12.4.Medeni Usul Hukuku Medeni usul hukukunun kaynağı, 12.01.2011 tarihinde kabul edilen 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunudur. Medeni usul hukuku, kişilerin, özel nitelikli iş ilişkilerine ait
hukuksal düzenlemeler çerçevesinde, aralarında çıkan uyuşmazlıkların çözülmesini ve hakların
tanınmasını sağlamak üzere, başvurdukları yargı yerlerinde uyulması gerekli usulleri
düzenleyen hukuk dalıdır. Aralarında hukuksal uyuşmazlık bulunan kişilerin (bunlara taraf
denir), bu uyuşmazlığın çözümünü sağlamak amacıyla açacakları hukuk davasını, hangi tarafın
(davacı), kime karşı (davalı), nerede (yetkili mahkeme) ve hangi mahkemede (görevli
mahkeme) açacağını, ilgili mahkemenin yargılama işlevini yerine getirirken uyacağı
yöntemleri, medeni hukuk kuralları belirler.
Kişilerin aralarındaki uyuşmazlıklar nedeniyle ileri sürecekleri iddialar, bir yargı
faaliyeti sonucunda karara bağlanır. Yargılama süreci, iddiaların bir dava biçiminde
mahkemeler önüne götürülmesini, davalarda iddia ve savunmanın izleyecekleri sırayı, delillerin
ikamesini ve yargısal kararların verilmesini içerir.
Medeni usul hukuku, konusu bakımından çekişmeli yargı ve çekişmesiz yargı olarak
ikiye ayrılır. Çekişmeli yargı, taraflar arasında bir öznel hakka dayanan uyuşmazlığın varlığı
durumunda, tarafların talepleri hakkında karar verilmesi için açılan davaları karara bağlar.
Çekişmeli yargıda, mutlaka hak sahibiyle yükümlü arasında bir çekişme, bir tartışma vardır.
Dava da bu, bu tartışmanın sonuçlandırılması amacına yöneliktir. Örneğin boşanma, taşınmazın
boşaltılması gibi.
Çekişmesiz yargıda ise karşılıklı iki taraf ve herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Bu nedenle çekişmesiz yargıda bir davadan değil bir yargılama faaliyetinden söz edilir. Bu
yargıya, yasanın aradığı evlenme yaşını tamamlamamış bir kişi hakkında evlenme izni
verilmesi, yargısal erginlik, gaiplik kararına ilişkin yargılamalar örnek olarak gösterilebilir
(Bozkurt 2012: 156-157).
Usul hukukundan söz ederken iki önemli kavram çok önemlidir. Bunlardan biri görev
diğeri ise yetkidir.
Görev, bir davanın niteliğine göre hangi mahkemede açılabileceğini ifade eden
kavramdır. Bu anlamda özel hukuk ilişkisinden doğan bir uyuşmazlığa sulh hukuk
mahkemesinin mi yoksa asliye hukuk mahkemesinin mi bakacağına görev kuralları gereğince
karar verilir. Görev kuralları, kamu düzenine ilişkindir ve mahkemeler tarafından yargılamanın
her aşamasında, tarafların istemi üzerine veya resen göz önünde tutulur.
Yetki ise bir davanın hangi yerdeki mahkemede açılacağına ilişkin usul kurallarıdır. Bu
kurallar, coğrafi alan bakımından hangi yer mahkemesinin davaya bakmakla yetkili olduğunu
309
belirler. Yetki kuralları, genellikle kamu düzenine ilişkin değildir. Bu nedenle bir itiraz
durumunda inceleme konusu olur (Bozkurt 2012: 158).