SUÇ :Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak
SUÇ TARİHİ :19/03/2011
YAKALAMA KARAR TARİHİ :14/12/2011
SEVK MADDELERİ :TCK’nın 314/2, 53, 58 ve 3713 sayılı Yasa’nın 5/1. Maddeleri
DELİLLER :
1- İletişimin tespiti, dinlenilmesi ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin tespit tutanakları
2- İnternet üzerinden yapılan tespitlere ilişkin tutanaklar
3- Aramalarda elde edilen belgeler
4- Bir kısım şüpheli, tanık ifadeleri ve tüm dosya kapsamı
HAZIRLIK SORUŞTURMASI EVRAKI İNCELENDİ
PKK/KCK terör örgütünün İstanbul genelinde yapılandığı ve örgütün şehir yapılanmasını oluşturarak, terör örgütünün talimatları doğrultusunda bir kısmı kamuoyuna da yansıyan yasadışı faaliyetlerde bulunduğunun öğrenilmesi üzerine, Cumhuriyet Başsavcılığımızı tarafından soruşturmaya başlanıldığı, bu kapsamda ilgili Mahkemelerden alınan kararlar doğrultusunda İlimizde terör örgütü lehine faaliyette bulundukları ihbarı alınan şüphelilere ilişkin olarak; iletişimin dinlenilmesi ve tespiti, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi, fiziki ve teknik takip işlemleri ve diğer adli yöntemlerle delil tespitine gidildiği,
Terör örgütünün üst yapılanması olan KCK Türkiye Meclisinin İstanbul İl Yürütmesi tarafından Barış ve Demokrasi Partisi İstanbul İl ve İlçe Başkanlığı binalarında toplantılar yapıldığı ve bu toplantılara örgütün İstanbul’da ki üst düzey yöneticileri ile örgütü sevk ve idare eden çekirdek kadronun katıldığının öğrenilmesi üzerine Mahkeme kararıyla ortam dinlemesi yapıldığı,
Toplantıların içerik olarak, PKK/KCK terör örgütünün gerek Kandil dağında gerekse Kuzey Irak topraklarında ki diğer kamplarında yapılanlardan farklı olmadığı toplantılarda; İmralı’da bulunan terör örgütü lideri Öcalan’ın Avukatlarıyla yaptığı görüşmelerde örgüte iletilmek üzere açık ya da şifreli olarak gönderdiği talimatların görüşme notları adı altında okunduğu, örgütün geleceğine dair planlamaların bu talimatlar esas alınarak oluşturulmaya çalışıldığı, PKK/KCK terör örgütünün toplumda kaos ve kargaşa oluşturma genel stratejisi kapsamında, İstanbul’da yapılan tüm yasadışı eylemlerin bu toplantılarda karara bağlandığı, eylem kararlarının bazen toplantılarda gün ay katılacak gruplar, icra tarzı gibi detaylara kadar belirlendiği, ancak genel olarakta hiyerarşik düzen içerisinde ilgili birimlere eylem yapmaları talimatı verildiği, İstanbul’un değişik yerlerinde ve farklı zamanlarda yapılan tüm terör eylemlerinin planlı olduğu, hatta bu eylemlerde kullanılan örneğin molotof kokteyl, bez afiş ve benzeri şeylerin masraflarının dahi bu yapılanma tarafından karşılandığı,
Türkiye geneli ve özelinde İstanbul’da gerçekleştirilen terör eylemlerinin ana gayesi nedir diye sorulduğunda, bu sorunun cevabının da yine aşağıda metni verilecek olan toplantılarda yer aldığı, nitekim şüphelilerin toplantılarda özellikle 2011 yılı içerisindeki terör eylemlerinin ana gayesinin, toplumda kaos ve kargaşa oluşturmak suretiyle Devleti aciz duruma düşürmek ve oluşturulması hayal edilen kürdistan isimli özerk yapılanma konusunda masaya oturmaya zorlamak olduğunu açıkça beyan ettikleri,
Terör örgütünün gerek şehir merkezlerindeki giderlerini karşılamak ve gerekse dağ kadrosundaki militanlarına lojistik destek sağlamak amacıyla KCK Sözleşmesine (Anayasası) dayalı olarak vatandaşlarımızın bir kısmını KCK vatandaşı olarak vasıflandırdığı ve bunlardan bu vatandaşlığın gereği olarak vergi aldığı, bu faaliyetin kamuoyuna Barış ve Demokrasi Partisinin kumbara, zarf ve sair adlarla aldığı bağış faaliyeti olarak yansıtıldığı, ancak işin özünün PKK/KCK terör örgütü adına zorla vergi toplama faaliyeti olduğu,
KCK’nın Türkiye’de sivil siyasi hareket olduğunu iddia edenlerin bir kısmının büyük bir yanılgı içerisinde oldukları, bir kesimin ise bilerek terör şebekesini gizlemeye çalıştığı, KCK’nın Türkiye kamuoyunda yansıtıldığı gibi sadece Türkiye’ye has ve onu ilgilendiren bir yapılanma olmayıp, Türkiye’de PKK’nın kontrolünde KCK Türkiye Meclisi, İran’da Kürdistan Özgür Yaşam Partisi (PJAK), Irak’ta Kürdistan Demokratik Çözüm Partisi (PÇDK) ve Suriye’de Demokratik Birlik Partisi (PYD)’den oluşan dörtlü bir uluslararası proje olduğu, bu yapılanmalardan her birinin bulunduğu ülkede birleşik bağımsız kürdistan isimli yapılanmanın zeminini oluşturma görevi üstlendiği, PKK terör örgütü içerisinde yabancı ülke vatandaşlarının bulunmasının bu bağlamda değerlendirilmesi gerektiği, yürütülen faaliyetlerin önce özerk bir yapılanma, nihai olarakta kürdistan isimli dört ülkenin topraklarının içerisinde olduğu bir devlet yapılanmasını hedeflediği,
İşte bu yapılanma içerisinde KCK Türkiye Meclisi sorumlusunun halen Avrupa’da bulunduğu anlaşılan Sabri Ok olduğu, Sabri OK’a bağlı olarak KCK Yürütme Kurulunun Nihat Oğraş, Kutbettin Yazbaşı ve Ali Durç’tan oluştuğu, bu yürütme ye bağlı olarak KCK İstanbul İl Yürütme sorumlusunun ise Mümtas Aydeniz olduğu,
Şüpheli Mümtas’a bağlı olarak faaliyet yürüten KCK İstanbul yapılanmasının Adalet Komisyonu, Sosyal Alan, Siyasal Alan, İdeolojik Alan, DÖKH ve Mali Alan şeklinde örgütlendiği,
Bu örgütlenmenin Türkiye genelinde ki tüm illerde aynı şeklide var olduğu, yine örgüt yöneticilerinin beyanına göre örneğin Hakkari’de KCK yapılanmasının tamamlandığı, hatta bu yapılanma nedeniyle Adli makamlara kimsenin gitmediği, uyuşmazlıkların örgütün KCK sistemi içerisindeki sözde yargılama makamlarınca yapılarak çözümlendiği, KCK merkez ve İstanbul KCK İl Yürütmesinin şematik olarak;
Şeklinde olduğu, bu şemada da görüldüğü üzere KCK’nın sivil bir inisiyatif değil, terör örgütünün devletleşme projesi olduğu,
Terör örgütü PKK’nın 30 yılı aşkın süredir sürdürdüğü terör faaliyetlerinin zaman zaman çıkmaza girmesi üzerine çıkış yolları aradığı, bunlardan birinin de terör örgütünün isim değişikliğine giderek uluslararası kamuoyunda çirkin yüzünü kamuflajla gizleme gayreti olduğu, bu suretle hem uluslararası kamuoyu nezdinde imaj yenileyip zaman kazanmaya, hemde iç kamuoyunu oyalamaya çalıştığı, bu kapsamda KADEK, KONGRA-GEL ve benzeri isimlendirmelere gittiği ve bu faaliyetlerinde de kısmen başarı sağladığı, nitekim bu hamle sayesinde KCK ve Demokratik Toplum Kongresi isimli yapılanmaların birer siyasi hareket oldukları tezini ulusal ve uluslararası kamuoyuna deklere ettiği, terör örgütünün dağdaki militanlarının silahlı eylemlerinden daha fazla ülkeye zarar veren ve ülkenin fiilen bölünmesi sürecini başlatan KCK ve DTK’nın bu suretle meşruiyetini sağlama gayreti içerisine girdiği, bu hamlesinin de kısmen başarılı olduğu, oysa PKK, KCK ve DTK’nın Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile birlikte İran, Irak ve Suriye topraklarını bölerek yukarıda ki haritada gösterildiği üzere birleşik bağımsız bir kürdistan kurma hayalinin birer enstürümanı oldukları, nitekim demokratik özerklik isimli ülkeyi bölme hareketinin Demokratik Toplum Kongresi tarafından ilan edildiği, bu nedenlerle tarafımızdan hem PKK terör örgütünün bu hamlesini boşa çıkarma hemde PKK ile KCK’nın aynı yapılanmalar olduğunu beyan etme sadedinde örgütten bahsederken PKK/KCK terör örgütü şeklinde isimlendirmeye gidildiği,
Anlaşılmıştır.
Bu kapsamda Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2011/10371 esas 2011/30790 karar sayılı ve 28.12.2011 günlü kararıyla yargısal anlamda terör örgütü olarak kabul edilen KCK terör örgütünün oluşum ve mahiyetini kısaca bir kez daha izah etmek gerekmektedir.
PKK/KCK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN KURULUŞU TARİHÇESİ VE GEÇİRDİĞİ EVRELER
Liderliğini halen İmralı cezaevinde hükümlü olarak bulunan Abdullah ÖCALAN’ın yaptığı terör örgütü PKK yukarıda belirtildiği üzere 1978 yılında Diyarbakır’ın Lice İlçesine bağlı Ziyaret (Fis) köyünde etnik milliyetçiliğe dayalı ve Marksist/Leninist ideolojiyi referans alarak kurulmuştur. İlk dönemler yapılanmasına, propaganda ve eleman kazanma faaliyetlerine ağırlık veren örgüt 1984 yılındaki Eruh-Şemdinli saldırılarıyla şiddet eylemlerine yönelmiştir. Örgüt, kurulduğu ilk günden bu yana “Türkiye, Irak, Suriye ve İran toprakları üzerinde birleşik bağımsız kürdistan devleti kurmayı” hedeflemiş ve hiçbir zaman bu hedefinden sapmamıştır.
Örgüt ilk olarak 15 Ağustos 1984 tarihinde gerçekleştirmiş olduğu Şemdinli ve Eruh baskınlarıyla, terör örgütünün o zamanki adıyla sözde silahlı kanadı olan HRK (Hezen Rızgariye Kürdistan-Kürdistan Ulusal Kurtuluş Birliği) isimli askeri aparatının ismini ARGK (Arteşe Rızgariye Gele Kürdistan- Kürdistan Halk Kurtuluş Ordusu) olarak değiştiren terör örgütü, Kongra Gel olarak isim değiştirmesi ile birlikte silahlı kanadının ismini de HPG (Hezen Paristine Gele-Halk Savunma Birlikleri) olarak değiştirmiştir.
15.02.1999 tarihinde Abdullah ÖCALAN’ın yakalanması sonrasında terör örgütü silahlı eylemlerini azaltarak, yaptığı 7. Kongresi sonrasında temel strateji olarak kitlesel eylemlerin ivme kazandırılması yönünde kararlar almıştır.
PKK tarafından 2000 yılı Temmuz ayında gerçekleştirilen sözde “Parti Meclisi 2. Toplantısı”nda alınan kararlar doğrultusunda, örgütün temel faaliyet metodu olarak “Serhildan (Başkaldırı)” tarzı eylemlerin benimsenmesi üzerine bu tip eylemlerin koordine edilmesi amacıyla (legal/illegal) "Şehir Faaliyetleri Çalışma Grubu", "Müdahale Grubu" vb. isimler altında bazı yeni yapılanmalara gidilmiş, günümüzde ise müzahir tüm kurum/kuruluşların bir çatı altında toplanması ve serhildan tarzı eylemlerin tek merkezden koordine edilmesi için 2004 yılı içerisinde ülke genelinde yeni bir yapılanmanın hayata geçirilmesine çalışılmıştır.
Dostları ilə paylaş: |