Namazın Farz Olmasının Şartları Bir insana namazın farz olmasının şartları şunlardır; Müslüman olmak



Yüklə 68,43 Kb.
tarix27.07.2018
ölçüsü68,43 Kb.
#60324



Namazın önemi ve hikmetleri, 03, 04, 05 Mart -2017 www.kalpehli.com




بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيم

أَجْمَعِينَ وَصَحْبِهِ وَآلِهِ مُحَمَّدٍ سَيِّدِناَ عَلىَ وَالسَّلاَمُ وَالصَّلاَةُ الْعَالَمِينَ رَبِّ لِلّهِ اَلْحَمْدُ



NAMAZIN ÖNEMİ VE HİKMETLERİ

الَّذ۪ينَ يُق۪يمُونَ الصَّلٰوةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكٰوةَ وَهُمْ بِالْاٰخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ

Ki o (müminler) namazı dosdoğru kılarlar, zekatı verirler ve ahirete de kesin olarak iman ederler.”1


    Namaz İslam’ın beş şartın biri olup Yüce Allah’ın emridir: “Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin ve rüku edenlerle birlikte siz de rüku edin”2

Namazın Farz Olmasının Şartları

Bir insana namazın farz olmasının şartları şunlardır;



1. Müslüman olmak; Namaz müslüman olmayana farz değildir. Çünkü o, ilk önce iman etmekle mükelleftir. Bu yüzden müslüman olmayanın namazı da söz konusu değildir.

2. Akıllı olmak; Akıl hastasına namaz farz değildir. Ancak cinnet geçirir de vaktin geri kalan kısmında iyileşirse, o takdirde bu namazı kılmakla sorumludur.

3. Ergenlik çağına girmek; Ergenlik çağına girmeyen çocuğa namaz farz değildir. Ancak anne ve babanın yedi yaşına giren çocuklara namaz kılmayı emretmeleri ve onları namaza alıştırmaları gerekir. Bu hususta Peygamber Efendimiz (sav) şöyle buyurur; “Çocuklarınıza yedi yaşına girdiklerinde namaz kılmalarını emredin.”3

Gavs-ı Sânî (k.s) hazretleri şöyle buyurmuştur: “Namaz âkil bâliğ olan herkesin üzerine farzdır. Herkesin her şartta yapması ge­reken bir ibadettir. Yapılmazsa çok büyük cezası vardır. Bazı âlimlere göre beş yüz, bazı âlimlere göre yetmiş bin yıl cezası vardır. Kişi hasta veya hareket edemeyecek kanumda dahi olsa ima ile namazını kılmak zorundadır.”4



    Namaz akıl baliğ olan her Müslüman erkek ve kadın üzerine farz olan, Müslümanın imandan sonra en çok muhafaza etmesi ve dosdoğru yerine getirmesi gereken bir ibadettir. Kabirde imandan sonra ilk olarak namaz sorulacaktır. Allah Resûlü (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki kulun kıyamet günü hesaba çekileceği ilk şey namazıdır. Nama­zı düzgün olursa muhakkak felah bulmuş ve kurtulmuş­tur. Namazı bozuk olursa kesinlikle hüsrana uğramış ve kaybetmiştir.”5

    Namazın akıllı, buluğ çağına girmiş, hayız ve nifastan temizlenmiş her müslümana farz olduğu konusunda görüş birliği vardır. Namaz ve oruç gibi bedeni ibadetlerde vekalet ve niyabet geçerli değildir. Namazın farz olduğunu inkar eden dinden çıkar. Çünkü namaz kesin ayet, hadis ve icma’ delilleriyle sabittir. Tembellik veya umursamazlık sebebiyle namazı terk eden asi ve fasık olur. Namazı kılmamak dünya ve ahirette azaba sebep olur.6

    Namazı hayatımızın merkezine koymalı, dünya yaşantımızı ona göre ayarlamalıyız. Namazı her şeyde öncelemeli ve ne olursa olsun aksatmamalıyız. Nitekim Efendimiz (s.a.v) namazı dinin direği olarak tarif etmiştir.

    Muhakkak ki, kişi ile şirk ve küfür arasında namazın terki vardır”7 hadisi namaz kılmayan kişinin imanının tehlikede olduğunu gösterir.

    Bugün Müslümanlar namaza gereken hassasiyeti göstermemektedirler. Bazıları ya hiç kılmıyor veya aksatarak kılıyor. Bazıları ise kılıyor ama rükünlerini tam olarak yerine getirmiyor.

    Namazı kazaya bırakmak büyük günahtır. Kazasını kılmak borcunu kapatmak anlamına gelse de vaktinde kılmamanın günahını kaldırmaz. Bunun için de tevbe etmelidir. Aynı yanlışa tekrar düşmemelidir.

    Cennet ehli cehennem ehline sorar “Sizi sakar’a (cehennemin o dehşetli vadisine) sokan nedir? Onlar şöyle der “biz namaz kılanlardan değildik Yoksulu da duyurmazdık batıla dalanlarla bizde dalardık”8

    Namazda Huşuun Önemi

    Namazın sıhhati için namaz öncesi birtakım hususlara dikkat etmek gerektiği gibi namaz kılarken de belli hususlara dikkat etmek gerekmektedir. Namaz içinde dikkat edilmesi gereken en önemli husus namazın huşû ile kılınmasıdır. Çünkü namaz, belli söz ve hareketlerden ibaret ruhsuz bir ibadet değildir. Kalbin ameli olan huşû namazın ruhu kabul edilmiştir.

    Huşû, Allah'ın [celle celâluh] azameti karşısında kulun sükûnet ve tevazu içinde bulunma halidir. Namazın fert ve topluma fayda sağlaması huşû ile kılınmasına bağlıdır. Âyet-i kerimede, "Namazlarında huşû içinde olan müminler gerçekten kurtuluşa ermişlerdir"9 buyrulmuş olması namazdaki huşûun önemini göstermekledir.

    Peygamber Efendimiz de [sallallahu aleyhi ve sellem] namazdaki huşûun önemine işaretle, "Bir kul namaz kılmak için ayağa kalktığı zaman, nefsi, yüzü ve kalbi ile Aziz ve Celil olan Allah'a yönelirse, Allah da ona rahmetiyle yönelir ve dine muhalif bir iş yapmadıkça ondan rahmetini geri çevirmez"10 buyurmuştur.

    Yine Hz. Peygamber (s.a.v), şöyle buyurmuştur: "Kim, içinden dünya ile ilgili (namazın huşusunu bozacak) bir şey geçirmeden iki rekat namaz kılarsa, geçmiş günahları affedilir.”11

    Namazı huşû ile kılabilmek için mürşid terbiyesi yanında namazın farzlarını, vaciplerini, sünnetlerini ve edeplerini de hakkıyla yerine getirmek gerekir.

    İmâm-ı Rabbânî [kaddesallahu sırrahu] bu hususa şöyle dikkat çeker: 'Bu fakire göre namazın tam ve mükemmel olması için, fıkıh kitaplarında ayrıntılı olarak açıklanan namazın farzlarını, vâciplerini, sünnetlerini ve müstehaplarını yerine getirmek gerekir. Bu dört hususun dışında namazın tam olmasını etkileyecek beşinci bir şey yoktur. Namazdaki huşû da bu dört konunun içindedir. Kalbin haşyeti de bunlara bağlıdır. Bazıları bu dört konuyu yalnızca bilmekle yetinmişler, bunları uygulamada gevşek ve ihmalkâr davranmışlardır. Kuşkusuz namazın üstünlük ve faziletinden böylelerinin paylarına düşecek olan şey çok az olacaktır. Resûlullah [sallallahu aleyhi ve sellem] hadis-i şerifte, 'Namaz ancak kalp huzuru ile olur'12 buyurmuştur. Burada bildirilen huzurdan maksat, yukarıdaki dört hususla birlikte olan kalp huzurudur. Bu dört esastan birinin yerine getirilmesinde herhangi bir gevşeklik olmaması için böyle anlaşılması gerekir. Bu fakir, bunun ötesinde bir şeyle namazdaki huzurun sağlanabileceğini düşünemiyor."13, 14

    Kıssa: Çuvalın Peşinde

    Revnaku'l-Mecâlis'te şöyle anlatılır: Adamın birinin çuvalı kaybolur. Çuvalı kime verdiğini bir türlü hatırlayamaz. Bu sırada namaz kılmaya durur ve namazda çuvalı kimin aldığını hatırlar. Selâm verip namazdan çıkınca kölesini çağırır ve,

    "Falan kimseye git, çuvalı geri iste!" der. Kölesi ona,

    "Çuvalı ne zaman hatırladınız?" diye sorar. Adam,

    "Namaz kılarken" der. Köle,

    "Efendim, demek ki siz yaratana ibadet peşinde değil, çuvalın peşinde imişsiniz" deyince, bu güzel sözü ve sağlam itikadı sebebiyle köleyi âzat eder.15,16

    Ayette buyrulmuştur ki; "Ailene namazı emret; kendin de ona sabırla devam et. Senden rızık istemiyoruz; seni biz rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç, takvâ ile elde edilir.”17


Kıssa: Namazın da çaresi yok mu?

Bir adam meşhur bir hocaya gelerek sorar: “Hocam her şeye çare buluyorsunuz, fetva veri­yorsunuz. Kolaylaştırıyorsunuz. Namazın da çaresi yok mu? Günde beş defa, işimizin arasında zorlanıyoruz.” Hoca, “Yarın gel, biraz araştırayım” der. Ertesi gün adam gelir. Hoca fetva bulmuştur. “Sen bir tane istiyordun, ben sana birçok yol buldum” diyerek adama müjde ve­rir. Adam sevincinden, “Gerçekten büyük hocaymışsın, birçok hocaya gittim, namaz kılmamak için kimse fetva verememişti” der. Sonra, “Nedir hocam, söyler misin?” diye sorar. Hoca ilk fetvayı verir:

“Ölü olacaksın, ölü olana namaz yoktur.” Adam cevaba şaşırarak biraz da kızarak, “Bu bana uymadı hocam, akla da uymadı, sen diğer fetvayı söyle” der. Beş vakti üç vakte indirse dahi kâr bilecektir. Hoca ikinci fetvayı söyler:

“Deli olacaksın.” Adam, “Deliyken zaten namaz kılamam hocam, bu da olmadı, sen başka söyle” der. Hoca devam eder: “Çocuk olacaksın.” “Çocukluk biz­den geçti hocam. Çoluk çocuk sahibi olduk.”

Hoca devam eder: “Hayız olacaksın.”

Adam, “Hiç erkek hayız olur mu?” diye karşılık verir. Adam üzüntüyle sorar: “Hocam yoksa bitti mi fetvalar?” Hoca, “Üzülme, bir tane daha var” deyince adamın yeniden gözleri ışıldar. “Nedir o, Allah aşkına söyle” deyince hoca,

“Nifas olacaksın yani çocuk doğuracaksın. Çocuk doğurana da bir süre namaz yoktur” der. Adam hem şaşırır hem de kızar. “Hocam, ben erkeğim, çocuk mu doğururum?” der. Hoca taşı gediğine koyar. “Ölü değil­sen, deli değilsen, çocuk değilsen, hayız ve nifas değil­sen namaz kılman gerekir. Yolcuya, hatta hastaya dahi belli kolaylıklarla namaz vardır. Ancak bu kimselerden bile namaz düşmez” diyerek nükteli bir şekilde namaz meselesinin ehemmiyetini anlatmıştır.18

Namaz kılanların dikkat etmesi gerekenler

Evliyanın büyüklerinden Abdülkadir-i Geylânî (k.s) namaz kılan kişinin yapması gerekenleri şöyle anlatmaktadır:

1.Namaz için niyetini düzgünce yapmalı, niyete çok ihtimam göstermelidir.

2.Kâbe’nin tam iki yüzünün önünde durduğunu canlandırma­lıdır.

3.Allah Teâlâ’nın huzuruna durduğuna yakînen inanmalıdır.

4.Yüce Allah’ın gözetiminde olduğundan hiçbir şüphe duyma­malıdır.

5.İlk tekbirle (iftitah tekbiri) artık Allah Teâlâ ile arasında per­de kalmadığına inanmalı ve hiçbir gevşeklik göstermemesi gereken bir vazifede olduğu bilincini taşımalıdır.

6.Rükû ve secdedeki tesbihleri en az üç defa yapmalıdır. Nite­kim Hasan-ı Basrî (rh.a), “Tesbihin kemali yedi, orta­sı beş, en azı üçtür” demiştir.

7.“Sübhâneke” (manası: seni bütün eksik sıfatlardan tenzih ederim) okurken kime hitap ettiğini iyi düşünmeli ve Allah Teâlâ’nın ona yönelip tecelli ettiğini bilmelidir.

8.Fâtiha okurken “iyyâke na‘büdü ve iyyâke nesteîn” (ancak sana kulluk eder ancak senden yardım dileriz) kısmının manasını bilmeli ve muhatabının büyüklüğünün farkında olmaya çalışmalıdır.

9.Kıraat hatalarını düzeltmelidir.

10.Kıldığı namazı son namazı gibi kılmalıdır.

11.Namazının Allah Teâlâ’ya arzedildiğinden şüphe duymama­lıdır.

12.(Cemaat halinde kılarken) imamından evvel rükû ve secde­ye gitmekten sakınmalıdır.

13.Namazın rükün, vâcip ve edeplerini iyice öğrenmeli ve her namazda tatbik etmelidir.19, 20

Namazın Bütünündeki Hikmetler

İbadetlerin başında gelen namazın insana sayısız faydaları ve hikmetleri vardır. Bunlardan en önemlisi, dünya ve ahiret saadetini kazanmaya vesile olmasıdır. Çünkü şuurla kılınan bir namaz, insanı her türlü fuhşiyat ve kötülükten alıkoyarak fert ve toplumun huzurunu sağladığı için dünyada; Allah'ın [celle celâluh] rızasını kazanmaya sebep olduğu için de ahirette ebedî saadete vesiledir.

Âyet-i kerime, hadis-i şerif ve evliyaullahın sözlerinden öğrendiğimiz kadarıyla namazın diğer başlıca hikmet ve faydaları şunlardır:

Namaz, Dinin Direğidir

Allah'ın sevgi ve rızasını celbeden namaz İslâm'ın direği ve temelidir. Nitekim Resûl-i Ekrem [sallallahu aleyhi ve sellem], "Namaz, dinin direğidir” buyurmuştur.

Dinin, Allah'a [celle celâluh] imandan sonra biri islâm'ın şartlarını yerine getirmek, diğeri Allah'ın [celle celâluh] yasak kıldığı işleri yapmayı terketmek şeklinde iki direk üzere inşa edilmiş olduğunu düşünecek olursak, namaz bu iki direğin koruyucusu hükmündedir.

Bunun sebebi namazın İslâm'ın diğer şartlarına göre ayrı bir öneme sahip olmasındadır. Çünkü beş vakit namaz zengin, fakir, hasta, yaşlı demeden müslümanım diyen herkesin, günün belirli vakitlerinde yerine getirmesi gereken bir farzdır. İslâm'ın diğer şartlarından olan oruç, zekât ve hac ise belli zaman ve şartlara bağlanmıştır. Bu nedenle diğer bütün amellerin başında gelmektedir. Dolayısıyla namazını kılan bir kimse Allah'ın [celle celâluh] farz kıldığı diğer emirleri de yapmaktan geri kalmayacaktır. Yine namaz, günün her anında insana, Allah'ı [celle celâluh] hatırlatan bir ibadet olduğu için kula Cenâb-ı Hakk'ın her an kendisini gördüğü şuurunu kazandırır. Böylece kul, Allah'ın [celle celâluh] yapılmasını haram kıldığı işlerden uzak durmaya, emrettiklerini de yerine getirmeye çalışarak dininin direklerini muhafazaya çalışır.



Namaz, İmanın Şahididir

İman, Allah'ın [celle celâluh] varlığını ve birliğini, Hz. Muhammed Mustafa'nın [sallallahu aleyhi ve selem] O'nun kulu ve peygamberi olduğunu kalp ile tasdik, dil ile ikrar etmektir. Böyle imanın alameti, dini, emir ve yasaklarına riayet ederek yaşamaktır. Dolayısıyla yapılan bütün salih ameller kalpteki imanın birer göstergesi ve ezelde Allah'a verilen sözün şahitleridir.

İbadet, kulun Allah'ı [celle celâluh], Allah'ın da kulu anmasıdır. Nitekim Cenâb-ı Hak âyet-i kerimede,"Beni (ibadetle) anın ki ben de sizi anayım”21 buyurmuştur.

Allah'ı [celle celâluh] anma vesilesi olan namaz, kulun "kâlû belâda" Allah'a verdiği sözde durduğunun en güzel kanıtıdır. Kâlû bela; Allah'ın [celle celâluh] ezelde bütün insanların ruhlarına, nefislerine karşı onları şahit tutarak, "Ben sizin Rabb'iniz değil miyim?" diye sorması üzerine, ruhların, "Evet, sen bizim Rabbimiz'sin, şahit olduk"22 demelerine verilen isimdir.



Namaz, Amellerin En Faziletlisidir

İmandan sonra en faziletli amel vaktinde kılınan namazdır. Nitekim Peygamber Efendimiz'e [sallallahu aleyhi ve sellem], "Amellerin hangisi daha faziletlidir?" diye sorulduğunda, “Vaktinde kılınan namazdır"23 buyurmuşlardır.



Namaz, Allah'a Yaklaşmadır

Namaz, kulun Allah'a [celle celâluh] yaklaşmak için yaptığı bir yolculuktur. Nitekim Resûl-i Ekrem [sallallahu aleyhi ve şellem] hadis-i şerifte,"Namaza durduğun zaman dünyaya veda eden bir kimse gibi ol"24 buyurmuştur. Şu halde dünya hevâsına ve Allah'tan gayri her şeye veda ederek namaz kılan, kalbi ile Rabb'ine doğru yolculuğa çıkmış demektir.



Namaz, Bir Duadır

Namaz kelimesinin Arapça'sı olan "salât” aynı zamanda, Allah'tan rahmet, meleklerden istiğfar, insanlardan dua manasına da gelir. Bu demektir ki namaz kılan kimse için Allah'ın [cellecelâluh], meleklerin ve müminlerin salâtı bulunmaktadır. Allah'ın [cellecelâluh], namaz kılan müminlere salâtı, kılınan namaz ile onların hata, kusur ve günahlarını affetmesiyledir. Meleklerin salâtı, namaz kılanların bağışlanmasını dilemeleriyledir. Müminlerin salâtı ise namaz vesilesiyle birbirlerine duada bulunmaları ve bağışlanma dilemeleriyledir.



Namaz, Yardım Dilemektir

Mümin namaz kılarak Cenâb-ı Hak'tan yardım istemelidir. Bu hususta Allah Teâlâ âyet-i kerimede, "Sabrederek ve namaz kılarak (Allah'tan) yardım dileyin. Şüphesiz namaz, Allah'tan korkanlardan başkasına ağır gelir"25 buyurmaktadır.



Namaz, Beden ve Ruh Sağlığını Korur

İnsan beden ve ruhtan ibaret bir varlıktır. Dolayısıyla ruh ve beden birbirini etkilemektedir. Ruhun güzelliği ve temizliği bedene, bedenin sağlık ve sıhhati de ruha yansımaktadır. Bu nedenle Allah [celle celâluh] ve Resûlü'nün yapılmasını emrettiği her ibadetin, beden ve ruha etkisi vardır. İbadetler bir yönüyle ruh sağlığını koruduğu gibi, bir yönüyle de beden sağlığını korumaktadır.

Beden ve ruh sağlığını koruyan ibadetlerin başında huşû ve huzur ile kılınan beş vakit namaz gelir. Şöyle ki: İnsan, dünyada huzurlu ve mutlu bir hayatı olsun ister. Bunun için gecesini gündüzüne katarak çalışır. Her türlü maddi imkâna ulaşır. Tam mutluluğu yakaladığını zannederken ansızın malına veya canına gelen bir zarar bütün huzurunu kaçırır. Mutluluğun yerini endişe ve korku alır. Dünya bütün genişliğiyle kendisine dar gelir. Bunun sebebi insanın kalp huzuruna sahip olmayışıdır.

