Sovyet Sonrası Orta Asya



Yüklə 15,63 Mb.
səhifə22/111
tarix03.01.2019
ölçüsü15,63 Mb.
#89386
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   111

XIV. yy.: Bu dönemin önemli temsilcileri Kadı Burhaneddin (ö. 1399) ve Seyyid İmâdüddin Nesimî’dir (ö. 1417). Kadı Burhaneddin divanında Azerbaycan ve Eski Anadolu Türkçesinin özelliklerinin, karışık olarak bulunması, Kadı Burhaneddin Divanı’nı bütünüyle Az. Tü.’ne mâl etmemizi engeller.28

XV. yy.: Karakoyunlu ve Akkoyunlu saraylarında Türkçe kullanılmış, bizzat hakanların Türkçe divânlar yazmaları, aydınları da Türkçe yazmaya yöneltmiştir. Karakoyunlu hakanı olan Cihan Şah (1437-1467), Hakikî mahlası ile Türkçe ve Farsça divan yazmıştır:

Cânımı yandurdı şevWı], ey dil #r#mım meded

Xalmadı sabrım, tükendi gétdi #r#mım, meded.

Lebi] miz#cını sormaEda isterem hızrı

Déyem ki, çeşme-i #b-ı zül#l beyle gerek.

(British Museum Or. 9493, 6. ve 38. gazeller) Bu dönem şâirlerinden en önemlileri, Ruşenî ve Habibî’dir.



XVI. yy.: İran Azerbaycanı, Horasan ve Irak’ta güçlü bir devlet kurmayı başarmış Türk-İran hakanı Şah İsmail şiirlerinde Hataî (ö. 1524) mahlasını kullanmıştır. Türkçe divânı Deh-nâme ve Nasihat-nâme adlı iki mesnevisi vardır. Şah İsmail Azerbaycan’da konuşulan Türkçe’yi resmî dil kabul ederek Diyarbakır’dan, Bağdat’a kadar uzanan bir bölgede konuşulmasını sağlamıştır. Bu dönemde Fuzulî (ö. 1556) Osmanlı edebiyatında olduğu gibi Az. edebiyatında da yeni bir çığır açmış, kendinden sonra yetişen şâirlere etkisi büyük olmuştur. Fuzulî’nin apar-‘götürmek’, başmaE “ayakkabı, yemeni’, döz-‘tahammül etmek’, ohşa-‘benzemek’, güzgü ‘ayna’ gibi pek çok Az. Tü. sözcüğünü ustalıkla kullandığını görüyoruz. Az. edebiyatında, Arap ve İran kültür çevresinde çok işlenen, Leylâ ve Mecnûn hikâyesi ilk önce bu yüzyılda, Tebrizli Hakirî tarafından yazılmıştır.

Yüzyıllarca dilden dile yaşayıp gelişen, Dede Korkut hikâyeleri de bu dönemde yazıya geçirilmiştir. On iki hikâyeden oluşan Dede Korkut Kitabında EATü ve Az. Tü. dil özellikleri karışık olarak bulunur. Ergin “Dede

Korkut”un dili, Eski Anadolu Türkçesi’nin son devirlerinin hususiyetlerini taşır” görüşündedir.29 Bu eser üzerine yapılan son yayında Semih Tezcan ise Azerbaycan Türkçesi ile değil, Doğu Anadolu Türkçesiyle yazıldığı görüşünü savunur.30 Hamid Araslı başta olmak üzere Azerbaycanlı bilim adamları ise eseri, bütüyle Az. Tü. ürünü olürük kabul ederler.

XVII. yy.: 16. yy. sonu ile 17. yy. başlarında yaşamış olan Tufarganlı Abbas, divân edebiyatı nazım şekilleri yanında, koşma ve bayatî gibi halk edebiyatı biçimlerini de kullanmıştır. Şah İsmail, Aşıg Garib ve Köroğlu destanları gibi halk edebiyatı ürünleri de bu dönemde yayılmaya başlamıştır. Bu dönemin belli başlı şairleri; Melik Beg Avcı, Salır Beg Eşfar, Fedai, Mesihî, Tebrizli Saib, Govsî, Mehcur, Ağa Mesihî ve Nisat, âşıkları ise; Sarı aşıg, Heste Gasım’dır.

XVII. yy.: Bu dönemde sözlü edebiyatın etkisi ile, konuşma diline ağırlık verilmiş yazı dilinde Karabağ ağzı etkili olmuştur. Azerbaycan edebiyatında âşık ve gelenekçi yolda yazdıkları şiirlerle Molla Penah Vakıf (ö. 1797) ve Molla Veli Vidadi (ö. 1809) seçkin bir yer tutarlar. Vakıf şiirlerinde halk dilinin zenginliğinden ve kıvraklığından yararlanarak, halk dili ile edebî dili birleştirme yoluna gitmiştir.

Az. Tü. için Vakıf dönüm noktası olmuştur. Karakoyunlular, Akkoyunlular, Safevîler gibi Türk devletlerinin saray ve ordu dili olan, Az. Tü. bu dönemde, Arapça ve Farsça sözcük ve tamlamalarla dolu olan edebî dil, yerini yavaş yavaş duru temiz Türkçeye bırakmaya başlamış; aruz vezninin yanında hece vezni kullanılmış, Az. Tü.’ne özgü nazım biçimleri olan bayatî, Eeraylı gibi nazım biçimleri yazılı edebiyâta girmiştir. Zengin ve köklü bir geleneği olan Az. halk edebiyatının canlanması dilin gelişmesini hızlandırmıştır. Vakıf ve Vidadî’nin eserlerinde Az. Tü. artık ses ve yapı bakımından tam bir olgunluğa erişmiş, edebî sanatlar, ustaca seçilmiş deyimler, özel kullanılışlar ve ses uyumu ile kusursuz bir edebî dil, bir ezgi dili hâline gelmiştir.

17. yy.’dan sonra, eski sözcükler yerlerini Az. Tü.’ne özgü sözcüklere bırakmışlardır. Millî edebî dilin oluşması ses düzeninin sâbitleşmesi ile ilgilidir. Önceki dönemde ana, anlar, andan biçiminde /a/ 3. kişi zamiri yerini /o/ zamirine bırakmıştır. Vakıf’ın dilinde ara sıra görülen a’lı biçim gelenekle ilgilidir. Yer, yön ekleri ve zamir köklerindeki /W/ sesi 18. yy.’da yerini tamamıyla /h/ ye bırakmıştır (henceri, hara, hansı, hamı…) Bu dönemde halk dili edebî dil seviyesine yükselerek ses özelliklerinin korunması sonucunda eski biçimler ortadan kalkmış ve Az. Tü.’ne özgü ses düzeni yerleşmiştir.

Eski Türkçe döneminde zamir köküne gelen +nı/+ni yükleme eki, Az. Tü.’nde 18. yy.’dan sonra, ünlüyle biten bütün sözcüklere getirilmeye başlanmıştır (Koroğlunu, Alını). Öğrenilen geçmiş zaman için bütün kişilerde kullanılan-ıb /-ib, -ub/ -üb eki bu dönemden başlayarak yalnızca 2. ve 3. kişilerde kullanılmıştır.



XIX-XX. yy.: Azerbaycan Türkçesi bu dönemden itibaren edebiyatın her dalında ürünler veren, geleneksel türler yanında Batı edebiyatı türlerinin de kullanıldığı yeni bir döneme girer. En önemli özelliği, Güney Azerbaycan’da gelenekçi edebiyatın, Kuzey Azerbaycan’da ise Batı tarzında edebiyatın etkili olmasıdır.

Bu dönemde Kuzey Azerbaycan’da şiir alanında sayabileceğimiz isimler şunlardır: Resul Rıza, Mıkayıl Müşfik, Elmas Yıldırım, Semed Vurgun, M. Rahim, Ehmed Cemil, Zeynel Halil, Bahtiyar Vahabzâde, Nebî Hazrî, Hüseyin Hüseynzâde, Zeynel Cabbarzâde, A. Babayef, İslâm Seferli, Kasım Kasımzâde, Eliağa Gürçaylı, S. Rüstem, H. Cavid, M. Aslan

Nesir türü de yine bu dönemde gelişerek Mehmed Emin Resulzâde (ö. 1955), Hacıbaba Nezerli, E. Ebülhesen, Hüseyin Mehdi, Mir Celâl, Ali Veliyev, Sabit Rahman, Enver Memmedhanlı, Mirza İbrahimof, Avez Sadık, İlyas Efendiyef, Ekrem Eylisli, Elçin, Anar gibi romancı ve hikâyecilerin yetişmesine vesile olmuştur.

Güney’de ise Ali Fitret, Habib Seher, Bağır Niknam, Muzaffer Derefşî, M. Zehtabi, Balaş Azeroğlu, Seher Bulut Garaçorlu, Medine Gülgûn, Mir Mehdi Etimad, Höküme Billurî bu dönemin yazar ve şâirleridir. Mehemmed Hüseyin Şehriyar (l907-l988), günümüz Azerbaycan edebiyatının en çok sevilen ve sayılan temsilcisidir. Şehriyar’dan sonra, 1950 Güney Azerbaycan şiirinde bir canlanma göze çarpar. Aşık edebiyatı bu yıllarda gelişme göstermiş; âşıklar sazları ve sözleri ile millî heyecan ve hislerini dile getirmişlerdir. Son yılların adı duyulan bu şâirleri arasında; H. Sahir, Sehend, Meftun Eminî, K. Türkoğlu, Çayoğlu, Zergerî, Aydın Tebrizli, Zeyneddin Herisli Nejad, Mirza Ali Muciz, Sönmez, Savalan, Yahya Şeyda, H. Nutki, Mir Hidayet Hisari, Ali Tebrizi, C. Remzi, H. Ali Şekaki Rehgüzar’ı sayabiliriz.



Azerbaycan Türkçesi Ağızları

Azerbaycan Türkçesinde de doğal gelişim içerisinde, çeşitli sebeplerle yazı dilinden ayrılıklar gösteren ağızlar doğmuştur. Azerbaycan Türkçesi genel olarak iki büyük diyalekt öbeğinden oluşur: Güney ve Kuzey Azerbaycan.

Kuzey Azerbaycan Türkçesi üzerinde daha çok çalışma yapılmış, bütün yönleri ile ayrıntılı olarak incelenmiştir. Oysa Güney Azerbaycan ağızları konusunda fazla çalışma yoktur.

Azerbaycan Türkçesinin coğrafya esasına dayalı olarak yapılmış olan sınıflandırması şöyledir:

1. Doğu öbeği: Kuba, Bakü, Şamahı, Salyan ve Lengeran

2.Batı öbeği: Kazak, Borçalı, Ayrım, Gence ve Karabağ

3. Kuzey öbeği: Nuha, Zagatala, Vartaşan ve Kutkaşan

4. Güney öbeği: Nahçıvan, Ordubad ve Tebriz

Şiraliev 1983’te yayınlanan kitabında, Azerbaycan ağızları üzerinde tek tek durduktan sonra bunları, Azerbaycan Türkçesine, Oğuzca ve Kıpçakça etkisini göz önüne alarak yeni bir ayrıma tabi tutmuştur:

A.Kıpçak tipli ağızlar

1. Zagatala, Kah 2. Şeki, 3. Kuba

B. Oğuz tipli ağızlar

1. Kazak, 2. Gence, 3. Ayrım, 4. Karabağ, 5. Nahçıvan, 6. Ordubad

C. Oğuz Kıpçak özelliklerinin karışık olarak yaşadığı ağızlar

1. Şamahı, 2. Bakü, 3. Mugan, 4. Lengeran, 5. Pedehodnıe

Güney Azerbaycan diyalekt öbeği: 1. Kuzeybatı ağızları: Tebriz, Urmiye; 2. Kaşkay; 3. Aynallu; 4. Sungur; 5. Kum; 6. Kâbil Afşar ağzı; 7. Kuzey Irak ağzı. Ayrıca Doğu Anadolu ağızları da T. Tü.’nden ziyade, A. Tü.’ne daha yakındır. Onlar da Azerbaycan dairesi içinde değerlendirilebilir.

Güney Azerbaycan diyalekt öbeğinin en önemli ayrılığı Farsça etkisi ile ünlü uyumlarının bozulmuş olmasıdır. Söz varlığında ve ki’li birleşik cümlelerin kullanımında Farsça etkisi yoğun olarak görülür: Sizin vezifeniz al-vér élemekdir yerine, sizin vezifeniz budur ki, al-vér éleyesiniz gibi kullanımlar. Kaşkay ve Aynallu ağızlarının en ayırt edici özellikleri, E.Tü. aslî uzunlukları korumalarıdır.

Azerbaycan Türkçesinin
Özellikleri

A. Ses Özellikleri

Az. Tü.’nde dokuzu ünlü (a, e, ı, i, o, ö, u, ü, é) yirmi üçü ünsüz (b, p, t, c, ç, h (x), h, d, r, z, j, s, ş, E (q), g, f, k, l, m, n, v, y) olmak üzere 31 ses kullanılmaktadır. Arapça sözcüklerdeki ayın ve kesme /’/ işâretleri ile gösterilmektedir.

Az. Tü.’nin ses çeşitliliği tam anlamıyla yazıya aktarılmamaktadır. Kimi ünsüzler, birden çok ses değeri taşıdıkları hâlde, tek harfle karşılanmakta ve yerlileşmiş alıntı sözcüklerde var olan uzunluklar hiç belirtilmemektedir. /E/, /k/ hem ince hem de kalın sıradan iki sesi karşılamaktadır. Örneğin /k/ harfinin işâret ettiği ses kül, kör, kar, hekim sözcüklerinde tonlu ve ön sıradan; kolhoz, kanal gibi sözcüklerde arka sıradan ünlülerle kullanılır.



Ünlüler: Türkiye Türkçesinden farklı olan sesler şunlardır:

/é/: Eski Türkçe /é/ sesi Az. Tü.’nde bir anlam ayırt edici ses birim olarak kullanılmaktadır: Az. Tü. béş vb. Aslî /é/ sesinin ilk hecede kullanımına karşın, alıntı sözcüklerde bütün hecelerde kullanılmıştır: Eléktrik. Yazı dilinde eklerde görülmeyen /é/ sesi ağızlarda kimi eklerde de görülmektedir: Kazak: Aléyram, Bakü: Aléydüz, Nahcıvan: Almiyék, alméyesüz. Kimi ağızlarda /y/ sesinin düşmesi sonucunda, /é/ sesinin uzun söylenişine rastlanır. Özellikle Kazak, Mugan, Nahcıvan ve Ordubad ağızlarında bu uzunluğun yaygın olarak kullanıldığı dikkâti çeker; yé: si

/e/. /e/ sesi, dil önünde oluşan, düz ve açık bir sestir. Az. Alfabesinde ters e ile gösterilir. Bu ses, T. T.’indeki /e/ sesinden çok /a/’ya daha yakındır, /a/ ile /e/ arsında söylenir: Eelb. Uzun /e:/ sesi yalnız söz ortasında ve alıntı sözcüklerde bulunmaktadır: be: zen, te: min) Bu özellik konuşma dilinde görülür.



/i/. Az. Tü.’inde sözcük başında /ı/ sesi bulunmadığı için, ince karşılığı olan /i/ sesi onun yerini alır. E.Tü. ve T.Tü.’nde /i/ ile başlayan bütün Türkçe sözcükler /i/ ile söylenir. Kök bakımından günümüz Az. Tü.’nde /i/ ünlüsü altı kaynağa sahiptir:

a) E.Tü. /i/ sesinin korunduğu sözcükler: bil-, kim

b) E.Tü. sözbaşı /ı/ sesi /i/ ye dönüşür: ıraW>irah, (y) ışıW>işıE

c) Sözbaşı /y/ sesinin düşmesi sonucu /ı/ > /i/ değişmsi: yılan>ilan, yıl>il, yıldırım>ildırım

ç) E. Tü /ü/ sesinin Az. Tü.’inde /i/ ye dönüşmesi: eksük > eksik, erük > erik

d) Arapçadan alınan kimi sözcüklerdeki /a/ ve seyrek olarak /e/ sesinin /i/’ye dönüşmesi: müzâkarat>müzakire, fetvâ>fitva, hayâl>hiyal.

f) Farsça sözcüklerdeki /é/ sesinin /i/ olması: çerağ>çirağ.

Ünsüzler: Az. Tü.’nde yirmi üç ünsüz vardır.

/b/ E. Tü. sözbaşı /b/ birkaç sözcük /v/’ye dönüşmüştür: bé: r> vér-, ba: r>bar, bar->var-. Bununla birlikte, b- ile başlayan büyük bir sözcük topluluğu da korunmuştur.

E. Tü /b/ ile başlayan kimi sözcükler de ötümsüzleşerek /p/ olmuştur: (boz->poz-, balçıE>palçıE.



/k/ /k/ tonsuz, sert damak ve dil ortası sesidir. Az. Tü’inde /k/ ünsüzü sözcük başı (kel-, kes-), sözcük ortası

(teker, ekin) ve sözcük sonunda (bilek, çiçek) bulunur. Ancak sözcük sonunda /k/ sesi yerine daha çok /X’/ (yh) kullanılır. /k/ sesi Az. Tü.’inde aslında ince sıradaki ünlülerle kullanılır. ekin, kiçik, kéçi, könül gibi. Alıntı birkaç sözcükte kalın ünlü ile de kullanıldığı görülmektedir. kolhoz, kosa, kaha, kalağay vb.

/g/: E.Tü. sözbaşı /k/ ön damak ünsüzü, Az. Tü.’inde /g/ ön damak ünsüzüne dönüşür: *kü: ç>güç, kel->gel, két->gét- vb. Son seste ise /k/ korunmuştur: yürek>ürek, çéçek>çéçek, emgek>emek gibi korunduğu örnekler yanında /k/>/y/ dağişikliği de görülmektedir: Kö: k> göy “gök, mavi”. Söz ortasında ve söz sonunda /g/ sesi daha çok alıntı sözcüklerde görülür: Agah, şagird, eger.

/E/: E.Tü. sözbaşı art damak /W/ sesi /E/ ya dönüşür: Wa: l-> Eal-; Work->Eorh, kuş > E. Bunun dışında Arapça ve Farsça’dan Az. Tü.’ne geçen ve /W/ bulunan sözcükler bugün Az. Tü.’nde /E/ ile söylenir ve yazılır: EiymetElimEeyd

/ğ/: /ğ/ sesi Az. Tü.’nde sözcük başında bulunmaz. Sözcük ortasında (ağarçın, göğerçin) ve sonunda (ağ, dağ) bulunur. Sözcük ortasında ve sonunda yer alan /ğ/ sesi W > E > ğ ve E>ğ gelişmesi sonunda ortaya çıkmıştır.

/d/ E.Tü. sözbaşı /t/ lerinin bir bölümü Az.’Tü.nde /d/ ye dönmüştür: ad-> dad-, *ta: ş > daş, ton > don, *tu: z > duz, *o: t > od, *a: t > ad.

/t/: E.Tü. /t/ sesi, Az. Tü.’nde büyük ölçüde korunmuş: tü: ş>tüş ‘rüya’, tik->tik-‘dikmek’, tek>tek ‘gibi’; bir kaç sözcükte ise tonlulaşarak /d/’ye dönmüştür *ta]>dan, tır]aW>dırnaE, tut->dut-.

/m/: Az. Tü. /b/ ~ /m/ değişikliğinde öteki Oğuz öbeği lehçelerinin tersine daha çok /m/ yanındadır: men, min-, min “1000”. Bu yüzden T.T.’nde /m/ ile başlayan Türkçe sözcük görülmezken, Az. Tü.’nde min-, men, muncug gibi sözcüklerle karşılaşılır. Az. Tü.’inde /m/ sesi sözcük başında daha çok alıntı sözcüklerde görülür: maral<Moğ., misgal., murdar

/j/: Aslî olmayan bu sese genellikle yansımalı sözcüklerde tesâdüf edilir: gıjıltı, vıjıltı. Kimi ağızlarda /c/ > /j/ değişmesi sonucu ortaya çıkan sözcüklerde de görülür: bacı > bajı, hacı > hajı vb. Rusça ve Farsça kökenli sözcüklerdeki /j/ sesi dolayısıyla bu ses alfabeye girmiştir (jurnal, ejdaha, tiraj gibi).

/h/: (X). E.Tü. art damak /W/ lı bir çok sözcük bugün Az. Tü.’ nde /W/ > /h/ değişikliği ile kullanılmaktadır: aW-> ah-, oWı-> ohu-, toWı-> tohu-buWaEu>buhov “bukağı”vb.

Ses Uyumu

a. Ünlü uyumu



1. Kalınlık-incelik Uyumu

Dilin durumuna göre farklılaşan ünlülerin uyumu kalın ve ince olmak üzere iki türdür. Az. Tü.’nde de bu uyum vardır (garga, galın, alov, uşag, elek, eşik, üzüm, ürek, köndelen, özek gibi). İnce ve kalın ünlülü sözcüklere gelen ekler de uyuma bağlıdır: EarEa+lar+ın alov+lu+luE, elek+siz, çohlarıla<çokları ile, azlarıla ile. T. Tü.’nde ünlü uyumuna aykırı olan-ki aitlik eki, Az. Tü.’nde uyuma bağlıdır: yanındakı, bayaEkı “bir önceki, evvelki”. Yalnız; +daş /+deş ve +gıl/ +gil ekleri de uyuma aykırı kullanılırlar: veten+daş, halam+gil.

Özellikle İran’da konuşulan bütün Az. Tü. ağızlarında, kısmen Farsçanın da etkisiyle, ek uyumsuzluğu olarak değerlendirilebilecek ünlü uyumuna aykırı biçimler kullanılır: bilmah~bilmaE, yémah~yémaE; yéyecaE~yéyecah; gédah, gelah; gétduh, gelduh; çéçeklıh; apardiler; deyirman vb.

2. Düzlük-Yuvarlaklık Uyumu

Türkiye Türkçesinden farklı olarak, Az. Tü.’nde kimi sözcüklerin son hecesinde /o/, /ö/ sesleriyle karşılaşılır. Alınma sözcüklerin son hecesinde /o/, /ö/ sesleri sık olarak görülür (kolhoz, operatör vb.). Aile eki olarak kullanılan Rusça +ov/+ova eki de son hecede uyumsuzluk örneği oluşturur. Bununla birlikte, bütöv ‘bütün’, alov ‘alev’, buhov “bukağı” gibi Türkçe sözcüklerin son hecelerinde de bu seslere rastlanabilir. Eski biçimleri bütegü, bukaEu olan bu sözcükler, Az. Tü.’nin yuvarlaklaştırıcı etkisi altında kalarak, bugünkü durumlarını kazanmıştır. Çağdaş Az. Tü.’inde kalınlık-incelik uyumu, düzlük-yuvarlaklık uyumundan daha gelişmiş bir durumdadır. Yazı dilinde kullanılan sözcüklerin ve eklerin küçük bir kısmı ünlü uyumuna aykırıdır.

Bütün bu örneklerden de anlaşıldığı gibi, Az. Tü.’nde ünlü uyumu yönüne göre ileri; uyuşma, derecesine göre de çoğu uyumlu, azı uyumsuzdur. Sözcüklerde sürekli uyuşmadan, eklerde ise kısmî uyuşmadan söz edilebilir. Az. Tü.’nde yuvarlak ünlülerden, düzlere geçilebildiği halde (o-> a, u-> a, ö-> e, ü-> e) düzlerden yuvarlaklara geçilmez.

b. Ünsüz Uyumu

Ünsüz uyumu, Az. Tü.’nin ilk dönemlerinde sürekli ve güçlü bir kural olarak hem sözcüklerin hem de eklerin yapısında etkisini büyük ölçüde göstermiş; daha sonra zayıflamış ve sonuçta uyuma aykırı örnekler çoğalmıştır. Bugün Az. Tü.’nde ünsüz uyumuna yalnız, aşağıdaki eklerin yazılışında uyulmaktadır: Ean/-gen/-ğan/-ğen,-Eın/-gin/-kın/-kin yapış-Ean, kes-kin, Eudur-ğan, ez-gin vb.

Türk lehçelerinde -dı /-tı,-da/-ta,-ca/ -ça gibi iki biçimde kullanılan kimi ekler, günümüz Az. Tü.’nde tonlu ünsüz olmak üzere yalnız bir şekilde kullanılır. Buradan hareketle, şu sonuca varabiliriz: Az. Tü.’nde ünsüz uyumunda tonlulaşma giderek artıyor, buna karşılık tonsuzlaşma ise azalıyor ve daha sınırlı olarak kullanılıyor. Ana Türkçe aslî uzun ünlülerden sonra gelen ünsüzlerde de Az. Tü.’inde bu olay görülür: *Wap>Eab, o: t “ateş”,kö: k>göy, *kü: ç>güç, *a: W>aE

Az. Tü.’nde ünlüler ile ünsüzler arasındaki uyumdan da söz edilebilir. Çağdaş Az. Tü.’nde ses tellerinin durumuna göre, aynı cins ünlülerle ünsüzlerin uyumu, yalnız şu ünsüzler için geçerlidir: t-> d (d-> d), k (x’)-> y (g-> ğ), b-> p, c-> ç, z-> s, k (a)-> k (e). Bu ünsüzlerden asıl üçünün yani t, k (x’) ve g (k’) ünsüzlerinin tonlulaşması (t-> d, k-> y, g-> ğ) sürekli uyuşma durumunda kurallaşmış biçimde yazıda da kullanılmaktadır. Diğer ünsüzlerin (b, c, z, k, d) tonlulaşması, yazıda kesinleşmiş olmakla beraber, konuşma dilinde kullanılmamaktadır: Eılınc, dinc; gılınc+a, dinc+el vb.

c. Vurgu


Az. Tü.’nde hece vurgusu sabittir, vurgu istisnaî durumlar dışında, daima son hecededir (ata, oğul, yaşayış, kolhozcular vb.). Kimi ekler vurgusuzdur: -ma/-me,-madan/-meden,-mamış/-memiş, soru eki, birliktelik eki, şart eki, eşitlik eki vb.

Az. Tü.’nde soru cümleleri, soru ekinden çok vurgu ile oluşturulur. Özellikle, güney grubu ağızlarında soru eki hiç kullanılmaz. Bu durumda vurgu kuvvetli olarak son hece üzerinde olur ve son hece ünlüsü uzun söylenir, şayet son hece, üzerine vurgu almayan bir ek ise vurgu bir önceki hece üzerinde yoğunlaşır. Söylenişteki vurgu ve uzunluğun görevini yazı dilinde soru işareti yüklenir.

Alı kişi, her daşdan da biz ola: r? “Ali kişi her taştan da bıçak olur mu?/Gétsi: n, gétmesi: n? “Gitsin mi, gitmesin mi?

Ses Değişiklikleri

1. Türkçe Sözcüklerdeki Ses Değişiklikleri

a. Ünlü Değişmeleri

u ~o

Az. Tü. T. Tü. E.Tü.

dodaE dudak

ogru uğru krş. oErı

oyan- uyan- krş. udı-



ü ~ ö

ölke ülke

gözel güzel

é > ö

sövda

ı>i sözcük başındaki /ı/ sesinin ön damaksıllaşması sonucunda /i/ sesine dönüşmesi:

işıE ışık

işılda- ışılda-

irag ırak

ilhı yılkı

ü > e

yeri- yürü-

yeriş yürüyüş

b. Ünsüz Değişmeleri 



-k-,-k>-h-,-h

Eski Türkçe döneminden sonra, W > h değişikliği ortaya çıkmış ve Batı Türkçesinin ilk dönemi olan Eski Anadolu Türkçesinde sözcük içi ve sonundaki bir çok /k/ sesi sızıcılaşarak /h/ (x)’ya dönüşmüştür. Bugün Az. Tü.’nde sözcük içi ve sonundaki bütün /W/’lar /h/ (x)’ya dönmüştür.



ah- ak-

ohu- oku-

haçan -

hamı -

hanı hangi

W->E-,-W>-E,-W->-E-

Türkiye Türkçesinde tonsuz olarak söylenen art damak /k/’sı Az. Tü.’nde ön ve son seste tonlulaşarak /E/ olmuştur.

Eal- kal-

Eoy- koy-

uşaE uşak “çocuk”

hagan hakan

k-~ g-

Eski Türkçe sözbaşı /k/ sesi Az. Tü.’nde büyük ölçüde korunmuştur.



kéç- geç- < kéç-

köynek gömlek

könül gönül <köñül

b-> p-


Az. Tü.’nin bir diğer özelliği de sözbaşındaki /b/ sesinin kimi örneklerde tonlulaşmasıdır.

poz- boz-

palçıg balçık < balçıW

piç- biç- < biç-

Bugün T. Tü’nde /p/ ile başlayan kimi sözcüklerin Az. Tü.’ndeki karşılığı /b/lidir.



barmag parmak

biş- piş-

b-~ m-

Sözbaşında /b/, /m/ değişikliği E.Tü.’de de görülen bir ses olayıdır. Eski Anadolu Türkçesi döneminde bu değişiklik tutarlı bir ses olayı olarak ağırlık kazanmamıştır. Ancak Az. Tü. bu değişiklikte kesin olarak /m/ tarafındadır.



min- bin-

men ben

min bin

-b->-v-

Az. Tü.’nde iki ünlü arasındaki /b/ sesi genellikle /v/’ye döner.



davan taban <taban

] > n

Az. Tü. yazı dilinde bugün /]/ sesi yoktur. Söz başı ve sonundaki bütün /ñ/’ler /n/ olmuştur: kö]ül > könül, mi] > min. Ancak ağızlarda bu ses kullanılır: sa]a, ma]a.



-k-,-g-,-ğ->-y-

Az. Tü.’nde iki ünlü arasındaki /g/ sesi yumuşayarak /ğ/’ye dönüşür: sağ, oğul. Bazı durumlarda da /ğ/ sesi /y/ olur.



göy gök

déyil değil

büyün bugün

Eski Türkçe sözcüklerdeki /g/ sesi Az.T.’nde aşağıdaki sözcüklerde /v/’li biçimdedir.



buzov buzağı < buzaEu

buhov bukağı < bukaEu

yavuE < yaEuW

Aslî uzun ünlülerden sonra /p/, /ç/, /t/, /k/ ünsüzlerinin tonsuzlaşması Az. Tü.’nde sık görülen bir ses olayıdır.



dib dip <* tü: p

ad ad <* a: t

aE~ağ ak <* a: W

uc uç <* u: ç

t-> d-

E.Tü. sözbaşı /t-/leri kimi örneklerde, Az. Tü.’nde /d-/’li yazılıp söylenmektedir.



duz tuz

daş taş <*ta: ş

damar damar < tamar

-v ~-y

T.Tü.’nde /-v/’li olan sözcüklerin Az. Tü.’nde /-y/’li kullanılışı daha yaygındır.



söy- sev-

döy- döv-

Yüklə 15,63 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   18   19   20   21   22   23   24   25   ...   111




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin