Güne yüklenerek geleceğe hazırlanalım!
Türkiye bir sonu gelmeyen sorunlar ve bunalımlar ülkesidir. Bu, son 40-50 yılın açıklıkla ortaya koyduğu bir gerçekliktir. Dahası Türkiye, dünyanın en bunalımlı bölgesinin tam orta yerindedir ve işbirlikçi burjuvazinin Amerikan emperyalizm ile ilişkilerinin seyri, iç bunalım dinamiklerine şiddeti bunlardan aşağı kalmayacak dış dinamiklerin de ekleneceğini göstermektedir.
Burjuvazi, son 25 yılın sınıf mücadelesi yönünden zayıf ve sorunlu dönemini en iyi biçimde kullanarak, bugüne kadar işçi sınıfına ve emekçilere kendi koşullarını büyük bir kolaylıkla dayatmayı başardı. Halen de işi bu çizgide götürmektedir. Fakat bütün bu kapsamlı ve çok yönlü saldırıların, baskı ve sömürünün, ağırlaşan yaşam koşullarının, dipten dibe geleceğin büyük patlamalarını mayaladığından da hiç kuşku duymamak gerekir. Bugün Türkiye’nin işçisi ve emekçi insanı denebilir ki burnundan soluyor; fakat çok farklı nedenlerin birleşik etkisi altında, henüz öfkesini pratiğe dökemiyor ve sınıf mücadelesi kanalına akıtamıyor. Elbette bu hep böyle sürmeyecektir, bu öfke ve birikimin kitlesel patlamalar halinde kendini dışa vuracağı günler de gelecektir. Bunun zamanını kuşkusuz kestirmek olanağı yoktur, fakat bu zamanın eninde sonunda geleceğine de kuşku yoktur.
O halde biz işimize bakalım; günlük çalışmaya en iyi ve etkin biçimde yüklenerek geleceğe, gelmesi kaçınılmaz fırtınalı günlere hazırlanalım.
Bu hazırlıkla bir yandan geleceğin çatışmalı günlerini(370)mümkün mertebe yakınlaştırmayı, öte yandan beklenmedik biçimde patlak verdiklerinde de onları en iyi biçimde karşılamayı amaçlamalıyız. Bu çatışmalı günler hemen yarın gelecekmiş gibi bugünden hazırlanalım, fakat bir 25 yıl daha gelmeyecekmiş gibi de soluklu davranalım. Marks’ın devrimci diyalektiğin en veciz ifadesi sayılması gereken sözlerini hep akılda tutalım. Uzun ve sıkıntılı geçen 20 yılın zamanın devrimci diyalektik kavranışı içinde gerçekte bir gün bile etmediğini, fakat gelecekte bu 20 yıla bedel günlerin de geleceğini ve bu türden günlerin bizi kenara savurup rüzgar gibi geçip gitmemesinin de büyük ölçüde bizim daha bugünden yapacağımız çok yönlü hazırlığa bağlı bulunduğunu, bir an bile unutmayalım.
(Ekim, Sayı: 243, Aralık 2005, Başyazı)
Dostları ilə paylaş: |