Haz: Muhammed COŞKUN, Eğitim Görevlisi, Tekirdağ Eğitim Merkezi
1 Ali İmran 3 / 104
2 İsmail KARAGÖZ: ‘Cami Ve Din Görevlileri’ Diyanet Dergisi, 2005, Sayı:178, 30
3 Kadir ADIYAMAN, ‘Din Adamının Sosyal Statüsü’, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, (İstanbul, 2003) s. 19.
4 Sebe 34/47. Ayrıca bkz: Şuara 26/109, 127, 145, 164; Sad 38/87
5 İbn Abdilberr, Cami’u beyani’l- ilm, s.215
6 Suyuti, Camius’s- sağir, I, 56.
7 A’raf 7/176
8 Cuma 62/5
9 Furkan 74.
10 Müminun / 8
11 Nahl / 91
12 İsra / 34
13 Saff / 2,3
14 Nahl / 92
15 Nahl 125.
16 Ahmet Önkal, Rasulullah’ın İslam’a Davet Metodu, s.148
17 Diyanet Aylık Dergi, Sayı: 172, Yıl: Nisan-2005, s. 26-29.
Haz: Murat OSMANOĞLU, Eğitim Merkezi Müdürü, Tekirdağ Eğitim Merkezi
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mahmut ÇAMDİBİ’nin Tekirdağ Eğitim Merkezi’nde okuttuğu ders notlarından derlenmiştir (Tekirdağ Eğitim Merkezi)
18. Nurullah Altaş, Camilerde Din Eğitimi Faaliyetleri ve İmam-Hatiplerin Yeterliliği,Yayınlanmamış Lisans Tezi, A.Ü. İlahiyat Fak, Ankara 1995, s. 98
19 . İmamlarla ilgili bazı çalışmalar için bkz.: Ramazan Buyrukçu, Din Görevlisinin Mesleği Temsil Gücü, Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara 1995
20. Hıristiyan geleneğinde Dini Danışma alanları hakkında geniş bilgi için bkz. Liddel, s. 4-11
21. 2/ Bakara, 31
22. 2/ Bakara, 37
23. ; 4/ Nisa, 82; 38/ Sad, 29; 47/ Muhammed, 24
24. 57/ Hadid, 9
25 .
26. 16/ Nahl, 36; 28/ Kasas, 59
27. 21/ Enbiya, 51, 68
28. 19/ Meryem, 41, 50
29. 20/ Taha, 88, 94
30. 31/ Lokman, 13, 19
31. 12/ Yusuf, 36, 38
32. 4/ Nisa, 165
33. 4/ Nisa, 166, 169
34. 5/ Maide, 67
35. 17/ İsra, 93; 18/ Kehf, 110; 41/ Fussilet, 6
36. 6/ En’am, 50
37. Otto F. Mathiasen, Rehberliğin Manası, Çev. Hasan Tan, Maarif Basımevi, Ankara 1956, s.12
38. 16/ Nahl, 35
39. 80/ Abese, 3, 4
40. 80/ Abese, 8, 16
41 . Süleyman Ateş, Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri, Yeni Ufuklar Neşriyat, İstanbul 1991, 9/305
44. Buhari, Sahih'>El-Camius’s-Sahih, Kitabu’l-Vüdu, 63. Bab, Çağrı Yayınları, İstanbul 1981
45. Tirmizi, Sünen, Kitabu’l-Fiten, 76. Bab, Hadis No: 2263, Çağrı Yayınları, İstanbul 1981; Ahmed b. Hanbel, Müsned, C.5, s.40, Çağrı Yayınları, İstanbul 1981
49.Tirmizi, Sünen, Kitabu’t-Tıbb, 2. Bab, Hadis No: 2038
50 Ahmed Naim, Sahih-i Buhari Tecrid-i Sarih Tercemesi, DİB Yayınları, Ankara 1975, 1/68
51 Cemal Tosun, İlahiyat Fakültelerinde Vaizlik Eğitimi, A.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, C.XXXVI, ss.185-187, Ankara 1997
52 .Tosun, s. 187
53 İbn Manzur Muhammed b. Mukarrem, Lisanu’l-Arab, Beyrut 1988, 5/219; Tahir Ahmed Zavi, Tertibu’l-Kamusi’l-Muhit, Kahire 1971, 2/340-341
54 . Tertibu’l-Kamusi’l-Muhit, 2/187
55 .Tertibu’l-Kamusi’l- Muhit, I/316
56 . 5/ Maide, 99
57 . 3/ Ali İmran, 104
58. Nurullah Altaş, Diyanet İşleri Başkanlığında İrşad Hizmetleri ve İlgili Kurumlar, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Semineri, A.Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 1996, s. 2
Haz: Celal SÜRGEÇ, Eğitim Merkezi Müdürü, Elazığ Harput Eğitim Merkezi
250 Eş'arî hocasına biri ibadet ve itaat halinde, diğeri isyan ve günah içinde, üçüncüsü de çocuk yaşta iken ölen üç kardeşin ahiretteki durumlarını sormuş, hocası Cübbâî “İlki, mükâfat olarak cennette, ikincisi ceza olarak cehennemdedir, üçüncüsü ne mükafat ne de ceza görür” şeklinde cevap vermiştir. Eş'arî de “Üçüncüsü, “Ya Rabbi, beni neden çocuk yaşta öldürdün de büyüyene kadar yaşatmadın? Büyüseydim sana iman ve itaat eder, böylece ben de cennete giderdim”, derse, ona ne cevap verilir?” diye sorunca Cübbâî, “Rab ona der ki: “Ben haline bakarak şunu bildim: Büyüyene kadar yaşasaydın günah işleyecek ve bu sebeple cehenneme gidecektin. Senin menfaat ve maslahatına en uygun olan küçükken ölmendi” şeklinde cevap verir. Bunun üzerine Eş'arî de: “Eğer ikincisi, “Ya Rab neden beni küçükken öldürmedin? Öyle yapsaydın sana âsi olmaz ve böylece cehenneme girmezdim” derse Rab ne cevap verir?” deyince, bu soru üzerine hocası Cübbâî şaşırır ve cevap veremez.
263 İlâhî dinlere inanan, Mükemmel, her bakımdan kusursuz, ezelî ve ebedî olan, Yaratıcı, sonsuz kudret sahibi, her şeyi bilen, zamandan ve mekândan bağımsız, kendi kendine yeterli, tarif edilemez, aşkın, bir ve eşsiz bir Tanrı tasavvuruna sahip olan.
264 Evreni yaratan ve doğa kanunlarını koyan, bunun ardından evrene ve insanlığa hiç bir müdahalesi olmayan bir Tanrıya inanma. Bu tek inancın kaynağı, dolaysız yoldan algılarımızla doğaya ve insanın yapısına duyulan hayranlık ve bunları bir yaratan (tanrı) olması gerektiğine olan inançtır.
265Var olan gerçekliği inanç yoluyla açıklamayı kabul etmeyen, inanç koşullanmalarını, tanrının yanı sıra tüm metafizik düşünceleri ve tüm ruhanî varlıkları reddeden.
266 Aristoteles’le başlatılan, ondan başka, Platon ve takipçilerinin görüşlerinden etkilenen ve İslam düşünce sisteminde Farabî, ibni Sina ve İbni Rüşd gibi önemli felsefecilerle temsil edilen felsefî akım.
267 Bu gerçeği, Prof. J. Risler “Müslüman astronomistler, matematik alimleri derecesinde Rönesans’ımıza tesir ettiler.” şeklinde ifade ederken, E. F. Gautier de “Yalnız cebir değil, diğer matematik ilimlerini de Avrupa kültür dairesi Müslümanlardan almış olduğu gibi, bugünkü Batı matematiği gerçekten İslam matematiğinden başka bir şey değildir.” demiştir.
Haz: Ahmet ALTUĞ, Eğitim Görevlisi
Haz: Alaattin DERMAN, Eğitim Görevlisi, Trabzon Eğitim Merkezi
Haz: Dr. İsmail AKBULUT, Dinî Yüksek İhtisas Merkezi Müdürü, Erzurum Ömer Nasuhî Bilmen Dinî Yüksek İhtisas Merkezi
Haz: Mehmet ÖZTÜRK, Eğitim Merkezi Müdürü, Kastamonu Eğitim Merkezi