77:1-3 Asaf, önce Tanrı’ya kederli öyküsünü anlatır. Adı belirlenmemiş bir sıkıntı kapısının eşiğine kadar gelmiştir. Sıkıntısı içinde kendisinden başka hiç kimseyi düşünememektedir. Sürekli dua etmesine rağmen, avuntu bulamadığından yakınır. Tanrı’yı düşünürken sevinmek yerine yas tutmasına neden olan duygulara kapılır. Ne kadar derin düşünürse, o kadar çok hüzünlenir.
77:4-6 Uykusuzluğunun nedeninin Tanrı olduğunu düşünür. Ruhunun çektiği acıyı ifade edecek sözcükler bulamaz. Her şeyin yolunda gittiği o eski iyi günleri hatırlayarak avunmak ister. Ancak ne kadar kendisiyle ilgilenirse ve zaferi ne kadar içinde ararsa, Rab’bin iyiliğinden de o kadar kuşkulanmaya başlar. Beş soruyla ifade edilen kuşkularının saldırısına uğrar.
77:7-10 İlk soru, belki de Tanrı’nın artık kendisiyle bir daha hiç ilgilenmeyeceği gibi korkunç bir düşünceye sahip olmasına neden olur. İkinci olarak, Tanrı’nın kendisini sevmekten vazgeçip vazgeçmediğini sorar. Sonra Rab’bin, vaatlerini bir kenara atıp atmadığını merak eder. Daha sonra ise tekrar küstahça düşünceler zihnine üşüşür; belki de Tanrı lütfetmeyi unutmuştur.Son olarak Tanrı’nın öfkesinin, Tanrı’nın şefkatini söküp attığını düşünür. Kendi kendisine durumun böyle olduğunu söyler. En Yüce Olan’ın sağ eli değişmiştir. Üzüntüsü, Tanrı’nın kendisine olan davranışlarındaki değişiklik yüzündendir.
77:11-13 Ancak, 11’inci ayette ruhsal bir dönüm noktası bulunur; bu durum, Romalılar 7’nci bölümden 8’inci bölüme geçişle karşılaştırılabilir. İç gözlem, kendisini umutsuzluğun derinliklerine batırdıktan sonra, Asaf gözlerini gökyüzüne çevirir ve halkı zor durumdayken Tanrı’nın geçmişte nasıl müdahale ettiğini düşünmeye karar verir. Bu, onu hemen Tanrı’nın kutsal olduğunu, yaptığı her işin doğru ve iyi olduğunu kabullenmeye yönlendirir. Tanrı asla hata yapmaz.