Ayet 13,14
Başta ağızla ilgili birkaç alıntı verir. "Boğazları açık gömüttür, dilleriyle
kandırırlar" alıntısı beşinci Mezmur'dan aktarılmıştır. Yüzde yüz bilinmemekle beraber bu Mezmur'un üçüncü Mezmur'un yazılıdığı zamandan olduğu düşünülür. Üçüncü Mezmur Davut'un oğlu Abşalom'un isyanı yüzünden tahtını bırakıp kaçtığı zamanda yazıldı. O sırada İsrail'de Davut'u öldürmek isteyen kimseler vardı. Boğazları gerçekten açık gömüttü. Kin dolu yüreklerden ölüm soluyorlardı. Önceleri Davut'a hoş sözler söylerken yüreklerinden ona kin gütmekteydiler: "dilleriyle kandırırlar" (ayet 13). Pavlus belirli bir durumu ifade eden sözleri insanın genel durumunu belirtmek için kullanır. Bununla yanlışlık yapmamıştır. İnsanın genel durum da böyledir.
"Dudaklarının altında engerek zehiri var" sözü Mezmur 140'tandır. Bu Mezmur'un Davut'un mağaradayken yazdığı 142. Mezmur'la bağlantısı vardır. Bu kez Davut Kral Saul'dan kaçmaktaydı. Davut Saul adamlarının kötülüğü ve zorbalığından kurtulmak için Tanrı'ya yalvarır (Mezmur 140:1). Bu adamlar "yüreklerinde kötülük düşünürler" (140:2) ve bu düşünceler ölüm saçan sözleri dille getirir: "Engerek zehiri dudaklarının altındadır" (140:3).
Pavlus bu alıntıları ilginç bir tasarıya göre sıralar: İç varlıktaki kötülük boğazdan çıkıp dile getirilir ve dudaklardan zarar verici sözler olarak sıçrar. Günahlı insanın konuşması korkunçtur. Belki de insanın en çok günah işlemesi sözleriyledir. Yakup'un dediği gibi: "Hepimiz de suç ardına suç işliyoruz. Ağzının sözüyle suça düşmeyen kişi tüm bedenine gem vurabilendir... Dili denetleyebilecek insan yoktur. Öldürücü zehirle dolu, uslanmak bilmez kötülük kaynağıdır dil" (Yakup 3:2,8).
Ayet 14'teki alıntı ağzın tümüyle ilgilidir. Alındığı 10. Mezmur yukarıda değinen 14. Mezmur'a benzer. Mezmur yazarı Rabbin sıkıntı zamanında niçin uzakta durduğunu sorar (Mezmur 10:1). Kötü kişi "mağrur yüzüyle: Allah aramaz, der. Allah yoktur -işte, onun bütün düşünceleri" (Mezmur 10:4). Bu kişi Tanrı'nın onun günahını daha yargılamamış olmasıyla kendini avutur. "Yüreğinde der: 'Ben sarsılmam. Ve hiç bir devirde felakete düşmem.' Ağzı lanet, hile ve gaddarlık dolu" (Mezmur 10:6,7). Tanrı'yı bilmek istemeyen kişinin ağzı ilenme ve acı sözle taşar. Pavlus Mezmur'daki "hile" kelimesini aktarmaz çünkü önceki alıntılardan birinde günahlı insan sözünün aldatıcılığını belirtmişti.
Ayet 15-17: Ağızdan sonra konu ayağa geçer. Günahlı insanın konuşmasından sonra gittiği yola, yaptığı hareketlere dikkat çekilir. Bu alıntı Yeşaya 59 ayet 7 ile 8'dendir. Bu bölümde İsrail halkını Tanrı'dan ayıran günahlılığı, peygamber tarafından kendilerine duyurulur. Tanrı dualarını işitmiyordu çünkü suçları O'nun yüzünü onlardan gizledi (Yeşaya 59:1,2). Peygamber ellerinde, dudaklarında, dillerindeki kötülüğü açığa vurduktan sonra halkın zorbalığını vurgular.
Pavlus konuyu şöyle aktarır: "Ayakları kan dökmeye koşar. Geçtikleri yollar yıkım ve dert dolu. Bilmezler barış yolunu." İnsanlar böyle davranınca
toplumun temelleri sarsılmaya başlar, can güvenliği ortadan kalkar. Terör kol gezer. Ekonomi yıkılır. Halk dertli olur, korku içinde yaşar. Esenlik bilinmez. Ancak böyle bir dönemde yaşamış olanlar onun korkunçluğunu bilir. Yüzeyde her şey sakin gözüktüğü sıralarda bile "sosyal nedenleriyle" gün ışığını görmemiş binlerce çocuk ana karnında öldürülmektedir. Bundan ileri gelen dert ve yıkımın boyutlarını bir düşünün! Vicdan azabı, ruhi hastalıklar bir yanda, maddecilik ve sert yüreklilik öbür yanda! Hiç de içaçıcı değil!
Ayet 18 Böyle bir ortam nereden ileri gelir? İnsanın günahlılığından. "Gözlerinde... Tanrı korkusu" olmadığı için (ayet 18). İç varlıklarını aydınlatması gereken gözlerini yollarını aydınlatacak ışığa karşı kapattıkları için gittikleri yol böyle olur. İsa Mesih aynı konuda şu ilginç sözleri söyler: "Bedenin ışığı gözdür. Bu nedenle, görüşün sağlamsa tüm bedenin aydınlıktadır. Oysa görüşün bozuksa tüm bedenin karanlıktadır. Eğer sendeki ışık gerçekte karanlıksa, ne denli korkunçtur o karanlık!" (Matta 6:22,23).
"Gözlerinde yoktur Tanrı korkusu" sözü Davut'un yazdığı 36. Mezmur'dandır. Burada günahlı insanın Tanrı'ya karşı isyanının iç varlıktaki etkisi canlandırılır. "Hiç Tanrı korkusu yoktur” kötü kişide. Kendini öyle beğenmiş ki, Suçunu görmez, ondan tiksinmez" (Mezmur 36:1,2). Kötü kişi isyanı ve gururu içinde şöyle der: "Tanrı'dan korkum yoktur. İstediğim gibi yaşarım. Benim için Tanrı'dan yargılama yoktur."
Tanrı'yı tanımak istemeyen insan Tanrı korkusunu düşüncelerinden kaldırıp atmaya çalışır. Böyle insanların oluşturduğu toplumlar her zaman yıkımla dert doludur. Mezmur'da belirtildiği gibi Tanrı korkusunu insanların yüreğinden kovan insanın isyanıdır. Bu isyan insanların büsbütün günah egemenliği altında olduğunu kanıtlar.
Pavlus ayet 18'de Yahudi olsun, Yunanlı olsun bütün insanların günah egemenliğinde bulunduğunu belgelemesini sona erdirir. Sevgili arkadaş bu gerçeğin karşısında kendini nasıl görüyorsun? Günah egemenliğinde bulunduğunu anlıyor musun? Seni özgür edecek birini özlüyor musun?
Ayet 19 Doğruluktan yoksun insanlar nasıl doğru olabilir? Pavlus önümüzdeki ayette insanların hemen sarıldığı bir yolun geçersizliğini açıklar: ruhsal yasa yolu. Gerek kendi yüreklerinde yazılı bir yasaya sahip uluslar (bakınız Romalılar 2:14,15'e), gerekse yazılı yasayı kabul etmiş Yahudiler, sahip oldukları yasa tarafından suçlu çıkarılmaktadır. Hiçbir insan yasanın suçlamasına karşı kendini savunmak için söz bulamaz. Her ağız kapanır. Tüm dünya Tanrı önünde suçludur. Tanrı yazılı yasayı ve vicdan yasasını şunun için vermiştir: "her ağız kapansın ve tüm dünya Tanrı önünde suçlansın diye." Ruhsal yasada buyruklar verilir, kurallar açıklanır. İnsanlar buyrukları tutmadıkları, kurallara uymadıkları için suçludurlar. Yargı gününde hiç kimse kendi kendini savunamayacaktır.
Ayet 20: Tanrı'yla doğru bir ilişkiye girmek ruhsal yasada sıralanan işleri uygulamakla olanaksızdır. "Çünkü hiçbir insan ruhsal yasa sıralanan işlerle
Tanrı katında doğrulukla donatılmayacaktır" sözü Davut'un yazdığı 143. Mezmur'un ikinci ayetine dayanır. Davut düşman saldırılarının kendisinde bulunan bir günahı cezalandırmak için Tanrı tarafından müsaade edildiği olasılığı üzerinde durmakatydı. Tanrı'dan yardım dilerken kendisine şöyle yalvarır: "Kulunla yargıya girme, Çünkü hiçbir canlı senin karşında aklanmaz" Tanrı insanı ruhsal yasada açıkladığı kendi doğruluğa göre yargılar. Bu ölçüye göre yaşayanlardan hiç biri Tanrı'nın önünde çıkamaz. İnsanın ruhsal yasa gereklerini yerine getirme çabası boşunadır. Bu yoldan doğruluğa erişemez.
İnsan çabasıyla Tanrı'yla doğru bir ilişkiye erişmek olanaksızdır. Kişi ruhsal yasayı tutmak çabasıyla doğrulukla donatılamaz. Ruhsal yasa günahlı insanları doğruluğa eriştirmek için verilmedi. Tanrı ruhsal yasayı kişiye günahlı olduğunu bildirmek için verdi. Ruhsal yasa günahla ilgili gerçek bilgiyi açıklar. İnsan kendi çabasıyla Tanrı'nın kutsal ve doğru yasasını tutmaya çalışınca bunu tutamayacağını anlayacaktır. Ruhsal yasa onu yasasızlıkla suçlayınca şu açıklamada bulunmak zorundadır: "Ben günahlıyım. Günah egemenliğinde bulunuyorum. Kendimi günah işleme zorunluluğundan kurtaramam." İnsan samimiyetle ruhsal yasayı yaşamına uygularsa günahlılığını anlayacaktır.
Pavlus birinci bölümün 16. ve 17. ayetlerinde Sevinç Getirici Haber'i özetlemişti. Bundan sonra bütün insanlığın günahlılığını kanıtlamak üzere içine 63 ayet alan uzunca bir yazı yazar. Sevindirici görünmeyen bu bilgi bundan sonra açıklanan sevindirici Haber için gerekli bir temeldi. Ancak doğru teşhis konulunca hastanın sağlığa kavuşturulması olanaklıdır. Ancak senin günahlılığının gerçek yüzünü kavrarsan İsa Mesih'in sağladığı kurtuluşun değerini anlayacaksın.
Dostları ilə paylaş: |