DİA, XI, 261; Yusuf Şevki Yavuz, “Beyzâvî”, DİA, İstanbul 1992, VI, 100.
34 Taşköprüzade, Şakâiku’n-nu‘maniyye fi ‘ulemâ-i Devlet-i Osmaniyye, Daru’l-kitabi’l-arabî, Beyrut 1975, s. 250.
35 Bursalı Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri, Meral Yayınları, İstanbul trs., I, 255-256.
36 Bursalı Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri, I, 255; İsmail L. Çakan, “Atûfî”, DİA, İstanbul 1991, IV, 99.
37 Sadık Cihan, “Hayreddin b. Hıdır b. Mahmud b. Ömer el-Atûfî “Kastamonî” ve Hadîs Eserleri”, A.Ü. İslami İlimler Fakültesi Dergisi, s. 3, Fasikül, 1-2, Erzurum 1979, s. 65-75.
38 Ali Rıza Karabulut, Mu‘cemu’l-mahtûtâti’l-mevcûde fî mektebât-i İstanbul ve Anadulî, y.y., trs. I, 504.
39 Bursalı Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri, I, 255-256; Osman Fevzi Olcay, Amasya Tarihi, Amasya Belediyesi Kültür Yayınları, Amasya 2010, s. 69; Çakan, “Atûfî”, DİA, IV, 99.
40 Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Ravza Yayınları, İstanbul 2015, II, 642.
41 Bursalı Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri, I, 255-256; Olcay, Amasya Tarihi, s. 69; Çakan, “Atûfî”, DİA, IV, 99.
42 Olcay, Amasya Tarihi, s. 69.
43 Çakan, “Atûfî”, DİA, IV, 99, (Yedi eserini zikretmiştir); Bursalı Mehmet Tahir Efendi, Osmanlı Müellifleri, I, 256, (On iki eserini zikrettikten sonra bunlardan başka kelam ilminden birkaç risalesinin ve şiire dair bazı eserlerinin olduğunu zikretmiştir); Karabulut, Mu‘cemu’l-mahtûtâ, I, 504. (Atûfî’nin 18 eserini nüshalarıyla birlikte vermiştir.)
44 Hızır Yağcı, “Beyzâvî’nin “Envârü’t-tenzîl” Adlı Eserine, Atûfî’nin Yazdığı “Mir’âtü’t-te’vîl” Adlı Hâşiyesinde Rivayet Kullanımı”,Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Sayı: 5, Kars 2016, s. 3.
45 Süleymaniye Ktp.,Ayasofya nr. 537; Şehzade Mehmed, nr. 8. Sinan Özdemir, Hayreddîn Hızır el-Atûfî’nin Enzâru Şerhi’l-Meşârik Adlı Eserinin Tahkiki, Atatürk Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans tezi, 2016.
49 Nurosmaniye Ktp. nr., 3546 vr.,183-185. Karabulut bu eserin ismini Hıfzu’l-ebdân fi tedâbir-i sıhhati’l-ebdân olarak tespit etmiştir. Ancak bu nüshada müellif tarafından bizim zikrettiğimiz isim kaydedilmiştir. Bkz. Karabulut, Mu‘cemu’l-Mahtûtâ, I, 504.
50 Özdemir tezinde bu eserin ismini Zühru’l-insan olarak tespit etmiştir. Bu hatalıdır, çünkü el yazmasında kitabın ismi Zahru’l-‘atşan fi’t-tıbbı’n-nebevî li ad‘afi’l-‘ıbâd olarak belirtilmiştir. Bkz. Özdemir, s. 17. Atûfî, Zahru’l-‘atşan fi’t-tıbbı’n-nebevî li ad‘afi’l-‘ıbâd, Süleymaniye Ktp, Nurosmaniye, nr. 144, vr., 184 a-b.
51 Atûfî, Ravdu’l-insanfi’t-tıbbı’n-Nebevî, Fatih, nr. 3569, vr. 1-118. Karabulut bu eserin ismini Ravdu’l-insan fi tedâbir-i sıhhati’l-ebdân şeklinde vermiştir. Karabulut, Mu‘cemu’l-mahtûtâ, I, 504.
52 Karabulut, Mu‘cemu’l-Mahtûtâ, I, 504. Karabulut iki nüshasını zikretmiştir. Vehbi Efendi, nr., 1368; Fatih, nr., 3556.
53 Süleymaniye Ktp, Nurosmaniye, nr. 3546, vr., 181a-184b.
54 Süleymaniye Ktp., Ayasofya, nr. 4079; Millet Kütüphanesi, Ali Emiri Efendi, nr. 4352.
56 Beyazıt Devlet Ktp., Veliyyüddin Efendi, nr., 3210. III. Ahmet Ktp. nr., 3420, vr., 1-56; müellif hattı, İzmir Milli Ktp. nr., 4/26, vr., 94-183, Karabulut, Mu‘cemu’l-mahtûtâ, I, 504.
57 Bu eseri Özdemir tezinde zikretmiştir. Yaptığımız araştırmada bu esere rastlayamadık. Özdemir, s. 15.
58 Bu eser Kayseri Raşit Efendi, nr., 2/27411, 35-204 vr., Es’ad Efendi, 3223 numarada kayıtlıdır. Karabulut, Mu‘cemu’l-mahtûtâ, I, 504. Atûfî, Şerhü Tuhfe-î şâhidî, Kayseri Raşid Efendi Ktp., nr. 27411.
59 Karabulut, Mu‘cemu’l-mahtûtâ, I, 504. Ayrıca bu eserin diğer nüshaları; Süleymaniye Ktp, Yeni Cami, nr. 144, vr., 198a-205b; Amasya İl Halk Kütüphanesi, nr., 1871, vr., 37b-40a.
87 Yağcı, Beyzâvî’nin “Envârü’t-tenzîl” Adlı Eserine, Atûfî’nin Yazdığı “Mir’âtü’t-te’vîl” Adlı Hâşiyesinde Rivayet Kullanımı, s. 21.
88 Atûfî, Mir’at, vr. 21 ab.
89 Atûfî, Mir’at, vr. 77 b. Atûfî bu yorumun kaynağını belirtmez. Ancak bu yorumu İsmail Hakkı Bursevî tefsirinde Necmüddin Dâye’nin Bahru’l-Hakâik adlı tefsirinden iktibas etmiştir. Bkz. Rûhu’l-Beyân, İstanbul 1320, VI, 168.
90 Atûfî, Mir’at, vr. 6 a.
91 Atûfî, Mir’at, vr. 103 a.
92 Atûfî, Mir’at, vr. 65 b.
93 Atûfî, Mir’at, vr. 56 ab.
94 Atûfî, Mir’at, vr. 88 b-89a.
95 Atûfî, Mir’at, vr. 95 ab.
96 Atûfî, Mir’at, vr. 95 ab.
97 Atûfî, Mir’at, vr. 12-13.
98 Atûfî, Mir’at, vr. 68 b.
99 Atûfî, Mir’at, vr. 100 ab.
100 Atûfî, Mir’at, vr. 5 a.
101 Atûfî, Mir’at, vr. 79 ab.
102 Eleştiri ve övgüleri için bkz. Mir’at, vr. 12a, 15a, 31a, 67a, 76b, 78a, 79a, 81b, 94a, 107a.
103 H. Ritter, “Ayasofya Kütüphanesinde Tefsir İlmine Ait Arapça Yazmalar”, Türkiyat Mecmuası, c. 7-8, s. 2, İstanbul 1945, s. 72-73.
109 Suyûtî, el-İtkân fî ‘ulûmi’l-kur’an, Daru ibn kesir, Beyrut 1996, I, 121.
110 Maden, Tefsirde Şerh Hâşiye ve Ta‘lîka Literatürü, s. 188.
111 Maden, Tefsirde Şerh Hâşiye ve Ta‘lîka Literatürü, s. 196.
112 Atûfî , Hısnu’l-âyâti’l-‘ızâm, vr., 6b.
113 Atûfî, Hısnu’l-âyâti’l-‘ızâm, vr., 6b-7b.
114 Atûfî, Hısnu’l-âyâti’l-‘ızâm, vr., 10ab.
115 Atûfî, Hısnu’l-âyâti’l-‘ızâm, vr., 8a-9a.
116 Atûfî, Hısnu’l-âyâti’l-‘ızâm, vr., 9b-10a.
117 Atûfî, Hısnu’l-âyâti’l-‘ızâm, vr., 10b.
118 Seneviyye: Âlemi nur ve zulmet olmak üzere iki ezeli aslın yaratıp yönettiğine inanan din veya mezheptir. Herhangi bir alanda birleştirilip bire indirgenemeyen iki karşıt ve bağımsız ilkenin varlığını ileri süren bu anlayış Batı dillerinde düalizm kelimesiyle ifade edilmektedir. Kaynaklarda bu anlayışı benimseyenler ashabu’l-isneyn, ehlü’l-isneyn, ehlü’t-tesniye terkipleriyle ifade edilmektedir. Mustafa Sinanoğlu, “Seneviyye”, DİA, İstanbul 2009, XXXVI, 521.
119 Atûfî , Hısnu’l-âyâti’l-‘ızâm, vr., 14b.
120 Atûfî , Hısnu’l-âyâti’l-‘ızâm, vr., 24b-25a.
121 Atûfî , Hısnu’l-âyâti’l-‘ızâm, vr., 35ab.
122 Bu eser Muhammed Ahmed ed-Dâlî tarafından tahkik edilerek basılmıştır. Sifru’s-Sa‘âdeve Sefîru’l-İfâde, Beyrut 1995, I, 7-15.
123 Atûfî , Hısnu’l-âyâti’l-‘ızâm, vr., 43b.
124 Atûfî , Hısnu’l-âyâti’l-‘ızâm, vr., 48b.
125 Zemahşerî’nin tefsirine yazılan şerh, hâşiye ve ta‘liklerin listesi için bkz. Maden, “Tefsirde Şerh Hâşiye ve Ta‘lîka Literatürü”, s. 187-191.
126 Atûfî, Hâşiye ‘ala tefsîri’l-Keşşâf, Şehit Alipaşa, nr. 263, vr. 4a.
146 Tağlib: Sözlükte; yenmek, üstün gelmek anlamındaki ğalebe masdarından türeyen tağlîb; galip getirmek, çoğunluğa göre hükmetmek anlamına gelir. Arap dilinin kadîm anlatım üsluplarından olan tağlîb, meânî ilminin konuları arasında zâhirî (sözlük) manasından başka mana bildiren söz çeşitlerinden sayılan bir ifade tarzıdır. Ancak Sübkî, tağlîbe bedî‘ nevileri arasında da yer vererek onu edebî bir sanat şeklinde göstermektedir. Gerek anlatım biçimi gerekse edebî sanat olarak tağlîb, “aralarındaki bir ilgiden dolayı bir lafzı diğer lafzı ve anlamını kapsayacak biçimde kullanmak” demektir. Bu sanata tağlîb adının verilmesinin sebebi bir lafzın diğerine üstün tutulup tercih edilmesidir. İsmail Durmuş, “Tağlib”, DİA, XXXIX, 373.
147 Bu yedi tabakaya gireceklerin kimler olduğu konusunda müfessirler arasında fikir birliği yoktur. Bu konuda geniş bilgi için bkz. Osman Kara, Kur’an’da Cehennem, Ravza yayınları, İstanbul 2014, s. 48-54.
148 Atûfî, Fe suhkan li ashâbi’s-sa‘îr, Carullah, 2121, v. 1/b.