[R.G. 14 Haziran 2013-28677]
—— • ——
Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:
Esas Sayısı : 2009/12
Karar Sayısı : 2011/119
Karar Günü : 7.7.2011
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN : Ankara 1. İdare Mahkemesi
İTİRAZIN KONUSU : 10.12.2003 günlü, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun ekindeki 22.12.2005 günlü, 5436 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle değiştirilen (I) Sayılı Cetvel’in Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri başlıklı bölümünün 8. sırasında yer alan “Adalet Bakanlığı” ibaresinin Anayasa’nın 138., 140. ve 144. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline karar verilmesi istemidir.
I- OLAY
Adalet Bakanlığında kontrolör olarak görev yapan davacının iç denetçi olarak atanma talebinin reddine ilişkin işlemin iptali nedeniyle açılan davada, itiraz konusu kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme, iptali için başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“Adalet Bakanlığında “Kontrolör” olarak görev yapan davacı... tarafından, durumuna uygun “İç Denetçi” kadrosuna atanma talebinin reddine ilişkin 31.12.2007 günlü ve 108973 sayılı işlemin iptali istemiyle Adalet Bakanlığı’na karşı açılan davada; 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kanunla ihdas edilen iç denetçi kadrolarından, 8’i, meslek mensubu 7’si genel idare hizmetleri sınıfından olmak üzere toplam 15 iç denetçi kadrosunun, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye bağlı cetvellerin Adalet Bakanlığı ile ilgili bölümüne eklenmesi kısmı, Anayasa’ ya uygunluk yönünden incelenerek gereği görüşüldü:
2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 138. maddesinde; “Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.” 140. maddesinde; “Hakimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler. Hakim ve savcıların nitelikleri, atanmaları, hakları ve ödevleri, aylık ve ödenekleri, meslekte ilerlemeleri, görevlerinin ve görev yerlerinin geçici veya sürekli olarak değiştirilmesi, haklarında disiplin kovuşturması açılması ve disiplin cezası verilmesi, görevleriyle ilgili veya görevleri sırasında işledikleri suçlarından dolayı soruşturma yapılması ve yargılanmalarına karar verilmesi, meslekten çıkarmayı gerektiren suçluluk veya yetersizlik halleri ve meslek içi eğitimleri ile diğer özlük işleri mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre kanunla düzenlenir.” 144. maddesinde ise; “Hakim ve savcıların görevlerini; kanun, tüzük, yönetmeliklere ve genelgelere (Hakimler için idari nitelikteki genelgelere) uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme; görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırma ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma, Adalet Bakanlığının izni ile adalet müfettişleri tarafından yapılır.” hükümlerine yer verilmiştir.
2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun 99. maddesinde; “Adalet Bakanlığında, Bakana bağlı bir başkan, bir başkan yardımcısı, yeteri kadar adalet müfettişinden oluşan, Teftiş Kurulu bulunur.” 100. maddesinde; “Adalet müfettişleri; hakim ve savcıların görevlerini, kanun, tüzük, yönetmelik ve genelgelere (Hakimler için idari nitelikteki genelgelere) uygun olarak yapıp yapmadıklarını ve adalet daireleri ile idari yargı dairelerini denetleme; (...) hakim ve savcıların ve adalet daireleri personelinin görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırma ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturma işlemlerini yaparlar. İdari yargıdan atanan adalet müfettişleri sadece bölge idare, idare ve vergi mahkemelerinin denetimi ile idari yargı hakim ve savcıları hakkındaki soruşturmalarda görevlendirilirler” hükümleri getirilmiştir.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 1. maddesinde; “Bu Kanunun amacının, kalkınma planları ve programlarda yer alan politika ve hedefler doğrultusunda kamu kaynaklarının etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde elde edilmesi ve kullanılmasını, hesap verebilirliği ve mali saydamlığı sağlamak üzere, kamu mali yönetiminin yapısını ve işleyişini, kamu bütçelerinin hazırlanmasını, uygulanmasını, tüm mali işlemlerin muhasebeleştirilmesini, raporlanmasını ve mali kontrolü düzenlemektir” denildikten sonra, 2. maddesinde; “Bu Kanunun, merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri, sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idarelerden oluşan genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerinin mali yönetim ve kontrolünü kapsar”, 63. maddesinde; “İç denetim, kamu idaresinin çalışmalarına değer katmak ve geliştirmek için kaynakların ekonomiklik, etkililik ve verimlilik esaslarına göre yönetilip yönetilmediğini değerlendirmek ve rehberlik yapmak amacıyla yapılan bağımsız, nesnel güvence sağlama ve danışmanlık faaliyetidir. Bu faaliyetler, idarelerin yönetim ve kontrol yapıları ile mali işlemlerinin risk yönetimi, yönetim ve kontrol süreçlerinin etkinliğini değerlendirmek ve geliştirmek yönünde sistematik, sürekli ve disiplinli bir yaklaşımla ve genel kabul görmüş standartlara uygun olarak gerçekleştirilir. İç denetim, iç denetçiler tarafından yapılır. Kamu idarelerinin yapısı ve personel sayısı dikkate alınmak suretiyle, İç Denetim Koordinasyon Kumlunun uygun görüşü üzerine, doğrudan üst yöneticiye bağlı iç denetim birimi başkanlıkları kurulabilir.” hükmü yer almıştır.
İç Denetçinin Görevleri başlıklı 64. maddede;
“Kamu idarelerinin iç denetim programı üst yöneticinin önerileri de dikkate alınarak iç denetçiler tarafından hazırlanır ve üst yönetici tarafından onaylanır. İç denetçi aşağıda belirtilen görevleri yerine getirir.
a) Nesnel risk analizlerine dayanarak kamu idarelerinin yönetim ve kontrol yapılarını değerlendirmek.
b) Kaynakların etkili, ekonomik ve verimli kullanılması bakımından incelemeler yapmak ve önerilerde bulunmak.
c) Harcama sonrasında yasal uygunluk denetimi yapmak.
d) İdarenin harcamalarının, mali işlemlere ilişkin karar ve tasarruflarının, amaç ve politikalara, kalkınma planına, programlara, stratejik planlara ve performans programlarına uygunluğunu denetlemek ve değerlendirmek.
e) Mali yönetim ve kontrol süreçlerinin sistem denetimini yapmak ve bu konularda önerilerde bulunmak.
f) Denetim sonuçları çerçevesinde iyileştirmelere yönelik önerilerde bulunmak.
g) Denetim sırasında veya denetim sonuçlarına göre soruşturma açılmasını gerektirecek bir duruma rastlandığında, ilgili idarenin en üst amirine bildirmek” olarak sayılmış, iç denetçinin bu görevleri; İç Denetim Koordinasyon Kurulu tarafından belirlenen ve uluslararası kabul görmüş kontrol ve denetim standartlarına uygun şekilde yerine getireceği ve iç denetçinin görevinde bağımsız olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Yasanın 65. maddesinde; İç denetçi olarak atanacakların, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde belirtilenler ile birlikte;
“a) ilgili kamu idaresinin özelliği de dikkate alınarak İç Denetim Koordinasyon Kurulu tarafından belirlenen alanlarda en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş olmak.
b) Kamu idarelerinde denetim elemanı olarak en az beş yıl veya İç Denetim Koordinasyon Kurulunca belirlenen alanlarda en az sekiz yıl çalışmış olmak.
c) Mesleğin gerektirdiği bilgi, ehliyet ve temsil yeteneğine sahip olmak.
d) İç Denetim Koordinasyon Kurulunca gerekli görülen diğer şartları taşımak” gerektiği öngörülmüştür.
Geçici 5. maddesinde ise; “31.12.2005 tarihi itibarıyla;
(...)
c) Sayıştay Denetçisi, Başbakanlık Müfettişi, Yüksek Denetleme Kurulu Denetçisi, Maliye Müfettişi, Hesap Uzmanı, Bütçe Kontrolörü, Muhasebat Kontrolörü, Gelirler Kontrolörü, Millî Emlak Kontrolörü, Tasfiye İşleri ve Döner Sermaye İşletmeleri Kontrolörü, Hazine Kontrolörü kadrolarında çalışmakta olanlar ile daha önce en az beş yıl bu görevlerde bulunanlar, kamu idarelerinde İç Denetçi,
d) Bakanlık, Müsteşarlık, Başkanlık ve Genel Müdürlüklerde Müfettiş veya Kontrolör olanlar ile daha önce en az beş yıl bu görevlerde bulunanlar, kendi idarelerinde, özel bütçeli idarelerde, mahallî idarelerde ve sosyal güvenlik kurumlarında İç Denetçi,
e) Muhasebe, Millî Emlak ve Vergi Denetmenleri ile bu görevlerde daha önce en az beş yıl bulunanlar, özel bütçeli idareler ile mahallî idarelerde; Belediye Müfettişi ve Hesap İşleri Murakıbı olanlar ile bu görevlerde daha önce en az beş yıl bulunanlar, mahallî idarelerde İç Denetçi, olarak 31.12.2007 tarihine kadar atanabilirler. (...)” hükümlerine yer verilmiştir.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun “eki” olan ve 22/12/2005 tarihli ve 5436 sayılı Kanunun 12. maddesi ile değiştirilen Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu idareleri ile ilgili (1) Sayılı Cetvelin 8. sırasında Adalet Bakanlığı’na yer verilmiş olup; ihdas edilen iç denetçi kadrolarından (720) adedinin sınıf ve derecelerinin değiştirilerek kamu kurumlarına ekli listede belirtildiği şekilde ve sayıda tahsis edilmesi ile 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye bağlı cetvellerin ilgili bölümlerine söz konusu kadroların eklenmesine ilişkin olan ve 06.08.2006 tarihli ve 26251 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 20.02.2006 tarihli ve 2006/10809 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki liste de, Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdarelerine tahsis edilen iç denetçi kadrolarının Genel İdare Hizmetleri sınıfında yer aldığı, ancak Adalet Bakanlığı merkez teşkilatı için öngörülen 15 adet İç Denetçi kadrosundan 8 adedinin meslek mensubu, 7 adedinin ise genel idare hizmetleri sınıfına ayrıldığı görülmektedir.
Belirtilen hükümlerin birlikte değerlendirilmesinden; Hakimlerin, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev ifa edecekleri; Hakim ve savcıların görevlerini; Kanun, tüzük, yönetmeliklere ve genelgelere (Hakimler için idari nitelikteki genelgelere) uygun olarak yapıp yapmadıklarını denetleme; görevlerinden dolayı veya görevleri sırasında suç işleyip işlemediklerini, hal ve eylemlerinin sıfat ve görevleri icaplarına uyup uymadığını araştırma ve gerektiğinde haklarında inceleme ve soruşturmanın, Adalet Bakanlığının izni ile adalet müfettişleri tarafından yapılacağı; kısaca hakimler ve mahkemelerle ilgili her türlü denetim ve incelemenin münhasıran Adalet Müfettişleri tarafından yapılması gerektiği sonucuna varılmaktadır.
Nitelikleri, seçilmesi ve atanması 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nda özel olarak düzenlenen ve meslek mensubu olan “Adalet Müfettişlerinin” ise, yukarıda belirtilen “bakanlık müfettişi” olarak kabul edilmeleri mümkün değildir.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile getirilen İç denetim görevi ise; 65. madde de belirtildiği üzere, Genel idare hizmetleri sınıfı içerisinde yer alan “İç Denetçi”ler tarafından yerine getirilmekte ve bu göreve atanacakların, genel idare hizmetleri sınıfı içinde yer alacakları çekişmesizdir.
Yasanın Geçici 5. maddesinde, müfettişlik görevinde bulunanların da iç denetçi olarak atanacakları belirtilmiş ise de; söz konusu madde de yer alan “Bakanlık, Müsteşarlık, Başkanlık ve Genel Müdürlük” müfettişi tanımının, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu’nda belirtilen “Adalet Müfettişi” tanımını kapsamadığı açıktır.
Her ne kadar, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye bağlı cetvellerin Adalet Bakanlığı ile ilgili bölümüne eklenen 15 adet iç denetçi kadrosundan 8 adedi meslek mensubu olarak öngörülmüş ise de; İç Denetçi kadrosuna atanan meslek mensubu adalet müfettişi kökenli olsa dahi bu atama ile söz konusu sıfatı sona ererek, “İç Denetçi” sıfat ve unvanı ile denetim ve inceleme yetkisini kullanacağı tabidir.
Bu durumda, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile ihdas edilen “İç Denetim” ve “İç Denetçilik” müessesesinin, Adalet Bakanlığı’nı da kapsayacak şekilde düzenlenmesi ve bu anlamda mahkemelerin de yasada belirtilen konularda iç denetim kapsamında bulunması, dolayısıyla hakim ve savcıların belirtilen konularla sınırlı da olsa iç denetçi tarafından denetlenebileceğinin anlaşılması karşısında; bu müessese, Adalet Bakanlığı yönünden, 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın Mahkemelerin Bağımsızlığı, Hakimlik ve Savcılık Mesleği ve Hakim ve Savcıların Denetimi ile ilgili 138.,140. ve 144. maddelerine aykırılık oluşturmaktadır.
Açıklanan nedenlerle; mahkememizce bakılmakta olan davada uygulanması gereken 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun, Adalet Bakanlığı’nı da kapsamına alacak şekilde düzenlenmesinin; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın; Mahkemelerin Bağımsızlığı, Hakimlik ve Savcılık Mesleği ve Hakim ve Savcıların Denetimi ile ilgili 138., 140. ve 144. maddelerine aykırı olduğu sonucuna varıldığından, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu Eki Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu idareleri ile ilgili (I) Sayılı Cetvelin 8. sırasında yer alan “Adalet Bakanlığı” ibaresinin, Anayasanın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunun 28. maddeleri uyarınca, itiraz yoluyla iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulmasına, 30/12/2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
İtiraz konusu kuralı da içeren 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun ekindeki 22.12.2005 günlü, 5436 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle değiştirilen (I) Sayılı Cetvel şöyledir:
“(I) SAYILI CETVEL
GENEL BÜTÇE KAPSAMINDAKİ KAMU İDARELERİ
1) Türkiye Büyük Millet Meclisi
2) Cumhurbaşkanlığı
3) Başbakanlık
4) Anayasa Mahkemesi
5) Yargıtay
6) Danıştay
7) Sayıştay
8) Adalet Bakanlığı
9) Millî Savunma Bakanlığı
…”
B- Dayanılan Anayasa Kuralları
Başvuru kararında, Anayasa’nın 138., 140. ve 144. maddelerine dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi uyarınca Haşim KILIÇ, Osman Alifeyyaz PAKSÜT, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ahmet AKYALÇIN, Mehmet ERTEN, A. Necmi ÖZLER, Serdar ÖZGÜLDÜR, Şevket APALAK, Serruh KALELİ ve Zehra Ayla PERKTAŞ’ın katılımlarıyla 26.2.2009 gününde yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından esasının incelenmesine OYBİRLİĞİYLE karar verilmiştir.
V- ESASIN İNCELENMESİ
Başvuru kararı ve ekleri, Raportör Bahadır KILINÇ tarafından hazırlanan işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Başvuru kararında, hâkimler ve savcıların Anayasa’da yer almayan bir kavram olan “iç denetim” kapsamında denetlenemeyecekleri, Anayasa gereğince hâkimler ve savcılar hakkında her türlü denetim ve incelemenin münhasıran hâkim ve savcı mesleğinden olan adalet müfettişleri vasıtasıyla yapılabileceği, hâkim ve savcıları denetlemek üzere genel idare hizmetlerinden iç denetçi atanamayacağı, iç denetçilerin yetki ve görevlerinin Anayasa’daki hâkimlik teminatı ve mahkemelerin bağımsızlığı ilkeleriyle bağdaşmadığı belirtilerek kuralın, Anayasa’nın 138., 140. ve 144. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nda genel bütçe, devlet tüzel kişiliğine dâhil olan ve 5018 sayılı Kanun’a ekli (I) Sayılı Cetvel’deki kamu idarelerinin bütçesi şeklinde tanımlanmıştır. İtiraz konusu kural olan “Adalet Bakanlığı” ibaresi de genel bütçeli kamu kurumlarının yer aldığı (I) Sayılı Cetvel’de yer almaktadır.
5018 sayılı Kanun’un 2. maddesine göre, Kanun’a ekli (I), (II) ve (IV) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri, bütçelerinin hazırlanışı, TBMM’ye sunulması, görüşülmesi, kabulü, uygulanması, kesin hesapları, iç ve dış denetime tâbi tutulmaları bakımından 5018 sayılı Kanun hükümlerine tâbidirler.
5018 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesiyle birlikte, hâkim ve savcıların denetimi açısından bazı tereddütler ortaya çıkmıştır. Kanunla ilk defa getirilen iç denetim ve dış denetim kavramları, kamu yönetimindeki mevcut denetim anlayışlarından farklı uygulamalar içermektedir. İç denetim kamu kurumlarında kurulan iç denetim birimleri tarafından yapılırken, dış denetim Sayıştay tarafından yerine getirilmektedir. Kanun, düzenleyici ve denetleyici kurumlar hariç olmak üzere genel yönetim kapsamındaki tüm kamu idareleri bünyesinde iç denetim sisteminin kurulmasını öngörmüştür.
Kanun’un 63. maddesinde, iç denetim, “Kamu idaresinin çalışmalarına değer katmak ve geliştirmek için kaynakların ekonomiklik, etkililik ve verimlilik esaslarına göre yönetilip yönetilmediğini değerlendirmek ve rehberlik yapmak amacıyla yapılan bağımsız, nesnel güvence sağlama ve danışmanlık faaliyeti” olarak tanımlanmıştır. Aynı maddede iç denetim faaliyetlerinin, idarelerin yönetim ve kontrol yapıları ile malî işlemlerinin risk yönetimi, yönetim ve kontrol süreçlerinin etkinliğini değerlendirmek ve geliştirmek yönünde sistematik, sürekli ve disiplinli bir yaklaşımla ve genel kabul görmüş standartlara uygun olarak gerçekleştirileceği ifade edilmiştir. Anılan maddede ayrıca, iç denetimin iç denetçiler tarafından yapılacağı ve kamu idarelerinin yapısı ve personel sayısı dikkate alınmak suretiyle İç Denetim Koordinasyon Kurulunun uygun görüşü üzerine, doğrudan üst yöneticiye bağlı iç denetim birimi başkanlıkları kurulabileceği de ifade edilmektedir. Kanun’un 64. maddesinde iç denetçinin görevleri, 65. maddesinde iç denetçinin nitelikleri ve atanması, 66. maddesinde İç Denetim Koordinasyon Kurulu, 67. maddesinde ise anılan Kurulun görevleri düzenlenmiştir.
Anayasa’nın 138. maddesinde mahkemelerin bağımsızlığı, 140. maddesinde hâkimlik ve savcılık mesleğinin esasları, bağımsızlık ve hâkimlik teminatı ilkeleri, 144. maddesinde ise adalet hizmetlerinin denetimi özel olarak düzenlenmiştir. Buna göre; yargı yetkisinin bağımsızlık ve tarafsızlık içinde, hiçbir dış etkiye maruz kalmadan kullanılabilmesi için hâkimler ve savcılar, Anayasa ve kanunlarda atama, özlük hakları, görev ve sorumluluklar, uymaları gereken mesleki esaslar ve benzeri pek çok konuda devlet memurları ve diğer kamu görevlilerinden farklı düzenlemelere tâbi tutulmuşlardır. Hâkim ve savcıların sorumluluğu ve denetimi de bunlardan birisidir.
İç denetime, iç denetçilerin atanmasına, görevlerine ve yetkilerine ilişkin hükümlerin hâkim ve savcılar yönünden Anayasa’ya aykırılığı konusundaki tartışmaları göz önüne alan anayasa koyucu, itiraz başvurusundan sonra kabul edilen 7.5.2010 günlü, 5982 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile hâkim ve savcıların denetimi konusunda köklü değişiklikler getirmiş, bu arada iç denetçi kavramı da Anayasa’ya dâhil etmiştir.
5982 sayılı Kanun, öncelikle hâkim ve savcılar açısından uzun yıllardır uygulanan adli ve idari görev ayırımını ve yeni getirilen iç denetçilik sistemini dikkate alarak, hâkim ve savcıların denetim sistemini Adalet Bakanlığı ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu arasında paylaştırarak ikiye ayırmıştır. Anayasa’nın “Adalet hizmetlerinin denetlenmesi” başlıklı 144. maddesinin değişiklikten sonraki yeni hali şöyledir:
“Adalet hizmetleri ile savcıların idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığınca denetimi, adalet müfettişleri ile hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler; araştırma, inceleme ve soruşturma işlemleri ise adalet müfettişleri eliyle yapılır.
Buna ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir.”
Anayasa’nın “Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu” başlıklı 159. maddesinin ilgili kısmındaki yeni düzenlemelerde ise;
“…Kurul müfettişleri ile Kurulda geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcıları, muvafakatlerini alarak atama yetkisi Kurula aittir.
Adalet Bakanlığının merkez, bağlı ve ilgili kuruluşlarında geçici veya sürekli olarak çalıştırılacak hâkim ve savcılar ile adalet müfettişlerini ve hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçileri, muvafakatlerini alarak atama yetkisi Adalet Bakanına aittir.”
hükmü getirilmiştir.
Yukarıda belirtilen ve itiraz başvurusundan sonra gerçekleştirilen Anayasa değişiklikleri nazara alındığında, hem hâkimler ve savcılar açısından iç denetim müessesesi Anayasa’ya girmiş hem de hâkim ve savcılarla ilgili iç denetim yapacak olanların hâkim ve savcı mesleğinden olması zorunluluğu getirilmiştir. Böylece hâkim ve savcıların, kendi aralarından seçilecek iç denetçiler aracılığıyla denetlenmesi ve hâkim ve savcı mesleğinden olan iç denetçiler için özel atama usulü kabul edilerek, diğer kamu kurum ve kuruluşları için konulan iç denetçilikle ilgili ilkelerden farklı düzenlemelere gidilmiştir. Bu anlamda, anayasa koyucunun hâkim ve savcıların denetimi konusundaki esasları, hâkimlik bağımsızlığı ve teminatı doğrultusunda yeniden düzenleyerek, ortaya çıkan tereddütleri giderdiği anlaşıldığından, itiraz konusu kuralda Anayasa’ya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, itiraz konusu kural Anayasa’nın 138., 140. ve 144. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
VI- SONUÇ
10.12.2003 günlü, 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun ekindeki 22.12.2005 günlü, 5436 sayılı Kanun’un 12. maddesiyle değiştirilen (I) SAYILI CETVEL’in Genel Bütçe Kapsamındaki Kamu İdareleri başlıklı bölümün 8. sırasında yer alan “Adalet Bakanlığı” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, 7.7.2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.
Başkan
Haşim KILIÇ
|
Başkanvekili
Osman Alifeyyaz PAKSÜT
|
Başkanvekili
Serruh KALELİ
|
|
|
|
Üye
Fulya KANTARCIOĞLU
|
Üye
Ahmet AKYALÇIN
|
Üye
Mehmet ERTEN
|
|
|
|
Üye
Fettah OTO
|
Üye
Serdar ÖZGÜLDÜR
|
Üye
Zehra Ayla PERKTAŞ
|
|
|
|
Üye
Recep KÖMÜRCÜ
|
Üye
Alparslan ALTAN
|
Üye
Burhan ÜSTÜN
|
|
|
|
Üye
Engin YILDIRIM
|
Üye
Nuri NECİPOĞLU
|
Üye
Hicabi DURSUN
|
|
|
|
Üye
Celal Mümtaz AKINCI
|
Üye
Erdal TERCAN
|
Dostları ilə paylaş: |