Ana Tili gazetesi Kazak dilinin gelişmesi, yaygınlaştırılması ve Rusçanın hakimiyetinin kırılması doğrultusunda etkili yayınlar yapmaktadır. Her sene bürokratik kademelerde bulunan kişilerin Kazakçasının ölçülmesine yönelik faaliyetlerde bulunulmaktadır. Dil siyasetinin gereği olarak Rusça yer adlarının bir çoğu Kazakçasıyla değiştirilmiştir. Mesela: Gurev-Atrav; Çevşenko-Aktav; Selinograd-Akmola gibi.
Kazakistan’da eğitim sisteminin yanı sıra ana dili eğitimi ve öğretiminde köklü değişiklikler yapıldı. Özellikle ilkokul ana dili ders kitaplarının yeniden yazılıp ortaya çıkması gurur verici bir olaydır. Kitaplarda, ulusal ve kültürel değerlere öncelikli olarak önem verilmiştir. Millî kültür ve millî benlik konularını işleyen metinlerin seçimine ağırlık vermişlerdir. Abay, Ahmet Baytursunoğlu, Mircakıp Dulatov, Magcan, Cumabayev gibi şahıslar kitaplarda yer almıştır.
Ana dili olarak Kazakçanın temel dilbilgisi kuralları verilirken tüm teknikler kullanılmıştır. Kitapta yer alan kavram sayısı ve söz varlığı Kazakçanın zengin bir dil olduğu da dikkate alınarak aktarılmıştır. Rusçadan giren kelimelerin yerine Türkçe kökenli kelimeler kullanılmıştır (Samalyot yerine uçak, klas yerine sınıf, helikopter yerine dik uçak vs.).19
Gerçek süreç, Kazak olmayan ortalama okul ve grupların müfredatına başlangıç Kazakçasında da işletildi. Kazak dili ortaokul düzeyi sonrasında olduğu gibi ilk ve ortaokulları Rusça orta grup ya da okulları için Bakanlığın bir çeşit zorunlu seçmeli müfredatından seçebi
lirler. Yine de onlar baştan sona ilk ve orta derecelerde Kazak dilini almak zorundadırlar. Dahası Eğitim Bakanlığı 1996 baharında yüksek eğitim kurumlarında yalnız Kazak orta sınıfındakiler değil bütün öğrenciler için (Yüksek eğitim derslerinin tamamında) Kazak dili eğitimini 240 saat olarak belirlemiştir.
1995’te Kazak grup ya da okullarına kaydolan I. sınıf öğrencilerinin sayısının %85 civarında olmasına rağmen bu yine de 1980’lerden beri Kazak ortasını seçenlerin oranında gerçek bir artış olduğunu gösteren önemli bir işarettir.
Kazak dil kanunun uygulanması meyvelerini vermeye başladı. İnsan araştırmaları merkezinin Rus ve Kazak öğrenciler arasında yaptığı bir alan araştırmasına göre 1994-1998 yılları arasında devlet diline hâkim Rusların sayısı %6.4, Kazakların sayısı %16.7 oranında arttı. Göreceli olarak hiç hakim olmayanların sayısı Ruslar arasında %11.1 ve Kazaklar arasında %29.1 oranında azaldı.20
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ortaya çıkan cumhuriyetlerde resmi dilin öğretilmesi ile ilgili sorunlar görülmektedir. Sorunun çözümü bazı devletlerde diğerlerinden daha kolaydır. Azerbaycan, Özbekistan, Litvanya gibi nüfusunun büyük kısmının tek bir etnik gruba ait olduğu, ismen var olan ulusal dilin, Sovyet devrinde bile nispeten yüksek bir statü kazanmış çok gelişmiş edebî standarda sahip olduğu cumhuriyetlerde bu göreceli olarak kolaydır. Kazakistan zorluk uzantısının diğer ucunda kalır.
Dilbilimsel “Kazaklaştırma” eğitimin alan ve düzeyine göre de çeşitlenir. Meslek liseleri ve ilkokul “düzenli” orta öğretimin arkasında kalmıştır. Bu yüzden bugün orta öğretime devam eden Kazakların %80’e yakını Kazak dilli gruplara ya da okullara devam ediyor. Bu meslek teknik okulları ve yüksek eğitim öğrencileri için sırası ile yaklaşık olarak %50 civarındadır. Kızılorda ilçesinde bile (Nüfusun %80’i Kazaktır) Yüksek eğitim okulu öğrencilerinin %40’tan fazlası 1995-96’da Rusça okuyordu. Diğer 7 ilçede Rusça ortalaması için tabloların karşılaştırılması %80’in üstündedir.21
Tek tek meslek okulları ve yüksek öğretim kısımları içinde bile, okullar ve uzmanlıklar arasında Kazakçanın kullanılmasının derecesi değişkendir. Mesela hayvan besleme, yetiştirme alanındaki öğrenciler için makina yapımındakilerden çok daha fazla Kazakça eğitim vardır. Kazaklar arasında çok yüksek oranda bir meslek okulu eğitimi görülür. Aynı şey eğer mukayese edilirse nükleer fiziğe göre tarih için geçerlidir. Her şeye rağmen bütününde Kazakçada bugün öğretilen bir çok özelliğin on yıl önceki dilde mevcut olmadığı kabul edilebilir.22 Ortaokulu tamamlayan her öğrenci (Kazak olmayan orta gruplar bile) diploma alabilmek için bir Kazakça sınavından geçmelidir. Bununla beraber bir çok okulda Kazakça öğretecek kimse yoktur. Bu bakımdan Kazakça’nın istenilen ölçüde öğretilebildiği tartışmalı bir konudur.23
1997’de ilan edilen ve Kazakçanın Rusçayla beraber ortak devlet dili olarak kullanılmasını sağlayan kanun Kazakistan’daki Ruslar arasında bir zaman ayarlı dil bombası gibi kabul edildi. 1991’den sonra politik güçlerini kaybeden Ruslar bu süreci yaşamaya başladı. Dil yasası Kazak aydınları, iş adamları ve sanatçılar arasında da infial uyandırdı. Çoğu ana dili Kazakçayı konuşamayan 70 kişi, devlet ve özel televizyonlardaki %50 oranında Kazakça yayım yapılmasını kültürel anarşi olarak görüp bunun düzeltilmesi yönünde devlet başkanı Nazarbayev’e mektup yazdılar. Eski Sovyetler Birliği’nde uygulanan “Sovyetleştirme” çalışmaları en fazla Kazakistan’da etkili olmuştur. Bir çok etnik Kazak özellikle şehirde yaşayanlar Kazakçayı kaybettiler. Şu anda ağırlıklı olarak Rusça konuşabiliyorlar. Resmi iletişim ve ilişkilerde Ruşça kullanılırken Kazakça resmi dil yapıldı. Bu kanun Kazakların orta ve yüksek öğrenimlerini garantiye almaktadır. Basın yayın dilinde %80 Kazakça, %20 Rusça kullanılmasını öngören yasa teklifi tartışmaya açılmıştır. Haber 2 kanalı ülkede tamamen Kazakça yayın yapan ilk ve tek televizyon kanalıdır.
Yeni dil kanununda Kazakların 2001 Haziranı’nda devlet dilini öğrenmeleri zorunlu kılındı. 2006 Haziranı’nda Rusların aydın kesiminin Kazakçayı öğrenmesi zorunlu hale gelecek. Halkın Kazakçaya aşamalı olarak geçişini sağlayan programın iyi uygulanması için devletin talimat vermesine rağmen hiçbir eylem programı gerçekten uygulanamadı. Hem maddi hem de zihni şartlar eksikti. (Kolsto, Malkova) Bazı prestijli üniversitelerde dersler şu anda tek dil olarak Kazakça ile veriliyor. Bunlar diplomatik kuruluşlara personel yetiştiren uluslararası ilişkilerle ilgili eğitimdir. 1996’da yapılan bir araştırmaya göre velilerle çocukları arasında dil kullanımı tabloları gösterilmiştir.
Kollsto-Malkova
Okulda Hangi Dilde Eğitim Gördünüz?
Kazak Rus Diğer Etnik Gruplar
Rusça 42,5 99,0 83,1
Kazakça 57,7 0,7 2,8
Diğer diller 0,9 0,7 15,5
Senin Çocuğun Hangi Dilde Eğitim Görüyor?
Kazak Rus Diğer Etnik Gruplar
Rusça 40,1 98,2 89,3
Kazakça 66,4 3,2 5,3
Diğer diller 0,9 0,7 6,1
Kazakistan’da son dönemde Kazakçaya geçen yabancı kelimeler yerine Kazak Türkçesine ait kelimeler üretilmeye başlandı. Hatta bazı gazete ve dergilerde telefon
ve telegramma kelimelerinin başarısız tercümelerine rastlamak mümkündür.24 Son zamanlarda Kazak dilcileri arasında Kazakçaya giren yabancı terimlerin durumu tartışılmaktadır. Şora Sarıbayev gibi bazı dilciler bu terimlerin dilden atılmamasını savunurken Prof. Ömirzak Aytbayulı ise “alıntı terimlerin yer aldığı her dilde karışıklıkların ve bir takım düzensizliklerin olduğunu ileri sürerek bu durumun her bir dilin kendi iç yapısına bağlı görünürse de akraba diller açısından önem vermeye mecbur olduğumuz durumlar çoktur” görüşüyle Türk dünyasının terim birliğine işaret etmektedir. Kökü bir akraba diller bahsedildiği üzere amaçlı biçimde değiştirilmiştir. Bunun sonucunda temel biçime dayalı değil de güncel değişikliklere bağlı kalınmıştır. Yabancı sesler, yabancı sözlerin tahmin edilenden de çok olması işin buraya gittiğini ispatlamaktadır. İşin ilginç yanı Kazak diline yapısını bozmadan giren uluslararası terimler çabucak yaygınlaşıp bir virüs gibi dağılarak önceki Kazak sözcüklerinin söyleniş yazılış biçimine tesir etmeye başlamıştır. Çoğumuzun konuşurken Rus dilinin etkisi ve aksanının oluşu bunu ortaya çıkarmaktadır. Bu diğer akraba diller için de geçerlidir. İşin esasında Türk dillerinin hepsinde ortak kök sözleri derlemeyle ilgili müşterek terminolojik sistemin esasını oluşturmak mümkündür diye düşünüyorum. Mesela kendinde olmayanı akraba dillerde arama alışkanlığı bu güne kadar hiçbir yeniliği dayanmadan devam etmektedir. Oysa Türk dillerinin bu konuda birbirlerine fevkalade yararlar sağlayacağı şüphesizdir. Bunun yanı sıra uluslararası terimleri benimserken ortak karar alabiliriz.25
Türk cumhuriyetleri arasında Latin alfabesine geçemeyen iki cumhuriyet Kırgızistan ve Kazakistan’dır. Kazakistan’da alfabe değişimi konusu toplumda tartışmaya açılmıştır. Bazılarına göre Kiril alfabesi Kazakları Ruslaştırma aracı olarak görülmektedir. Zaman gazetesinin 9-16 Nisan 1999 tarihli Kazakistan nüshasında Prof. S. G. Akatayev Roma alfabesinin dili kurtaracağını ve millî özelliklerini koruyacağını ileri sürerek bu alfabenin kullanılması ile ülkenin kültür emperyalizminden kurtulacağını belirtir. Çoğu bilim adamı Kazak dilinin reforme edilmesini istiyor. Çünkü dilin alt yapısı ve kendisi bilimsel çalışmaların gerisinde kalmıştır. Bilim akademisi bünyesindeki Dil-Edebiyat Enstitüsü bunun için kurulmuştur. Tasmagabetov bilimsel çalışma ve eğitimde mevcut kelimelerin yetersiz olduğunu vurgulamıştır.26 Kazakistan devlet başkanı Nursultan Nazarbayev 13 Aralık 2000’de kızı Darigha’nın yönettiği haber TV ajansında gazetecilere Kazakçanın Latin alfabesiyle yazılacağını ama aynı zamanda Kiril alfabesinin de kullanımının devam edeceğini söyledi. Kazak uzmanların Latin alfabesi hazırlığı yaptığını, geçilmesi düşünülen Latin alfabesinin Türkiye ve Özbekistan’da kullanılan Latin alfabesinin kopyası olmayacağını daha farklı olacağını söyledi. Yine Radyo Liberty’nin haberine göre 16 Haziran 2000’de yapılan sempozyumda Kazak dilinin geleceği ve Latin alfabesinin Kazak dili için kullanılması konuları da gündeme geldi. Kazakistan’da 22 Eylül diller günü olarak kutlanmaktadır.
Ülkede Kazak Türkçesinin durumu, geleceği, ülke dışında yaşayan Kazakların dil kullanımı gibi konularda birçok sempozyum yapılmaktadır. Mesela 12 Aralık 2000’de yapılan sempozyumda Kazakistan ve Kazakistan dışındaki Kazakçanın kaderi tartışıldı. Sempozyuma Moğolistan, Türkiye, Çin ve Özbekistan’dan Kazak aydınlar katıldı. Toplantıda Kazakistan’daki Kazak dilinin Sovyet İmparatorluğu ve Rus yıllarında Ruslaştırıldığına dikkat çekildi. Çin ve Moğolistan Kazaklarının Kazak dilinin özelliğini koruduğunu dile getirdiler.
Sovyetler Birliği’nin dağılması esnasında diğer Türk cumhuriyetlerine göre Kazakistan’da Kazak nüfus egemen etniği oluşturmuyordu. Ülkenin kuzeyi başta olmak üzere ülkede yüzde 40 oranında bir Rus nüfusun olması Aralık 1991’de bağımsızlığını en son ilan etmesini açıklar. Bu bakımdan Nazarbayev BDT’nin kurulmasına öncülük etmiştir. Nazarbayev yönetimindeki Kazakistan’da Kazakça güçlendirilirken, Rus dillilere de ödünler verilmiştir. İstila edilen topraklarını yeniden Kazak etnik kimliği çerçevesinde kurma düşüncesi başkentin Akmola’ya taşınmasının itici gücü olmuştur. Rusların istediği çifte vatandaşlık reddedilmiş, millî para tenge piyasaya sürülmüştür. Eylül 1989’da Kazakçanın devlet dili olması ve devlet dilinin etkin bir şekilde kullanıma sokulması hareketi en güçlü bir şekilde Kazakistan’da görülür. Devlet dilinin desteklenmesi aracılığı üzerinden milliyetçilikle egemen etnik arasında özdeşleşme teşvik edilmektedir. Anayasaya göre Rus ya da Kazak birer Kazakistanlıdır. Fakat buna rağmen Kazak Türklerinin bilincinde olduğu kadar yönetimin pratiklerinde de etnik kimlik kavramı belirgindir.
Yönetimde ve bürokraside Rus egemenliği günden güne erimektedir. Ülkede yer alan Rusça üniversiteler zinciri dil yasası engeli yüzünden etkinliğini yitirmiştir. Bağımsızlıktan sonra kilit mevkilere Kazak Türklerinin getirilmesi Rus nüfusun iş alanlarını kısıtlamıştır.
Ülkenin bölünme tehlikesini dikkatlerden uzak tutmayan Nazarbayev bir taraftan ülke içi siyasal alanı Kazaklaştırmaya çalışırken, diğer taraftan Rusya ile ilişkileri geliştirmek için özel gayret gösterir. Ayrıca jeo-stratejik konumu sebebiyle ABD, Çin ve AB ülkeleriyle olan ilişkilerini sağlam temellere oturtmak için çaba sarf etmektedir. Zaten bir çok ülkenin gözü Kazakistan üze
rindedir. Orta ve uzun vadede Kazakistan’daki Kazak nüfusunun artması, bölgenin jeo-politik durumu, yer altı ve yer üstü zenginlikleri parçalanma korkusunu ortadan kaldıracaktır. Ülkenin geleceği kuzeyde olduğu gibi güneyde de komşularının durumunun gelişmesine, yerel ve bölgesel ittifaklara ve Asya ile Avrupa arasındaki konumuna bağlıdır.
Diğer Türk cumhuriyetlerinde olduğu gibi Kazakistan’da da son on yıl içinde bir ulus devlet yapılanmasına adım adım geçilmektedir. Aynı zamanda piyasa ekonomisine geçişte mesafe kateden Kazakistan’da dil konusu en siyasi ve en tartışmalı konuların başında gelmektedir. Kazak Türklüğünün zırhı durumundaki Kazakça sosyo lengüistik açıdan incelenmesi gereken bir dildir. Özellikle Sovyet dönemi, dilbilimi tamamen siyasallaştırmıştır. Kazak Türkçesinin dil içi ve dil dışı alanlarında bağımsızlıktan bu yana çok önemli değişimler olmuştur. Dilin toplum hayatındaki öneminden hareketle sosyo lengüistik bakış açısıyla Türk yazı dillerine bakılmalıdır. Kazakça bu bakımdan bir lâboratuar görevi üstlenebilecek zenginliktedir.
Ek 1
Nursultan
Nazarbayev ve
Kazak Türkçesi
Kazakistan Cumhuriyeti devlet başkanı Nursultan Nazarbayev ülkesi ve halkı hakkındaki düşüncelerini kitaplarıyla ve internetteki web sitesiyle dile getirmektedir. Nazarbayev’in iki kitabı Türkiye’de yayımlanmıştır.27 Her iki kitapta da Nazarbayev Kazak Türklerinin tarihi, bugünü ve geleceği ile ilgili düşüncelerini ortaya koyar. Kazakça ile ilgili tespitlerine ağırlıklı olarak “Tarihin Akışı” adlı kitabında yer vermektedir. Nazarbayev’in ulus devlet modelinde Kazakça merkezdedir. Kazak etnik bilincinin Kazak dili olmadan gerçekleşmeyeceği, geçmişte Kazakçanın uğradığı tehlikelerin Kazak Türklüğünü az kalsın yok edeceğini düşünmektedir. O, Kazak dili-Kazak Türklüğü ilişkileri hakkındaki düşüncelerini “Tarihin Akışı” adlı eserinin bir çok yerinde zikretmiştir. Kazakistan’da uygulanan ve gelecekte de sürecek olan dil planlamasına şüphesiz Nazarbayev’in aşağıda sunduğumuz görüşleri damgasını vuracaktır.
Kazak ulusal bütünleşmesinin üzerine oturduğu belli başlı düşünsel yapılar genel olarak bağımsız devletin korunması ve geliştirilmesi, Kazakçanın devlet dili olarak geliştirilmesi ve işlevlerini gerçekten yerine getirmesi, Kazakistan’ın toprak bütünlüğüdür.28
Sözlü halk dilinin oynadığı büyük rol Kazakları etno-kültürel bir bütün olarak anlamak için ilkesel önemdedir. Ama bu sıradan bir iletişim düzeyindeki gündelik dil biçiminde değil, insan iletişiminin biçimine özgü akılcı niteliktedir. “Kazaklığın” yaratıcı merkezi sözlü dil olmuştur.29
Dil yaratısı üzerinden gerçekleşen Kazak bilincinin özelliği büyük ölçüde kendi öz kültür sahasında yaşayan her Kazağın Kazak dilinin edebî heyecanlarının tüm renklerini ve gizli semantik derinliklerini değerlendirebilecek durumda olmasında yatmaktadır. Bu yüzden Kazak dilinin belli bir ölçüde yazınsallığı ulusal düşünce biçiminin bir özelliğidir de aynı zamanda. Hiç Kazak, istihzalı tenkitler ve lirik buluşlar, felsefi düşünceler ve soya düzülen methiyeler için keskince veciz ve engin, ironik ve ihtiraslı, “sonsuz yeni ve eski” dilini kaybedebilir mi? Elbette hayır. Dil yüzlerce yıl ulusu kültürel bütünlük olarak korumuştur.30 En zor yıllarda Kazakça güçlü bir şekilde ulusu bütünleştirici rol oynamıştır. Günümüzün bağımsızlık koşularında ulusal bütünleşmenin bir aracı olmaması düşünülemez.31 Kazak kültürü 20. yüzyılda az daha yok olma sınırına gelmişti. Dil, etnokültürel kimlik gibi ulusal günlük yaşamın anahtar özelliklerinin varlıklarını sürdürmeleri şüpheliydi. Dili yaratanlarla, onu yok edenler arasında dili pasif olarak kullanan kuşak yer alır. Yığınsal düzlemde hacimli ve plastik gibi şekillendirilebilir olan dil, işlevsel gerileme sınırına gelmiştir.32
Kazakistan’da Kazakçanın diriltilmesi konusu gündeme geldiğinde bu sorun sadece Kazak halkının sorunu olamaz. Kazakça dünya dil yelpazesini oluşturan bir parçadır. Kazakça’nın gelişmesi genel insanlık düzeninin güçlü bir aracıdır. Bizi çevreleyen dünyanın kavranmasında ve değerlendirilmesinde kullanılan araçlardan birinin mükemmelleştirilmesidir.33
Kazak diline Kazakların bir kısmının tam anlamıyla hâkim olmamaları Kazak bilincinin uydurulmuş değil, gerçek arzularından biridir.
Etnik bütünleşmenin temel elemanı olan dil olmadan ulusal birlik olmaz. Bugün henüz ana dilini yeterince özümseyememiş o küçük Kazak azınlığın hiçbir suçu yoktur. Meslekî harekât olanakları, enformatif olanaklar çoğunlukla Rus dilinin bilinmesiyle belirlenmekteydi. Bu durumsa kısaca söylemek gerekirse geçmiş dil çağının izleridir. Ancak bugün ana dilini özümseyerek kullanmak her Kazak için ahlakî ve millî bir zorunluluktur.34
İnsanlar ana dillerini çok iyi bilmelidir. Nitekim devlet, Kazakçanın gelişmesi için en önemli şey olan kurumsal ön koşulları oluşturmuştur. Bu, Kazakçanın statüsünün anayasal olarak teminat altına alınmasıdır. Bunların hiçbiri doksanlı yılların başlarında yoktu.35
Babalarımız neredeyse tüm halkın hemen hemen bir eşi bulunmaz iki dilliliği konusunda ender bir örnek oluşturarak Rusçayı öğrenmişlerdir. Bugün sorun daha basittir. Kazakların bir kısmının Kazakçayı günlük yaşam düzeyinde değil de, her yönüyle bilmeleridir. Dilin hava kadar doğal ve gerekli olduğu Kazak ulusunun temel çoğunluğunun sabırlı olması ve çoğunlukla tam olarak kendilerine bağlı olmayan değişik durumların gereği kendini ana dilinde rahat hissetmeyenlerinse gerçekten gayret göstermeleri gerekmektedir.36
Kazakça tüm ülkede etkin olan dildir. Tüm Kazakistan vatandaşlarının Kazakçayı bilmeleri için ana kuramsal ön koşullar oluşturulmuştur.37
Kazakistan nüfusunu oluşturan tüm halklardan Kazakçayı ana dilleri gibi bilmelerini istemek yanlış olurdu. Ama adım adım gerçekleşecek olan devlet dilinin ana hatlarıyla bilinmesi de genel ulusal kaynaşma araçlarından birisidir. Ancak sorun sadece yasal düzenlemeyle bitmemektedir. Bu zor konuda yasal yaratıcılıkla çok fazla uğraşmamak gerekmektedir. Pratik planda önemli olan başka bir şey var. Avrasya’nın en zengin kültürlerinden biri olan Kazak kültürünün ve dilinin bilinçli bir şekilde benimsenmesine hazır olmak.38
Tüm tarihi derinliğiyle çok zengin Kazak kültürü, Kazakistan’daki diğer etnik grupların temsilcileri için yedi kilit altında kalan sır olmaya devam etmektedir. Kazak dili asırlık doğaçlama geleneğine, halkı, halkının derinliği ve bilgeliği hakkında sonsuz konuşabilir. “Bu durum başka bir dilin çıkarlarını zedeleyebilir.” Şeklinde uydurulmuş bir gerekçeyle böylesi bir zenginlikten vazgeçmek kültürel süreçlerin doğasını anlamamak demektir. Maddi nimetlerden farklı olarak kültürel nimetler şaşırtıcı bir özelliğe sahiptir. Tüketicilerinin sayısında çoğalma olduğunda onlar bölünmek yerine çoğalmaktadır. Kazak dilinin serbestçe ve saygıyla öğrenilmesine yönelik ancak böylesi bir yaklaşım tüm ulusal bütünleşmesini sağlayabilir.39
Her şeyden önce bizi politik değerlerin toplayıp birleştirebileceğini görmek gerekmektedir. Aslında Kazakça gibi bir kültürel birleştiricinin daha önemli bir rol oynaması gerekmektedir. SSCB deneyiminde her şeyin tek bir dile indirgenmesindeki tarihi başarısızlığı gördük.40
Demokratik devlet modelinde de asimilasyon mekanizmaları şüphesiz geçerlidir. Ancak bu baskı gücüyle değil, doğal evrim yoluyla gerçekleşmektedir.41
Ulusal bilinç için etnik kültürü, dili koruyan ve geliştiren toplumsal kurumlar sistemine yaslanmak olağanüstü önemlidir. Özellikle bu, eğitim ve kitle iletişim sistemlerini ilgilendirmektedir.
Biz “Kazakçanın yetersizliği” ilkesine göre yapılandırılan eğitim sistemini ve daha mobil ve rekabet yeteneği fazla olan mesleklerin ve uzmanlık alanlarının Kazak dilinde öğrenilemeyeceği zamanları gördük.
Bunun sonucu olarak da özellikle ulusun elit grupları arasında dilini profesyonelce bilme konusundaki motivasyon azalmıştır. Bu da direkt olarak ulusal bilinç üzerine yansımıştır. Buradaki yasallık çok basittir: Ulusal “ben”in kurumsal korunmasında minimalleşme. Bugün Kazakistan Devleti “minimalize” olanı restore etmektedir. Bu restorasyon eşyanın doğası gereğidir ve doğru şekilde kavranmalıdır.42
1 İMER, Kamile (1998). Türkiye’de Dil Planlaması: Türk Dil Devrimi, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara, s. 7-32.
2 TURAN; Şerafettin; (1990). Türk Kültür Tarihi; Bilgi Yayınevi, Ankara, s. 27.
3 GÖMEÇ, Saadettin; (1999). Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Tarihi, Akçağ Yay. Ankara 1999, s. 64-67.
4 TATİMOV, M; (1992). Halık-Nama Nemese San Men Sana. Almatı.
5 BARUTÇU ÖZÖNDER, F. S, (1999). “Genel Türklük Alanı Çerçevesinde Türk Dilinin Durumu, İleriye Dönük Bakış ve Yaklaşımlar”, KÖK Araştırmalar, I/1 Bahar 1999, s. 31-40.
6 FİERMAN, William, (1989). “Glasnost in praktice” Central Asian Survey, V. VIII. No: 2.
7 d’ENCAUSSE, H. C.; (1984). Parçalanan İmparatorluk, SİSAV Yay., Ankara, s. 251-254.
8 ROY, Oliver; (2000). Yeni Orta Asya ya da Ulusların İmal Edilişi; Metis Yay. İstanbul, s. 229-230.
9 ULUDAĞ, İlhan; (1992). Sovyetler Birliği Sonrası Bağımsız Türk Cumhuriyetleri ve Türk Gruplarının Sosyo Ekonomik Analizleri; TOOB Yay. Ankara, s. 281.
10 GİROUX, Alain; (1997). “Kazakistan, Asya Devinin Potansiyeli ve Ekonomik Modeli” Unutkan Tarih, Sovyet Sonrası Türk Dilli Alan, Hazırlayan Semih Vaner, Tercüme Ercan Eyüboğlu, Metis Yayınları İstanbul 1997, s. 323.
11 ULUDAĞ, a.g.e., s. 280.
12 APENOV, M. M; (1998). Kazahi na puti knat syonalnomu vozrojdeniyu. Cayasat 32 (1).
13 KUT, Şule; (1994). “Yeni Türk Cumhuriyetlerinin Dış Politikaları”, Bağımsızlığın İlk Yılları, Derleyen Büşra Ersanlı Behar, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara, s. 256.
14 GİROUX, a.g.e., s. 325-326.
15 KURGANSKAIA, Valentina; (2000). “Kazakhstan: The Language Problem in the Context of Ethnic Relation”; Central Asia and the Caucasus, 2000-1
16 KURGANSKAIA, a.g.e.
17 Ülkelerin Anayasaları; (1999). TİKA Yay. Ankara, s. 121, 125, 133.
18 KHUSAINOV, Kobey; (1999). “Defining of ideentity and language Policy in Kazakistan”. VII. Milletler Arası Türkoloji Kongresi, İstanbul.
19 İSMAİL, Zeyneş; (1998). “Kazakistan’da İlkokul Ana Dili Ders Kitaplarının İncelenmesi”, Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Dergisi, Sayı: 19, Haziran 1998, Ankara, s. 20-28.
20 KURGANSKAIA, a.g.e.,
21 Etnokulturnoe Obrazovanıe Kazakhistane, Mysl, No. 9, 1996, s. 71.
22 Etnokul’turnoe 1996: 70.
23 FİERMAN 1996, a.g.e.,
24 SARIBAYEV, Şora; (1995). “Kazak Dilindeki Güncel Terminolojik Sorunlar Hakkında”; Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Dergisi; Sayı: 4, Aralık 1995, Ankara, 15.
25 AYTBAYULI, Ömirzak; (1998). “Türk Dillerinde Terimlerin Ortak Kullanılmasının Temel Prensipleri”, Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Dergisi, Sayı 17, Şubat 1998, s. 7-12.
26 SATPAEV, D; (1999). “Osobennosti natsional’nogo Lobbizma, ” Saiasat February1999, s. 22.
27 Yüzyılların Kavşağında, Bilig Yayınları, Ankara 1997.
Tarihin Akışında, Om Yayınları, İstanbul 2000.
28 NAZARBAYEV 2000, a.g.e., s. 20.
29 NAZARBAYEV 2000, a.g.e., s. 23-24.
30 NAZARBAYEV 2000, a.g.e., s. 24-25.
31 NAZARBAYEV 2000, a.g.e., s. 47.
32 NAZARBAYEV 2000, a.g.e., s. 47-48.
33 NAZARBAYEV 2000, a.g.e., s. 48.
34 NAZARBAYEV 2000, a.g.e., s. 49.
35 NAZARBAYEV 2000, a.g.e., s. 49-50.
36 NAZARBAYEV 2000, a.g.e., s. 50.
37 NAZARBAYEV 2000, a.g.e., s. 50.
38 NAZARBAYEV 2000, a.g.e., s. 50.
39 NAZARBAYEV 2000, a.g.e., s. 85-86.
40 NAZARBAYEV 2000, a.g.e., s. 132.
41 NAZARBAYEV 2000, a.g.e., s. 132.
42 NAZARBAYEV 2000, a.g.e., s. 135.APENOV, M. M; (1998). Kazahi na puti knat syonalnomu vozrojdeniyu. Cayasat 32 (1).
AYTBAYULI, Ömirzak; (1998). “Türk Dillerinde Terimlerin Ortak Kullanılmasının Temel Prensipleri”, Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Dergisi, Sayı 17, Şubat 1998, s. 7-12.
BARUTÇU ÖZÖNDER, F. S, (1999). “Genel Türklük Alanı Çerçevesinde Türk Dilinin Durumu, İleriye Dönük Bakış ve Yaklaşımlar”, KÖK Araştırmalar, I/1 Bahar 1999, s. 31-40.
d’ENCAUSSE, H. C.; (1984). Parçalanan İmparatorluk, SİSAV Yay., Ankara,
“Etnokulturnoe obrazovanie v Kazakhstane” Mysl, no. 9, 1996.
FİERMAN, William, (1989). “Glasnost in praktice” Central Asian Survey, V. VIII. No: 2.
GİROUX, Alain; (1997). “Kazakistan, Asya Devinin Potansiyeli ve Ekonomik Modeli” Unutkan Tarih, Sovyet Sonrası Türk Dilli Alan, Hazırlayan Semih Vaner, Tercüme Ercan Eyüboğlu, Metis Yayınları İstanbul 1997, s. 318-333.
GÖKDAĞ, Bilgehan Atsız; (1999). ”Alfabe ve Siyaset” Atatürk’ün Harf Devrimi ve Türk Dünyasına Yansıması Sempozyumu, Bildiriler, Trabzon 1999, s. 21-39.
GÖMEÇ, Saadettin; (1999). Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Tarihi, Akçağ Yay. Ankara 1999.
İMER, Kamile (1998). Türkiye’de Dil Planlaması: Türk Dil Devrimi, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara.
İSMAİL, Zeyneş; (1998). ”Kazakistan’da İlkokul Ana Dili Ders Kitaplarının İncelenmesi”, Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Dergisi, Sayı: 19, Haziran 1998, Ankara. s. 20-28.
KHUSAINOV, Kobey; (1999). “Defining of ideentity and language policy in Kazakistan”. VII. Milletler Arası Türkoloji Kongresi, İstanbul.
KOLSTO, Pol; MALKOVA, Irina, (1997). “Is Kazakstan being Kazakified?” Analysis of Current Events; vol. 9, no: 11, November 1997pp. 1&3-.
KURGANSKAIA, Valentina; (2000). “Kazakhstan: The Language Problem in the Context of Ethnic Relation”; Central Asia and the Caucasus, 2000-1
KUT, Şule; (1994). “Yeni Türk Cumhuriyetlerinin Dış Politikaları”, Bağımsızlığın İlk Yılları, Derleyen Büşra Ersanlı Behar, Kültür Bakanlığı Yay., s. 243-280, Ankara.
NAZARBAYEV, Nursultan; (1997). Yüzyılların Kavşağında; Bilig Yay., Ankara.
–––, (2000). Tarihin Akışında; Om Yay. İstanbul.
ROY, Oliver; (2000). Yeni Orta Asya ya da Ulusların İmal Edilişi; Metis Yay. İstanbul.
SARIBAYEV, Şora; (1995). “Kazak Dilindeki Güncel Terminolojik Sorunlar Hakkında”; Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Dergisi; Sayı: 4, Aralık 1995, s. 14-15, Ankara.
SATPAEV, D; (1999). “Osobennosti natsional’nogo Lobbizma”, Saiasat February1999, s. 22.
TATİMOV, M; (1992). Halık-Nama Nemese San Men Sana. Almatı.
TURAN; Şerafettin; (1990). Türk Kültür Tarihi; Bilgi Yayınevi, Ankara.
ULUDAĞ, İlhan; (1992). Sovyetler Birliği Sonrası Bağımsız Türk Cumhuriyetleri ve Türk Gruplarının Sosyo Ekonomik Analizleri; TOOB Yay. Ankara.
Dostları ilə paylaş: |