doyuracak, ona kurtarışımı göstereceğim.”
Mezmurun söyledikleri bu kadar! Ama büyük olasılıkla mezmurun söylemedikleri ve yanıtlamadığı önemli sorular üzerinde düşünüyorsunuz. Örneğin, bu güvence vaatlerini, Mesih’in insanlar tarafından öldürülmesi gerçeğiyle nasıl bağdaştırabiliriz? Eğer günümüzdeki imanlılara uyarlayacak olursak, bu güvence vaatleri bazı imanlıların hastalığa yenilmesi, savaşta ya da uçak kazalarında ölmesi gerçeğiyle nasıl uyum sağlayacaktır?
En azından yanıtın bir bölümünü açıklamaya çalışabiliriz: RAB’be güvenen kişi, yeryüzündeki hizmeti tamamlanıncaya dek ölmeyecektir. İsa öğrencilerine bu kadarını söylemişti. Yahuda’ya dönmeyi önerdiğinde öğrenciler O’nu şöyle yanıtlamışlardı:
“Rabbî, Yahudi yetkililer demin seni taşlamaya kalkıştılar. Yine oraya mı gidiyorsun?” İsa şu karşılığı verdi: “Günün on iki saati yok mu? Gündüz yürüyen sendelemez. Çünkü bu dünyanın ışığını görür. Oysa gece yürüyen sendeler. Çünkü kendisinde ışık yoktur” (Yu.11:8-10).
Rab, işini tamamlayıncaya dek Yahudiler’in kendisine dokunamayacaklarını biliyordu. Bu, her imanlı için geçerlidir; iman aracılığıyla Tanrı’nın gücü sayesinde korunuruz.
Sonra Rab, bu mezmur aracılığıyla bir imanlıya özel ve kişisel bir biçimde de konuşuyor olabilir. Eğer böyle yapıyorsa, kişi vaade sahip çıkarak O’na güvenebilir. Başlangıçtaki kişisel anlatım bunu resmetmektedir.
Son olarak da, Rab’be güvenenlerin, O’nun korumasından emin olacakları genel bir gerçektir. İstisnaları abartmaya eğilimli olabiliriz. Genel kural halen geçerlidir: Rab’de güvence vardır.
Dostları ilə paylaş: |