T. C. DİYanet iŞleri başkanliği eğİTİm hiZMETleri genel müDÜRLÜĞÜ Program Geliştirme Daire Başkanlığı



Yüklə 5 Mb.
səhifə562/740
tarix05.01.2022
ölçüsü5 Mb.
#63144
1   ...   558   559   560   561   562   563   564   565   ...   740
Karma ve tenasüh

İnsanın yaptığı işlerin karşılığını bir başka hayatta görmesi anlayışı olan Karma, bir sebep- sonuç kanunudur. Ahiret inancı olmayan Hiduizm’de bu sebep-sonuç Karma ile açıklanmaktadır. Hindu inanışında insan, nihaî gerçeklik olan Brahma’dan gelmiştir. Ancak tekrar Brahma’ya dönmek ve O’nda yok olmak, bir hayatta gerçekleşebilecek bir şey değildir. Bunun için sayısız doğuşlar ve yaşayışlar gerekmektedir. Her hayatta insan, yaptığı iyi işlerle olgunluğa bir adım daha yaklaşır. Olgunluğa ulaşamamışsa bir sonraki hayatta daha iyi bir kastta dünyaya gelir ve olgunlaşma çabasını sürdürür. Şayet yaşamı olumsuz geçerse, sonraki hayatta daha aşağı bir kasta düşer. Bu durumlar, tam olgunluk sağlanıncaya kadar devam eder. Tam olgunluğu elde edenler Brahma’da eriyip onunla birleşirler.

Karma kanununun zorunlu bir sonucu da tenasühtür. Bir beden yok olurken, ruhun başka bir bedene geçmesi olayına tenasüh denir. Karma sistemi içerisinde ruh, her seferinde başka bir bedende dünyadaki serüvenine devam eder.


  1. BUDİZM

Budizm, M.Ö. VI. asırda kuzey Hindistan’da yaşadığı kabul edilen SiddhartaGautamaSakyamuni’nin öğretilerine dayalı olarak gelişen inanç sistemini ifade eder. Mensuplarınca Budda-dharma (Budda’nın şeriatı), Budda-vacana (Budda’nın sözleri) veya Budda-sasana(Budda’nın öğretileri ve mesajı) diye bilinen bu inanç sistemi, günümüzde dünyanın dört bir yanında mensupları bulunan ve en hızlı gelişen dinlerden biridir. İkibin beş yüz yılı aşan uzun tarihsel süreçte Budizm, Hint kültürünün yanı sıra Orta ve Güney Doğu Asya’nın yerel kültürleriyle de karşılaşmış ve sonuçta bu bölgelere ve kültürlerine egemen olmuştur. Ayrıca onun, daha Hıristiyanlık öncesi dönemde Orta Doğu’ya, Helen dünyası ve Mısır’a kadar yayıldığı ve bu kültürleri de derinden etkilediği bilinmektedir. Şüphesiz bu, hiçbir zaman tek yönlü bir etkileme süreci olmamıştır. Zira yerel kültürler de Budizm’i etkilemiş ve sonuçta birbirinden oldukça farklı Budist okulları ortaya çıkmıştır. Örneğin, milâdî birinci asrın sonlarında Orta Asya’dan gelerek Keşmir ve Pencap bölgesini ele geçiren göçebe toplulukların Budizm’i kabul etmeleri ve Budist din adamlarının söz konusu dini bu insanların anlayışları ve ihtiyaçlarına göre yorumlama gayretleri sonrasında Mahayana Budizm’i denilen mezhep ortaya çıkmıştır. Aynı şekilde Budizm’in Çin ve Japonya’ya yayılması da Çin Budizmi veya Zen Budizmi gibi yeni ekollerin doğuşuna imkân sağlamıştır. Birbirinden oldukça farklı din anlayışlarını temsil eden bütün bu okulların yegâne ortak özelliği, Budda’yı kendi ruhani liderleri kabul etmeleridir.

Budist kutsal literatürü aynen Hinduizm’deki gibi ilk dönemlerde sözlü olarak nakledilmiştir. Fakat bu sözlü nakil süreci çok uzun sürmemiş ve Budda’nın ölümünden kısa bir süre sonra keşişler tarafından onların tespiti ve kayda geçirilmesine yönelik çalışmalar başlatılmıştır. Buna rağmen Budizm’in ilk asırlarından bütün halinde günümüze ulaşan herhangi bir metin yoktur. İlk yazılı metinlere milattan önce ikinci asırda kral Asoka döneminde rastlanır. En eski toplu Budist dini metinleri ise, hikmet yolu (Dharma-Chakra-Pravattana) adını taşır ve derlenişi tahminen milattan sonra ikinci yüzyıldır.

Budizm, Veda kutsal literatürünün dinsel otoritesini kabul etmez. Dolayısıyla onlardan kaynaklanan birçok dini uygulama gibi kast anlayışına karşı çıkar ve bundan ötürü Hindularca sapık olarak tanımlanır. Buna rağmen, Hinduizm’in yeniden doğuş (reinkarnasyon), karma ve nihai kurtuluş (moksha) öğretileri bazen küçük değişiklerle bazen de olduğu gibi Budizm tarafından kabul edilir. İlk dönemlerde ve Hinayana mezhebinde Hinduizm’e belirgin bir tavır söz konusu olduğu halde bilhassa Mahayana geleneğinde Brahma, Indra ve Yama gibi Vedik tanrılara yer verildiği, Hindu ölüm sonrası hayat anlayışının aynen kabul edildiği ve Nirvana yolunda yoga egzersizlerine de başvurulduğu görülür. Bunun yanısıra, bağımlı varoluş yasası, dört temel gerçeklik, sekiz dilimli orta yol ve nirvana öğretileri ise sadece Budizm’e özgü inançlar olarak zikredilebilir.

Budizm, Hinduizm’deki karma yasasının yanı sıra bunun doğal bir sonucu kabul edilen reinkarnasyon öğretisini de benimser. Karma yasası, bireyin dünyevi var oluşunu onun iradi eylemlerinin ahlâki sonuçlarına göre belirlenmesi şeklinde ifade eder. Bu yasaya göre insanın mevcut yaşamı geçmiş hayatlarındaki eylemlerin bir sonucu olduğu gibi gelecekteki yaşamları da bugün yaptıklarına göre belirlenecektir. Dolayısıyla Budizm’e göre insanın kaderi Tanrı tarafından değil, kendi iradi eylemlerince çizilir ve bu süreç Nirvana’ya ulaşıncaya kadar devam eder. Budist karma-reinkarnasyon ile Hindu öğretisi arasındaki temel farklılık Budist anatta/anatman öğretisinden kaynaklanır. Anatman, varlığın özünü oluşturduğunu düşündüğümüz, “ruh” veya “ben” adını verdiğimiz sabit bir cevherin yokluğunu ifade eder. Bu durumda reinkarnasyon sürecinde birbirini takip eden bedenlerin ayniyetini/özdeşliğini ispat etmek zorlaşır, hatta imkânsızlaşır. Sonuçta, karma-reinkarnasyonöğretisinin gerçekliği ve ahlakiliği tartışılır duruma gelir. Budizm’de bu sorun, yanan bir mumdan başka bir mumun yakılması örneğindeki benzer bir sebep-sonuç ilişkisi veya genel nedensellik yasası çerçevesinde çözülmeye çalışılır. Ancak asırlardır süren açıklamaların problemi, herkesi ikna edecek biçimde çözdüğünü söylemek mümkün değildir.



Nirvana

Pali metinlerinde ‘‘ durgunluk, dizginlik, huzur, arınmışlık ve ölümsüzlük’’; Hinayana mensuplarına göre ‘‘varlık, ihtiyarlık, ölüm ve ızdıraplardan kurtulma, ihtirasın yokolması’’; Mahayana’ya göre de ‘‘ gerçek saadet, nihaî tenasühsüz kurtuluş, yani ızdıraplı hayata tekrar tekrar gelmekten (reenkarne) muaf olma’’ anlamlarına gelmektedir.

Karmasistemi içerisinde insan, yaptığı iyi işlernedeniyle olgunluğa bir adım daha yaklaşır. Olgunluğa ulaşamamışsa bir sonraki hayatta başka bir bedenle dünyaya gelir ve olgunlaşma çabasını sürdürür. Şayet yaşamı olumsuz geçerse, sonraki hayatta daha aşağı bir varlıkta temsil edilir. Bu yeniden bedenlenmeler büyük bir ızdırapın da sebebi olur. Sonuçta, tam olgunluk sağlanıncaya kadar devam eden bu ruh göçleri, Nirvana’ya ulaşıldığında huzur ve kurtuluşla sonlanmış olur.


Yüklə 5 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   558   559   560   561   562   563   564   565   ...   740




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin