Nevevi Kırk Hadis Şerhi



Yüklə 2,71 Mb.
səhifə27/57
tarix17.12.2017
ölçüsü2,71 Mb.
#35128
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   57

“Ey Ebu Abdurrahman biz senin sözünü seviyor ve iştah duyuyoruz, bize hergün konuşmanı arzuladık” dedi ki:

“Size bıkkınlık verme korkusundan başka birşey size hergün konuşmakta beni engellemedi, bize bıkkınlık gelmesinden hoşlanmadığı için Resululah (s.a.v.) vaaz için bizim münasip vakitlerimizi gözetliyordu.5
14(1) Sahihtir, Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi, ibni Mace, Darimi, Beyhaki, Tahavai, Mervezi, Beğavi, Hakim ve Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti, ibni Hibban doğruladı.

(2) Yahya bin Ebi’l Muta’ın tercemesi hafız Mizzi’nin tehzibül Kelmal’indedir.

(5) Buhari, Müslim, Ahmed ve Tirmizi tahric etti, sahihtir.

Öğütte belağat güzeldir, çünkü kalplerin kabulüne ve kalpleri celbetmeye daha elverişlidir. Belağat: Kastedilen manaları dinleyenlerin kalplerine en güzel, en fasih, dinleyenlere en tatlı ve kalplerde daha iyi yerleşen lafızlarla yaparak, ulaştırmaktır. Peygamber (s.a.v.) hutbeyi kısa, beliğ ve veciz yapıyordu. Sahihi Müslim’de Cabir bin Semure (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edildi: Ben Peygamber (s.a.v.)’le namaz kılıyordum, onun namazı da hutbesi de orta halliydi.” Bunu Ebu Davud’da tahric etti, onun lafzı şöyledir: “Resulullah (s.a.v.) cuma hutbesini uzatmıyordu, ancak az kelimeden ibaretir.” Müslim Ebu Vail’den şöyle dediğini tahric etti: Ammar bize hitap etti veciz ve beliği etti, inince dedik ki:

“Ey Ebu Yekzan sen beliğ ve veciz konuştun, şayet nefeslenseydin (biraz daha uzun konuşsaydın).” Bunun üzerine dedi ki:

“Ben Rasulullah (s.a.v.)’i şöyle buyururken işittim: (S: 37)“Adamın uzun namazı, hutbesinin kısalığı, fıkhının (anlayışının) alametindendir, namazı uzun, hutbeyi kısa yapınız, muhakkak ki beyanlardan (konuşma, açıklamalardan) sihir olanı vardır.”1

İmam Ahmed ve Ebu Davud Hakem bin Hazen el-Kelefi’den tahric etti, şöyle dedi: Ben Resulullah (s.a.v.)’le cuma kıldım, bir asa veya yay dayanarak ayağa kalktı, Allah’a hafi, güzel kelimelerle hamd ve sena etti”2 Ebu Davud Amr bin As (r.a.)’dan tahric etti, bir adam bir gün ayağa kalktı, çok konuştu, bunun üzerine Amr dedi ki: Sözünde iktisatlı olsaydı (az konuşsaydı) kendisi için daha hayırlı olurdu, ben Resulullah (s.a.v.)’i şöyle buyururken işittim: “Bana az konuşma gösterildi veya emredildi, az konuşmak hayırlıdır.”3

“Kalpler titredi, gözler yaşardı” zikrin (Kuran’ın) işitilmesi anında bu iki vasıftan dolayı Allah müminleri methetti, Allah Teala buyurdu ki: (Müminler ancak Allah anıldığı zaman yürekleri titreyen, kendilerine Allah’ın ayetleri okunduğunda imanlarını artıran kimselerdir) (Enfal: 8/2) Ve buyurdu ki: ((Ey Muhammed) ihlaslı ve mütevazi insanları müjdele, onlar öyle kimseler ki Allah anıldığı zaman kalpleri titrer) (Hac: 22/34-35) ve buyurdu ki: (İman edenlerin Allah’ı anma ve ondan inen Kuran sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı gelmedi mi?) (Hadid: 57/16) ve buyurdu ki: (Allah sözün en güzelini, birbiriyle uyumlu ve bıkılmadın tekrar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların, bu kitabın etkisinden tüyleri ürperir, derken hem bedenleri hem de gönülleri Allah’ın zikrine ısınıp, yumuşar) (Zümer: 39/23) (S:38) ve buyurdu ki: (Rasule indileni duydukları zaman, tanış çıktıkları gerçekten dolayı gözlerinden yaşlar boşandığını görürsün) (Maide: 5/83) Peygamber (s.a.v.) öğüt anında halini değiştiriyordu, Cabir (r.a.) dedi ki: “Rasulullah (s.a.v.) hitap edip kıyameti zikrettiği zaman, öfkesi şiddetlenir, ses yükselir, iki gözü kızarır, sanki; sabah vakti, akşam vakti ansızın sizi düşman gafil yakalayacak diyerek orduyu uyaran birisi gibi olurdu” bunu Müslim manasıyla tahric etti.9

Sahihayn’de Enes (r.a.)’den rivayet edildi ki: “Güneş batı tarafına meyledince Peygamber (s.a.v.) öğle namazını kıldı, selam verince minber üzerinde kalktı, kıyameti zikretti ve o esnada çok büyük işler olacağını zikretti, sonra dedi ki:

“Kimin bir ey hakkında sormak hoşuna giderse sorsun, vallahi hangi şey hakkında sorarsanız bu makamda size haber veririm.” Enes dedi ki: İnsanlar çok ağladı, Resulullah (s.a.v.); “çokça sorun” buyuruyor, bir adam ayağa kalktı ve dedi ki:

“Benim gireceğim yer neresidir ya Resulullah?” buyurdu ki:

“Ateştir” ve hadisi zikretti.1015

İmam Ahmed’in Müsned’inde Numan bin Beşir (r.a.)’den rivayet edildi ki: O hitap etti ve dedi ki: “Ben rasulllah (s.a.v.)’i hitap ediyorken işittim, buyuruyordu ki: “Sizi ateşe karşı uyardım, sizi ateşe karşı uyardım hatta bu makamımdan çarşıdaki adam da işitti” dedi ki: Hatta iki ayağının yanında çizgili yün elbisesi boynunun üzerine düşmüştü.” Sahihayn’de Adiy bin Hatim’in şöyle dediği rivayet edildi: Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ateşten sakının” dedi ki: Yüzünü çevirdi ve sonra buyurdu ki: “Ateşten sakının” dedi ki: Sonra üç kere yüzünü çevirdi, hatta biz ateşe bakıyor zannettik, sonra buyurdu ki: Velev bir hurma yarısıyla da olsa ateşten sakının, kim bulamazsa güzel bir kelimeyle (bu işi yapsın)”11 İmam Ahmed Abdullah bin Seleme’den tahric etti, o da Ali veya Zübeyr bin Avvam’ın şöyle dediğini rivayet etti: “Resulullah (s.a.v.) bize hitap ediyordu, bize Allah’ın günlerini hatırlatıyordu, hatta bu yüzünden biliniyordu, sanki sabahleyin ansızın yapılacak başkından dolayı kavmi uyarıyordu. (S: 39)

15(1) Ahmed, Müslim, Darimi tahric etti, ibni Hibban doğruladı, “Açıklamalardan sihir olanı vardır” hadisini Buhari tahric etti.

(2) Ahmed, Ebu Davud, Ebu Ya’la, Beyhaki ve Taberani Kebir’de tahric etti, ibni Huzeyme doğruladı.

(3) Ebu Davud, Beyhaki fiuabul İman’da Amr bin As’tan “Emrolundum” lafzıyla tahrc etti, hadis hasendir.

(9) Sahihtir, Müslim, Nesai, Ahmed ve ibni Mace tahric etti.

(10) Sahihtir, Buhari, Müslim ve Ahmed tahric etti.

(11) Sahihtir, Ahmed ve Darimi tahric etti, ibni Hibban doğruladı.

(S:39) Hatta Cebrail’den daha yeni karşılaşmışsa ondan ayrılıncaya kadar gülmezdi.”1 Taberani ve Bezzar Cabir’den şöyle dediğini tahric etti: “Peygamber (s.a.v.)’e vahiy geldiği veya vaazettiği zaman, kendilerine azap gelmiş kavmin uyarıcısıdır, derdim, bu hal kendinden gidince, onu insanlara güler yüz gösterir ve insanların çokça güleri, en güzel yüzlü olanı olarak görürdüm.”2 Dedik ki:

“Ya Resulullah sanki veda edenin öğüdü gibi, bize tavsiyede bulun” sözü, bu öğütte başkasında tebliğ etmemiş olduğu şeyi tebliğ ettiğini gösterir, bunun için veda edenin öğüdü olarak anlamışlardır, çünkü veda edeceğinin (şu an öleceğinin) şuurunda olsa namazını daha mükemmel bir şekilde kılar. Belki, veda haccında kinaye yapıp şöylebuyurduğu gibi: “Bilmiyorum belki bu senemden sonrasizinle karşılaşmayabilirim”3 bu hitapta da veda edeceğine kinaye etmiştir insanlara veda ediyordu ve insanlar: Bu veda haccıdır, diyorlardı hacdan Medine’ye dönerken insanları Mekke ile Medine arasında Hum denilen suyun başında topladı, onlara hitap etti ve buyurdu ki: “Ey insanlar ben de sizin gibi beşerim, rabbimin elçisi (Melekülmevti) bana gelipte icabet etmem (Allah’ın ölüm emrine uymam) yakın olabilir, sonra Allah’ın kitabına sarılmaya teşvik etti ve ehli beyti hakkında hayır tavsiyede bulundu.” Bunu Müslim tahric etti.

Sahihayn’de lafzı Müslim de Ukbe bin Amir’in şöyle dediği rivayet edildi: “Resulullah (s.a.v.)Uhud şehidleri üzerine cenaze namazı kıldı, sonra ölü ve dirileri veda eder gibi minbere çıktı ve buyurdu ki: (S:40) “Ben havza sizin en önce varanımızım, onun (havuzun) genişliği, Eyle ile Cuhfe arası gibidir, ben benden sonra sizin şirke düşmenizden korkmuyorum, fakat dünya için birbirinizle yarışmanızdan ve sizden öncekilerin helak oldukları gibi helak olmanızdan korkuyorum.” Ukbe (r.a.) dedi ki: Resulullah (s.a.v.)’i minber üzerinede en son görüşüm oldu.4 Bunu imam Ahmed’de tahric etti, lafzı şöyledir: “Resulullah (s.a.v.) sekiz sene sonra Uhud şehidlerine, ölü ve dirilere veda eder gibi cenaze namazı kıldı, sonra minbere çıktı ve buyurdu ki: Ey insanlar ben havuza sizin en önce varanınızım ve ben sizin üzerinize şahidim, vadolunduğunuz yer havuzdur, ben havuza sizin en önce varanınızım ve ben sizin üzerinize şahidim, vadolunduğunuz yer havuzdur, ben ona bakıyorum, sizin üzerine küfürden korkmuyorum, fakat dünya için birbirinizle yarışmanızdan korkuyorum.”

Yine imam Ahmed Abdullah bin Ömer (r.a.)’den şöyle dediğini tahric etti: Bir Resulullah (s.a.v.) veda eder gibi çıkıp bize geldi ve buyurdu ki: “Ben ümmi peygamber Muhammed’im” bunu üç kere söyledi, benden sonra Nebi yoktur, kelimelerin açılışı, “sonları ve toplayıcıları bana verildi, cehennem hazeneleri (cehenneme görevli melekler) ve arşın taşıyıcılarını bildim, rabbim benim için cevaz verdi, ben ve ümmetim afiyette bırakıldı, içinizde olduğum müddetçe dinleyip itaat edin, ben götürülürsem (vefat edersem) size Allah’ın kitabına sarılmak düşer, onun helalini helal haramını haram kılın”5 herhalde İrbad’ın zikrettiği hutbe bu hutbelerin bir kısmıdır veya vedaya benziyordur. “Bize tavsiye et” sözleriyle, toplayıcı, yeterli vasiyyet kastediyorlar, onun veda ediyor olduğunu anlayınca kendinden sonra yapışacakları ve kendilerine fayda verecek ve kendileri için dünya ve ahiret mutluluğuna vesile olacak bir tavsiye talep ettiler. “Size Allah’tan korkmayı ve dinleyip itaat etmeyi tavsiye ediyorum” bu iki cümle dünya ve ahiret mutluluğunu topluyor. Takvaya gelince: Buna yapışan için ahiret ve dünya mutluluğuna kefildir, (S: 41) bu öncekiler ve sonrakiler için Allah’ın vasiyetidir, Allah Teala buyurdu ki: (Sizden önceki kitap verilenlere ve size de Allah’tan korkun diye vasiyet ettik) (Nisa: 4/131)16

Muaz hadisinin şerhinde takvanın yeterli açıklaması daha önce geçti. Müslümanların yöneticilerine itaata gelince: Bunda da dünya mutluluğu vardır, onun sayesinde kulların dünyevi yaşanları düzenlenir, rablerine itaatı ve nun dinini açığa vurma hususunda bundan yardım alınır, Ali bin Ebi Talib (r.a.) dedi ki: İnsanları ancak ya iyi ya da fasık önder ıslah eder, lider eğer fasık ise mümin rabbine tapar fasık ise eceline sevkedilir.7
16(1) Ahmed, Bezzar, Taberani Kebir ve Evsat’ta buna benzer olarak tahric ettiler, Ebu Ya’la tek olarak Zübeyr bin Avvam’dan tahric etti, Heysemi Mecmau’z-Zevaid’de dedi ki: Adamları sahih rivayet adamlarıdır.

(2) Taberani ve Bezzar tahric etti, Heysemi: İsnadı güzeldir, dedi.

(3) Müslim sahihinde Cabir’den rivayetle şu lafızla tahric etti: “Peygamber (s.a.v.)’i bineği üzerinde şeytan taşlarken gördüm, şöyle buyuruyordu: “Nüsüklerinizi alınız (öğreniniz), bilmiyorum, belki bu haccımdan sonra haccetmem” Muhtasarı Müslim, rakam: 724.

(4) Sahihtir, Buhari, Müslim, Ahmed, Ebu Davud ve Nesai tahric etti.

(5) Hadis sahihtir, Ahmed Müsned’de tahric etti.

(7) Buna benzer olarak ibni Ebi fieybe Musannefinde tahric etti.

Hasan amirler hakkında dedi ki: Onlar bizim işlerimizden beş şeyi üstleniyorlar. 1- Cuma. 2- Cemaat. 3- Bayram namazı. 4- Stratejik bölgeler. 5- Hadler, vallahi, zulmetseler de din ancak onlarla düzgün olur, onlara itaat öfkelendirse de, onlara karşı tefrika küfürse de, Allah’ın onlar vasıtasıyla düzelttiği şeyler bozduğu şeylerden daha çoktur.

Hallal İmare kitabında Ebu Ümame’nin şöyle dediğini tahric etti: “Resulullah (s.a.v.) yatsı namazını kıldıktan sonra ashabına toplanın diye emretti ve benim size ihtiyacım var buyurdu, sabah namazını bitirince buyurdu ki:

“Emrettiğim gibi toplandınız mı?”

“Evet” dediler. Buyurdu ki:

“Allah’a ibadet edin ve ona hibir şeyi ortak koşmayın” üç kere: “Bunu akıl ettiniz mi?” buyurdu,

“Evet” dedik. Buyurdu ki:

“Namaz kılın, zekat verin” üçkere: “Akıl ettiniz mi?”

“Evet” dedik. Buyurdu ki:

“Dinleyin, itaat edin” bunu üç kere: “Akıl ettiniz mi?”

“Evet” dedik. Dedi ki: Rasulullah (s.a.v.)’i uzun konuşacak zannetiyorduk, sonra sözüne baktık, bir de gördük ki bizim için bütün işleri içerisinde topluyor.1 Bu iki asıl ile Peygamber (s.a.v.) veda haccında hutbesinde bu şekilde tavsiye buyurdu. İmam Ahmed ve Tirmizi ümmül Husayn el-Ahmesiye’nin şöyle dediğini tahric etti: Resulullah (s.a.v.)’i veda haccında hutbe okurken işittim, buyuruyordu ki: “Ey insanlar!Allah’tan korkun, içinizde Allah’ın kitabını ayakta tuttukça burnu kesik habeşli bir kölede başınıza emir olsa, dinleyin ve itaat edin.”2

(S:42) Müslim dinleyip itaat etmeye dair hadis tahric etti, imam Ahmed ve TirmiziEbu Ümame (r.a.)’den şöyle dediğini tahric etti: Rasulullah (s.a.v.)’ı veda haccında şöyle buyururken işittim: “Allah’tan korkun, beş vakit namazınızı kılın, bir ay (ramazan) orucunuzu tutun, mallarınızın zekatını, verin, ulul emrinize itaat edin ve rabbinizin cennetine girin” diğer bir rivayette de şöyle buyurdu: “Ey insanlar muhakkak ki benden sonra peygamber, sizden sonra da ümmet yoktur” ve hadisi manasıyla zikretti3 Müsned’de Ebu Hureyre (r.a.)’den rivayetle Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi: “Kim hiçbir şeyi şirk koşmamış, ecrini bekleyerek, gönül hoşluğuyla malının zekatını vermiş olarak, (emirini) dinleyip, itaat etmiş olarak Allah’ın huzuruna gelirse onun için cennet vardır veya cennete girer.”

“Sizin üzerine bir köle de emir olsa” bir rivayette de: “Habeşibir köle”, bu şekilde Peygamber (s.a.v.)’den çok rivayetler vardır, kendinden sonra ümmetinin durumunu bildiği ve kölelerin kendilerine emir olacağını bildiği şeylerden biridir. Buhari’nin sahihinde Enes (r.a.)’den rivayetle Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi: “Başı kuru üzüm gibi habeşli bir köle de başınıza emir olsa dinleyin ve itaat edin.” Sahihi Müslim de Ebu Zer (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edildi:Dostum (s.a.v.) bana, yanları kesik Habeşli bir köle bile olsa dinleyip itaat etmemi tavsiye etti” bu manada gerçekten hadisler çoktur.17 Bu Peygamber (s.a.v.)’in şu hadisine; “İki kişi kaldıkça bu iş (emirlik) kureyşte devam eder”4 (S:43) şu hadisine: “İnsanlar kureyşe tabidir.”5 “İmamlarKureyş’tendir”6 hadisine zıt değildir, çünkü kölenin yönetimi kureyşli bir imam tarafından olabilir, buna Hakim’in tahric ettiği, Ali (r.a.)’nin Peygamber (s.a.v.)’den rivayet ettiği şu hadis şahiddir:“İmamlar kureyştendir, onların iyileri iyilerinin emirleridir, fasıkları da fasıklarının emirleridir, herbiri için hak vardır, her hak sahibine hakkını verin, eğer kureyş size burnu kesik habeşli bir köle de emir yapsa onu dinleyip itaat sahibine hakkını verin, eğer kureyş size burnu kesik habeşli bir köle de emir yapsa onu dinleyip itaat edin”7 bu hadisin isnadı güzeldir, fakat Ali’den (r.a.) mevkuf olarak rivayet edildi. Darekutnu dedi ki:Bu hadis mevsule çok benziyor. Habeşli kölenin emirliği sahih olmasa bile misal olsun diye zikredildi denildi, Peygamber (s.a.v.)’in mescid bina eden hakkında: Velev ki sahra güvercininin yumurta yapacağı çukur gibi bile olsa buyurduğu gibidir.8


17(1) Yine bunu Taberani Kebir’de tahric etti, Heysemi dedi ki: Tirmizi de bazısı bu siyak gibi değildir, Taberani’nin isnadında İshak bin İbrahim bin Zibrik el-Hımsi var Yahya bin Muayn ve Ebu Hatim onu güvenilir gördü, Nesai ve Ebu Davud zayıf gördü.

(2) Hadis sahihtir Müslim kitabül imare de tahric etti Ebu Davud Menasik’te tahriç etti,Tirmizi Camiin’de: 1706 rakamıyla tahric etti ve dedi ki: Hadis hasen sahihtir, Nesai Bey’a ve Menasik’te, ibni Mace Cihad kitabında tahriç etti.

(3) Sahihtir, Ahmed, Tirmizi, Hakim ve Taberani Kebir’de tahriç etti.

(4) Sahihtir, ibniÖmer’den rivayetle Ahmed, Buhari ve Müslim tahric etti.

(5) Hadis sahihtir, Ebu Hureyre’den rivayetle Buhari ve Müslim, Cabir’den rivayetle Ahmed ve Müslim tahric etti.

(6) Sahihtir Ahmed, Nesai Ziya, Tayalisi Müsned’inde Enes’ten rivayetle tahric etti, Hakim doğruladı.

(7) Hakim, Taberani Sağir’de, Bezzar, Beyhaki, Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti ve dedi ki: Müs’ir rivayetinden garip bir hadistir, bunu ancak yüksek bir isnat olarak ancak Feyz bin Fadl rivayetinden yazdık, yani O mechuldür.

(8) Sahihtir, ibni Abbas’tan rivayetle Ahmed, Bezzar ve ibni Ebi fieybe Ebu Zer’den rivayetle tahric etti.

“Benden sonra sizden kim yaşarsa çok ihtilaf görecek, benim ve benden sonra raşid halifelerin sünnetine uyun, azı dişlerle ısırın (sıkı yapışın)” bu Resulullah (s.a.v.)’den dinin usulü ve furuatı hususunda söz, inan ve amellerde kendisinden sonra ihtilaf edileceği haberidir, bu ümmeinin yetmiş küsür fırkaya ayrılacağı, hepsinin ateşte ancak birinin hariç olduğu, o birinin de kendisi ve ashabının üzerinde bulunduğu yol olduğu rivayetine1 uygundur, bunun içindir ki bu hadiste ihtilaf ve fırkalaşma anında sünnetine ve halifelerin sünnetine yapışma emri vardır. (S:44) Sünnet: Gidilen yoldur, bu tam sünnetir, bunun için selef sünnet manasında bütün bunların hepsini kapsayan şeyi kullanıyorlardı.

Bunun manası Hasan, Evzai ve Fudayl bin İyad’dan zikredildi. Mütahhirin alimlerinin çoğu sünnet ismini itikadla alakalı şeye özel kılıyorlar, çünkü o dinin temelidir, ona muhalif olan büyük bir tehlike üzeriendedir, ulul emre itaattan sonra bu sözün zikredilmesi Allah’a taatın dışında ulul emre itaat olmadığına işarettir, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “İtaat iyiliktedir”2 Müsned’de3 Enes (r.a.)’den Muaz (r.a.)’ın şöyle dediği rivayet edildi: Ya Rasulullah eğer bizim üziremizde sünnetinizi işlemeyen ve emrinizi tutmayan emirler olsa, onlar hakkında ne emredersiniz? Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah azze ve celleye itaat etmeyene itaat yoktur.”

İbni Mace Enes (r.a.)’den rivayetle Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu tahric etti:

“Benden sonra sizin işlerinizi bidatla sünneti söndüren, bidatla amel eden, namazları vakitlerinden tehir eden adamlar yürütecek.” Bunun üzerine dedim ki:

“Ya Resulullah, eğer onlara yetişirsem nasıl yapayım?” Buyurdu ki:

“Allah’a isyan edene itaat yoktur.”4 (S:45) Genel olarak Resulullah (s.a.v.)’in ulul emirlere itaatı emrettikten sonra kendinin ve raşid halifelerin sünnetine uyulmasını emretmesi başka ulul emirler müstesna olarak, raşid halifelere uyulması gerektiğine delildir. İmam Ahmed’in Müsned’inde ve Tirmizi’nin camiindeHuzeyfe (r.a.)’den şöyle dediği rivayet edildi: Biz Peygamber (s.a.v.)’in yanında oturuyorduk, buyurdu ki: “İçinizde ne kadar kalacağımı bilmiyorum, benden sonra iki kişiye uyunuz, ve Ebu Bekir ve ömer (r.a.)’e işaret etti, “Ammar’ın dönemine yapışın ve ibni Mesud’un anlattığını doğrulayın” bir rivayette de:İbni ümmü Abd’in dönemine yapışın ve Ammar’ın yol göstermesiyle hidayet bulun”5, Resulullah (s.a.v.) son ömründe kendinden sonra kime uyulacağını kesin ifadeyle billdirdi, kendilerine uyulmasını emrettiği raşid halifeler şunlardır:Ebu Bekr, Ömer, Osman ve Ali (r. Anhüm)’dür, Sefine hadisinde Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Benden sonra hilafet otuz senedir, ondan sonra mülk (krallık) olur.”6 İmam Ahmed bununla delil getirerek dört imam (dört halifenin) halifeliklerini doğruladı, imamların çoğu Ömer bin Abdul Aziz’in de raşid halife olduğunu ifade etti.

Buna imam Ahmed’in Huzeyfe’den rivayetle tahric ettiği şu hadis delildir, Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Allah’ın olmasını dilediği kadar içinizde peygamberlik olacaktır, sonra kaldırmayı dilediği zaman Allah onu kaldıracaktır sonra peygamberlik yolu üzere hilafet olacaktır” sonra sustu, Ömer bin Abdul aziz başa geçince bir adam huzuruna girdi ve ona bu hadisi anlattı, (Ömer bin Abdul Aziz) çok sevindi.7 (S:46) Muhammed bin Sirin bazan içeceklerden soruluyor ve diyordu ki:Hidayet imamı Ömer bin Abdul Aziz (Allah’ın hoşnutluğu ve rahmeti onun üzerine olsun) bunu nehyetti.8 Alimler dört halifenin diğer sahabelere muhalefetle beraber icmaının, icma mı yoksa delil mi olduğu hususunda ihtilaf etti. Bu hususta imam Ahmed’den iki rivayet vardır, Ebu Hazim el-Hanefi Mu’tedid zamamında zevil erhamın varis kılınmasına hükmeti ve halifelere muhalefet edenlerin görüşünü kabul etmedi, hükmünü yerine getirdi.18
18(1) Hadis sahihtir, Tirmizi Abdullah bin Amr’dan rivayetle tahric etti.

(2) Hadis sahihtir, Ali (r.a.)’den rivayetle Ahmed, Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Nesai tahric etti, ibni Hibban doğruladı.

(3) Suyuti’ye göre sahih veya hasendir, bunu Ahmed ve Ebu Ya’la tahric etti, fakat Heysemi dedi ki:Senedi kuvvetlidir.

(4) Sahihtir, ibni Mace, Ahmed, Taberani Kebir’de tahric etti, bunu Taberani ve Hakim başka bir lafızla Ubade bin Samit’ten rivayetle tahric etti, fakat son yarısı aynıdır.

(5) Sahihtir, Ahmed, Tirmizi, ibni Mace Huzeyfe’den rivayetle tahric etti.

(6) Hadis sahihtir, Ahmed Müsned’inde, Tirmizi, Ebu Davud, Ebu Ya’la ibni Hibban, ibni Ebi Asım sünnette, Taberani Kebir’de Süfeyne’den rivayetle tahric etti.

(7) Hadis sabittir, Ahmed hadisin ravisi Numan bin beşir’in tercemesinde tahric etti, Bezzar bundan daha kamil, Taberani bazısını Evsat’ta tahric etti, Heysemi: Adamları güvenilirdir, dedi.

(8) Ebu Nuaym Hilye’de: 5/257 İbni Sirin’den rivayetle ibni Avn’dan rivayet etti.

Eğer halifelerin bazısı bir söz söylese, diğer halifeler ihtilaf etmese, fakat sahabelerden başkası muhalefet etse o halifenin sözü başkasının sözünden öncelikli olur mu? Bu hususta alimlerin iki görüşü vardır, imam Ahmed’in ifadesine göre halifenin görüşü diğer sahabenin görüşünden önde tutulur, Hatta ve başkası da böyle söyledi, selefin sözünün çoğu buna işaret ediyor, özellikle Ömer bin Hattab (r.a.) hakkındaki görüşler böyledir, çünkü Peygamber (s.a.v.)’den bir çok vecihle rivayet edildi, buyurdu ki: “Muhakkak Allah hakkı (doğruyu)Ömer’in kalbi ve dili üzere kılmıştır”1 Ömer bin Abdul Aziz onun hükümlerine uyuyordu ve bu hareketini Peygamber (s.a.v.)’in şu hadisiyle delillendiriyordu:“Muhakkak Allah hakkı (doğruyu) Ömer’in kalbi ve dili üzere kılmıştır.”

Malik dedi ki:Ömer bin Abdul Aziz dedi ki:Allah’ın rasulü ve ondan sonraki ulul emirler bir yol ortaya koydu, o yolu tutmak Allah’ın kitabına yapışmak demektir ve Allah’ın dinine bir öğütür, hiç kimsenin onu değiştirmeye ve karşı görüşte bulunmaya hakkı yoktur, kim o yol ile hidayet bulmuşsa hidayet olmuştur, kim o yol ile yardım talep ederse yardım olunmuştur, kim onu terk ederde müminlerin yolundan başkasına tabi olursa Allah ona dost edindiği şeyi dost edindirir ve cehenneme girdirir, orası ne kötü bir varış yeridir.2 Abdullah bin Abdul Hakem Malik’ten rivayetle şöyle dediğini rivayet etti:Ömer bin Abdulaziz’in bu görüş üzerine azmetmesi benim ok hoşuma gitti. Bu sözü Abdurrahman bin Mehdi Malik’ten hikeye etti, Ömer’den değil. (S:47) Halef bin Halife dedi ki:Ömer bin Abdulaziz halifeyken insanlara hutbe okurken işittim, hutbesinde dedi ki:Dikkat edin Resulullah ve iki halifesinin yolu dini bir vazifedir ve onu kabulleniriz.3

Ebu Nuaym Azreb el-Kindi’den Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:“Benden sonra bazı şeyler ortaya çıkarılacaktır. Ömer’in çıkardığı şeyleri yapmaya gayret ediniz”4 Ali (r.a.) onun hükümlerine uyuyor ve diyordu ki:Ömer’in işi doğrudur.5 Eş’as fiabi’nin şöyle dediğini rivayet etti:İnsanlar bir şeyde ihtilaf ettiği zaman, Ömer’in nasıl hüküm verdiğine bakınız, çünkü Ömer kendinden önce hakkında hüküm verilmeyen şey hakkında istişare edinceye kadar hüküm vermezdi.”619

Mücahid dedi ki:İnsanlar ihtilafa düşünce Ömer’in ne yaptığına bakın ve onu alın. Eyyub fiabi’den rivayetle dedi ki:Muhammed ümmetinin icmaına bakınız, çünkü o ümmet sapıklık üzerine icma etmez, ümmet eğer ihtilaf ederse Ömer bin Hattab’ınyaptığına bakınız ve onu alınız. İkrime ümmü veled hakkında soruldu ve dedi ki:Efendisinin ölümüyle azad olunur. Ona denildi ki:

“Bunu hangi şeye dayanarak söylüyorsun?” O da:

“Kuran’a dayanarak” dedi. Birisi:

“Kuran’ın hangi ayetine dayanarak?” dedi. O da:

“(Allah’a, rasule ve sizden olan ulul emre itaat ediniz) (Nisa: 4/59) Ömer (r.a.)’de ulul emirlerdendi, dedi.8 Veki dedi ki:Ömer ve Ali bir şey hakkında görüş biriğine varırlarsa o emirdir. İbni Mesud yemin ederek:Sıratı müstakim cennete girinceye kadar Ömer’in üzerinde sebat gösterdiği şeydir. Her halukarda sahabeler Ömer’in görüşü üzereydiler, onun asrında onun üzerinde icma ettiler, şüphesiz kendinden sonra muhalefet eden olsa da hak budur, feraiz (miras hukuku) meselelerinde -avl, ana baba ve koca ve ana baba ve karı meselesi gibi- anneye üçte bir verilir hükmü gibi, ihramdayken cimada bulanan kimse hakkında nüsüküne devam eder ve tekrar kaza etmesi ve ceza kurbanı kesmesi gerekir diye hükmetmesi gibi, (S:48) kocası kaybolan kadın hakkındaki hükmü gibi, diğer halifeler de ona uymuşlardır, üç boşamayı bir anda yapma hakkında, mütanın haramlığı konusunda insanarın icmaı gibi, zorla (savaşla) alınan toprağa hara ve divan koyması gibi, kendilerine koştuğu şartlarda zimmet ehli için zimmet akdi vb. yapması gibi.


Yüklə 2,71 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   23   24   25   26   27   28   29   30   ...   57




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin