56:4-6 “İnsan bana ne yapabilir?” ifadesindeki cesur meydan okumaya mantık şu yanıtı verebilir: “Çok şey. İnsan oğlu işkence edebilir, yaralayabilir, sakatlayabilir, vurabilir ve öldürebilir.” Ama Tanrı çocuğu görevini tamamlayana kadar ölmeyecektir. Davut’un korkusuzluğunu aynı zamanda Kurtarıcı’nın şu sözlerinin ışığında da anlayabiliriz:
Bedeni öldüren, ama canı öldüremeyenlerden korkmayın. Canı da bedeni de cehennemde mahvedebilen Tanrı’dan korkun (Mat.10:28).
56:7 Kendisini yok etmek isteyen düşmanlarının girişimlerini aktardıktan sonra, Davut Tanrı’dan onların hainliklerine, üzerlerine öfkesini dökerek karşılık vermesini ister.
56:8 Burada Rabbimiz’in olaya bakış açısının güzel bir tanımlaması yapılır. O, bizim bütün tedirginliklerimizi bilir ve bunların hesabını tutar. Acıyla döktüğümüz gözyaşlarımızın ayrıntılarıyla o kadar ilgilenir ki, ondan gözyaşları-mızı bir şişede biriktirmesi istenebilir. Bu eskiden yas tutanların uyguladıkları bir geleneği ima ediyor olabilir. Dökülen gözyaşlarınıküçük bir şişede korurlar ve bu şişeyi ölmüş dostlarının mezarına onlara duydukları sevginin bir anısı olarak yerleştirirlerdi. Her olayda Tanrı bizim gözyaşlarımızı kitabında toplar. İsa da bize daha sonra saçlarımızın her bir telinin sayılı olduğunu öğretmiştir.
56:9 Davut’la birlikte bizler de Tanrı’nın dualarımıza bir yanıt olarak düşmanlarımızı püskürteceğinden emin olabiliriz, çünkü Tanrı bizden yanadır. Eğer Tanrı bizden yanaysa, kim bize karşı gelebilir? (Rom.8:31).
Yaşamda önemli olan tek bir soru vardır; diğer soruların hepsi ikinci sırada yer alır. “Tanrı bizden yana mı?” Davut sonunda Tanrı’ya güvenmiştir; Tanrı’ya güvenen insan korkunun ötesine geçer (11.ayet) (Daily Notes of the Scripture Union).
56:10,11 4’üncü ayetin nakarat kısmı 10 ve 11’inci ayetlerde tekrarlanır, ama bu kez Tanrı’nın iki farklı ismi kullanılmıştır: