Suç Örgütünün Genel Yapısı
Aziz Yıldırım’ın 1998 yılından itibaren Fenerbahçe Spor Kulübünün Başkanlığını yaptığı, Fenerbahçe futbol takımının 2010-2011 Süper Lig sezonuna kadar 4 lig şampiyonluğu kazandığı, en son şampiyonluğunu 2006-2007 yılında elde ettiği, 2005-2006 ve 2009-2010 sezonlarında ise şampiyonluğu son maçta kaybettiği ve sırasıyla bu sezonlarda Galatasaray ve Bursaspor’un şampiyon olduğu, bu durumun camia içerisinde huzursuzluğa yol açtığı, başarının sadece kupa ve şampiyonluklarla ölçüldüğü Fenerbahçe gibi büyük klüplerde, üst üste birkaç yıl şampiyonluk elde edemeyen yönetimin başarılı kabul edilemeyeceği, son yıllarda yaşanan sezon sonunda son maçlarda şampiyonluğun kaybedilmesinin gerek camiada gerekse yönetimde şok etkisi yarattığı, bu nedenle yönetimin sezon başında üst üste 3 yıl şampiyonluk vaadinde bulunduğu, dolayısıyla bu sezon başında (2010-2011) mutlak şampiyonluk beklentisinin oluştuğu, ligin ilk yarısında oynanan maçlar sonunda lider Trabzonspor’la oluşan puan farkının ise şampiyonluk ihtimalini azalttığı, bunun da camia içerisinde sezon sonu yönetimin değişebileceği söylentilerine yol açtığı, Aziz Yıldırım ve ekibinin ise Fenerbahçe Spor Kulübünün yönetimini bırakmak istemedikleri, kulüp içerisindeki gücünün devam etmesi gerekliliğine inanan Aziz Yıldırım’ın bu nedenle sezonun 2. yarısı başladığında puan kaybına tahammülünün olmadığı, ayrıca sezon sonuna kadar futbol takımının puan kaybetmemesinin de tek başına yeterli olmadığı, rakibi durumundaki Trabzonspor’un da puan kaybetmesinin gerektiği, şampiyonluğun sadece sportif faaliyetlerle elde edilemeyeceğini düşünen Aziz Yıldırım’ın, bu nedenle, yönetimde yer alan bazı şahıslar ve geçmişte Sedat Peker grubu ile irtibatlı olan bazı şahıslarla birlikte ayrı bir oluşuma gittiği, yönetimde görev yapan diğer üyelerin bilgi ve rızaları dışında oluşan bu yapılanmanın kendi içerisinde ayrı toplantılar tertiplediği, kamu yararına dernek statüsünde bulunan Fenerbahçe Spor Kulübünün; ismi, toplumdaki saygınlığı ve köklü geçmişinin getirdiği etki ve gücü de kullanılarak örgütsel faaliyetlere zemin hazırlandığı,
Fenerbahçe Spor Kulübünün gelirlerine bakıldığında; sadece 2010 yılında 315 milyon TL gelir elde ettiği, 2011 yılı bütçesinin ise 367 milyon TL olarak Mali Genel Kurul sonucunda belirlendiği, 2010-2011 sezonu Spor Toto Süper Lig şampiyonluğu sonucunda Fenerbahçe SK’nün Türkiye Futbol Federasyonundan dayanışma payı dışında, şampiyonlar payı olarak 18 milyon TL, 26 galibiyet ve 4 beraberlik sonucunda 21 milyon TL ve şampiyonluk primi olarak 15 milyon TL almaya hak kazandığı, şampiyonlar Ligine doğrudan katılacak olması nedeni ile 16 milyon TL almaya hak kazandığı, 2010-2011 sezonu Süper Lig Naklen Yayın Gelirlerine bakıldığında, Fenerbahçe SK’nün şampiyon olması sonucunda diğer kulüplerin alacağı paydan fazlasını almaya hak kazandığı, bu gelirlerin; Fenerbahçe: 64.1 milyon TL, Trabzonspor:49.875 milyon TL, Beşiktaş: 40.325 milyon TL, Galatasaray: 40.1 milyon TL, Bursaspor:36.650 milyon TL, şeklinde sıralandığı,
Tüm bunlar gözönüne alındığında Fenerbahçe Spor Kulübünün büyük bir ekonomik değere sahip olduğu, bu değerle birlikte Fenerbahçe Spor Kulübünün yöneticilerinin de sosyal ve ticari hayat içerisinde etkin bir konum kazandıkları, bu nedenle Fenerbahçe kulübünün yönetimini uzun yıllardır elinde bulunduran Aziz Yıldırım ve talimatıyla hareket eden örgüt üyelerinin kulüp yönetimini bırakmak ve elde ettikleri etkinliği kaybetmek istemedikleri,
Aziz Yıldırım liderliğinde oluşturulan suç örgütünde, İlhan Yüksel Ekşioğlu ve Mehmet Şekip Mosturoğlu’nun etkin konumda oldukları, örgüt içerisinde tam bir hiyerarşik yapının bulunduğu, Aziz Yıldırım ile bu örgüt üyesi şüpheliler arasındaki ilişkinin kulüp başkanı-kulüp yöneticisi ilişkisinden çok, örgüt lideri ile elemanı arasındaki ilişki şeklinde olduğu, şahısların Aziz Yıldırım’ın talimatlarını legal-illegal ayrımı yapmadan emir olarak algılayarak yerine getirdikleri, örgüt üyeleri ile Aziz Yıldırım arasında suç işleme amaçlı bir birlikteliğin var olduğu,
Örgütte cezalandırma ve mükafatlandırma stratejisinin titizlikle uygulandığı; örgüt içerisinde bir yaptırım mekanizmasının bulunduğu, Aziz Yıldırım’ın örgüt üyelerini azarladığı, şike faaliyetlerinde başarısız olan örgüt üyelerinin örgütten dışlandığı, örneğin; 07.03.2011 günü oynanan Gençlerbirliği:2-Fenerbahçe:4 maçında Aziz Yıldırım ve İlhan Ekşioğlu’nun talimatlarıyla şike faaliyetlerinde bulunan ve bazı futbolcularla görüşen örgüt üyesi Doğan Ercan’ın; şike konusunda anlaştığı futbolcuların maçta iyi oynamaları nedeniyle, sonraki maçlarda şike faaliyetlerinde görevlendirilmediği, para dağıtımından pay alamayan şüphelinin görev istediği, ancak Alaaddin Yıldırım ve İ.Ekşioğlu’nun bu talepleri reddettikleri (bu konu aşağıda ayrı bir başlık halinde ele alınmıştır), örgüt içerisinde şike faaliyetleri yürüten ve başarılı olanlara ise gerek peyderpey gerekse lig sonunda toplu olarak para dağıtımı yapıldığı, bu bağlamda; futbol takımının şampiyon olmasının akabinde; yoğun şekilde çalışan bazı üyelerin mükafatlandırıldığı, örneğin; Ali Kıratlı’nın Kıbrıs’a tatile gönderildiği, Abdullah Başak’a ligin bitiminde İlhan Ekşioğlu tarafından Mini Cooper marka araç satın alındığı (bu konu aşağıda ayrı bir başlık halinde ele alınmıştır)
Aziz Yıldırım’ın; İlhan Ekşioğlu ve Şekip Mosturoğlu aracılığıyla şike faaliyetlerinde bulunmanın yanı sıra, kimi zaman direkt -Sedat Peker Grubu ile bağlantılı olan ve devamlı yanında bulunan- örgüt üyesi Bülent İbrahim İşcen aracılığıyla de şike ve teşvik faaliyetleri yürüttüğü, ayrıca bu şahsı yanında korkutucu bir güç olarak bulundurduğu,
Şike ve teşvikle etkilenmek istenen maçtan haftalar önce örgüt lideri Aziz Yıldırım’ın; İlhan Ekşioğlu ve Şekip Mosturoğlu’na hedef müsabakanın istenildiği şekilde sonuçlanması için faaliyetlere başlamaları talimatını verdiği, örgüt liderinden talimatları alan İlhan Ekşioğlu ve Şekip Mosturoğlu’nun; önce kulüpte yönetici ve sorumlu düzeyde görevleri olan Serkan Acar, Alaeddin Yıldırım ve Cemil Turhan’la görüşüp konuşarak yapılacak faaliyetleri belirledikleri, ardından hedef müsabakanın oynanacağı takıma göre değişmekle birlikte, genel olarak; örgüt üyeleri Ali Kıratlı, Yusuf Turanlı, Ahmet Çelebi, Abdullah Başak, Yavuz Ağırgöl, Mehmet Yenice, Doğan Ercan, Mehmet Şen, Hasan Çetinkaya ve Sami Dinç’le irtibata geçerek bu şahıslara şike çalışmalarına başlamalarını söyledikleri, bu şahısların da futbol dünyasındaki geçmişlerinden gelen tecrübe, deneyim ve elde edilen çevreye dayanarak hedef müsabakanın yapılacağı takıma göre bir takım menajer, futbolcu, kulüp yetkilisi veya teknik sorumlularla irtibata geçtikleri ve şike ve teşvik konusunda görüşmeler yaptıkları, şike faaliyetlerinin yürütülmesinde para dağıtımının Aziz Yıldırım’ın talimatıyla Fenerbahçe Kulübü Mali İşler Müdürü Tamer Yelkovan aracılığıyla sağlandığı, İlhan Ekşioğlu’na ve Şekip Mosturoğlu’na şike parasının Tamer Yelkovan tarafından aktarıldığı, ancak para ödemesi konusunda şahısların Aziz Yıldırım’ın talimatı olmadan kesinlikle hareket etmedikleri, örgüt üyesi Tamer Yelkovan’ın; İlhan Ekşioğlu aracılığı ile şike faaliyetleri için ne kadar para dağıtıldığının hesabını düzenli olarak tuttuğu, (12.04.2011 günü Tamer Yelkovan’ın İlhan Ekşioğlu’na gönderdiği mesajda; “100 ayarlayabildim insaatlar icin” yazdığı (tape:1891), inşaat kelimesinin örgüt üyeleri arasında şike yapılan maç anlamında şifre olarak kullanıldığı.) belirlenmiş, şüphelilerin çalışma şeklini, birbirleriyle irtibatlarını, aralarındaki mükemmel koordinasyonu, hiyerarşiyi, Aziz Yıldırım’la; şike zincirinin son halkası konumundaki aracı-menajerler arasındaki işleyişi göstermesi açısından; 01.05.2011 günü saat:19.00’da oynanan Fenerbahçe-Büyükşehir Belediye Spor futbol müsabakası öncesi yaşanan görüşme ve buluşmalardan aşağıda kısaca bahsedilmiştir;
29.04.2011 günü; Aziz Yıldırım’ın kulübün mali konularına bakan ve para trafiğini takip eden Tamer Yelkovan’a ödeme talimatını verdiği(tape:1599), Tamer Yelkovan’ın Şekip Mosturoğlu ile irtibata geçerek “Sami bana gelebilir…Ayşe tatile çıksın” diyerek şike faaliyetleri ile ilgili operasyonun başladığını ve şike faaliyetlerine karışan örgüt üyelerine para dağıtılacağını söylediği (tape:1846), ardından Tamer Yelkovan’ın İlhan Ekşioğlu’nu yanına çağırarak şike amaçlı kullanılacak para ödemesini yaptığı (tape:1907), İlhan Ekşioğlu’nun telefonla aradığı Ali Kıratlı’ya “Spor çantasıyla gel” diyerek paranın temin edildiğini ve kendisine teslim edeceğini söylediği (tape:2852,2853,2524), Bülent İbrahim İşcen’in “Ameliyat oldu mu” diye sorması üzerine Abdullah Başak’ın “Yok bugün” diyerek teslimatın tarihi hakkında şahsı bilgilendirdiği (tape:1918), telefon görüşmelerinden şike faaliyetinde bulunan şahıslara para dağıtılacağının, bu para trafiğini, şüphelilerden İlhan Ekşioğlu, Sami Dinç, Ahmet Çelebi, Bülent İşcen, Tamer Yelkovan, Abdullah Başak ve Ali Kıratlı’nın koordine ettiklerinin anlaşıldığı (tape:1919,1911,3175), yapılan fiziki takiplerde aynı gün (29.04.2011) saat:16.45’de; “ameliyat oldu mu” diye soran Bülent İşcen’in; Aziz Yıldırım, Ahmet Çelebi ve Tamer Yelkovan ile Fenerbahçe stadının altında bulunan Fenerium alışveriş merkezinde buluştuğunun, Ahmet Çelebi’nin buluşmadan sonra saat:18.00’de Yusuf Turanlı ile Kadıköy Kalamış iskelesinde buluştuğunun görüldüğü, yetkisiz menajerlik yapan Yusuf Turanlı’nın da daha sonra İ.B.B.Sporlu futbolcu İbrahim Akın’la buluşarak kendisiyle şike anlaşmasına vardığı ve kendisine ulaştırılan şike parasını futbolcuya teslim ettiği belirlenmiş, para dağıtımı olayı; öncesi ve sonrası ile birlikte değerlendirildiğinde; örgütün gizlilik içerisinde faaliyetlerini yürüttüğü, bu faaliyetler sırasında yapılan görüşmelerde kendi aralarında belirledikleri şifreli kelimeleri kullanarak anlaştıkları, şike faaliyetlerinde dağıtılan paranın genellikle tek elden örgüt lideri Aziz Yıldırım’ın talimatı ile Tamer Yelkovan aracılığı ile dağıtıldığı açıkça anlaşılmıştır.
Dostları ilə paylaş: |