Namaz, Ahlâkı Güzelleştirir

Şuurla kılınan namazın, ahlâkın güzelleşmesinde büyük etkisi vardır. Çünkü huşû ve huzur içerisinde günde beş defa Allah'ın huzuruna duran bir mümin başkalarına zarar vermekten hayâ eder. Her türlü fuhşiyat ve kötülükten uzak durur. Bunun hikmeti müminin namaz sayesinde ihsan mertebesini elde etmesidir.

İhsan nedir? İhsan, Allah'ı görüyormuş gibi O'na kulluk etmektir. Çünkü her ne kadar biz O'nu görmesek de O bizi görmektedir.

Bu mertebeye ulaşmış bir mümin her an Allah ile beraberdir. Böyle bir kimseden, değil bir insana, karıncaya bile zarar gelmez. Elinden ve dilinden bir zarar gelmeyeceği hususunda insanlar güvende olur. İşte şuurla kılınan namazın neticesinde elde edilen güzel ahlâk bu olsa gerektir.26



Namaz Arınmaktır

Namaz kalbimize gıda, ruhumuza şifadır. Namazla günahlarımızdan temizlenir, Rabbimiz'e yaklaşırız.

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ashabına şöyle buyurdu:

- Sizden herhangi birinizin kapısı önünde bir nehir bulunsa ve o kimse bu nehirde günde beş defa yıkansa kendisinde kirden bir şey kalır mı?"

Dinleyenler

- Hiç kir kalmaz yâ Resûlallah! diye cevap verdiler.

Peygamberimiz,

- İşte beş vakit namaz da buna benzer, Allah namazla günahları siler"27 buyurdu.



وَآخِرُ دَعْوَانَا أَن الْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

1 Neml, 27/3

2 Bakara, 2/43

3 Temel İlmihal Bilgileri, Şemseddin Bektaşoğlu, Semerkand Yayınları.

4 Namazım Huzurum, Selim Uğur, Semerkand Yayınları, sf.23.

5 Nesâî, Salât, 9

6 Temel İlmihal Bilgileri, Şemseddin Bektaşoğlu, Semerkand Yayınları.

7 Müslim

8 Müddessir, 42-43

9 Mü'minûn 23/1-2

10 Taberânî. Mu'cemû'l-Kebir, 17/915; Taberânî, Mu'cemû'l-Evsat, nr. 7943

11 Buhadi, Vüdu, 23; Ebu Davud, Salat, 157.

12 Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr, 1/145

13 İmâm- Rabbani, Mektubat-ı Rabbani, İstanbul: Semerkand Yayınları, 2009, 2/381.

14 Abdullah Aydemir, Namazın Hikmetleri, Semerkand Yayınları, 48-51

15 Gazâlî, Mükâşefetü'l-Kulûb, s. 36. Gazâlî, Mükâşefetü'l-Kulûb, s. 36.

16 Kalbin Hastalıkları, SiraceddinÖnlüer, Semerkand Yayınları, c.1, sf.50.

17 Tâhâ 20/132.

18 Namazım Huzurum, Selim Uğur, Semerkand Yayınları, sf.24.

19 Abdülkadir-i Geylânî, el-Gunye li-Tâlibî Tarîki'l-Hak, 2/201 -205.

20 Namazım Huzurum, Selim Uğur, Semerkand Yayınları, sf.16.

21 Bakara 2/152

22 A’raf 7/172

23 Buhâri Mevâkîtü's-Salât, 5; Müslim, İmân, 85; Tirmizi, Salât, 13; Nesât, Mevâkitü's-Salât 1

24 İbn Mâce. Zühd, 15.

25 Bakara 2/45

26 Abdullah Aydemir, Namazın Hikmetleri, Semerkand Yayınları, 72-75

27 Buhârî, Mevâkît, 6; Nesâi, Salât, 7.

Yüklə 68,43 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin