119:1 Bereketli ya da mutlu kişi, Rab’bin sözüne uygun olarak yaşayan kişidir. Günah işleyip düşse bile, Söz aracılığıyla günahlarını itiraf eder ve yenilenir. Böylece söz günahlardan arınmış olarak korunmasını sağlar.
119:2 Önemli olan, kişinin O’nun öğütlerine uymasıdır – gönülsüzce, yarı istekli ya da zorla itaat değil, O’nu bütün yüreğiyle hoşnut etmek için büyük bir arzu duymak!
119:3Mutluluk, haksızlıklardan uzak kalmakla elde edilir. Bu, Tanrı’nın Kutsal Yazılar’da bizim için tasarladığı yolu izlemekle olur. Kötüden uzak durmanın en iyi yolu, kendimizi iyilik yapmaya adamaktır.
119:4 Tanrı’nın kurallarıbir tercih değil, buyruktur ve gelişi güzel bir biçimde değil, gayretle yerine getirilmelidir.
119:5 Mezmur yazarı şimdi gerçek olandan ayrılarak kendi yaşamında gerçekleşmesini istediklerine yönelir. Kuraldan duaya geçerken, düzenli itaat edebilmesi için hem isteğin, hem de gücün bütünüyle Tanrı’dan gelmesi gerektiğini kabul eder.
119:6 Rab’bin bütün buyruklarını izledikçe, zihne işkence eden utançtan uzak kalacak, yüzü kızarmayacak ve bedeni sıkıntıyla kıvranmayacaktır.
119:7 “Duadan övgüye geçiş, uzun ya da zor bir yolculuk değildir.” Tan-rı’nın doğru hükümlerine itaat etmeyi öğrenenler, tam bir sevinç içindedirler ve bu sevinç onları hayranlığa götürür.
119:8Kesin karar, alçakgönüllü bağımlılıkla birleşmiştir. Mezmur yazarı Rab’bi izlemeye kararlıdır. Ancak kendi yetersizliğinin farkına varır. “Bırakma beni hiçbir zaman.” Bu dua, Rab’bin onu bırakma olasılığı olduğunu düşündüğü anlamına gelmez. Yazar, bunu hak edemeyeceğini hissederek yakarmaktadır.