Ozcelik avukatlık



Yüklə 16,84 Kb.
tarix29.11.2017
ölçüsü16,84 Kb.
#33338
növüYazı

Gönderen: Ozcelik avukatlık
Tarih: 3 Şubat 2016 14:52
Konu: Hemşire Özgür Uslu hk.
Alıcı: Aybüke Alver
Cc: TÜRK HEMŞİRELER DERNEĞİ , ozcelik avukatlık

Merhabalar;

17.11.2015 tarihinde Müvekkil Dernek internet sitesinde yayınlanan yazıya istinaden göndermiş olduğunuz e-postanız tarafımıza ulaşmıştır.

E-postanızda, Müvekkil Dernekçe yayınlanmış olan yazının asılsız olduğu, olayla ilgili bilgileri araştırmaksızın bir meslektaşın aklanmaya çalışıldığı ve bu hassas konuya karşı objektif olarak yaklaşılması gerektiği belirtilmiştir. Bunun yanında 02.01.2016 tarihinde göndermiş olduğunuz e-postanızda ise olaya ilişkin soruşturma aşamasının tamamlanıp kovuşturma aşamasına geçilerek eylemin soyut iddia olmadığının kanıtlandığı ifade edilmiş ve Dernek tarafından disiplin işlemlerinin başlatılması talep edilmiştir.

Öncelikle altını çizmek gerekir ki, hem Müvekkil Dernek internet sitesinde yayınlanan hem ilgili gazetelerin genel yayın yönetmenlerine gönderilen yazımızın amacı ve içeriği Hemşire Özgür Uslu’yu işlemiş olduğu iddia edilen suçtan aklamak veya onun masum olduğunu ya da olmadığını kanıtlamak değildir. Tam aksine bu hususlara müdahil olmadan, basın etiği ilkelerine aykırı olarak yayınlanan bir haberin neden aykırılık taşıdığı ve sonuçlarının ne olabileceği hakkında nesnel olguları göstermektir.

Sizin de ifade etmiş olduğunuz gibi, bahsi geçen olaya dair ilgili hukuki girişimler yapılmış olup cezai kovuşturma başlamıştır ve devam etmektedir. Her ne kadar elinizde konuya ilişkin güçlü kanıtlar olduğunu iddia etmiş olsanız da, bu kanıtların ispat gücünü ve suçun sabit olup olmadığını belirleme yetkisi basın yayın organlarına, tarafınıza yahut Müvekkil Derneğe değil, yargı makamlarına aittir.

Müvekkil Derneğin internet sitesinde yayınlanan yazımızın konusu olan ilgili gazete haberlerine bakıldığında, bir yargı makamı olaya ilişkin delilleri değerlendirmiş, suçun sabit olduğunu tespit etmiş ve gerekli cezaya hükmetmiş gibi şüphe ve duraksamaya yer bırakmayan bir mutlaklıkla yazıldığı görülmektedir. Bu halde yargı makamları nihai kararını vermeden Hemşire Özgür Uslu’yu suçlu ilan etmek hiç kuşkusuz en temel insan haklarından sayılan masumiyet karinesinin ihlali anlamı taşıyacaktır. Sizin de bildiğiniz üzere, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinin 11.maddesinde, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6.maddesinde ve Anayasamızın 38.maddesinde koruma altına alınmış olduğu şekliyle masumiyet karinesi, kendisine suç yüklenen herkesin savunması için gerekli olan tüm güvencelerin sağlandığı açık bir yargılama sonucunda yasaya göre suçlu olarak saptanmadığı sürece suçsuz sayılacağı anlamına gelmektedir. Bu doğrultuda Hemşire Özgür Uslu’ya isnat edilen suç ile ilgili yargılama devam ettiğine ve henüz suçlu olarak saptanmadığına göre, aksi bir durum söz konusuymuş gibi yapılan haberler insan haklarına ve Anayasaya aykırılık taşımaktadır.

Bu noktada masumiyet karinesinin gereği gibi sağlanmasındaki en önemli rol, kitlelere ulaşabilme ve onları yönlendirebilme yetisine sahip basın yayın organlarına düşmektedir. Bu sebepledir ki gerek ulusal gerek uluslararası düzenlemelerle basın etiği kuralları belirlenmiş ve basının bu ilkeler doğrultusunda hareket ederek doğru, nitelikli, insan haklarına saygılı haber yapması sağlanmaya çalışılmıştır. Asılsız olarak nitelemek durumunda kaldığınız yayınlanan yazımızda da aslında bu ilkelerin belirlendiği Basın Kanunu ve Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesinin ilgililere yeniden anımsatılması amaçlanmıştır.

Esasen yayınlanan yazımızda altı çizilen metinlerin yanında, basın etiği ilkelerinin sıralandığı pek çok metin vardır. Bunlardan ilki, Basın İlan Kurumu’nun 18.11.1994’te çıkardığı Basın Ahlâk Esasları Hakkında 129 Sayılı Genel Kurul Kararıdır. Karar öncelikle doğruluğu kuşku uyandırabilen ve araştırılması gazetecilik imkânları içinde bulunan haberlerin, araştırılıp doğruluğuna emin olunmadan yayınlanamayacağı temel ilkesini vurgulamış ve 1/ç maddesinde, “hiç kimse, suçlu olduğu kesin yargı kararıyla belirtilmedikçe suçlu olarak ilân edilemez; cezai soruşturma aşamasında veya devam eden davaların konusu olan olaylarla ilgili haber veya yorumlarda "Suçsuzluk" ilkesi ihlâl edilemez; soruşturma ve yargılamanın doğal ve yasal akışını, özellikle hâkimlerin kararını etkileyecek beyan ve yorumlarda bulunulamaz.” hükmüne yer vermiştirBunun yanında, Birleşmiş Milletler’in Danışman Sivil Toplum Kuruluşu olan Basın Konseyi tarafından yayınlanan Basın Meslek İlkeleri ile basın çalışanı gazetecilerin uymayı kabul ettikleri anlaşma metni olarak tanımlanan Basın Ahlak Yasası da suçlu olduğu yargı kararıyla belirlenmedikçe hiç kimsenin “suçlu” ilan edilemeyeceğini ve soruşturulması gazetecilik olanakları içinde bulunan haberlerin, soruşturulmaksızın veya doğruluğuna emin olmaksızın yayınlanamayacağını hükme bağlamıştır. Bu noktada önemle altını çizmek gerekir ki iddianamenin kabul edilerek kovuşturma aşamasına geçilmesi konuya ilişkin bir yargı kararı bulunmadığı gerçeğini değiştirmemekte, suçun sabit olduğunu tespit etmemektedir. Yargılama sonucunda mahkemece verilecek karar beklenmeden yalnızca kovuşturmaya başlandığı için bir kişiyi suçlu ilan etmek de ayrıntılı olarak açıklamış olduğumuz ilkelere aykırıdır.

Yukarıdaki bilgiler doğrultusunda durum yeniden değerlendirildiğinde, nihai bir yargı kararı söz konusu değilken yapılan bu haberlerin ancak ve ancak masumiyet karinesinin ihlali anlamı taşıdığı, bunun da önce Anayasa ve temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelere ve sonra Basın Kanunu ile Basın Etik İlkelerine aykırılık oluşturduğu açıktır. Üstelik bu haberlerde konuya ilişkin sadece suçlamayı ortaya atan ailenin ithamlarına yer verilmekte, buna karşın bakıcı olarak tabir edilen Hemşire Özgür Uslu’nun konuya ilişkin açıklama ve yanıtlarına yer verilmemektedir. Oysa basın etiği ilkeleri gereği yapılan haberde yer verilen ifadelerin doğruluğunun kanıtlanmış olması, özellikle bir tarafın diğerini böylesine ağır ithamlarla suçladığı bir haberde tarafsız davranılması, her iki tarafın kişilik haklarının korunmasına özen gösterilmesi, henüz doğruluğu sabit olmayan bilgilere tek tarafın söylemine dayanılarak yer verilmemesi gerektiği tarafınızın da malumudur.

Müvekkil Türk Hemşireler Derneği’nin konuya ilişkin bir yazı yayınlama ihtiyacı duyma sebebi ise, hemşirelik mesleğinin onurunu korumanın ve kişi ya da kuruluşlar tarafından hemşirelik mesleğini değer kaybına uğratabilecek sözlü ya da yazılı beyanlar karşısında girişimlerde bulunmanın Dernek amaç ve faaliyetleri arasında yer almasıdır. Sizin de takdir edeceğinizi gibi, bir hemşireye yönelik olarak herhangi bir nihai yargı kararı olmamasına rağmen acımasızca ve sorumsuzca bir suç işlemiş izlenimi yaratan gazete haberleri, meslektaşlarımızı üzmüştür, Ayrıca hemşirelere karşı oluşabilecek olası önyargı ve haksız tutumları önleyebilmek adına söz konusu açıklamayı yapmak durumunda kalmış bulunuyoruz.

Son olarak, her ne kadar e-postanızda Müvekkil Dernek tarafından disiplin işlemlerine başlanması talep edilmişse de önceden de ifade etmiş olduğumuz gibi Müvekkil Türk Hemşireler Derneği, Türk Medeni Kanunu'nun 56. maddesi uyarınca hemşirelik mesleğinin toplum yararına üst düzeyde nitelikli ve güvenilir hizmet verecek özerk bir sağlık mesleği olması için çalışmak amacıyla kurulmuş tüzel kişiliğe sahip bir topluluktur; ancak meslek mensupları hakkında disiplin yargılaması yapma yetkisi bulunmamaktadır. Buna karşılık Dernek Tüzüğü gereğince Yönetim Kurulu kararıyla üyelikten çıkarma mümkün olsa da Hemşire Özgür Uslu Müvekkil Dernek üyesi olmadığından böylesi bir yaptırımın uygulanması da mümkün değildir.  



Tüm bu sebeplerle, e-postanızda belirtmiş olduğunuz gibi asılsız bilgilere yer verdiğimiz ve subjektif olarak Hemşire Özgür Uslu’yu aklama çabasında olduğumuz görüşünüze katılmamız mümkün değildir. Yayınlanan yazımızın amacı yargıya taşınan söz konusu olayda taraf olmaktan kaçınarak temel hak ve özgürlüklerin ve basın etiği ilkelerinin ihlal edilmekte olduğunun gerekçeleriyle altını çizmek ve oldukça vahim sonuçların doğabileceğini ifade etmektir. Bu noktada Müvekkil Dernek adına biz de tarafınızdan bu ihlallerin ve sonuçlarının ne kadar ağır olabileceğinin gözetilerek nesnel şekilde daha hassasiyetli yaklaşmanızı rica ediyoruz.

Türk Hemşireler Derneği Vekili

   Av. Kürşat BAFRA
Yüklə 16,84 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin