103:3 Ama her şeyin ötesinde, bütün suçlarımızı bağışladığı için O’na teşekkür etmeliyiz. Günahlarımız bizi kana boyamış bile olsa, Tanrı’nın bizi kardan beyaz hale getiren yüce lütfu, sözle anlatılamaz bir mucizedir. Mezar taşı için tek bir sözcük seçmiş olan kişinin duygularını anlayabiliyorum: BAĞIŞLANMIŞ. Aynı şekilde, “Rab İsa bütün günahlarımı bağışladı ve bu bağışlamanın asla sonu gelmeyecek” sözlerini söyleyen İrlandalı bir imanlıyla da aynı duyguları paylaşmaktayım. Mesih’in değerli kanı sayesinde günahlarımızın sonsuza kadar kaldırıldığını biliyoruz, ancak bu gerçeği kabul etmek kolay değil. Hatırlanması gereken ikinci yarar, bizi bütün hastalıklarımızdan iyileştirmiş olmasıdır. Bunun ortaya çıkaracağı sorunla karşılaşmadan önce, şifanın bağışlanmadan sonra geldiğine dikkat edelim. Fiziksel olan ruhsal olanla çok yakın bir ilişki içindedir. Her ne kadar bütün hastalıklar bir günahın doğrudan sonucu değilse de, bazı günahlar bu konuda etkileyici olabilir. Eğer hastalık ve günah arasında ilişki mevcutsa, bağışlanma şifadan önce gelmelidir.
Ancak sorun açıkça ortadadır. Ayette, “Bütün hastalıklarını iyileştiren” diye yazar. Deneyimlerimiz sonucunda bütün hastalıkların şifa bulmadığını, hepimizin er ya da geç (Rab bu arada gelmezse) öleceğini biliriz. O zaman bu ayetin anlamı ne olabilir? Yanıtı ararken aşağıdaki gözlemlerde bulunacağız.
Birincisi, şifa Tanrı’dan gelir. Hastalanmış ve sonra iyileşmişseniz, bu iyileşme için Tanrı’ya teşekkür edebilirsiniz. Çünkü şifanın kaynağı O’dur. Tanrı’nın Eski Antlaşma’daki adlarından biri Yahve Rafa’dır – Şifa veren RAB. Gerçek şifa Rab’den gelir.
İkincisi, Rab her türlü hastalığı iyileştirebilir. O’nun için tedavisi imkansız bir hastalık yoktur.
Üçüncüsü, Rab doğal araçlarla zaman içinde ya da mucizevi olarak hemen iyileştirebilir. O’nun iyileştirme gücünü hiçbir şey sınırlayamaz.
Dördüncüsü, Rab yeryüzünde bedendeyken, O’na getirilen her hastayı iyileştirmiştir (Mat.8:16).
Beşincisi, bin yıllık dönem esnasında bütün hastalıkları iyileştirecektir (Yşa. 33:24; Yer.30:17). Şifa bulamayacak olanlar, O’na isyan edenlerdir (Yşa.65:20b).
Ancak ayetin başka hangi anlamı olursa olsun, bu imanlının her hastalık için şifa alacağı anlamına gelmeyebilir. Çünkü mezmurun diğer ayetlerinde bize yaşamın kısalığı ve kesinlikle son bulacağı hatırlatılır (Bk. 15, 16. ayetler). Benim bu ayetten anladığım, bir imanlı iyileştiğinde, bu Tanrı’nın bir merhametidir; şifa kabul edilmeli ve Şifa Veren olarak kendisine teşekkür edilmelidir.
Dostları ilə paylaş: |