Sayın Rektörler, Sayın Hocalarım, Değerli Öğrenciler



Yüklə 20,74 Kb.
tarix22.11.2017
ölçüsü20,74 Kb.
#32589


Sayın Rektörler,
Sayın Hocalarım,
Değerli Öğrenciler,
İstanbul’da, İstanbul Medeniyet Üniversitesinde sizlerle birlikte olmaktan memnuniyetimi bildirerek sözlerime başlamak isterim. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
YÖK Kültür-Sanat Söyleyişlerinin ikincisine ev sahipliği yapan, yükseköğretim kurumumuzun adından yola çıkarak kadim şehrimiz İstanbul, medeniyet ve üniversite kavramlarının üzerinde yeniden, derinlemesine ve bütün yönlerini kuşatacak bir şeklide durmamızı, düşünmemizi vurgulayarak konuşmama başlamak isterim.

Bilindiği gibi üniversitemiz yeni kurulmuş (21 Temmuz 2010) bir yükseköğretim kurumudur. İstanbul gibi değişik medeniyetlere ev sahipliği yapan bir şehrimizde olması ve bir medeniyet tasavvurunun hedeflenmesi hasebiyle kuruluş çalışmaları esnasında önerdiğim Medeniyet ismini bizleri destekleyerek kabul eden, o dönemde Başbakan olarak halkımıza hizmet eden Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Beyefendi’ye de şükranlarımızı sunarım. Üniversitemizin, ismine layık bir şekilde sahip olduğumuz kadim medeniyeti ihya etmede önemli çalışmalar yapacağını temenni ediyorum.

Medeniyet kavramı üzerinde eski zamanlardan günümüze kadar çokça müzakereler ve tartışmalar yapılmış ve çeşitli görüşler, eserler ortaya konmuştur. İşte medeniyet olarak adlandırdığımız bu bütünü oluşturan unsurların (edebiyat, tarih, musiki, güzel sanatlar vb.) günümüz yükseköğretim öğrencileri tarafından önemle gündeme alınarak fikir ve düşünce dünyalarını zenginleştirmelerine katkıda bulunması amacıyla Başkanlığımız tarafından Kültür-Sanat Söyleşileri başlıklı bir toplantılar dizisi planlanmıştı.
Bu toplantıların ilki 19 Kasım 2015 tarihinde Bartın Üniversitesinde İki Ses Bir Dünya: Ümmü Gülsüm ve Feyruz-Ortadoğu’da Müzik ve Toplum başlığı altında gerçekleştirildi. İstanbul Üniversitesi öğretim üyelerinde Prof. Dr. Namık Sinan Turan tarafından gerçekleştirilen konuşmadan sonra saz eserleri icra edilerek programımız tamamlandı. Doğrusu öğrencilerimizin bu söyleşiye göstermiş olduğu ilgi ve alaka beni son derece sevindirdi. Bu faaliyetimizde genç arkadaşlarımız müziğin toplumlar için nasıl bir birleştirici unsur olduğunu, sadece güzel sanatların bir bölümü olmadığını, Ümmü Gülsüm (Mısır) ve Feyruz (Lübnan) örneklerinden yola çıkarak daha da yakından fark etmiş oldular.

İlk konuşmamda da belirttiğim gibi bizler, Yükseköğretim Kurulu olarak, siz değerli öğrencilerimizin sadece eğitim aldığınız konularla ilgilenmenizi değil, düşünce ve ruh dünyalarınıza hitap edecek konuları da göz ardı etmemenizi istiyoruz. Beklentimiz fikir dünyanızı geliştirecek, içinde bulunduğumuz kültür ve medeniyet dünyamızı meydana getiren unsurların da gündeminizde yer almasıdır. Şanslı ve kadim bir şehirde öğretim hayatınızı sürdürüyorsunuz. Büyük bir şehir olmanın sağladığı imkânlarla değişik mekânlarda, çeşitli kurum ve kuruluşlarca yapılan kültür-sanat faaliyetleri mevcut. Bu tarz etkinlikler de hayatınızın, fikir dünyanızın bir parçası olmalı.

İçinde bulunduğumuz topraklar ve özellikle İstanbul şehri eski zamanlardan günümüze kadar değişik medeniyet ve devletlere ev sahipliği yapmıştır. Şehre hızlı bir şekilde göz attığınızda bu medeniyetlerin izleri hemen gözümüze çarpmaktadır. Gördüklerimizi daha iyi kavrayabilmek için asgari seviyede de olsa bir tarih şuuruna sahip olmamız gerekiyor. Tarih, bizim için sadece ilköğretimden yükseköğretime kadar hatta daha sonrasında da (KPSS vb. sınavlarda) karşımıza çıkan bir ders olmaktan ziyade genel kültürün bir alanı hatta şahsiyetinizi tamamlayan bir unsur olmalıdır.

Kıymetli öğrenciler,
Tarih, üniversitelerimizde üzerinde çalışılan bir bilim dalı, ilgili kişilerin meşgul olduğu akademik bir saha olmaktan öteye geçmelidir. Topluma hitap etmekten uzak olmaktan, sadece bilimsel eserlerin satır aralarında kalan monoton bilgiler yığınından sıyrılıp yarınlar için yol gösterici vasfı olan bir kılavuzdur. Tarihin hele bizim gibi kökleri Orta Asya’dan başlayarak Anadolu’ya, Avrupa’nın ortalarına, Afrika’nın içlerine kadar uzanan geniş bir coğrafyaya yayılan milletler için geleceğini inşa etmede en büyük yardımcı olacağı şüphesizdir.
Zengin ve köklü Orta Asya, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin bakiyesi olan ve Cumhuriyet ile yeni bir atılım içerisinde bulunan medeniyetimiz siz değerli gençlerimizin gayretleri ile mesafe kat edecektir. Bunun için tarihimizi, geçmişimizi çok iyi bilmeliyiz. Bu bilinçle tarihe olan bakış açımızı yeniden konumlandırmalıyız. Bu konuyla ilgili olarak bu günlerde yayına hazırladığımız Bursalı Mehmed Tahir’in Osmanlı Müellifleri adlı eserinin Müverrihîn-i Osmâniyye Faslı(Osmanlı Tarihçileri Bölümü)’nın başında iktibas edilen Endülüslü âlim Ebu Hayyân’ın “Tarih mütalaa ediniz. Zira o, yeni düşünce ufukları açar.” sözünü zikretmek isterim. Bu sözle tarih okumanın, tarih bilincine sahip olmanın önemi gayet açık ve veciz bir şeklide ifade edilmiştir.

Son yıllarda tarihimize karşı gösterilen ilgi ve alaka sevindiricidir. Yayınlanan kitaplar, düzenlenen bilimsel etkinlikler, televizyon programları, dizi filmler, filmler vs. ile tarihimiz artık daha geniş kesimlere ulaşmaktadır. Bütün bu faaliyetlerin tarafsız, tam anlamıyla gerçeği yansıtan, bir bilimsel doğruluk içeresinde olduğunu söylemek maalesef zordur. Yapılan çalışmaların, yayınların doğru ve yanlışlığını tefrik etmek bazen zor olabilmektedir. Bu konuda ilgili faaliyetleri, yayınları takip ettikçe ayırt edici bir meleke kesbedeceğinizi düşünmekteyiz. Tabii ki burada sizlerin sahip olduğunuz/olacağınız zevk-i selimin ve akl-ı selimin de önemli birer unsur olduğunu unutmamalısınız.


Bugünkü söyleşi konumuz; Gençlik ve Tarih. Tarih konusunda Türkiye’de yaptığı faaliyetlerle ilkleri gerçekleştiren gazeteci-yazar Sayın Bardakçı’yı dinleyeceğiz. Kendisi gazeteci olmanın yanı sıra uzun yıllardır meşgul olduğu tarih çalışmaları ile de ün kazanmıştır. 217 sayılık(Hürriyet Tarih) ve 52 sayılık(Habertürk Tarih) tarih dergileri ile halkımızın büyük bir kısmına ulaşarak tarihin zevkle kitlelerin hayatına girmesini gerçekleştirmiştir. Yine özellikle son yıllarda Osmanlı Hanedanı ile ilgili Son Osmanlılar, Şahbaba ve Neslişah; yakın tarihimizin tartışmalı isimleri ve olayları hakkında hazırladığı Talat Paşa'nın Evrak-ı Metrukesi, İttihatçının Sandığı, Hafız Hakkı Paşa'nın Sarıkamış Günlüğü, Mahmud Şevket Paşa'nın Sadaret Günlüğü ve yakın zamanlarda okuyucularıyla buluşan Enver adlı eserleriyle belgeye dayalı tarihçiliğin başarılı örneklerini sergilemiştir.

Bu eserlerin yanı sıra uzun yıllar bir televizyon kanalımızda(Habertürk TV), kültür ve medeniyetimizin değişik konularında, kendi sahalarında uzman kişilerle gerçekleştirdiği Tarihin Arka Odası isimli tarih programı ile de tarihin geniş kitlelere anlaşılır, alaka çekici bir tarzda ulaşmasını sağlamıştır. Kendilerine Kültür-Sanat Söyleşilerimize konuşmacı olarak katkı sağladığı için teşekkür ederim.


Kültür-Sanat Söyleyişlerine katkıda bulunan Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı’na, ev sahipliği yapan İstanbul Medeniyet Üniversitesi rektörü Prof. Dr. M. İhsan Karaman’a ve etkinliklerin hazırlanma sürecinde emeği geçen personelimize teşekkür ederim.
Bütün zikrettiğimiz ve söyleşilerimizde ele alınacak bu konuların (edebiyat, tarih, felsefe, sinema, müzik, tasavvufi düşünce, gelenekli sanatlar vb.) sadece bir uzmanlık alanı olarak değil, düşünce hayatımızı zenginleştirecek birer katkı olarak değerlendirilmesini arzu etmekteyiz. Bizler de Kurulumuz olarak, sizlerin zihin dünyalarınızı zenginleştirecek konularla tanışmanıza ve ülfet peyda etmenize katkıda bulunmak, yeni YÖK’ün muhataplarıyla daha sıcak ilişkiler kurmasına vesile olmak amacıyla düzenlemiş olduğumuz toplantımıza hoş geldiniz diyerek tekrar hepinizi selamlıyorum.

Prof. Dr. M. A. Yekta Saraç

Yükseköğretim Kurulu Başkanı

İstanbul Medeniyet Üniversitesi, 25 Aralık 2015


Yüklə 20,74 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin