“Gerek geçmişin birikimi olan ve halihazırda var olan eski güçlerden, gerekse işçi hareketindeki canlanmanın ortaya çıkaracağı yeni güçlerden mümkün olan en çoğunu proleter sosyalizminin saflarına katmak, siyasal faaliyet ve örgütsel şekillenmede atacağımız adımlara bağlı. Düşünce eylemle, teori kendine uygun pratikle tamamlanmadığı sürece hiç de inandırıcı olunamayacağı, dahası ideolojik bozulma ve yozlaşmanın kaçınılmaz olacağı konusunda EKİM yeterince açık bir kavrayışa sahiptir.
“EKİM, geçmişte ve bugün örnekleri hayli çok devrimci çevrelerden bir yenisi olmak istemiyor. Bu, kısırlaşma, yozlaşma ve somutta yokoluş demektir. Biz toplumumuzun en ileri, en devrimci sınıfının, Türkiye işçi sınıfının en iyi, en diri, en ileri güçlerini bünyesinde toplayan, bu güçlerin birikimini, deneyimini, enerjisini, maddi varlığını en ileri derecede kucaklayan gerçek bir proleter sınıf öncüsünün yaratılmasını hedefliyoruz. Bir bütün olarak hareketimiz, tüm yoldaşlarımız buna uygun davranmalı, buna uygun bir perspektife ve hayal gücüne, buna uygun bir bilince ve yüreğe sahip olmalı, bunu karşılayacak bir enerji ve çaba koymalıdır ortaya. "(Devrimci Harekette Reformist Eğilim, s.58)
Bu perspektif bugün her zamankinden daha günceldir. EKİM, bunun hakkını vermek sorunu ve sorumluluğu ile yüzyüzedir ve bunun olanaklarına sahiptir. EKİM, önüne sınırlı bir misyon koyamaz. Bu tasfiye ve yokoluş demektir. Bugün solda görünürdeki hercümerce rağmen, gerçekte sahne fazlasıyla nettir. Solda dört(137)temel kanal vardır. Sayısız grup ve çevreden oluşan genel sol hareket, ayrışıp saflaşarak, bu temel kanallar içinde eriyecektir.
Kürdistan’da ulusal hareket PKK’nın şahsında önderliğini bulmuştur ve yolunu yürümektedir. Türkiye’de solun reformist kanalını (küçük-burjuva reformizmini) az-çok hakkını vererek dünün Sosyalist Partisi, bugünün İşçi Partisi doldurmaktadır. Küçük-burjuva radikalizminin bayrağı bugün için Devrimci Sol’un elindedir ve dirençle taşınmaktadır.
Solda son bir temel mücadele kanalı vardır: Proleter sosyalizmi.
EKİM, ideolojik-politik platformuyla yeterince net bir biçimde doldurduğu bu mücadele kanalını, bir örgüt olarak da siyasal yaşam içinde hakkıyla doldurmak sorunuyla yüzyüzedir.
EKİM, kendi misyonunun hakkını vermek sorunuyla yüzyüzedir.
EKİM, bir süredir yaşamakta olduğu iç örgütsel bunalımın bir zorunluluk haline getirdiği Olağanüstü Konferansını bir iç mücadele sürecinin ardından başarıyla gerçekleştirdi. Olağanüstü Konferansımız, soldaki yeni dönem tasfiyeciliğinin içimizdeki kaba bir yankısı olan ve konferans öncesinde yıkıcı bir hizip karakteri kazanan unsurları ihraç ederek saflarımızın dışına attı. Konferansımız, ilkesizliğin ve ideolojik omurgasızlığın yalnızca EKİM’e karşı birlik gibi uğursuz bir amaçla bir araya getirdiği bu “beş benzemez”ler tasfıyeciliğini tasfiye etmekle sınırlamadı kendini. EKİM’in ideolojik ve örgütsel gücü bakımından bu önemli bir başarı olmakla birlikte, konferansımız için bundan da önemli olan, soldaki yeni dönem tasfiyeciliğinin saflarımızda bu denli kaba bir biçimde yankı bulabilmesinin temellerine inebilmekti. Bu, EKİM’in oluşum ve gelişme süreçlerini yeniden irdelemek ve değerlendirmek, liberal tasfıyeciliğin gelişme zemini haline(139)gelen önderlik zaafıyetlerini ve örgütsel sorunlarımızı tartışmak, değerlendirmek ve gerekli sonuçları çıkartmak demekti. Konferansımız bu amaca asgari bir başarıyla ulaştığı inancındadır. Elde edilen ilk sonuçların süreç içinde derinleştirilmesi, EKİM’de liberal tasfiyeci savrulmalara kaynaklık edebilen zaafların köklü bir biçimde yokedilmesi olanağını verecektir örgütümüze.
Sermayenin devrimci güçlere karşı “topyekün savaş”ında ifadesini bulan olağanüstü koşullara ve tasfiyeciliğin örgütümüzü saldırılara açık hale getiren kural tanımazlığına rağmen, EKİM konferans öncesi süreci gerçek bir iç demokrasi uygulayarak yaşamıştır. EKİM’in girdiği iç örgütsel bunalımın kavranmasını kolaylaştıracak tüm belgeler, MK içi yazışmalar, MK toplantı tutanakları örgüte sunulmuştur. Tasfiyeci öğelerin kişisel saldırı ve spekülasyon numunesi metinleri tüm örgüt üye ve aday üyelerine iletilmiştir. Oluşan alt örgütsel platformlarda tasfiyeciler görüşlerini dilediklerince ortaya koyma olanaklarını bulmuşlardır. Türkiye’nin küçük-burjuva devrimci örgüt geleneklerinin alışık olmadığı bu yeni davranış biçimi, bu gerçek iç demokrasi karşısında EKİM’in tasfiyeci öğelerden tek beklentisi, Olağanüstü Konferansa kadar örgüt ilke ve kurallarına, örgüt disiplinine riayet etmek olmuştur. Ne var ki, ideolojik olarak geriye, geçmişin o eskimiş ve bugün artık bir liberal yozlaşma zemini haline gelmiş platformuna düşen tasfiyeci öğeler, iç mücadele araç ve yöntemlerinde de geçmişin davranış biçimlerini en berbat haliyle uygulamışlardır. Örgüt kurallarını, disiplinini ve güvenliğini hiçe sayarak her yolu mübah görmüşler ve örgütlü bir hizip olarak çalışmışlardır.
Bu karakterlerini konferans platformuna da taşıdılar. Daha ilk oturumlarda düştükleri ideolojik zavallılık ve kendi iç birliklerini ellerinde olmayarak yitirme doğrultusundaki açık gelişmeler, onları ucuz bahanelerle konferans çalışmalarını sabote etmeye ve platformu terketmeye yöneltmiştir. Böylece konferans öncesi süreçte denemeye çalıştıkları, fakat örgütün sabırlı ve dikkatli tutumuyla engellediği konferanstan kaçış girişimlerini, konferansın ilk oturumlarının ardından gerçekleştirmiş oldular. Fakat bu ilk oturumlar bile bu öğelerin ilke ve fikirden yoksun olduklarını,(140)ideolojik aczini, kendi aralarında ideolojik dağılma ve hizipçisuç ortaklığı dışında herhangi bir ortak zemine sahip olmadıklarını göstermeye yetmiştir. Bundan dolayıdır ki konferansımız, EKlM’in iç demokraside sonuna kadar ısrar ederek ve hizipçi tahriklere karşı sabır göstererek bu öğeleri konferans platformuna kadar getirmiş olmasını, herşeye rağmen bir kazanım saymaktadır.