T. C. Daniştay iddk e. 2012/523 K. 2013/3371 T. 31. 10. 2013



Yüklə 43,22 Kb.
tarix28.12.2017
ölçüsü43,22 Kb.
#36259

  1. T.C. DANIŞTAY İDDK E. 2012/523 K. 2013/3371 T. 31.10.2013

Genel düzenleyici işleme dayalı tesis edilen tip sözleşmenin uygulama işlemi olup olmadığı hk.

Somut olayda, "Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar" temel alınarak davalı idarelerce 2011 yılı tip Hizmet Sözleşmesi'nin düzenlendiği, bu sözleşmenin 10. maddesinde, sözleşmeli personelin bir başka kurumda çalışması yönünden Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasların Ek 3. maddesine atıf yapıldığı ve sözleşmenin son maddesinde, sözleşmenin 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esaslar uyarınca akdedildiği belirtilmiştir. Sözleşme içeriğinden de anlaşıldığı üzere, tip Hizmet Sözleşmesinin Sözleşmeli Personel Çalıştırılmasına İlişkin Esasları temel aldığı, dolayısıyla anılan Esasların uygulanması niteliğinde bir işlem olduğu ve bu haliyle davacı Sendika üyesi sözleşmeli personelin ve bu bağlamda da Sendikanın hukuki durumunu etkilediği açıktır.



  1. T.C. DANIŞTAY İDDK E. 2008/2039 K. 2010/1400 T. 14.10.2010

Davacı tarafından adli yargıda yaptırılmış bir tespit ve özelleştirme sonrası araç muayene istasyonlarının devredildiği şirkete yapılmış ihtarnamelerin Araç Muayene İstasyonlarının Açılması, İşletilmesi ve Araç Muayenesi Hakkında Yönetmelik’in uygulaması niteliğinde olup olmadığı hk.

Dosyanın incelenmesinden, "... rent a car" markası ile oto kiralama işi yapan davacı şirket tarafından kiralanan "34" plakalı araçların, dava konusu Yönetmelikte güney bölgesi olarak belirtilen illerde araç muayenesinin yapılamayacağının, bu illerdeki araç muayene istasyonlarını işleten TÜVTÜRK firması tarafından bildirilmesi üzerine davacı şirket tarafından anılan firmaya 1.7.2008 tarihinde noter aracılığı ile ihtarname gönderildiği, ayrıca İzmir 12. Sulh Hukuk Mahkemesinin 7.7.2008 günlü, E:2008/318 D. iş sayılı dosyasında da araç muyaenesinin yapılmadığı yolunda tespitte bulunulduğu ve bunun üzerine davacı şirket tarafından 21.7.2008 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2577 sayılı Yasanın 7. maddesindeki aktarılan düzenleme uyarınca, düzenleyici işleme karşı açılacak dava süresini yeniden başlatacak olan uygulama işleminin, idari davaya konu edilebilecek bir idari işlem olma zorunluluğu bulunmamaktadır. Düzenleyici nitelikteki idari işlemin, özel hukuk alanında kişilerin hukuki durumlarını etkilemesinin de bu düzenleyici işlemin uygulanması olduğu ve uygulama idari davaya konu edilmese de, bu uygulamaya dayanak alınan düzenleyici idari işlemin uygulamadan itibaren 60 gün içinde idari davaya konu edilebileceği açıktır.

…davacı tarafından adli yargıda yaptırılmış bir tespit ve özelleştirme sonrası araç muayene istasyonlarının devredildiği şirkete yapılmış ihtarnameler bulunduğu, bu çerçevede yapılan tespit ve gönderilen ihtarnamelerin dava konusu Yönetmeliğin uygulaması niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır..

Bu itibarla, davacının adli yargı makamlarında yaptırdığı tespit üzerine açtığı davada süreaşımı bulunmamaktadır.


  1. T.C. DANIŞTAY İDDK E. 2007/140 K. 2010/5 T. 14.1.2010

Dava; Ordu Akkuş İlçesi PTT Müdürlüğü'nde görev yapan ve lojmanda oturan davacı tarafından, yakıt ihtiyacının tesbitiyle ilgili Kamu Konutları Yönetmeliği ile Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü Konut Yönetmeliği'nin, (10) sayılı cetvelinde yer alan Ordu Akkuş İlçesinin III. Bölgede olduğuna ilişkin düzenlemenin iptali istemiyle açılmıştır.

PTT Genel Müdürlüğü Konut Yönetmeliği'nin 26. maddesinde de, her konut blok veya gurupları için ayrı ayrı hesaplanan yıllık yakıt ödenek ihtiyacının konutları yönetmekle görevli birim tarafından onaylı bir cetvel halinde her yıl Mayıs ayının son gününe kadar bağlı bulundukları üniteye gönderileceği belirtilmiştir.

Ordu İli, Akkuş İlçesi Posta İşletmesinde çalışan ve bu işletmeye ait lojmanda oturan davacının, Ordu İlinin Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü Konut Yönetmeliği'nin, (10) sayılı cetvelinde III. Bölgede yer alması nedeniyle, Akkuş İlçesinin de bu bölgede değerlendirildiği ve ödenecek yakıt miktarının buna göre belirlendiği, oysa Akkuş İlçesinin Ordu İline göre daha soğuk olduğu, bu güne kadar idarece, lojmanda yakılan yakıtın tamamının ödenmesine rağmen 2000 yılından itibaren ödeme miktarının azaltıldığı ileri sürülerek bakılan davanın açıldığı dosyanın incelenmesinden anlaşılmıştır.

Bu durumda, Kamu Konutları Yönetmeliği kapsamındaki konutların yakıt ihtiyacı her yılın Mayıs ayı sonuna kadar tespit edildiğine ve davacı da bu Yönetmelik kapsamındaki bir lojmanda oturduğuna göre, bu konutlarda oturanlar bakımından sözkonusu Yönetmelik hükmünün devamlı olarak uygulandığı sonucuna varılmıştır.

Buna göre, kapsamında bulunan konutlarda oturanlara devamlı olarak uygulanan bir Yönetmelik kuralına karşı 3.4.2006 tarihinde açılan davanın esasının incelenmesi gerekirken, davanın süre yönünden reddinde hukuka uyarlık bulunmamıştır.



  1. T.C. DANIŞTAY 13. DAİRE E. 2012/731 K. 2013/687 T. 12.3.2013

Resmi Gazete’de ilanın işlemin niteliğine etkisi hk.

2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 84. maddesinde; …. ihalelere katılmaktan yasaklama kararı verileceği, kararı veren idarelerin, bu kararı Resmi Gazete'de ilan ettirecekleri, bu kararların ilgililerin müteahhitlik siciline de işleneceği hükmü yer almış; bu hüküm, kamu idarelerinin ihalelere katılmaktan yasaklı kişilerden haberdar olmasını ve yasaklı kişilerin ihalelere katılmasını engelleyerek ihale işlemlerinin sekteye uğramasını önlemek amacıyla getirilmiş olup, ihalelere katılmaktan yasaklama kararlarının bireysel işlem niteliğini değiştirmemektedir.

…2577 sayılı Kanun'da düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin başlangıcı olarak öngörülmüş olan ilân tarihinin, bireysel işlem niteliğinde olan ihalelere katılmaktan yasaklama kararlarında uygulanması mümkün olmayıp; ihalelere katılmaktan yasaklama kararlarının, yazılı bildirim veya öğrenme üzerine yasal süresi içinde dava konusu edilebileceğinin kabulü gerekmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirketin 2886 sayılı Devlet İhale Kanunun 84. maddesi uyarınca bir yıl süreyle kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin işlemin 03.08.2004 tarih ve 25542 sayılı Resmî Gazete'de yayımlandığı; davacı şirketin katılmış olduğu başka bir ihalede teklifinin değerlendirme dışı bırakılmasının gerekçesi olarak söz konusu ihalelere katılmaktan yasaklama işleminin gösterilmesi üzerine 22.10.2004 tarihinde öğrenildiği ileri sürülerek 24.11.2004 tarihinde bu işlemin iptali için açılan davanın, 03.08.2004 tarihinde ilan suretiyle tebliğ edilmesi nedeniyle bu tarihte öğrenildiği kabul edilen dava konusu yasaklama işlemine karşı, 04.10.2004 tarihine kadar dava açılması gerekirken 24.11.2004 tarihinde kayda giren dilekçe ile açılan davanın 2577 sayılı Yasa'nın 7. maddesi uyarınca süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmadığından davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

…bakılan davanın, dava konusu işlemin öğrenilmesi üzerine yasal süre içerisinde açıldığının kabulü gerektiğinden ve 22.10.2004 tarihinde davacı tarafından öğrenilen işleme karşı 24.11.2004 tarihinde açılan davanın süresinde olduğu anlaşıldığından, İdare Mahkemesince davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken süre aşımı nedeniyle davanın reddi yolunda verilen kararda usule uygunluk bulunmamaktadır.


  1. T.C. DANIŞTAY İDDK E. 2009/2673 K. 2012/2243 T. 22.11.2012

öğrenme tarihinin dava açma süresine etkisi hk.

Dosyanın incelenmesinden, İstanbul, Çatalca, Akalan Köyü, Ayazma Mevkii, 1 pafta, 19 parsel sayılı taşınmazda inşa edilmekte olan Ayazma Su'ya ait yapı hakkında, İSKİ Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı Havza Koruma Müdürlüğü yetkilileri tarafından 8/11/2007 tarihinde Yapı Durum Tespit Tutanağı düzenlendiği; akabinde İSKİ Genel Müdürlüğü tarafından, 24/12/2007 günlü, 19076-178387 sayılı yazıyla, söz konusu yapıya ilişkin kaçak inşaat faaliyetinin durdurularak gerekli kanuni işlemlerin yapılmasının, imar planları idarelerinin görüşü alınarak onaylanıncaya kadar inşaata ruhsat verilmemesinin, verilmiş olan bir ruhsat var ise ruhsat ve imar durum belgesinin birer örneğinin gönderilmesinin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Çatalca Belediye Başkanlığı'ndan istenildiği; bunun üzerine, söz konusu yapıya verilmiş olan dava konusu ruhsatın Çatalca Belediye Başkanlığı'nın 21/4/2008 günlü, 6615 sayılı yazısı ekinde İSKİ Genel Müdürlüğü'ne gönderdiği; İSKİ Genel Müdürlüğü Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı'nın yapı ruhsatı ve dayanağı imar planının iptal için gerekli kanuni işlemlerin başlatılması istemiyle Genel Müdürlüğe gönderdiği 13.5.2008 günlü, 11909 sayılı yazısında, dava konusu yapı ruhsatından idarelerinin haberdar olma tarihinin "22.4.2008" olduğunun belirtildiği; bakılan davanın ise, yapı ruhsatı ile dayanağı 1/50000 ölçekli İstanbul Metropoliten Alan Nazım İmar Planının iptali istemiyle 20/05/2008 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.

Olayda, İSKİ Çevre Koruma ve Kontrol Daire Başkanlığı Havza Koruma Müdürlüğünce düzenlenen 08/11/2007 tarihli yapı durum tespit tutanağında, Ayazma Su'ya ait, yaklaşık 50 m2 lik alanı kapsayan 1 katlı müştemilat binası inşa edildiği belirtilmiş ve inşaatın durdurularak varsa ruhsat, imar durum belgesi gibi belgelerin gönderilmesi istenilmiş olup, tutanağın içeriğinde yapı ruhsatından haberdar olunduğuna ilişkin bir bilgi yer almadığından, tutanağın düzenlenme tarihinin dava açma süresinin başlangıcına esas alınması mümkün değildir.

Bu itibarla, söz konusu tutanağın düzenlenmesinden sonra …, ruhsatın davacının bilgisi dahiline girdiği tarih olan 22/4/2008tarihi itibarıyla tüm unsurlarıyla davacı tarafından öğrenildiğinin, dolayısıyla dava açma süresinin bu tarih itibarıyla başladığının kabulü gerekmektedir.



  1. T.C. DANIŞTAY 10. DAİRE E. 2010/7934 K. 2010/6948 T. 28.9.2010

Yazılı bildirimin nasıl yapılması gerektiği hk.

Dava, davacının Türk vatandaşlığına alınma talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

…bir idari işlemin iptali istemiyle açılan davada usul ve esas yönünden hukuki denetim yapılabilmesi; işlemin içeriğinin, davacı ile ilgisinin, işlemi tesis eden idareye ilişkin bilgilerin işlemde, işlem ilgiliye gönderilmiyor ise tebliğe ilişkin olarak düzenlenen belgede kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça anlaşılabilmesi halinde mümkündür.

Dava açma süresinin işlemeye başlaması için, ilgilisine yazılı bildirimin usul kurallarına, Tebligat Kanununa uygun olarak yapılmış olması yetmez; yazılı bildirimde, işlemin "açık" ve "anlaşılır" bir biçimde ifade edilmiş olması; ayrıca, ilgilinin, hakkında tesis edilmiş olan idari işlemin hukuka uygun olup olmadığının irdeleyebilmesi için, işlemin "gerekçesi"nin de belirtilmiş olması gerekir.

Dosyanın incelenmesinden, davacının Türk vatandaşlığına alınması istemiyle Tekirdağ Valiliği'ne yaptığı başvurunun 31.8.2009 tarih ve 77631 sayılı davalı idare işlemi ile reddedildiği, ancak bu işlemin davacıya tebliğ edildiğine ilişkin bir bilgi ve belgenin dava dosyasında bulunmadığı, davacı tarafından söz konusu ret işleminin şifahi olarak öğrenildiği belirtilmek suretiyle işlemin gerekçesinin, 9.10.2009 tarihli yeni bir başvuru ile davalı idareden sorulduğu, bu başvurunun da davalı idarenin 4.11.2009 tarih ve 79121 sayılı işlemi ile reddedildiği ve 4.1.2010 tarihinde Tekirdağ Valiliği'nce davacıya tebliğ edildiği, bakılmakta olan davanın ise 4.1.2010 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.



Bu durumda, Türk vatandaşlığına alınma talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişikin işlemin, davacıya Anayasa ve 2577 sayılı Yasanın öngördüğü şekilde yazılı tebliğinin 4.1.2010 tarihinde yapıldığının kabulü gerektiğinden, aynı gün açıldığı anlaşılan, davanın süre aşımı yönünden reddi yolunda verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.

  1. T.C. DANIŞTAY İDDK E. 2005/1558 K. 2008/1803 T. 17.10.2008

Özel dava açma süresinin belirtilmemesi ve 11. Madde başvurusu hk.

Dosyanın incelenmesinden, çevre para cezasına ilişkin işlemin 24.6.2003 tarihinde davacının kardeşine tebliğ edilmek istenildiği, anılan şahsın tebligatı almaktan kaçındığı ve davacının da tebligatı posta idaresinden almaya gitmemesi üzerine tebligatın iade edildiği, davacının 30.10.2003 tarihinde Valilik kaydına geçen 22.10.2003 günlü dilekçesi ile çevre para cezasının iptali isteminde bulunduğu, davalı idarece 17.11.2003 günlü yazıyla para cezasına itirazın 7 gün içinde idare mahkemesine yapılması gerektiğinin bildirilmesi üzerine 1.12.2003 tarihinde, işlemin 22.10.2003 gününde tebellüğ edildiği belirtilerek bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2872 sayılı Çevre Kanununun 25.maddesinde idari cezalara karşı cezanın tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesinde itiraz edilebileceği, itirazın idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmayacağı düzenlenmiştir.

11. madde 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununda açıkça belirtilen genel dava açma süresine tabi olan idari işlemler hakkında idari dava açılmadan önce Yasa'nın 11. maddesi uyarınca idareye başvurma olanağı bulunmakta ise de, özel yasalarında öngörülen dava açma süresine yönelik olarak yasasında yer almayan bir düzenlemenin yorum yoluyla uygulanmasına olanak bulunmamaktadır.

Bu durumda Çevre Kanunu uyarınca verilen idari para cezasına karşı 7 gün içinde idare mahkemesinde dava açılması gerekirken, yasada öngörülmeyen ve kanun koyucunun amacına aykırı bir yol izlenerek idareye itiraz edilmiş olması, dava açma süresini durdurmayacağından, İdare Mahkemesince aksi yönde verilen kararda isabet görülmemiştir.

Diğer taraftan, dava konusu işlemin incelenmesinden, işlem ile 2872 sayılı Çevre Kanunu uyarınca para cezası uygulanmasına karar verildiği, cezanın tebliğ tarihinden itibaren ( 30 ) gün içinde yatırılmaması halinde 6183 sayılı Yasa hükümleri uyarınca tahsil edileceğinin bildirilmekle yetinildiği, ancak işlemin tabi olduğu dava açma süresinin gösterilmediği anlaşılmaktadır.

... özel yasasında yer alan düzenleme gereği tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde iptali istemiyle dava açılması gereken dava konusu para cezasına ilişkin işlemin içeriğinde Anayasa'nın 40. maddesinde yer alan düzenlemeye uygun olarak kanun yolunun ve süresinin gösterilmemiş olması nedeniyle işlemin tebliğ tarihinden itibaren genel dava açma süresi olan altmış ( 60 ) gün içinde bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmakla, davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiğinden…

KARŞI OY :

Anayasa'nın 40'ıncı maddesinin ikinci fıkrası ile idareye getirilen yükümlülüğün yerine getirilmeyerek özel kanunlara dayalı olarak kurulan işlemlerde yargı yerinin ve dava açma süresinin gösterilmemiş olması halinde özel kanunlarda düzenlenen sürelerin gözardı edilerek 2577 sayılı Kanunu'nda öngörülen genel dava açma sürelerinin uygulanması, kanun koyucunun amacının aşılması sonucunu doğuracağı gibi, kamu hizmetinin işleyişini aksatarak idari istikrarın bozulması sonucunu da doğurabilir. Zira, özel kanunlardaki farklı dava açma sürelerine ilişkin kurallar hukuken ayaktadır ve mevcut hukuki düzenlemelerde idarece Anayasal yükümlülüğün yerine getirilmeyerek işlemde kanun yolunun ve dava açma süresinin gösterilmemiş olması durumunda İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda öngörülen genel dava açma süresinin uygulanacağına ilişkin herhangi bir kural yer almamaktadır.



  1. T.C. DANIŞTAY 5. DAİRE E. 2010/7926 K. 2011/296 T. 28.1.2011

İlanı gerekmeyen düzenleyici işleme karşı dava açma süresi ve 11. madde hk.

Yasada ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin başlangıç tarihi düzenlenmekle birlikte, ilanı gerekmeyen düzenleyici işlemlere karşı dava açma süresinin ne zaman işlemeye başlayacağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Bu nitelikteki düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin, ilgilinin düzenleyici işlemden herhangi bir şekilde haberdar olduğu tarihi izleyen günden itibaren işlemeye başladığının kabulü gerekmektedir.

2.8.2002 günlü, 16/212 sayılı Yönetim Kurulu Kararıyla kabul edilen Trenlerin Hazırlanması ve Trafiğine Ait Yönetmelik, 1.3.2003 tarihinde, ilan edilmeden yürürlüğe girmiştir.

İlan edilmeden yürürlüğe giren Trenlerin Hazırlanması ve Trafiğine Ait Yönetmelikten, davacı Derneğin, en geç idareye başvurduğu 26.5.2010 tarihinde haberdar olduğunun kabulü gerekmekte olup, dava açma süresi, bu tarihi izleyen 27.5.2010 gününden itibaren işlemeye başlamıştır. Ancak davacı, bu tarihten itibaren 60 gün içinde 7. madde uyarınca doğrudan dava açmayıp idareye başvurmuş, başvurusuna verilen cevabın tebliği üzerine dava açmış bulunduğundan, davanın süresinde açılıp açılmadığının anlaşılabilmesi için düzenleyici işlemlere karşı 11. madde uyarınca idareye başvurulup başvurulamayacağı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

… Düzenleyici işlemler, idarelerin ilgili birimlerince yapılan çeşitli hazırlayıcı işlemlerin ardından, en üst karar organları veya hiyerarşik olarak en üst makamlarınca kurulmaktadır. Çeşitli aşamalardan geçerek idarenin en üst karar organı veya hiyerarşik makamınca kurulan bu işlemlerin, bireysel işlemlerde olduğu gibi dava açılmadan önce idari denetime tabi tutulması, bu işlemlerin anılan niteliklerinden dolayı mümkün değildir.

Sonuç olarak, dava konusu uyuşmazlıkta, dava açma süresi 27.5.2010 tarihi itibariyle işlemeye başlamış olup, bu tarihten itibaren 60 gün içinde, yani en geç 23.9.2010 tarihine kadar dava açılması gerekirken, dava açma süresini durdurmayan 26.4.2010 günlü başvurunun reddine ilişkin 4.10.2010 günlü, 16213 sayılı işlemin tebliği üzerine, 6.12.2010 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmamaktadır.


  1. T.C. DANIŞTAY 10. DAİRE E. 2005/9189 K. 2006/664 T. 31.1.2006

İşlemin tebliği zorunlu olmayan kişilerce açılması hali hk.

Dosyanın incelenmesinden; davacının iptalini istediği Yönetmelik hükmünün, Resmi Gazetede yayımlanan "Devlete Ait Taşınmaz Mal Satış Trampa, Kiraya Verme, Mülkiyetin gayri Ayni Hak Tesis, Ecrimisil ve Tahliye Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkında Yönetmelik"in 2. maddesi ile "Devlete Ait Taşınmaz Mal Satış, Trampa, Kiraya verme, Mülkiyetin gayri Ayni Hak Tesis, Ecrimisil ve Tahliye Yönetmeliği"nin 75. maddesine eklendiği, yayın tarihine göre düzenleyici işleme karşı bir dava açılmadığı, anılan Yönetmeliğe göre tesis edilen ve iptali istenilen 25.6.2005 tarihli Maliye Bakanlığı işleminin ise, İzmir Valiliğine hitaben tesis edilmiş bir işlem olması nedeniyle, doğrudan davacıya tebliği gereken bir işlem niteliğinde olmadığı, ancak davacının haricen öğrendiği bu işlemi ilgi tutarak 8.7.2005 tarihinde Maliye Bakanlığına itirazda bulunduğu, yaptığı itirazın zımnen reddi üzerine de hem 25.6.2005 tarihli Maliye Bakanlığı işleminin hem de dayanağı Yönetmelik hükmünün iptali istemiyle 25.11.2005 tarihinde bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.

Her ne kadar iptali istenilen 25.6.2005 tarihli Maliye Bakanlığı işlemi davacıya tebliğ edilmemiş ise de, davacının en geç, Maliye Bakanlığına itirazda bulunduğu 8.7.2005 tarihinde, anılan işlemden haberdar olduğunun kabulü gerekmektedir.

Bu haliyle, davacının 2577 sayılı Yasanın 11. maddesi uyarınca 8.7.2005 tarihinde yaptığı başvurunun zımnen reddi üzerine, en geç 5.11.2005 tarihinde davasını açması gerekirken, bu sürenin geçirilmesinden çok sonra 25.11.2005 tarihinde açılan davanın süre aşımı nedeniyle incelenme olanağı bulunmamaktadır.



  1. T.C. DANIŞTAY 2. DAİRE E. 2009/889 K. 2009/3221 T. 24.9.2009

İdari işlemin tebliğden önce öğrenilmesi hk. (1)

Dava, ... PTT Merkez Müdürlüğü'nde dağıtıcı olarak görev yapan davacının 2007 yılı sicil notunun ( B ) düzeyinde belirlenmesine ilişkin işlemin iptali ve bu işlem nedeniyle uğradığı maddi kayıplarının yasal faizi ile birlikte tahsiline hükmedilmesi istemi ile açılmıştır.

Davacı, sicil notunun ( B ) düzeyine düşürüldüğü yönünde tarafına yazılı bir bildirim yapılmadığını, sicil notundaki düşüşün Şubat ayı bordrosunda gösterildiğini, bu durumu fark eder etmez 22.2.2008 tarihinde idareye başvurduğunu, idarenin 3.3.2008 tarihli cevabı üzerine de süresi içinde 4.4.2008 tarihinde dava açtığını ileri sürmekte ve İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

İdari davalarda, dava açma süresi başlangıcının dava konusu edilecek işlemin yazılı bildirimi ile başlayacağı esas olmakla birlikte; uygulamada bazen idari işlemin yazılı bildiriminin yapılmaması durumunda ilgililerin, menfaatlerini ihlal eden işlemlerden bir şekilde haberdar olduklarını gösterdikleri tarihlerin, idarece aksi ispat edilmedikçe yazılı bildirim tarihi olarak kabulü suretiyle dava açma süresinin başlangıcına esas alınacağı yerleşmiş içtihatlardandır.

Bu durumda; davacının 2007 yılı Sicil ve Başarı Değerlemesi Raporunun ( B ) düzeyinde değerlendirildiğini Şubat ayı bordrosunda maaşındaki düşüşü fark etmesi üzerine idareye yaptığı 22.2.2008 tarihli başvurusuyla öğrendiği ve davalı idarece de bunun aksinin ortaya konulmadığı dikkate alındığında; davacı başvurusuna verilen 3.3.2008 tarihli yanıt üzerine 4.4.2008 tarihinde açılan davada süre aşımı bulunmadığından, Ocak 2007 maaşıyla sicilinin ( B ) düzeyinde düzenlendiğini öğrendiği gerekçesiyle davayı süre aşımı yönünden reddeden İdare Mahkemesi kararında hukuksal isabet görülmemiştir.


  1. T.C. DANIŞTAY 6. DAİRE E. 1996/4650 K. 1996/5328 T. 26.11.1996

İdari işlemin tebliğden önce öğrenilmesi hk. (2)

Dava, … taşınmazların 3194 sayılı Yasanın 18. maddesi uyarınca parselasyon işlemine tabi tutulmasına ilişkin 28.11.1994 günlü, 529 sayılı encümen kararının iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesince, parselasyon işleminin 5.12.1994 tarihinden itibaren bir ay süreyle belediyede ilan edildiği, 5.1.1995 tarihinde askıdan indirildiği, 15.10.1994-13.12.1994 tarihleri arasında mahalli bir gazetede ilan edildiği, bu süreler içinde itiraz edilmediği ve tapuda tescil işleminin yapıldığı, parselasyona ilişkin duyurunun askıdan indirildiği 5.1.1995 tarihinden itibaren 60 gün içinde açılması gerekirken bu sürenin bitiminden sonra 6.6.1995 tarihinde açılan davanın süreaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, temyiz edilmeyerek kesinleşen bu kararın Danıştay Başsavcısı tarafından kanun yararına bozulması isteminde bulunulmuştur.



… 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesi uyarınca parselasyon planlarında ve dağıtım cetvellerinde kapsadıkları alan içindeki her taşınmaz mala karşılık sahiplerine verilecek bağımsız veya şüyulu imar parsellerinin parsel büyüklükleri, hisse miktarı, parsellerin konumu gibi hususlar ayrı ayrı gösterildiğinden bu planların düzenlemeye konu olan taşınmazın sahipleri için sübjektif ve kişisel işlemler oldukları kuşkusuzdur.

Dosyanın incelenmesinden; dava konusu işlemin ilanen tebliği yoluna başvurulmadan önce davacının adresine tebligat yapıldığına ilişkin bir belge veya bilgi bulunmadığı, bu hususun idare mahkemesince de araştırılmadığı anlaşıldığından parselasyon işleminin ilan tarihinin işlemi öğrenme tarihi olarak alınması suretiyle davanın süre aşımı nedeniyle reddedilmesine ilişkin idare mahkemesi kararı açıkça hukuka aykırı olmaktadır.
Yüklə 43,22 Kb.

Dostları ilə paylaş:




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin