Organik ve Kozmetik Gıda, Holistik Sağlık Yaklaşımları Araştırması 2005
Organik ve Kozmetik Gıda, Holistik Sağlık Yaklaşımları Araştırması 2005
Son yıllarda dünyada bir “doğaya kaçış” trendi var. İnsanlar stres dozu her gün artan dünyada rahatlama çaresini doğada ve kendi bedenlerinde arıyorlar. İşte bu yüzden “beden-akıl-ruh bütünlüğüne dayalı” holistik yaklaşım yükselen trendler arasında. Organik, kozmetik yiyecekler de holistik yaşam felsefesinin önemli bir parçası. İşte bu araştırmada:
Holistik sağlık ve organik gıda konusunda önemli olan, tüketicilerin yeme içme alışkanlıkları, sağlık sorunları ve kullandıkları ilaçlar, aldıkları vitamin vb. takviyeler, kişisel bakım alışkanlıkları, spor, yoga, meditasyonla ilgileri, yaşam tarzları sorgulandı
12 ilden 532 orta ve üst sosyo-ekonomik statüdeki tüketiciyle yüz yüze görüşmeler yapıldı
Organik ve kozmetik gıda üreticileri, dağıtıcıları ve bu alanda etkinlik gösteren STK’larla derinlemesine görüşmeler yapıldı
Üretim, pazarlama aşamasında karşılaşılan sorunlar, Türkiye organik gıda pazarının dünü, bugünü ve yarını, sektörün gelişmesi için neler yapılması gerektiği araştırıldı
Masa başı çalışmasıyla dünyadan ve Türkiye’den belgeler tarandı, istatistiki veriler bir araya getirildi
2005 Ekoloji Fuarı izlendi, fotoğraflandı
Masabaşı çalışması, Derinlemesine görüşmeler
Sonuçlar
Kapsam
Dünyadan ve Türkiye’den istatistiki veriler
Organik ürün sektöründe etkinlik gösteren üreticilerin, dağıtıcı firmaların ve STK’ların görüşleri:
Türkiye organik gıda pazarının dünü, bugünü ve yarını
Sektörün gelişmesi için neler yapılması gerektiği
2005 Ekoloji Fuarı’ndan izlenimler, fotoğraflar
Ekolojik tarım/ürün nedir?
Ekolojik tarım:
İnsan sağlığına ve doğaya zararlı girdiler kullanılmadan doğal metodlarla üretilen, üretimden tüketime her aşaması kontrol edilen ve sertifikalandırılan üretim modeline ekolojik tarım denir. Ekolojik tarımda kimyasal gübre ve ilaç kullanılmaz. Hastalık ve zararlılarla mücadelede insan ve doğaya zarar vermeyen organik kökenli girdiler kullanılır
Ekolojik ürün:
Tarımsal üretim, depolama, işleme ve paketleme aşamalarında hiçbir katkı maddesi ya da kimyasal girdi kullanılmayan, ve tüm bu safhalarda bağımsız kontrol kuruluşları tarafından denetlenerek gıda güvencesi sağlamış sertifikalı ürünlerdir
Organik ürünlere olan talebin artma nedenleri
Organik ürünlere olan talep son yıllarda, özellikle de Avrupa Birliği ülkelerinde farkedilir derecede arttı. Bunun nedenleri şöyle sıralanabilir:
Deli Dana hastalığı, Çernobil gibi olaylardan sonra gıdaların güvenilirliğinden duyulan şüphe
Sağlık konularındaki bilinçlenmenin artması
Eğitim ve bilgilenme olanaklarının artması
Genetik olarak değiştirilmiş organizmalar
Çevresel ve hayvan hakları konusundaki bilinçlenme
Dünya’da Organik Tarım
Dünya Organik Gıda Pazarı
Dünya‘da organik tarım konusunda en etkin kuruluş IFOAM* (International Federation of Organic Agriculture Movements-Uluslararası Organik Tarım Hareketi Federasyonu)’dir. 1972 yılında kurulan ve 108 ülkeden 750 kuruluşun üye olduğu IFOAM’ın görevi organik hareketi bütün çeşitliliğiyle birleştirmek ve desteklemektir. Amacı organik tarım ilkelerine dayalı sağlam ekolojik, toplumsal ve ekonomik sistemlerin dünya çapında benimsenmesidir
Dünya çapında organik gıda satışı, toplam gıda satışının %1-2’sini oluştursa da, organik gıda pazarı hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde hızla büyümektedir
2002 yılında dünya çapında 23 milyar Dolarlık organik gıda satışı yapılmıştır
1990’lardan beri dünya organik gıda pazarı yılda %20 büyümekte, gelecekte de, ülkeye göre, yılda %10-50 arası büyümesi beklenmektedir
Batı Avrupa organik yiyecek ve içecek pazarı uzun süre dünyanın en büyüğü konumundayken, son yıllarda üstünlüğünü Kuzey Amerika’ya kaptırmıştır. Avrupa’da organik ürün satışı, 2002’de %8 oranında artarak 10.5 milyar dolara ulaşmış durumdadır
Sahip oldukları organik tarım arazilerine göre il 10 ülke
Toplam organik tarım alanlarına göre kıtalar
Türkiye’de ekolojik tarım
Türkiye’de Ekolojik Tarım-1
Türkiye’de organik tarım 1980’li yıllarda ihracata yönelik olarak, daha çok dış talepler doğrutusunda başlamıştır. Türkiye’nin organik tarım ihracatı 1999-2003 yılları arasında %50 artarak 24 milyon dolardan 36 milyon dolara çıkmıştır. Şu an da Türkiye’de üretilen organik ürünlerin %90’dan fazlası ihraç edilmektedir. Son yıllarda holistik yaklaşım ve organik, kozmetik gıda tüketimi üst SES gruplarında gitgide artmaktaysa da tüketicilerin geneli düşünüldüğünde organik gıda tüketimi hatta bilinirliği oldukça düşük düzeylerdedir. Ancak “sağlıklı gıda” tüketme isteğinin her geçen gün arttığı düşünülürse Türkiye’de organik gıda açısından büyük bir iç pazar boşluğu olduğu ileri sürülebilir
Türkiye’de Ekolojik Tarım-2
Türkiye’de organik tarım konusunda en etkin kuruluşlardan biri 1992 yılında İzmir’de kurulan ETO* (Ekolojik Tarım Organizasyonu)’dur. Bugün Eto’nun bu sektörde çalışanlar, araştırıcılar, teknik elemanlar, üreticiler, ihracatçılar, ticaretle uğraşanlar ve tüketiciler gibi farklı kesimlerden oluşan 300 den fazla üyesi bulunmaktadır
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın 2003 verilerine göre ekolojik tarım alanında Türkiye’de:
Toplam çiftçi sayısı:13044
Toplam arazi: 103190 hektar
Toplam üretim: 291873 ton
Türkiye organik tarım üretimi ve ihracatı sert kabuklu ve kuru meyveler, dondurulmuş meyve ve sebzeler, yaş meyve ve sebzeler, baharatlar ve bakliyat sektörlerinde yoğunlaşmış durumdadır. Zeytinyağı, pamuk ve bal; organik üretimi ve ihracatı yapılan diğer ürünlerdir
Ürün çeşitliliği incelendiğinde, en fazla sayıda ekolojik ürünün 130 farklı ürünle Ege Bölgesinde üretildiği, en az sayıda üretimin ise 18 farklı ürünle Doğu Anadolu Bölgesinde olduğu görülmektedir
Yıllar İtibariyle Türkiye’nin Organik Ürün İhracatı ( Miktar: Kg, Değer: $)
Üretilen ürünlerin yüzdeleri
Organik ürünler itibariyle en çok ihracat yapılan ülkeler
Genel
Organik ürün üreticileri devletten yeterli desteği alamadıklarını belirtmektedirler. Hatta bazı üreticiler Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’ndan gıda imalatı izni alabilmenin meşakkatli olduğunu belirtmişlerdir
Devletin bu alandaki desteği olarak organik ürün sertifikası olan üreticilere Ziraat Bankası’nın, diğer tarımsal kredilere göre %40-60’lara varan avantaj sağlayan kredilendirme sistemi olarak gösterilebilir. Ancak üreticiler bunu bu sektör için ciddi bir destek olarak görmemektedirler
Bu alanda faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları maddi zorluk içinde olduklarını belirtmekte ve yurtdışından gelen ödeneklerin de belli kuruluşlara gitmesinden yakınmaktadırlar
Organik ürün sertifikası
Hem iç pazarda, hem de dış pazarda organik bir tarım ürününün satılabilmesi için öncelikle ekolojik ürün sertifikası taşıması gerekmektedir. Sertifika sistemi ürünlerin ekolojik standartlara uygun üretildiğinin, işlendiğinin ve paketlendiğinin garantisidir
Sertifika kuruluşları üretim yapılan arazinin yerini ve toprak yapısını inceleme ve kontrol yetkisine sahiptir. Üretim yapacak çiftlik hangi ürünü nasıl üreteceğini sertifika kuruluşuna bildirmek zorundadır. Çiftlik işletmesi ayrıca işletmeye giren ve çıkan tüm malları gösteren defterleri tutmak ve denetim sırasında göstermek zorundadır
Denetim sırasında araziler ve depolar kontrol edilir ve ürünlerden numuneler alınır. Alınan numuneler yurtdışındaki laboratuarlara gönderilerek analiz ettirilir
Her kontrol sonunda da işletmeye ekolojik tarım yaptığıyla ilgili bir rapor verilir
Türkiye’de yasada belirtilen koşulları yerine getirerek yetki belgesi almış 7 adet kontrol kuruluşu vardır. Bu kuruluşlardan 6 tanesi yabancı sertifikasyon kuruluşlarının Türkiye temsilcisi, biri ise Türk kuruluşudur
Üretim aşamasında karşılaşılan zorluklar
Üretim aşamasında karşılaşılan zorluklar aşağıda sıralanmıştır:
Zararlı ot ve böceklerle mücadelede kimyasal ürün kullanılamadığı için insan emeği ücretlerinin maliyetleri yükseltmesi
Ürünler hormonlarla şişirilmediği için tonajdan kaybetmek, alınan ürünün konvansiyonel tarıma göre daha az olması
Zararlı mücadelesine karşı etkili sertifikalı ürün bulmak
Sertifikalı tohum bulmak
Eğitilmiş personel bulmak
Pazarlama aşamasında karşılaşılan zorluklar
Tüketici bilincinin oluşmamış olması
Tüketiciye ulaşacak market, satış noktalarının azlığı, dağıtım ağının yetersizliği
Ürünler üreticiden tüketiciye ulaşana kadar çok el değiştirdiği için fiyatların yükselmesi (ürünün fiyatı üreticiden tüketiciye ulaşana kadar 1’e 15, 1’e 20 gibi bir oranda yükselmektedir)
Son zamanlarda organik ürünlerin kendilerinin yanısıra, üretildikleri çiftlikler de farklı bir yolla sıkça anılmaya başlandı: Ekolojik çiftliklerde tatil
TaTuTa yani “Ekolojik Çiftliklerde Tarım Turizmi Gönüllü İşgücü ve Bilgi Takası Projesi” Türkiye’de bu konuyla ilgili çalışmalar yapmaktadır. Bir sivil toplum girişimi olan TaTuTa Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nca desteklenmekte ve Buğday Derneği* tarafından yürütülmektedir
Şu an 69 tanesi ziyaretçi kabul eden ekolojik tarım çiftliklerinde belli bir katkı payı ödeyip “misafir” olarak ya da “gönüllü” olarak gidilip herhangi bir ücret ödemeden kalınabilmektedir. Ancak ziyaretçiler “gönüllü” olarak gittiklerinde budama, fidan dikimi, ürün toplama, hayvan bakımı gibi günlük çiflik işlerini yapmayı koşulsuz kabul etmiş sayılmaktadırlar
Bu çiftliklerle ilgili ayrıntılı bilgi edinmek için www.tatuta.org sitesi ziyaret edilebilir
Ekolojik Ürünler Fuarı 2005-1
Ekolojik ürünlerin tüketicilere tanıtılması, dış ve iç pazardan gelecek taleplerle üretim yapanların buluşturulması amacıyla “3. Organik Ürünler ve Çevre Teknolojileri Fuarı” 24-27 Mart 2005 tarihleri arasında, İstanbul Beşiktaş Dolmabahçe Kültür Merkezi’nde düzenlenmiş ve fuara 101 firma katılmıştır. Fuarda aşağıdaki ürünler sergilenmiştir:
Organik ve Doğal Ürünler:
Gıdalar, zeytin, zeytinyağ, içecekler, süt ürünleri, et ürünleri, tavuk ürünleri, balık ürünleri, şeker ve şekerli ürünler, çaylar, tahıllar, bakliyatlar, ekmek, makarna, hamur işleri, mamalar, diyet ürünleri, şarküteri ürünleri, soslar, salça, turşular, konserveler, taze meyve ve sebzeler, kurutulmuş sebze ve meyveler, çerez ve kuruyemiş çeşitleri, dondurulmuş gıdalar, fırınlanmış gıdalar, fermantasyon ürünleri, besin değerini yükselten katkılar
Sebze ve et yemeklerinde, makarna, pilav ve salatalarda kullanılan yağlar
Çay, Türk kahvesi, hazır kahve, su, gazlı meşrubat, ayran, bitkisel çay, hazır meyve suyu, taze sıkılmış meyve suyu, soğuk çay, enerji içecekleri, spor içecekler, ve alkol içme sıklıkları
Günde ne kadar çay, peynir, süt, su, maden suyu, hazır meyve suyu, taze sıkılmış meyve suyu, meşrubat, alkol, Türk kahvesi, hazır kahve, esmer ekmek ve beyaz ekmek tüketildiği
Günde uykuya ayrılan zaman
Kaç adet sigara içildiği?
Düzenli olarak spor yapılıyor mu? Neler ve nerelerde?
Organik gıda tüketiyor mu? Neden? Güveniyor mu? Organik gıda olduğunu nereden anlıyor? Marka tercihi var mı? Bildiği üretici firmalar. Satın alma sıklığı ve nereden satın aldığı, ne tip organik ürünler aldığı
Detoks uyguluyor mu? Neler?
Anti aging ürünler kullanıyor mu? Neler?
Organik ve Kozmetik Gıda Rapor Kapsamı II
Kullandığı takviye ürünler (vitamin vs) ve bunları kullanmaya nasıl karar verdiği, tercih ettiği markalar
Diyetisyene gidiyor mu? Neden?
Stres ve beslenme ile ilgili sorular
Sağlık problemleri ve bu problemler için aldığı ilaçlar takviyeler
Katıldığı yaşam atölyesi, hobi kursları veya kişisel gelişim kursları
Son sıralarda dinlediği albüm ve şarkıcılar
Sosyalleşmek ve eğlenme amaçlı gittiği cafe, bar, restoranlar
Takip ettiği, sevdiği TV dizileri
Okuduğu dergiler, gazeteler
Dinlediği radyolar
Eğitim
Meslek
Kantitatif araştırma sonuçları
Boy, kilo ortalamaları Kemik, yağ, kas oranları
Kilo (ortalamalar)
Boy (ortalamalar)
Hafta içi ve hafta sonu öğünler Yeme içme alışkanlıkları
Sabah, öğle, akşam yemeğini aksatmayanlar
Yağ tercihleri
Günlük yiyecek/içecek tüketim alışkanlıkları (ortalamalar)
Spor ve egzersiz alışkanlığı
Spor, egzersiz yapma alışkanlıkları
Organik ürün bilenler %5 kullananlar %2
Genel beslenme yaklaşımları
Örneklemin yarısının kilosundan memnun olduğu görülüyor. Kilosunun sağlığını etkilediğini düşünenlerin oranı %9 iken, %1 ise vücuduna fiziksel savaş açarak kilo problemi için cerrahi müdahaleye başvurmuş. Örneklemin üçte biri beğenilir olmak için kilolu olmamak gerektiğine inanıyor ve %8’i şu ana kadar kilolarından kurtulmak için denemedikleri yöntemin kalmadığından bahsediyorlar
Kent insanının günde ortalama 8-10 bardak çay ve kahve tükettiğini belirledikten sonra %60’nın bu ürünleri şekerle tükettiğini saptamak gözümüzün önüne %70-75’i su olan vücüdumuz yerine kafein dolu bir varilin içine sürekli şeker atılıp karıştırılması geliyor
En önemli öğün olan kahvaltıyı çay kahve ile geçiştirenlerin oranı %9 iken sadece sigara içebilmek için birşeyler atıştıranların oranı %16 gibi yüksek bir oran
Beyaz ekmek gibi işlenmiş ürünlerden uzak duranların oranı sadece %7.5
Kahvaltılarda mısır gevreği ve tahılları tüketenlerin oranı %3.4