâhaddin'in Kilİkya Ermeni hâkimine karşı seferinin tamamlanmasının ardın­dan el-Melikü'l-Muzaffer Hama'ya döndü (576/1180-81). Templier tarafından işgal altında tutulan Kerek Kalesi'ni Selâhad­din İle birlikte muhasara etti. Sultanın or­dusuyla beraber Dimaşk'a gitti. Taberiye ve Beysân'ı kuşattı. Urfa ve Rakka'ya bir karşı sefer düzenledi. Musul'u kuşattı, Nusaybin'i ele geçirdi. Oğluyla birlikte Sin-car'ın fethinden sonra Hama üzerinden Harran'a geldi (578/1182). Ertesi yıl Âmid'i kuşattı. Halep'in Selâhaddin'e teslimini sağladı ve Hama'ya döndü. el-Melİkü'l-Muzaffer. Şaban 579'da 782 Mı­sır valiliğine tayin edildi; ayrıca birçok ik-tâın da sahibi oldu. Selâhaddin'in Kahi-re'de kalan veliaht oğlu el-Melikü'1-Ef-dal'in eğitimiyle görevlendirildiyse de el-Melikü'l-Efdal ile arasında tartışmalar çıktı. Her ikisi de peş peşe Kahire'den çağrıldı. Böylece Mısır valiliğinden alınan el-Melikü'l-Muzaffer Dımaşk'a geldi (582/ 1186). Selâhaddîn-i Eyyûbî burada önemli makamları ve şehirleri yeniden paylaş­tırdı. el-Melikü'l-Muzaffer Selâhaddin'in planlarına itaat etti ve Mısır'a karşılık kendisine Kuzey Suriye'deki Menbic. Ma-arretünnu'mân, Kefertâb ve daha önce­leri bir Artuklu şehri olan Meyyâfârikin verildi.

Eyyûbî hanedanının hâkimiyet sınırları Fırat üzerinden doğuya doğru genişle­mişti. Selâhaddin, ordu teşkili ve ihtiyaç­ların giderilmesi için çok önemli olan bu toprakların kontrolü veemniyet altına alınması için uğraşıyordu. Musul hâlâ gizliden düşmanlık besleyen vasalların elindeydi; ayrıca İldenizliler, Selçuklular ve Kuzey Mezopotamya'da genişleme politikası takip eden Abbasî Halifesi Nâsır-Lidînillâh gizli bir tehlike teşkil ediyordu.

el-Melikü'l-Muzaffer 583'te (1187) Hit-tîn Savaşı'nda ordunun sağ kanadını yö­netti. Aynı yıl Akkâ zaferi ve Tibnîn'in (To ron) alınışı ile Sûr'un (Tyrus) muhasara­sında büyük yararlıklar gösterdi. Başarı­larından dolayı Haçlılar'dan geri alınan Cebele ve Lazkİye de kendisine verildi. Bu şekilde Selâhaddin, Kuzey Suriye'de Haçlılar'a karşı savaşta kendi ihtiyacı olan kaynak ve bağlantı yollarını tamamen el-Melikü'l-Muzaffer in eline bırakmıştı. Böy­lece Kuzey Suriye ve el-Cezîre'de Eyyûbî­ler'in en güçlü ismi haline geldi.

III. Haçlı Seferi sırasında Alman İmpa­ratoru Friedrich Barbarossa'nın ordusuy­la ilerlemesi esnasında Selâhaddin, el-Melİkü'f-Muzaffer'i Haçlılar'ı gözetlemesi için kuzeye gönderdi. el-Melikü'1-Muzaf-fer, Cemâziyelevvel Şevval 586 783 arasındaki tarihlerde küçük çapli saldırılarla Haçlı ordusunun ilerle­mesini zorlaştırdı. Ancak onun lehine olan şartlar Akkâ'nın Haçlılar tarafından ku­şatılmasıyla değişti. Haçlılar önce 585'te (1189) sonuçsuz kalan bir girişim başlat­tılar. Muhasara Selâhaddin'i hazırlıksız yakaladı. 583'te (1187) Selâhaddin tara­fından fethedilen Akkâ, eski Kudüs Kral-lığı'nın en zengin ve en iyi korunan şehir­lerinden biri olarak biliniyordu. Siyasî ve iktisadî açıdan burası çoktan Kudüs'ü geçmişti. Bu sebeple Akkâ'ntn muhasa­rası Selâhaddin için bir güç ve prestij me­selesi haline geldi. Buna rağmen el-Cezî-re bölgesinden çağrılan ordunun gelme­mesi yüzünden şehrin müslümanlar ta­rafından savunulması başarısızlığa uğra­dı. Başta Selâhaddin'in kâtibi İmâdüddin el-İsfahânî ve sonraki tarihçilerden Ebû Şâme el-Makdisî ile Ziyâeddin İbnü'l-Esîr olmak üzere bazı tarihçiler çağrılan birliklerin gelmemesinden, dolayısıyla Selâ­haddin'in yenilgisinden el-Melikü'l-Efdal'i sorumlu tutmuşlardır.784 Bu tarihçiler. el-Melikü'l-Efdal'in ve el-Cezîre'deki vasalları olan Zengîler'in, Erbil'deki Kökböriler'in Akkâ'dan uzak ka­lışının farklı sebeplerinin olduğunu gör­mek istememişlerdir.

O zamana kadar Selâhaddin'e bağlı ka­lan el-Melikü'1-Muzaffer'in, onun kendi­sine emrettiği gibi Artuklu hâkimiyetin­de bulunan Âmid ve Mardin'deki birlikleri harekete geçirmek yerine buradaki va-sallara saldırarak Selâhaddin'in arzusu­nun hilâfına ve cihad görevini ihmal ede­rek kendi iktidar alanını genişletmek is­teyip İstemediği kesin olarak bilinme­mektedir. Muhakkak olan şudur ki Selâ­haddin savaş arkadaşına, o henüz Safer 587'de 785 Suriye'deki karargâ­hından ayrılmadan önce birlikleri tam za­manında hazır bulundurmasını ve Diyarbekir bölgesinde hiçbir hadiseye sebebi­yet vermemesini sıkı sıkıya tembih etmişti.786 Muh­temelen el-Melikü'l-Muzaffer, gizli düş­manlık yapan ve istikrarsızlık kaynağı olan Artuklu vasallannın bölgesine girerek bunların topraklarını Selâhaddin'in birlik­lerinin finanse edilmesi için kullanmaya çalışırken kontrolü kaybetti. Önce Meyyâ-fârikin yolu üzerindeki Süveydâ ve Hani şehirlerini aldı; ancak Meyyâfârikin'i Ahlatlılar'a karşı savunmak, ardından Ah­lat'ı kuşatmak ve bunun için Ahlat'ın 40 km. kuzeyinde bulunan Malazgirfe sal­dırmak zorunda kaldı. Fakat el-Melİkü'I-Muzaffer kuşatma seferi sırasında 19 Ra­mazan 587'de 787 vefat etti, cenazesi Hama'ya götürülüp orada def­nedildi.

el-Melikü'1-Muzaffer'in Malazgirt'teki durumundan bağımsız olarak Musul, Sin-car ve Cizre'deki birlikleri de eli kolu bağlı kalmış görünmektedir. Çünkü Cizre ma­hallî bir hükümdar tarafından kuşatıl­mıştı. Muzafferüddin Kökböri de Selçuklu İmparatorluğu'nun parçalanması ve ha­lifenin Kuzey Mezopotamya'da genişle­meye girişmesi yüzünden çıkan prob­lemler sebebiyle Akkâ'ya birlik göndere­cek durumda değildi. el-Melikü'1-Muzaffer'in başına gelenler Selâhaddin'i Haçlı-lar'la pazarlık yapmaya zorladı. el-Melİ-kü'1-Muzaffer'in vefatından sonra birlik­leri oğlu el-Melikü'1-Mansûr Muhammed'i onun halefi olarak kabul ettiler.

el-Melikü'l-Muzaffer zor anlaşılır bir ka­raktere, cesur ve atılgan bir yapıya sa­hipti. Gayri müslimlere karşı acımasız ol­duğu kadar dinî konularda da hassastı. İskenderiye'de meşhur muhaddislerden hadis dinledi. İkamet ettiği Hama'nın çevresine duvar ördürttü; Âsi nehri ke­narındaki bir tepede bulunan kaleyi tah­kim etti. Aynı zamanda şiir yazan el-Me-likü'l-Muzaffer'in divanı Ebü'1-Fidâ ve İb-nü'd-Devâdârî tarafından itibar görmüştür.788 Âlim ve edipleri himaye ederdi. Kahire'de bir, Feyyûm'da iki, Urfa'da ve Dımaşk'ta birer medrese yaptırdı ve bunlar için bü­yük vakıflar tahsis etti.


Bibliyografya :

İmâdüddin el-İsfahânî, el-Fethu'l-kussî(nşr. M. Mahmûd Subh), Kahire 1962, bk. İndeks; İb­nü'l-Esîr. el-Kâmil, bk. İndeks; e]-Melikü'l-Man-sür, Mizmârü'l-hakâ'ik ue sırrü'1-h.alâ'ik (nşr. Hasan Habeşî), Kahire 1968, tür.yer.; Sıbt İb-nü'l-Cevzî, Mİr'â.tü'z-zamân, V1İI/2, s. 684; Mün-zirî. et-Tekmite, I, 159-160; Ebû Şâme. Kitâ-bü'r-Rauzateyn (nşr. İbrahim ez-Zeybek), Beyrut 1418/1997, bk. İndeks; İbn Hallikân, Ve fey ât, ]][. 456-458; îzzeddin İbn Şeddâd. el-A'lâku'i-hatire fi zikri ümers'i'ş-Şâm ue'l-Cez'ire (nşr. A. M. Edde. BEO, XXX1I-XXXI1I |)982| içinde), s. 265-402; İbn Vâsi!. Müferrİcü'l-kürûb, Il-Ml, tür.yer.; Ebü'1-Fidâ. Târih, IİI, 84; İbnü'd-Devâdâ-rî, Kenzü'd-dürer, VII, 91; Cf. Cahen, LaSyrie du nord, Paris 1940, s. 57; a.tnlf., "Some New Editions of Oriental Sources about Syria in the Time of the Crusades", Outremer: Studtes İn the History of the Crusading Kingdom ofJeru-salem(ed. R. C. Smail v.dğr.), Jerusalem 1982, s. 323-331; A. Ehrenkreutz, Satadin, Albany 1972, tür.yer.; H. A. R. Gibb, Life of Satadin, Oxford 1973, tür.yer.; R. Stepnen Hıımphreys, From Saladİn to the Mongols, Albany 1977, tür.yer.; H. Möhring, Satadin, Wiesbaden 1980, tür.yer.; M. C. Lyons - D. E. P. Jackson, Satadin, Cambridge 1982, tür.yer.; Ramazan Şeşen, Sa-lâhaddîn Deurinde Eyyübîler Devieü,\stanbu\ 1983, bk. İndeks; J. Monte. "Taki ad-Din", MW, XXXI (1941), s. 149-160; A. Hartmann, "al-Ma-lik al-Mansür", ZDMG, CXXXVI (]986], s. 570-606. Angelıka Hartmann




Yüklə 1,64 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   50




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin